14.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
İlker Sezer
Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararının alındığı 23 Haziran tarihli referandumun ardından siyasi ve ekonomik belirsizlik içine düşen Birleşik Krallık’ta “yeni demir lady” olarak anılan Theresa May’in dönemi dün resmen başladı. “Kalalım” kampanyasının liderliğini yaptığı için istifa kararı alan David Cameron, dün son kez başbakan olarak parlamentoya hitap ederken, akşam görevi May devraldı.
‘Fakir nüfusa sahip’
Referandum sırasında yürütülen tartışmalardan biri de Türkiye’nin AB üyeliği olmuştu. “Ayrılalım” kampanyası Türkiye’nin Birlik’e üye olması durumunda, milyonlarca Türk’ün ülkeye geleceğini savunurken, anketlere göre bu argüman seçmenin referandum sırasında en fazla aklında yer eden unsurlardan biri oldu. May, “kalalım” kampanyasını desteklese de, geleneksel olarak Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen İngiliz hükümetlerinden farklı görüşlere sahip.
‘Brexit’ referandumu kampanyası esnasında, 25 Nisan’daki konuşmasında Türkiye, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Arnavutluk gibi AB üyesi ülkelerin ‘fakir nüfusa’ sahip olduğunu söyleyen May; söz konusu beş ülkenin organize suç, yolsuzluk ve hatta terörizmle ilgili sorunları olduğunu vurgulamıştı.
May, İngiltere’nin Türkiye’nin AB üyeliğini veto edebileceğini söyledi.
Türkiye’nin ‘komşuları’
AB’nin Türkiye’yi de içine alacak şeklide genişlemesi fikrinin sorgulanması gerektiğini belirten May, “AB’nin bütün yeni üyelerine aynı hakları vererek genişlemeye devam etmesi gerçekten doğru mu diye kendimize sormamız lazım.
Kendimize; AB’nin İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerle komşu olmasını düşünmenin zamanı mı diye sormalıyız” şeklinde konuştu. İki yıl süreceği tahmin edilen ‘Brexit’ sürecini yönetecek May’in, bu süre zarfı içinde Türkiye’nin AB adaylığı konusunda eski tutumunu sürdürüp sürdürmeyeceği merak konusu.
Birleşik Krallık’ın AB’de kalması durumunda dış sınırlarını daha iyi koruyacağını savunan May, buna karşın AB içindeki hareket serbestisinin göçü engellemeyi zorlaştırdığını söyleyerek AB’yi defalarca eleştirmekten geri kalmadı.
May ayrıca, Suriye’deki savaştan kaçan mültecilerin Türkiye, Ürdün ve Lübnan’daki mülteci kamplarında kalmaya devam etmesi gerektiğini savunuyor. Yardıma muhtaç insanlar olduğunu ‘kabul eden’ May, Birleşik Krallık’ın bu ülkelerde kalan insanlara yardım etmesi gerektiğini söylerken, yılda 5 bin Suriyeli mülteciden daha fazlasını almama politikasının doğru olduğunu savunuyor.
Kabinesinde cinsiyet eşitliği sağlayacak
Johnson dışişleri bakanı oldu
Theresa May, başbakan olması ardından yeni kabine atamalarına hemen başladı. Osmanlı İmparatorluğu dahiliye nazırı Ali Kemal’in torunu olan eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, sürpriz bir şekilde dışişleri bakanlığına atandı. David Cameron’a yakın bir isim olan AB yanlısı Maliye Bakanı George Osborne görevden alınırken, May, Osborne’un yerine, eski dışişleri bakanı Philip Hammond’ı atadı. AB karşıtı milletvekili David Davis ise AB’den çıkış müzakerelerinde görev alacak devlet bakanı olarak atandı.