Yazarlar "Yeşil" ikilem

"Yeşil" ikilem

12.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Yeşil" ikilem

Yeşil ikilem


       Berlin Hükümeti Alman Ordusu'nu (die Bundeswehr) tepeden tırnağa reforme etme hazırlıklarına başladı. Kadrolarda çok geniş çaplı indirimler yapılacak ve 230.000 profesyonel askerle 30.000 mükellefden oluşacak, geleceğin Alman Silahlı Kuvvetleri. Halen NATO içinde askerlik "mükellefiyeti" bulunan üç ülke var: Almanya, Yunanistan ve Türkiye.
       Yeni konsept çok çevik ve ateş kudreti son derece yüksek bir "müdahale gücü" öngörüyor. Deniliyor ki "Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle artık çok ağır ve tumturaklı savunma orduları yerine dünyanın muhtelif bölgelerine anında müdahale edebilecek birliklere ihtiyaç var. Bu itibarla sıkı bir rejime girip yağlarımızı eriterek sırım gibi olalım."... İşin garib yanı buna Berlin'deki Hükümet Koalisyonu'nun Küçük Ortağı "Yeşiller"in de destek vermesi. Oysa yıllardır "Dış Politikanın Militarizasyonu / Askerileşmesi" diye telaşe nazırlığı ederek, çoğu safderun idealistlerden oluşan seçmenleri nezdinde parsa topluyorlardı. Şimdi bu militarizasyona şakşakçılık etmek de zahir politikanın "incelikleri"nden... Tevekkeli dememişler "iktidar irtikaba mütemayildir" diye...
       Hele "Yeşiller"in Savunma Politikası Sözcüsü ve "Fahri Kürd Muhibbesi" Angelika Beer bunu nasıl izah edecek, doğrusu pek merak ediyorum.
       "Yeşiller" bir tuhafdır. Türkiye'ye "Leopard II" teknolojisinin nakli sözkonusu oldu mu "mazlum" Kürdleri esirgemek amacıyla Hükümet'i bozmayı bile göze alırlar. Ama önümüzdeki aylarda yeniden patlak vermesi muhakkak gibi görünen yeni "Kosova Savaşı"na Alman Silahlı Kuvvetleri'nin büyük bir ihtimalle katılmasını sineye çekeceklerdir. Bekleyin, göreceksiniz...
       Ne müşahade ediyorum, bilir misiniz? Zirvedeki birtakım "Yeşiller"in biyografilerini ("cemaziyülevvellerini"!!!) inceleyiniz. Göreceksiniz ki aralarında sabık "Komünist Birliği"nden (der Kommunistische Bund) gelenler, FKÖ gerilla kamplarında eğitim görenler vesaire ibadullahdır. Şimdi bunlara demokrasinin oyun kuralları gereği "iktidar salonu" kapısından içeri girme izni gerçi verilmişdir. Fakat "duracakları" yer de öyle "başköşe" olmakdan çok uzakdır. Daha ziyade kapıya yakın... Örneğin Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, yalnızlığı gitgide artan bir "trajik figür"e dönüşmekdedir. "İsmen" evet dışişleri bakanıdır ama "Alman Dış Politikası" onun bulunmadığı bir yerlerde teşekkül ediyor. Ciddi devletlerin hariciye kadroları, bütün ülkelerde muhafazakar eğilimlidir. Eşyanın tabiatı gereği... Türk Hariciyesi zannımca bu durumun nasıl olsa farkındadır ama tedbir olarak neler akla gelebilir? Belki de en iyisi bir müddet kenarda durup "Yeşiller"in Sosyal Demokratlar'la didişmekden bitab düşmelerini beklemek.
       Çünkü bunlar rahat duramazlar... Kimseyi bulamazsalar dönüp aynadaki hayalleriyle boğuşurlar...



Yazara E-Posta: yatsiz@milliyet.com.tr