SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK
Yazının devamı...

Çok Geç Olmadan Dekolte Bakımı

Dekolte, cilt bakımında en çok ihmal edilen yerlerdendir. Çünkü her gün aynada yüzümüze bakıyoruz ve çoğunlukla da orada gördüklerimize odaklanıyoruz. Ne yazık ki dekolteye baktığımızda iş işten geçmiş bile olabiliyor. İlk yaşlanma belirtileri foto hasara bağlıdır. Kılcal damarların yüzeye çıkması, lekelerin artması, cildin gevşemesi. Tabii cilt rengi açık olanların yani beyaz tenlilerin daha erken yaşadığı bu süreç normal yaşlanma sürecidir. Ancak kendi seyrine bırakılırsa önlem alınmazsa önüne geçemeyeceğimiz bir hıza kavuşabilir.

Dekolte bölgesinin cildi incedir, ayrıca travmaya da en açık olan yerlerdir. Dekolte bakımında cildin bu özellikleri ön planda tutulmalıdır. Önleyebileceğimiz tek şey; güneş hasarıdır. Her gün dekolte bölgemize – boyun dahil- yüzümüze sürdüğümüz gibi koruyucu krem sürmeliyiz.

Cildin anti-aginde prensip, kayıpları önlemek ve daha sağlıklı-ışıltılı bir cilde sahip olmaktır. Bu amaçla cilt hücrelerinin rezervlerini korumak, onları doğru yönde uyarmak ve çalışan bu hücrelerin korunmalarını sağlamak gerekir. Gıda takviyeleri, çalışan hücrelerin ihtiyaçlarını karşılamada ilk yapılması gerekenlerdendir. Uyarmak için çeşitli yöntemler vardır. En güvenilir olanları, ışık terapileri, kimyasal peelingler ve vitamin enjeksiyonlarıdır. Öyle ki bu vitamin kokteylleri vitaminlerin ve minerallerin yanı sıra artık büyüme faktörlerini ve kök hücrelerin uyarıcılarını da içermektedir.

Dekolte bölgesinin bakımında önce IPL ile doku renginde homojenlik sağlanabilir. IPL, Intense Pulsed Light isimlerinin baş harflerinden oluşan, isminden anlaşıldığı gibi yoğun bir ışıktır. Öyle ki, lazer kadar etkili ancak yan etkisi lazerden daha az, gerçek bir mucize, tıbbi bir teknoloji, filtrelenmiş olan ışık kristal safir başlık aracılığıyla cilde uygulanır. Damar, leke, fotohasarlı ciltlerde doz ayarları yapılır. 3-4 hafta ara ile 3-4 seans uygulama yapılır. Sonuçta elde edilen, cildin hyaluronik asit seviyesinde artış, yani hücrelerin içinde yaşadığı jöle tabakasında artış, dolayısıyla nem artışı, daha sıkı ve yoğun bir cilttir. Dekolte bölgesinde varsa leke ve damar görünümünde de azalma görülebilir. Ayrıca hücreler uyarıldığı için kollajen ve elastik lif üretimi de sağlanmış olur. Bu özelliği ile IPL, mevcut sorunları gidermenin yanı sıra hücrelere yapılan yatırımsal bir tedavi seçeneği olarak da görülebilir.

IPL uygulamasından 3 gün sonra vitamin enjeksiyonu yapılabilir.

Mezoterapi yöntemi aslında cildin ikinci ve en önemli tabakası olan dermisin tedavisini kasteder. Buraya incecik iğnelerle ve elin ağırlığını da ortadan kaldıran mezoterapi tabancasıyla enjeksiyon yapılmasıdır. Genellikle cildin alışık olduğu ancak besinlerle yeterince alınamayan veya üretim için (kollajen lif) gereken miktarı yediklerimiz ile karşılayamadığımız durumlarda (stres, 30 yaş üstü ) enjekte edilen bu vitamin kokteylleri; aminoasitler, organik silisyum, DMAE ve C vitamini içerir.

Vitamin enjeksiyonu ile eş zamanlı olarak dekolte bölgesine Hyaluronik Asit enjekte edilerek hidrorezerv tedavi uygulanabilir. Hidrorezerv tedavi, ince çizgilerin başladığı 30’lu yaşlarından itibaren, susuz ve kuru ciltlerde, güneşe veya solaryuma bağlı olarak yıpranmış ciltlerde, güneş öncesi ve sonrası nem kazandırmak amaçlı kullanılmaktadır. Özellikle daha hafif olan 12 mg hyaluronik asitle yapılan tedavide boyunda ve dekoltede çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. İlk 3 seansı 3-4 hafta aralarla ve 4.seansı 3-4 ay sonra uygulama ile ciltte gözle görülür bir dirileşme ve canlanma gözlenmektedir. Daha sonraki seanslar 6-8 ay arayla koruma amaçlı olabilmektedir.

Bütün bunlara ek olarak LED terapi, boyun ve dekolte bölgesinin bakımında uyguladığımız çok önemli ve etkili yöntemlerden biridir. LED terapi sayesinde de cildimizi fazla ısıtmadan uyarabiliriz. Buradaki etki mekanizması ise, hem fibroblastları hem de dermisin savunma hücrelerini uyarmasıdır. Haftada 2 veya 3 defa toplam 9 seanslık kür halinde uygulandığı zaman cildin dokusunda sıkılaşma, dolaşımında düzelme ve buna bağlı pembe sağlıklı bir cilt elde edilebilir.

Yazının devamı...

Retinoik Asitler (A Vitamini) ile Akne Tedavisi

Hücre büyümesinde ve farklılaşmasında rol oynayan A vitamini, görme fonksiyonunda, üreme ve diğer üreyen hücrelerin olduğu tüm sistemlerde ihtiyaç duyulan bir vitamindir. A vitamininden (retinol) doğal olarak oluşan retinoidler ve sentetik türevleri, kimyasal yapılarıyla ve işlevleriyle A vitaminine benzemektedir.

Doğal retinoidler; A vitamini (retinol), ve onun metabolitleri olan retinaldehit ve retinoik asittir. İçeriğinde retinol ve benzeri olan her şey A vitamini gibi görev yapacaktır. Cildin ikinci tabakası ve gençliğinin anahtar yeri olan dermis ve bazal katmanda aktive olur. Burada kollajen, elastin ve hyaluronik asit denilen şeker jölesi kıvamındaki şeffaf bağ dokusunun üretimini arttırmak için fibroblastları (cildin fabrika hücrelerini) uyarır. Kollajen ve elastin üretimini arttırarak cilde kaybettiği elastikliği yeniden kazandırır. Cilt ve saç hücrelerinin (keratinositlerin) hücresel üretimini-genetik yazılımını onarır. Ciltteki yeni damar yapımını da düzenleyerek cildi tamir eder ve sağlık verir.

Eczanelerde sadece cilt hastalıkları uzmanının yazacağı reçete ile alınabilen isotretinoin içerikli sentetik retinoik asitler bulunur. Doktorunuz genellikle her ay sizi takip eder, çoğu defa kan testleri ile karaciğer enzimlerine bakılarak yapılan bu aylık takipler 6-8 ay sürer. Her ay takip edilen hasta günden güne iyileşmeye başladığında morali tekrar yerine geleceğinden sabretmeyi de kolayca kabullenir, takiplerini hiç aksatmaz. Bu tedavide cilt adeta içeriden peeling olur yani soyulur. Ancak bu uzun zamanlı bir soyulmadır ki; bu durumu bizler sadece, ciltte kuruma olarak görürüz, dudaklar da dahil kurur. Sonuç genellikle çok iyidir, nadiren tekrar akne problemi olabilir ancak bu durum daha kısa süreli ve hızlı bir şekilde çözülebilmektedir.

Yazının devamı...

Selülit tedavisinde ve zayıflamada Mezoterapi

Deri içine enjeksiyon anlamında kullanılan bir kelime olan mezoterapinin 200 yıl öncesine dayanan bir tarihi bulunmaktadır. İlk zamanlar analjezik ve anestezik etkileri olan prokainin migren ağrılarında kullanılmaya başlanması 1920’li yıllarda gerçekleşmiştir.

Selülit tedavisinde mezoterapi



Bağ dokusunun bir hastalığı olan selülit, genetik olarak yatkın kişilerde ve dolaşım problemi ile birlikte gözlenmektedir. Dolaşım düzenleyici olarak kafein, prokain; bağ dokusunu desteklemek amacıyla aminoasitlerden oluşan kokteyller tercih edilmektedir. Selülitin bulunduğu tabakada enerjiye çevrilemeyen cilt altı yağ dokusunun düzensizliği mevcuttur. Bu nedenle spor yapanlarda bile cilt altı bu problem görülebilmektedir. Bu teknikle direkt enjeksiyon sayesinde bu sorunu büyük ölçüde giderebilmek mümkün olabilmektedir.

Zayıflamada mezoterapi

Derin yağ dokusunun tedavisinde yani yağın azaltılmasında en hızlı sonuç alınabilen yöntemdir. Ancak mutlaka ağızdan alınan kalori miktarının da düzenlenmesi gerekmektedir. Yağ hücrelerinin verdiğimiz solüsyonlara tepkisi hücre zarlarının açılması ve içeriklerini dokular arası dolaşıma bırakmaları şeklinde özetlenebilir. Bu sayede uyarılamamış yağ dokusunun harcanması tetiklenmiş olmaktadır. Solüsyonların genel içeri soya tuzu (deoxylyze) ve karnitin olmaktadır. Seans aralıkları 7-14 gün seans sayısı hedefe göre değişmektedir.

Hangi bölgeye ve ne amaçla olursa olsun mezoterapide temel olan görüş; her hastanın kendi bünyesine uygun ve özel olan kokteyllerin ehliyetli kişiler tarafından sağlık ön planda tutularak uygulanması gerektiğidir. Bu durumda uygulayıcı hekimin mezoterapi ile özel olarak ilgilenmesi ve bilgi sahibi olması beklenmelidir.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.