SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Sağlıklı Saçlar için Mezoterapi

Deri içine enjeksiyon anlamında kullanılan bir kelime olan mezoterapinin 200 yıl öncesine dayanan bir tarihi bulunmaktadır. İlk zamanlar analjezik ve anestezik etkileri olan prokainin migren ağrılarında kullanılmaya başlanması 1920’li yıllarda gerçekleşmiştir.

Mezoterapinin doğuşu Fransız hekim Dr. Michel Pistor tarafından olmuştur. Doktor Pistor kendisine astım krizi ile gelen ayakkabı tamircisine damardan prokain uyguladı, hastanın şikayetinin düzelmesinin yanı sıra başka bir sürpriz de oldu. Hastanın kronik iştime kaybında düzelme olduğu gözlendi. Ayakkabı tamircisi bunun üzerine Dr. Pistor’a tekrar gitti ve aynı ilaçtan yapmasını istedi ancak damar yolundan kabul etmeyince doktor, hastanın mastoid alanına (kafa arkasındaki bir kemik doku) prokain enjekte etti ve sonuç olumluydu. İşte mezoterapi bu şekilde 1952 yılından itibaren giderek ünlenmeye başladı.

Günümüzde hangi aralıklarla, hangi dozlarda, nereye ve ne kadar derine hangi ilaçların verilebileceği ile ilgili bir birikim mevcuttur. Saçlı deriye saçları güçlendirmek için, yüze cildi canlandırmak ve sağlık için, vücuda selülit tedavisinde ve yağ dokusuna zayıflama amaçlı olarak dermatoloji alanında sık olarak uygulanmaktadır. Ayrıca nöral terapi ve akupuntur tedavilerinde de sıkça başvurulan bir yöntemdir.

Saçlı deride mezoterapi

Saçlı deriye 2-4 mm derinlikte olmak üzere, saç folikülünün şaftı boyunca (saçın çıktığı gözeneğe), seri iğneleme tekniği ile uygun kokteyllerin verilmesidir. Haftada bir 4-6 seans olarak başlandıktan sonra 15 gün ara ile 2-3 seans ve sonrasında en az 3 ay ayda bir önerilmektedir. Tedavi kürü tamamlandıktan sonra seanslara ara verilebilir devam da edilebilir. Saçların dökülmesi ile ilgili olarak öncelikle iyi bir analiz ve tetkiklerin değerlendirilmesi, sonrasında altta yatan bir problem varsa onun tedavisi veya kontrol altına alınması gerekir. Saç mezoterapisinde amaç mevcut saçın sağlığını korumak ve daha volümlü saçları hedeflemektir.

Yazının devamı...

Neştersiz Güzelliğin Haritası

Yüzümüz vücudumuzun bir parçası hatta aynasıdır; yüz ve vücut cildimiz bir bütündür. Yüzümüzün güzelliğini oluşturan ise bu bütünlüğün birbiriyle uyum içinde olmasıdır. Eğer alnımızda kırışıklıklar çok veya göz çevresi kırışıklıklarımız göze batıyor ya da kaşlarımızı çok çatıyoruz diye iki kaş arasında adeta bir oluk oluşmuşsa bu bizi elbette olduğumuzdan daha yaşlı, sert ifadeli veya yorgun gösterebilir.

Ayrıca ciltte damarlarda belirginleşme-kızarıklık, bölgesel koyu ve açık lekeler olabilir. Bu durum ciltteki fotohasarın göstergesidir, bu da önemli bir yaşlılık belirtisidir. Daha ileri yaşlarda kırışıklıklar dışında dokuda çökmeler ön plandadır. Örneğin şakak kemiklerinin incelmesi ve bu bölgenin cildinin incelmesi ve yağ dokusunun azalması yüz ovalinin tersine dönmesine neden olur. Yani yüzümüz gençken üçgenin tepesi aşağıdadır, çenemiz sivridir, ancak yaş ilerledikçe bu durum tersine dönmektedir. Benzer şekilde dudaklarda incelme ve dişlerde mine kaybı ile beraber ağız çevresi de yaşlanmaya eşlik eder.

Yüzümüzün 1/3 üst bölgesi mimik kaslarının hareketleri ile ilişkili olarak kırışmaktadır. Bu amaçla mimik kaslarını gevşetmek için kas gevşetici bir ilaç olan botox kullanılmaktadır. Botox’un yıllardır çocuklar da dahil olmak üzere bir çok hastada büyük kas gruplarında kas gevşetici olarak kullanıldığı bilinmektedir. Botox bir toksindir ve bu toksin aynı içtiğimiz antibiyotikte olduğu gibi veya olduğumuz aşılardaki gibi bakterilerden elde edilmektedir. Kendini kanıtlamış bir ilaç olup; bilinçli ellerde beklenen ciddi bir yan etki beklentisi de yoktur. Yüzdeki mimik kaslarını gevşetmek için kullanılan dozlar son derece düşük dozlar olup, etkisi geçtiği zaman söz konusu çizgiler botox’un yapılmaya başlandığı ilk noktaya geri döner. Kırışıklıkların daha kötüye gitmesi söz konusu olmadığı gibi kaslar az kullanıldığı için işlem bırakılsa bile uzun süre kırışıklıklar eskisi kadar derinleşmez. Kasları gevşetmek yerine çalıştıran sistemlerde, kaslar hep bu sisteme ihtiyaç duyabilmekte ve bağımlı hale gelebilmektedir. Bu nedenle kas çalıştıran sistemler yüz için önerilmez. Bu yöntemle ise kaslar az çalışarak üzerindeki cildi de az hareket ettirdiği için çizgiler azalmakta hatta mimikler eğitildiği için yüzün ifadesi daha iyi görünebilmektedir.

Alın
Alındaki kırışıklıklar mimik hareketlerine bağlı olup zamanla derinleşebilir. Özellikle mimik kırışıklıklarının yaşla ilgili değil mimikler sırasında cildin hareketiyle olduğunu söyleyebiliriz. Bazen çok genç birinin çok fazla kırışıklığı olduğunu görebiliriz. Bunun nedeni mimiklerini çok kullanmasıdır. Bu bölge ayrıca güneş ışınlarına da en fazla maruz kalan bölge olduğu için kırışıklıklar çok daha çabuk ortaya çıkmaktadır. Alın kırışıklıkları için botox uygulanabilir. Botox bu bölgedeki kasların gevşetilmesinde ve dolayısıyla çizgilerin açılmasında oldukça etkilidir.

Göz kenarı
Göz kenarındaki kaz ayağı tabir edilen çizgilenmeler için de mimikleri gevşeterek çizgileri yok ettiğinden yine botox uygulanabilir.
Bu bölgeye sürülen kremler ise eğer meyve asitli ise çok yüzeyel çizgileri giderebilmekte ve cildin yapılanmasına katkıda bulunabilmektedir.

Kaş arası
Kaş çatma çizgileri kişiyi aslında öyle olmasa da gergin ve stresli gösterir. Bu çizgilerden kurtulnak botox’la mümkündür. Çok derin kırışıklarda botox ve dolgu uygulamaları beraber kullanılır. Dolgu maddelerinden özellikle hayvansal olmayan ve allerji riski taşımayanlar tercih edilmelidir.

Yanak- burun arası (nasolabial) çizgileri
Bu bölgede çizgi oluşmasında ön planda mimikler sorumlu değildir. Cildimiz yer çekimine karşı koymaya çalışırken bu görevi kollajen-elastik liflerle ve kaslarla yapar. Böylece zamanla bu bölgedeki dokularda azalma, yerçekimine bağlı sarkmalar ortaya çıkar. Çünkü hücrelerimiz ilerleyen yaşla birlikte daha az lif sentezleyebilmekte üstelik akıntıya kürek çekmektedir. Bir de üzerine azalan yağ dokusu ve suyunu kaybetmiş bir dermis tabakası ilave olunca burası çökmekte ve oluk şeklinde iki tarafta çizgi oluşmaktadır. Bu bölgenin en iyi tedavisi hazır dolgu malzemeleri ile olmaktadır.

Dolgu Malzemeleri
Hayvansal ham madde içermeyen, stabilize Hyaluronik asittir. Deriye zerkedildiği zaman, vücudun kendi hyaluronik asiti ile birleşerek hacim yaratır. Bu hacim ile dudakların dolgunlaştırılması, çizgilerin, kırışıklıkların ve yüz kıvrımlarının tedavi edilmesi sağlanmaktadır. Hızlı ve kolay uygulanmasının yanı sıra, görülebilir sonuçların hemen elde edilmesine olanak sağlar.
Vücudun kendi hyaluronik asit yoğunluğunun azaldığı bölgelere enjekte edilir. Enjekte edildiği bölgelerde hacim oluşturarak boşalmış bölgede dolgunluk sağlar. Sonuçlar aynı anda görülebilir ancak haftalar içinde daha iyi olabilmektedir. Hyaluronik asit kendi ince steril enjektörü ile, kırışıklık altındaki bölgeye dermis içine enjekte edilerek uygulanır. Gereken enjeksiyon sayısı, kırışıklığın derinliğine ve uzunluğuna bağlı olarak değişir. Birkaç adet enjeksiyon gerekebilir.
Hyaluronik asit, bakterilerle ayrışabilen diğer dolgu maddeleri gibi hayvansal kökenli değildir. Bu dolgu, allerjik reaksiyonları en aza indirgediği gibi, hayvanlara özgü hastalıkların insanlara taşınmasına da engel olmaktadır.
Dolayısı ile hyaluronik asit kullanımı tamamen güvenli olmakta ve tedavi öncesi herhangi bir test uygulaması gerektirmemektedir. Dolgu maddesi enjeksiyonlarından sonra normal aktivitelerinize hemen geri dönebilirsiniz. Tedavi yapılan bölgeye bağlı olarak sonuçlar, 3-6 ay arasında bir süre için kalıcı olurlar. Tekrarlayan seanslar sayesinde kalıcılık süresi 1 yılı aşan vakalar bildirilmektedir.

Burun üstü (tavşan) çizgileri
Burun sırtında oluşan verev çizgilerdir. Birkaç noktadan yapılan botox uygulaması ile giderilebilirler.

Çekik göz
Asya tipi gözlü hastalarda göz çeperinin daha oval olması istenebilir. Bu tip hastalarda gözün hemen altından birkaç noktaya yapılan Botox enjeksiyonu ile alt göz kapağı daha oval hale getirilebilir.

Üst dudak (sigara) çizgileri
Dudağın üst kısmında oluşan dikey çizgilerdir. Botox enjeksiyonu ile bu çizgilerin hafifletilmesi mümkündür. Ayrıca dudak kenarına kontür uygulaması şeklinde yapılan dolgu uygulamaları da son derece güzel sonuçlar vermektedir.

Dudak kenarı eğimi (Marionette çizgileri)
Bazılarının dudak kenarı aşağıya dönüktür. Bu durum kişiye üzgün bir ifade verir. Dudak kenarını aşağıya çeken kaslara botox enjeksiyonu yapılmasıyla bu durumdan kurtulmak mümkündür.

Çene çizgileri
Çene ortasında kırışıklık veya pütürlü bir görünüm varsa Botox ile çeneye bir veya iki noktadan yapılan uygulama ile bu durumu gidermek mümkün olabilmektedir.

Damak görünümü (Gummy smile)
Bazıları güldüğü zaman üst dişetleri görünür. Botox enjeksiyonları ile bunu gidermek mümkün olabilmektedir.

Boyun çizgileri (Platisma)
Bazı kişilerde boyun kasları gözle görülür şekilde belirginleşir. Botox uygulamaları ile bu düzensiz görünüm giderilir ve boynun kontür görünümü genç bir hal alır.

LED IŞIK TEDAVİLERİ
Işığın insan vücuduna sağladığı yararlar tıp dünyası tarafından uzun yıllardır bilinmektedir. Işık, hücrelerin canlandırılması ve dokuların yeniden oluşmasını sağlamak için profesyonel tedavi yöntemlerinin en önemli unsurlarından biridir. Hemen her gün yeni bir ürünün geliştirildiği cilt uzmanlığında, şimdi daha doğal olan ışık terapileri ile cildin kendi mekanizmalarını kullanarak bütünlüğünü bozmadan tedavi edilmesi mümkündür.

Zararlı ultraviole veya infraruj (kızıl ötesi) içermeyen bu ışıklar cilt tarafından kolayca emilerek cildin dermis tabakasını uyarmaktadır. Bu tabaka cildin yaşayan, çoğalan ve beslenmenin sağlandığı ana merkezidir. Diod ışığı cilt altındaki hücreleri stimüle ederek aktif olmalarını, canlanmalarını sağlayarak ameliyat sonrası iyileşme sürecini olumlu etkilemektedir.

Yazının devamı...

Hamilelik döneminde saç dökülmesi

Hamilelik sırasında yükselen östrojen hormonu yüzünden bir anne adayı hem adet görmez hem de ikinci kez hamile kalamaz. Vücudu mümkün olduğunca bütün besinleri stoklamaya çalışır. Öyle ki dolaşan kan miktarı %20 oranında artar ve bütün besinleri önce bebeğe, kalanı ise saç, cilt ve tırnağa taşır. Bu dönemde anne adayının saçları ve tırnakları en sağlam ve uzun dönemini yaşar. Ancak hamilelik sırasında düzensiz beslenme, stresli yaşam, uykusuzluk, anormal kusma ve bulantı olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu durumda çoğu kez bebek yine sağlıklıdır fakat anne adayında cilt kuruluğu, saç dökülmesi ve tırnak kırılması görülebilir.

Gebelik sonlandıktan yaklaşık 4 ay sonra kadının başta östrojen olmak üzere tüm hormonları eski haline dönmeye çalışır. Dolayısıyla anne çoğu kez adet görmeye başlar, progesteron hormonu yükselir, rahim duvarı dökülür. Saçlar da benzer bir mekanizmayla dökülmeye başlar. Bu durum kesinlikle fizyolojiktir, tedavi edilmesi gereken bir hastalık değildir. Dökülen saçlar hamilelikte dökülmesi gereken ama dökülmeyen saçlar olduğu için yerine konmasına gerek yoktur.

Saç dökülme miktarı bazen bir anda ve çok, bazen de normal düzeyde ve aralıklı olabilir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte bu durumu 1-2 ay gözlemlemek gerekir. Süt veren ve hala adet görmeyen annelerde bile bir miktar saç dökülmesi normal kabul edilir.

Süresi uzayan saç dökülmelerinde; detaylı kan analizi ve tüm vücut muayenesi bir dermatolog tarafından yapıldıktan, altta yatan başka bir sebep olup olmadığı araştırıldıktan sonra uygun görülen tedavi uygulanır.

Yazının devamı...

Sağlıklı ve ince olmanın sırrı: Daha az asitli daha çok alkalik gıdalar tüketin!

Alkali besinlerle beslenmenin ve alkali su tüketmenin metabolizmayı hızlandırarak kilo verme üzerine etkilerini inceleyen bilim adamının mikroskobik düzeyde çarpıcı kan analizleri var.
Bu durumda içtiğimiz suyun pH düzeyinin 7 ve üstünde olmasına özen gösterelim diye tekrar vurgulamakta fayda görüyorum. Asitli içeceklerden (kahve, çay, alkol, her tür gazlı içecekler ve meyve sularını) asgari ölçüde tüketmek ve bunları tükettiğimiz zaman daha fazla alkali su tüketmek tavsiyesiyle önlem almak, ilk önerim olacaktır. Ayrıca detoks içeceklerinin özellikle alkali olmasına özen göstermek, faydadan çok zarar getirmemesine dikkat etmek gerekir.Asidik yapan besinler; özet olarak tüm şeker içeren içecek ve yiyecekler, kuru yemişler, köy peyniri, patates, sakatatlar, çoğu etler, kümes hayvanları, kabuklu deniz mahsülleri sayılabilir. Bu saydıklarımdan özellikle karbonhidratlar veya basit şekerler sadece asidik gıda olmalarıyla değil, vücutta enflamasyonu tetikledikleri için de yaşlanmamıza neden olmaktadırlar.

Alkalik yapan besinler;en çok ağırlık vermemiz gereken besin grubudur. Kanımızın da alkalik bir yapıya sahip olduğunu düşünürsek, vücudumuzun sindiriminde zorlanmadığı en iyi besinler olarak düşünebiliriz.

En alkalik besin olan anne sütünden sonra (yine anne sütü- ne mucize bir besindir ki..), yeşil sebzeler, soya filizi, salatalık, domates (ne yazık ki aski tohumlardan olanlar için geçerliydi), dolmalık biber, deniz sebzeleri, brokoli, lahana, maydonoz, yeşil fasulye, ıspanak, sarımsak, karalahana, hindiba, brüksel lahanası, bamya, pırasa, roka, hardal, kabak, su teresi, frenk soğanı, avokado sayılabilir.

Burada önemli olan, sindiriminde asidik bir ortam sağlayan proteinlerin genel beslenmemizde % 20 – 25 civarında yer almasıdır. Mümkün olduğunca, protein tüketimi gerçekleştirildiğinde yeşil sebze ve salata türlerinin de birlikte tüketilmesine özen gösterilmelidir .

Yazının devamı...

Neştersiz Güzelliğin Haritası

Yüzümüz vücudumuzun bir parçası hatta aynasıdır; yüz ve vücut cildimiz bir bütündür. Yüzümüzün güzelliğini oluşturan ise bu bütünlüğün birbiriyle uyum içinde olmasıdır. Eğer alnımızda kırışıklıklar çok veya göz çevresi kırışıklıklarımız göze batıyor ya da kaşlarımızı çok çatıyoruz diye iki kaş arasında adeta bir oluk oluşmuşsa bu bizi elbette olduğumuzdan daha yaşlı, sert ifadeli veya yorgun gösterebilir.

Ayrıca ciltte damarlarda belirginleşme-kızarıklık, bölgesel koyu ve açık lekeler olabilir. Bu durum ciltteki fotohasarın göstergesidir, bu da önemli bir yaşlılık belirtisidir. Daha ileri yaşlarda kırışıklıklar dışında dokuda çökmeler ön plandadır. Örneğin şakak kemiklerinin incelmesi ve bu bölgenin cildinin incelmesi ve yağ dokusunun azalması yüz ovalinin tersine dönmesine neden olur. Yani yüzümüz gençken üçgenin tepesi aşağıdadır, çenemiz sivridir, ancak yaş ilerledikçe bu durum tersine dönmektedir. Benzer şekilde dudaklarda incelme ve dişlerde mine kaybı ile beraber ağız çevresi de yaşlanmaya eşlik eder.

Yüzümüzün 1/3 üst bölgesi mimik kaslarının hareketleri ile ilişkili olarak kırışmaktadır. Bu amaçla mimik kaslarını gevşetmek için kas gevşetici bir ilaç olan botox kullanılmaktadır. Botox’un yıllardır çocuklar da dahil olmak üzere bir çok hastada büyük kas gruplarında kas gevşetici olarak kullanıldığı bilinmektedir. Botox bir toksindir ve bu toksin aynı içtiğimiz antibiyotikte olduğu gibi veya olduğumuz aşılardaki gibi bakterilerden elde edilmektedir. Kendini kanıtlamış bir ilaç olup; bilinçli ellerde beklenen ciddi bir yan etki beklentisi de yoktur. Yüzdeki mimik kaslarını gevşetmek için kullanılan dozlar son derece düşük dozlar olup, etkisi geçtiği zaman söz konusu çizgiler botox’un yapılmaya başlandığı ilk noktaya geri döner. Kırışıklıkların daha kötüye gitmesi söz konusu olmadığı gibi kaslar az kullanıldığı için işlem bırakılsa bile uzun süre kırışıklıklar eskisi kadar derinleşmez. Kasları gevşetmek yerine çalıştıran sistemlerde, kaslar hep bu sisteme ihtiyaç duyabilmekte ve bağımlı hale gelebilmektedir. Bu nedenle kas çalıştıran sistemler yüz için önerilmez. Bu yöntemle ise kaslar az çalışarak üzerindeki cildi de az hareket ettirdiği için çizgiler azalmakta hatta mimikler eğitildiği için yüzün ifadesi daha iyi görünebilmektedir.

Alın
Alındaki kırışıklıklar mimik hareketlerine bağlı olup zamanla derinleşebilir. Özellikle mimik kırışıklıklarının yaşla ilgili değil mimikler sırasında cildin hareketiyle olduğunu söyleyebiliriz. Bazen çok genç birinin çok fazla kırışıklığı olduğunu görebiliriz. Bunun nedeni mimiklerini çok kullanmasıdır. Bu bölge ayrıca güneş ışınlarına da en fazla maruz kalan bölge olduğu için kırışıklıklar çok daha çabuk ortaya çıkmaktadır. Alın kırışıklıkları için botox uygulanabilir. Botox bu bölgedeki kasların gevşetilmesinde ve dolayısıyla çizgilerin açılmasında oldukça etkilidir.

Göz kenarı
Göz kenarındaki kaz ayağı tabir edilen çizgilenmeler için de mimikleri gevşeterek çizgileri yok ettiğinden yine botox uygulanabilir.
Bu bölgeye sürülen kremler ise eğer meyve asitli ise çok yüzeyel çizgileri giderebilmekte ve cildin yapılanmasına katkıda bulunabilmektedir.

Kaş arası
Kaş çatma çizgileri kişiyi aslında öyle olmasa da gergin ve stresli gösterir. Bu çizgilerden kurtulnak botox’la mümkündür. Çok derin kırışıklarda botox ve dolgu uygulamaları beraber kullanılır. Dolgu maddelerinden özellikle hayvansal olmayan ve allerji riski taşımayanlar tercih edilmelidir.

Yanak- burun arası (nasolabial) çizgileri
Bu bölgede çizgi oluşmasında ön planda mimikler sorumlu değildir. Cildimiz yer çekimine karşı koymaya çalışırken bu görevi kollajen-elastik liflerle ve kaslarla yapar. Böylece zamanla bu bölgedeki dokularda azalma, yerçekimine bağlı sarkmalar ortaya çıkar. Çünkü hücrelerimiz ilerleyen yaşla birlikte daha az lif sentezleyebilmekte üstelik akıntıya kürek çekmektedir. Bir de üzerine azalan yağ dokusu ve suyunu kaybetmiş bir dermis tabakası ilave olunca burası çökmekte ve oluk şeklinde iki tarafta çizgi oluşmaktadır. Bu bölgenin en iyi tedavisi hazır dolgu malzemeleri ile olmaktadır.

Dolgu Malzemeleri
Hayvansal ham madde içermeyen, stabilize Hyaluronik asittir. Deriye zerkedildiği zaman, vücudun kendi hyaluronik asiti ile birleşerek hacim yaratır. Bu hacim ile dudakların dolgunlaştırılması, çizgilerin, kırışıklıkların ve yüz kıvrımlarının tedavi edilmesi sağlanmaktadır. Hızlı ve kolay uygulanmasının yanı sıra, görülebilir sonuçların hemen elde edilmesine olanak sağlar.
Vücudun kendi hyaluronik asit yoğunluğunun azaldığı bölgelere enjekte edilir. Enjekte edildiği bölgelerde hacim oluşturarak boşalmış bölgede dolgunluk sağlar. Sonuçlar aynı anda görülebilir ancak haftalar içinde daha iyi olabilmektedir. Hyaluronik asit kendi ince steril enjektörü ile, kırışıklık altındaki bölgeye dermis içine enjekte edilerek uygulanır. Gereken enjeksiyon sayısı, kırışıklığın derinliğine ve uzunluğuna bağlı olarak değişir. Birkaç adet enjeksiyon gerekebilir.
Hyaluronik asit, bakterilerle ayrışabilen diğer dolgu maddeleri gibi hayvansal kökenli değildir. Bu dolgu, allerjik reaksiyonları en aza indirgediği gibi, hayvanlara özgü hastalıkların insanlara taşınmasına da engel olmaktadır.
Dolayısı ile hyaluronik asit kullanımı tamamen güvenli olmakta ve tedavi öncesi herhangi bir test uygulaması gerektirmemektedir. Dolgu maddesi enjeksiyonlarından sonra normal aktivitelerinize hemen geri dönebilirsiniz. Tedavi yapılan bölgeye bağlı olarak sonuçlar, 3-6 ay arasında bir süre için kalıcı olurlar. Tekrarlayan seanslar sayesinde kalıcılık süresi 1 yılı aşan vakalar bildirilmektedir.

Burun üstü (tavşan) çizgileri
Burun sırtında oluşan verev çizgilerdir. Birkaç noktadan yapılan botox uygulaması ile giderilebilirler.

Çekik göz
Asya tipi gözlü hastalarda göz çeperinin daha oval olması istenebilir. Bu tip hastalarda gözün hemen altından birkaç noktaya yapılan Botox enjeksiyonu ile alt göz kapağı daha oval hale getirilebilir.

Üst dudak (sigara) çizgileri
Dudağın üst kısmında oluşan dikey çizgilerdir. Botox enjeksiyonu ile bu çizgilerin hafifletilmesi mümkündür. Ayrıca dudak kenarına kontür uygulaması şeklinde yapılan dolgu uygulamaları da son derece güzel sonuçlar vermektedir.

Dudak kenarı eğimi (Marionette çizgileri)
Bazılarının dudak kenarı aşağıya dönüktür. Bu durum kişiye üzgün bir ifade verir. Dudak kenarını aşağıya çeken kaslara botox enjeksiyonu yapılmasıyla bu durumdan kurtulmak mümkündür.

Çene çizgileri
Çene ortasında kırışıklık veya pütürlü bir görünüm varsa Botox ile çeneye bir veya iki noktadan yapılan uygulama ile bu durumu gidermek mümkün olabilmektedir.

Damak görünümü (Gummy smile)
Bazıları güldüğü zaman üst dişetleri görünür. Botox enjeksiyonları ile bunu gidermek mümkün olabilmektedir.

Boyun çizgileri (Platisma)
Bazı kişilerde boyun kasları gözle görülür şekilde belirginleşir. Botox uygulamaları ile bu düzensiz görünüm giderilir ve boynun kontür görünümü genç bir hal alır.

LED IŞIK TEDAVİLERİ
Işığın insan vücuduna sağladığı yararlar tıp dünyası tarafından uzun yıllardır bilinmektedir. Işık, hücrelerin canlandırılması ve dokuların yeniden oluşmasını sağlamak için profesyonel tedavi yöntemlerinin en önemli unsurlarından biridir. Hemen her gün yeni bir ürünün geliştirildiği cilt uzmanlığında, şimdi daha doğal olan ışık terapileri ile cildin kendi mekanizmalarını kullanarak bütünlüğünü bozmadan tedavi edilmesi mümkündür.

Zararlı ultraviole veya infraruj (kızıl ötesi) içermeyen bu ışıklar cilt tarafından kolayca emilerek cildin dermis tabakasını uyarmaktadır. Bu tabaka cildin yaşayan, çoğalan ve beslenmenin sağlandığı ana merkezidir. Diod ışığı cilt altındaki hücreleri stimüle ederek aktif olmalarını, canlanmalarını sağlayarak ameliyat sonrası iyileşme sürecini olumlu etkilemektedir.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.