Siyaset ‘Yeni takvim duyurulmalı’

‘Yeni takvim duyurulmalı’

12.09.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

CHP’nin talebi üzerine 16 Nisan halk oylamasına ilişkin hazırladığı kitabında Selçuk, “Oylama hiçbir kurum ve kuruluşu bağlamayacağı için, YSK; yaptırımın türünü, yani yokluk yaptırımını gözeterek yeni oylama takvimini duyurmakla yetinmelidir” dedi

‘Yeni takvim duyurulmalı’

Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, CHP Genel Merkezi’nin talebi üzerine “16 Nisan 2017 Halkoylamasına İlişkin Bilimsel Görüş” adlı bir kitap kaleme aldı. İngilizce, Fransızca ve Almancaya da çevrilen kitapta Selçuk, özetle şunları kaydetti:
KÜRESEL SKANDAL: Yüksek yargı organlarından gelen yargıçlardan oluşan YSK’nın anayasanın maddelerine aykırı ve özellikle de hiçbir çatışma olmadığı halde AİHS’ye ek 1 numaralı protokolün 3’üncü maddesine göre değil ve sahteciliğe yol açacak biçimde karar vermesi göz yumulamaz boyutta ulusal ve küresel bir skandaldır.
GEÇERSİZ OLDUĞU BENİMSENMELİ: Mühürsüz zarflarla ya da ‘evet’ mührüyle kullanılan oyların geçersiz olduğunun benimsenmesi zorunlu bulunduğundan iki tür çözüm ortaya çıkmaktadır. Sayımla yetinme olanağının var olması durumunda, işlemsizlik. Eğer kullanılan geçersiz oyların sayımla belirlenmesi olanağı varsa, bu sayım kesinlikle yapılmalı; geçersiz oy sayısının toplamı, YSK tarafından yayımlanıp duyurulan sonucu değiştirecek ve etkileyecek boyutta değilse, ortada bir uyuşmazlık bulunmadığından, YSK tarafından duyurulan sonuç, hiçbir işleme gerek kalmadan toplumun her kesimi tarafından benimsenmelidir.
YENİ TAKVİM: Sayımla yetinme olanağının var olmaması durumunda, yokluk yaptırımı. Eğer kullanılan geçersiz oyların sayımla belirlenmesi olanağı yoksa, oylama ve oylamayı sonuçlandırıp kesinleştiren YSK kararı, hukuka aykırılık işlemleri açısından en ağır yaptırımı olan yokluk yaptırımı ile sakatlanmış; oylamanın meşruluğu ortadan kalkmış demektir. Oylama ve YSK’nın oylamaya ilişkin son kararı, Cumhurbaşkanı’ndan en sade yurttaşa dek hiçbir kişiyi; TBMM’den en sıradan kurum ve kuruluşlara dek hiçbir kurum ve kuruluşu bağlamayacağı için, YSK; yokluk yaptırımını gözeterek yeni bir hukuksuzluğa yol açmamak için, asla önceki kararlarını iptale kalkışarak onların hukuk açısından var olduğunu üstü kapalı olarak bile asla dile getirmemeli, sadece ortaya çıkan sonucu belirlemekle, kamuoyuna duyurmakla ve de yalnızca yeni oylama takvimini duyurmakla yetinmelidir.

‘Adalet sağlanmadan özgür seçim yapılamaz’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise hazırlanan kitaba yazdığı önsözde, şunları kaydetti:
DEMOKRASİNİN ÖN KOŞULU: Özgür seçimler demokrasinin ön koşuludur. Halkın yönetiminden söz edebilmek için, onun iradesinin özgürce oluşması ve sandığa yansıması gerekir. Seçim adaleti sağlanmadan, özgür seçim yapılamaz.
RASTLANTI DEĞİL: Dünyada otoriter rejimlerle, seçim hileleri ve seçim güvenliği ihlallerinin birlikte anılması rastlantı değildir. Ülkemizde son 10 yıldır seçim güvenliği ciddi bir sorun haline gelmiştir. Gerek kampanya adaleti, gerekse seçim güvenliği, demokrasiyi ciddi ölçüde tehdit edecek ölçekte bozulmuş, adaletsiz seçimler demokrasiye inancı da yıkmaya başlamıştır. 10 Ağustos 2014’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ortaya çıkan süreçte YSK, gözetim ve denetim görevini vahamet boyutunda savsamaya başlamıştır. YSK, son olarak mühürsüz zarf ve oy pusulalarını geçerli sayarak, halkoylamasının meşruluğunu temelden sarsmıştır. Seçim adaleti ve özel olarak seçim güvenliğinin önümüzdeki yıllarda da öncelikli konu olarak gündemi işgal edeceği görünüyor.
MÜHÜRSÜZ SEÇİM: 16 Nisan halkoylaması tarihe mühürsüz seçim adıyla geçmiştir. Mühürsüz seçimle milletin iradesi gasp edilmiş, tek adam rejimine hukuk dışı anayasal bir zemin yaratılmıştır. Mühürsüz seçime karşı her türlü hukuki mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. Bu sadece ‘hayır’ diyenlerin hukukunu değil, ‘evet’ diyenler de dâhil olmak üzere, oy kullanan 49 milyon 798 bin 855 seçmenden, oyu ne yönde olursa olsun, her birinin hukukunu koruma çabasıdır.

Haberin Devamı