Yazarlar YÖK'e iki görev

YÖK'e iki görev

28.11.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

YÖK'te Kemal Gürüz devam edecek mi? Yoksa yeni bir başkan mı gelecek? Şu anda belli değil. Keşke devam etse. Yeni döneminde de yararlı işler yapacağına kuşku yok. YÖK Başkanlığı için adı geçenler arasında Ankara Üniversitesi Rektörü Günal Akbay, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Gülsüm Sağlamer ve Gazi Üniversitesi Rektörü Enver Hasanoğlu var. Üçü de üstün başarılar kazanarak, üniversitelerini geliştiren, güçlendiren rektörler... Keşke iki dönemden sonra görevden ayrılmak zorunluluğu olmasa da üç dönem, dört dönem, hatta belki beş dönem hizmetlerini sürdürseler... Ama, üçü de YÖK'te başarılar kazanır, buna da eminiz. Gürüz, Akbay, Sağlamer, Hasanoğlu ya da bir başkası... Başkan kim olursa olsun, YÖK'ü - çeşitli üniversite reformlarının yanı sıra - yeni büyük tasarılar beklemektedir. Bunların ikisi vizyon gerektiren ve gerçekleşirse ülkemizin ve dünyanın bilim ve öğretim yaşamına önemli boyutlar getirebilecek olan tasarılardır: 1. Araştırma Üniversitesi: Türkiye'mizde yüz binlerce öğrenci okutan, on binlerce genci diploma değirmenlerinde öğüten iyi kötü 72 üniversite var. Ama, gerçek anlamda "bilim yaratan", fenne ve teknolojiye değerler üreten, uluslararası katkılar uğrunda önemli bilimsel çalışmalar yapan bir "Araştırma Üniversitesi" yok. Yüksek öğretimin baş görevlerinden biri, elbette, öğrenci yetiştirmektir. Ama, üstün önem taşıyan bir görevi de, araştırma, icat, keşif, dünya bilimine somut katkılarla hizmettir. Bazı üniversitelerimizde kenarından köşesinden araştırma projeleri yürütülüyor, münferit bilginlerimizin incelemeleri yayımlanıyor, ara sıra iyi eserler çıkıyor. Ama, bizim yüksek öğretimimiz yaratıcı değil, aktarıcı. Bu kısırlık, yakın gelecekte giderilemeyecek. Artık bir "Araştırma Üniversitesi" kurmak zamanı gelmiştir. Böyle bir üniversite ulusal da olabilir, uluslararası bir hüviyet de taşıyabilir. Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Türki cumhuriyetlerinin seçkin bilginlerini bünyesinde toplayabilir. Ve Dünya Bankası'ndan, UNESCO'dan, yurtdışındaki bilim vakıflarından ve yabancı üniversitelerden destek alabilir. Diploma imalathanelerimiz - çaresiz - sürüp gidecek. Ama araştırıcı ve yaratıcı üniversiteyi de gerçekleştirmeye yönelmek zorundayız. 2. Yetişkinler Üniversitesi: Eğitim, ömürboyu sürmesi gereken bir süreçtir. İleri birçok ülkelerde, yetişkinler, hatta yaşlılar üniversiteye gidip derece alabilmekte, yeni mesleklere yönelmekte ya da hiç değilse merak ettikleri konularda bir iki derse yazılabilmektedir. Bizde belirli bir yaştan sonra yüksek öğretim imkansız değilse bile çok zordur. Yeni yüzyıl için YÖK artık yeni bir "Yetişkinler Üniversitesi" ya da yetişkinler ve yaşlılar için çeşitli öğretim programları başlatmaya yönelmeli... Bunu mevcut bazı üniversiteler kendileri uygulamaya koyabilirler. Ama, ülke sathında geniş bir uygulamaya girilmesi çok daha önemli olacaktır. Ve bunu ancak YÖK gerçekleştirebilir, vizyonla, enerjiyle. Kısa kısa Orhan Pamuk, 18 Kasım 1999 akşamı, Bilkent Üniversitesi'nde, 1000 öğrenci, öğretim üyesi ve konukla, çok ilginç bir söyleşi yaptı. Nobel'e doğru adım adım ilerleyen Pamuk gökkuşağı gibi bir kişilik sergiledi: Güçlü bir akıl, özgüven ve bocalama, cesaret ve çekingenlik, mizah ve ciddiyet... Bir yazar; birçok kişilik. Pamuk gibi yumuşacık, ikinci padişah Orhan Bey gibi sağlam ve atılgan... Ankara'da Devlet Tiyatrosu, Turgut Özakman'ın "Kanaviçe" adlı oyununu sunuyor. Leyla Tecer'in ilginç yönetimiyle. Eski ve yeni kuşakları canlandıran sanatçılar enfes oyunlar çıkarıyor. Ne mutlu bize ki Özakman gibi yazarlarımız ve böyle yönetmen ve oyuncularımız var. Dinçer Sümer'in Abdi İpekçi Barış Ödülü'nü kazanan eserinin Yunancası yayımlandı. Yunanistan'ın Ankara Büyükelçisi, Sümer ve eseri için, Türk - Elen dostluğu için çok güzel bir tören / resepsiyon düzenledi. Tansu Çiller, yine DYP Genel Başkanı! Doksanlı yılların en kurnaz politikacısının neler yaptığını millet biliyor. Düşünüyorum da neler yapmadığı üzerinde durulmuyor. Sanırım, geçen yarıyüzyılda Türk kültür

YÖKe iki görev

YÖK'te Kemal Gürüz devam edecek mi? Yoksa yeni bir başkan mı gelecek? Şu anda belli değil. Keşke devam etse. Yeni döneminde de yararlı işler yapacağına kuşku yok.
YÖK Başkanlığı için adı geçenler arasında Ankara Üniversitesi Rektörü Günal Akbay, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Gülsüm Sağlamer ve Gazi Üniversitesi Rektörü Enver Hasanoğlu var. Üçü de üstün başarılar kazanarak, üniversitelerini geliştiren, güçlendiren rektörler... Keşke iki dönemden sonra görevden ayrılmak zorunluluğu olmasa da üç dönem, dört dönem, hatta belki beş dönem hizmetlerini sürdürseler... Ama, üçü de YÖK'te başarılar kazanır, buna da eminiz.
Gürüz, Akbay, Sağlamer, Hasanoğlu ya da bir başkası... Başkan kim olursa olsun, YÖK'ü - çeşitli üniversite reformlarının yanı sıra - yeni büyük tasarılar beklemektedir. Bunların ikisi vizyon gerektiren ve gerçekleşirse ülkemizin ve dünyanın bilim ve öğretim yaşamına önemli boyutlar getirebilecek olan tasarılardır:
1. Araştırma Üniversitesi: Türkiye'mizde yüz binlerce öğrenci okutan, on binlerce genci diploma değirmenlerinde öğüten iyi kötü 72 üniversite var. Ama, gerçek anlamda "bilim yaratan", fenne ve teknolojiye değerler üreten, uluslararası katkılar uğrunda önemli bilimsel çalışmalar yapan bir "Araştırma Üniversitesi" yok. Yüksek öğretimin baş görevlerinden biri, elbette, öğrenci yetiştirmektir. Ama, üstün önem taşıyan bir görevi de, araştırma, icat, keşif, dünya bilimine somut katkılarla hizmettir. Bazı üniversitelerimizde kenarından köşesinden araştırma projeleri yürütülüyor, münferit bilginlerimizin incelemeleri yayımlanıyor, ara sıra iyi eserler çıkıyor. Ama, bizim yüksek öğretimimiz yaratıcı değil, aktarıcı. Bu kısırlık, yakın gelecekte giderilemeyecek. Artık bir "Araştırma Üniversitesi" kurmak zamanı gelmiştir. Böyle bir üniversite ulusal da olabilir, uluslararası bir hüviyet de taşıyabilir. Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Türki cumhuriyetlerinin seçkin bilginlerini bünyesinde toplayabilir. Ve Dünya Bankası'ndan, UNESCO'dan, yurtdışındaki bilim vakıflarından ve yabancı üniversitelerden destek alabilir. Diploma imalathanelerimiz - çaresiz - sürüp gidecek. Ama araştırıcı ve yaratıcı üniversiteyi de gerçekleştirmeye yönelmek zorundayız.
2. Yetişkinler Üniversitesi: Eğitim, ömürboyu sürmesi gereken bir süreçtir. İleri birçok ülkelerde, yetişkinler, hatta yaşlılar üniversiteye gidip derece alabilmekte, yeni mesleklere yönelmekte ya da hiç değilse merak ettikleri konularda bir iki derse yazılabilmektedir. Bizde belirli bir yaştan sonra yüksek öğretim imkansız değilse bile çok zordur. Yeni yüzyıl için YÖK artık yeni bir "Yetişkinler Üniversitesi" ya da yetişkinler ve yaşlılar için çeşitli öğretim programları başlatmaya yönelmeli... Bunu mevcut bazı üniversiteler kendileri uygulamaya koyabilirler. Ama, ülke sathında geniş bir uygulamaya girilmesi çok daha önemli olacaktır. Ve bunu ancak YÖK gerçekleştirebilir, vizyonla, enerjiyle.

Kısa kısa

  • Orhan Pamuk, 18 Kasım 1999 akşamı, Bilkent Üniversitesi'nde, 1000 öğrenci, öğretim üyesi ve konukla, çok ilginç bir söyleşi yaptı. Nobel'e doğru adım adım ilerleyen Pamuk gökkuşağı gibi bir kişilik sergiledi: Güçlü bir akıl, özgüven ve bocalama, cesaret ve çekingenlik, mizah ve ciddiyet... Bir yazar; birçok kişilik. Pamuk gibi yumuşacık, ikinci padişah Orhan Bey gibi sağlam ve atılgan...
  • Ankara'da Devlet Tiyatrosu, Turgut Özakman'ın "Kanaviçe" adlı oyununu sunuyor. Leyla Tecer'in ilginç yönetimiyle. Eski ve yeni kuşakları canlandıran sanatçılar enfes oyunlar çıkarıyor. Ne mutlu bize ki Özakman gibi yazarlarımız ve böyle yönetmen ve oyuncularımız var.
  • Dinçer Sümer'in Abdi İpekçi Barış Ödülü'nü kazanan eserinin Yunancası yayımlandı. Yunanistan'ın Ankara Büyükelçisi, Sümer ve eseri için, Türk - Elen dostluğu için çok güzel bir tören / resepsiyon düzenledi.
  • Tansu Çiller, yine DYP Genel Başkanı! Doksanlı yılların en kurnaz politikacısının neler yaptığını millet biliyor. Düşünüyorum da neler yapmadığı üzerinde durulmuyor. Sanırım, geçen yarıyüzyılda Türk kültürüne, bilimine ve sanatını Çiller kadar az hizmet etmiş ve ilgi duymuş hiçbir başbakan olmadı.