Başlık çok çarpıcı. Elbette sakın bir hata olmasın diye düşünenleriniz çıkacaktır. Ama kesinlikle bir yanlış anlama söz konusu değil. Gerekçelerini paylaştığımızda siz de hak vereceksiniz.
Peki, bu nasıl bir YÖK ki kendisine bağlı üniversitelerin yüzde 98’ini yok sayıyor?
İsterseniz gelin önce bu noktaya nasıl gelindi ona bir göz atalım...
Yatay geçişler
Parayı bastıran yurtdışı üniversitelerden birine girip yatay geçişle ya da diplomayla geri dönüş yapıyor. Ve iş öylesine sulandırıldı ki YÖK bu konuda önlem almak zorunda kaldı. İyi de yaptı. Çünkü yurtdışına hiç gitmeden de yurtdışı diplomaları servis edilmeye başlandı.
Ve işte bu noktada söz YÖK’te:
Son yıllarda yükseköğrenim görmek amacıyla, yakın coğrafyadan başlayarak yurtdışındaki bazı yükseköğretim kurumlarına Türkiye’den yoğun bir öğrenci akışı yaşanmaktadır. Bu durum, özellikle kamu sağlığını ve güvenliğini yakından ilgilendiren sağlık bilimleri (tıp doktorluğu, diş hekimliği, eczacılık vd.) hukuk ve mühendislik başta olmak üzere çeşitli alanlarda görülmektedir.
Söz konusu alanlarda Türkiye’de hiçbir yükseköğretim kurumuna yerleşemeyen, hatta ÖSYM tarafından yapılan merkezi sınavlara bile girmeyen bazı öğrencilerin, “giriş koşulu aramayan” yurtdışındaki bazı üniversitelere rahatlıkla kaydolabilmeleri, kamu vicdanını derinden yaralayan bir hal almıştır.
Diğer taraftan Kurulumuza, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bu öğrencilerin o ülkenin dilini bilmeleri ve derslere devam etmeleri şartı aranmadan sadece sınavlara alındıkları, derslerin bazen tercüme yoluyla bazen de Türkiye’den getirilmiş, öğretim elemanı vasfı olmayan kişilerle sürdürüldüğü” yönünde yoğun şikâyetler intikal etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerimiz elbette yurtdışında eğitim alma hakkına sahiptirler ve günümüzün yükseköğretim anlayışında bu konuda herhangi bir kısıt koymak düşünülemez. Burada söz konusu olan, bazı ülkelerde, o ülkenin kendi mevzuatı çerçevesinde kurulan ve devam şartı aranmayan üniversitelere reklamlarla Türkiye’den “toplu halde götürülen, kaydettirilen” ve mezuniyet sonrası ülkemizde, “sağlık, yargı ve mühendislik” gibi alanlarda meslek icra edecek öğrencilerin eğitim-öğretimlerinin niteliğidir.
Kurulumuz, sadece Türkiye’de yükseköğrenim görmek isteyen öğrencilerin değil, aynı zamanda yurtdışında eğitim görmek isteyen öğrencilerin de gereken nitelikte eğitim görme haklarını gözetmek ve korumakla yükümlüdür. Bu konuda Kurulumuz, üzerine düşeni yapıp aşağıdaki kararı alırken, diğer kurum ve kuruluşlarla paydaşların da aynı hassasiyeti paylaşmalarını beklemektedir.
İlk 500 şartı!
Ortaöğrenimini Türkiye’de tamamlayan ve eğitime başladığı yıl CWTS Leiden Ranking, Academic Ranking of World Universities (Shanghai) ve University Ranking by Academic Performance (URAP) tarafından yapılan dünya üniversite sıralamalarında ilk 500 üniversite içerisine giren üniversiteler dışında kalan yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarında eğitim almak isteyen ilgililerin, mezuniyet sonrası denklik işlemlerinde ön koşul olarak;
2015-2016 eğitim-öğretim yılından itibaren, eğitime başlayacakları yıl, ÖSYM tarafından yapılan YGS ve LYS’ye girmiş olmalarına, tıp doktorluğu alanındaki sıralamada ilk 40 bin, hukuk alanında ise ilk 150 bin içinde yer almalarına,
ÖSYS Kılavuzunda yer alan tıp ve hukuk dışındaki diğer alanlarda en az, Türkiye’deki yükseköğretim kurumları bünyesindeki programlara yerleşen en son öğrencinin almış olduğu puanı almalarına, ÖSYS Kılavuzunda yer almayan alanlarda eğitim alacakların ise ön lisans programları için herhangi bir puan türünde en az 140, lisans programları için herhangi bir puan türünde en az 180 puan almaları gerektiğine karar verilmiştir.
Kimi nasıl etkiler?
YÖK’ün bu kararına göre ilk 500’e girmeyen üniversitelerde öğrenim gören öğrencilerin denkliği tanınmayacak. Peki, bizim üniversitelerimizden kaçı bu ilk 500’e giriyor? Üçü beşi geçmiyor. Bazen de hiç olmuyor. Peki, onlar da bir karar alıp ilk 500’e girmeyen Türk üniversitelerinin diplomalarını tanımıyoruz derlerse ne olacak?
Dahası, sanat, spor ve turizmle ilgili tematik üniversiteler ne olacak?
Önlem kesinlikle şart ama YÖK en iyisi mi kriterlerini yeniden gözden geçirmeli...
Özetin özeti: YÖK, keşke bir de uluslararası yayın standardı getirse ve işe önce YÖK üyelerinden başlasa, bakalım geriye kaç profesör kalacak?..
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025