SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Corona virüs ve bağışıklık

Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edilen koronavirüsü umarım fazla yayılmadan durdurmayı başarabiliriz. Hepimize bir sürü görev düşüyor. Bana bir şey olmaz düşüncesinden kurtulup elimizden geleni ihmal etmeden yapmalıyız. Panik olmamızı gerektirecek bir durum yok, görevlerimizi yerine getirdiğimiz sürece…

Çoğumuzun koronavirüs ortaya çıkana kadar ihmal ettikleri önem kazanmaya başladı. Bakınız el hijyenine ekstra dikkat… Bakınız bağışıklık için beslenme, sağlığımız için gıda takviyeleri…

Salgının yayılmasını önlemek ve korunmak amacıyla bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir beslenme biçimi önemlidir. Zaten normalde hep bu şekilde besleniyor olup bu gibi durumlara vücudumuzu hazır bulundurmalıyız.

Öncelikle temiz beslenmeden geçiyor bağışıklık sistemimiz, bunu unutmayalım. Alkol, şeker ve paketli işlenmiş gıdalardan uzak duralım. Bunları tüketmek bağışıklık sistemini baskılar. Bu gıdaları tüketmeyince zaten otomatik olarak sağlıklı beslenmiş oluyorsunuz.

Her zaman güneşin öneminden bahsediyoruz. Yapılan araştırmalar kış aylarında bu grip türlerinin ortaya çıkmasının nedeni olarak düşük D vitamini düzeylerinin etkili olduğunu gösteriyor. D vit, solunum sistemi enfeksiyonları, insan bağışıklık yetmezliği virüs enfeksiyonu gibi birçok enfeksiyon üzerinde doğal ve kazanılmış bağışıklık sistemini işlevsel hale getirerek olumlu etkiler göstermektedir. Düşük D vit seviyeleriniz için verilen takviyeleri kullanmayı ihmal etmeyin…

Grip deyince zaten biliyorsunuz C vitaminini, fakat olduktan sonra iş işten geçmiş oluyor diye hep söylüyoruz. Birçok besin de günlük dozumuzu almamız için yeterli aslında, turunçgiller, kivi, yeşil biber en zengin C vitamini kaynaklarındandır. Hastalıkları önlemede etkisinin büyük olduğu kanıtlanmıştır. C vitamininden azıcık ek destek şu dönem göz çıkarmaz, fazlası idrarla atıldığından ne olur ne olmaz emin olmadığınızda takviye almaya çalışın…

Beta glukanı belki bu sefer ciddiye alma vaktidir. Çünkü kendisi karşılaştığımız enfeksiyonlara karşı savunma sağlar. Yulaf, mantar, arpa… Beslenmenizde bu besinlere biraz ağırlık vermenin tam zamanı, kahvaltı ya da ara öğünlerinizde yulafı, çorba yemeklerinizde mantarı, arpayı kullanmaya çalışın…

Beta karoten, evet A vitamini, güçlü bir bağışıklık için muhakkak ihmal edilmemesi gereken kuvvetli bir antioksidandır. Akciğeri koruyucu fonksiyonları ile yine bu dönem önemlidir. Turuncu besinler; havuç, tatlı patates, tatlı kabak (bal kabağı), kayısı hatta karnabahar brokoli lahana da beta karotenden zengindir.

Baharatlar ve aroma vericiler bitkisel ilaçlarımızdır, sofralarımızda her daim ihmal edilmeden yer almaları gerekiyor. Bu dönem özellikle; zencefil, zerdeçal, biberiye, kekik, sarımsak ve soğan virüslere karşı savaşmada yardımcı olurlar. Yemek içecek ve çay olarak kullanımı ihmal edilmemelidir.

Çinkonun mekanizması henüz tam bilinmese de böyle durumlarda hızla iyileşme sağlıyor. Çinko asetat içeren takviyeler alınabileceği gibi çinkodan zengin besinler; istiridye mantarı, kabak çekirdeği, tahin…

Bir suplement hakkınız olacaksa mürver meyvesinden yana kullanabilirsiniz. Çünkü mürver meyvesinin özünde virüsü öldüren madde mevcuttur.

Probiyotikler son dönem sürekli dilimizde ve farklı probiyotik çiğneme tabletleri özellikle üst solunum yollarını tutan bu tedavide oldukça destekçi olacaktır.

Hayat tarzımızda da birtakım değişikliklere dikkat etmemiz gerekmektedir. Enfeksiyon riskine kötü bir beslenme ile açık olduğumuz kadar, eksik bir uyku da bu riski arttırabilir. Siz istediğiniz kadar besin takviyesi satın almaya çalışın hem beslenme hem uyku düzeniniz yoksa riski azaltamazsınız. Yeterli ve kaliteli uyku bağışıklık sistemi için çok önemlidir.

Evet yukarıda bazı besinlerin bizim için yapılan çalışmalarda bağışıklık için öneminden bahsettim. Burada şöyle bir nokta var, bu geçerlilik sizin sağlıklı beslenmeniz durumunda göstereceği faydadır. Siz eğer sağlıklı beslenmiyorsanız, işlenmiş yiyecekler tüketiyorsanız rafine karbonhidratları fazla tüketiyorsanız bağışıklık sisteminiz açısından fayda göremezsiniz.

Sadece su ile bile burun ve ağız temizliği özellikle üst solunum yolunu tutması sebebiyle bu virüste ayrıca önemlidir. Hatta bu yüzden 15 dk da bir su içmenin, boğazı ıslatmanın koruyucu etkisi olacaktır.

Egzersiz de az hareketli akyuvar hücrelerimizi harekete geçirir. Bu sayede virüsle daha çabuk karşılaşabilen akyuvarlar virüsleri hızla yok edebilirler. Düzenli yürüyüş bile yeterli olacaktır.

En önemlisi artık evde kalmak! Ne kendinizi ne başkalarını riske atmayın…

Çok yüksek ihtimalle kimse hastalanmaktan kaçınamayacak, amacımız en iyi koşullarda hastalığı atlatabilmek…

https://www.instagram.com

https://www.facebook.com/DiyetisyenBuket/

Yazının devamı...

Sağlıklı beslenmeye mazeretler

Peki neden?

Geçen bir danışanım iş yaşamı ile birlikte kilo artışının başladığını ve artık zayıflamak istediğini söylüyor; program planlama esnasında sohbet ederken, ben kahvaltıyı kaç gibi yapıyorsunuz diyorum o bu şartlarda mümkün değil böyle alıştım diyor, öğle yemeğinde ne yiyorsunuz diye soruyorum o tost yiyorum bulabildiğim tek o var diyor, su içiyor musunuz diyorum tuvalet sıkıntısı diyor, hareketli misiniz diyorum evden asansörle arabaya iniyorum oradan işte asansörle masam çıkıyorum aynı şekilde dönüyorum diyor…

Konu sağlıklı beslenme olunca mazeret çok oluyor, yukarıda anlattığım gibi yoğun çalışma hayatı, çocuklara vakit ayıramıyoruz, evden yemek götüremiyoruz, etrafımızda bulamıyoruz, bulsak da vakit ayıramıyoruz, millet ne der diye tuvalete gidemiyoruz çantadan çıkarıp yiyemiyoruz… Bunlar sadece bir kaçı…

Aslına baktığımızda bunlar bizim hayatımızda seçtiğimiz kolay olduğunu sandığımız mazeretlerimizdir. Her zaman böyle olacak yaşamımızda kendi bedenimize olan saygı seviyemizi gösterir. İlk başlar kolay gelmeyecek bunu biliyoruz ama hayatınıza kattıklarınız arkasından kolaylık olarak gelecek…

Ne kadar zor olabilir ki kendinize iyi bakmak, sevgililer gününü geride bıraktık mesela o zaman da çok söylendi, önce kendini sevmeyle başlıyor her şey…

Kendini sev çünkü o sevgi sevgiyi yaratacak…

Her gün 2 litre en az su içmek, ne kadar zor olabilir mesela, o suyun bedeniniz üzerindeki sayısız etkilerinden faydalanmak…

İşyerinde bulunamayan yemekler ne kadar sürecek bir ömür mü, yapmayın, her gün yiyebileceğiniz pratik ama sağlıklı alternatifler üzerine düşünmek bulamadıysak bir diyetisyen ile size özel alternatifler oluşturmak…

Danışanlarım sık sık teyit etmek için soruyor ‘Ayy size ne zor siz hep böyle besleniyorsunuz değil mi?’ Cevap veriyorum, Evet, lakin öyle sandığınız kadar zor ve keyifsiz değil… Ben yediklerime dikkat ediyorum, yediklerim de bana, bakış açınızı değiştirmediğiniz için bahaneler üretiyorsunuz aslında, bunun zor ve keyifsiz olduğunu düşünüp yaşamınızda değişiklik yapmak işinize gelmiyor, yanlışsam söyleyin…

Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz, sağlıklı beslenmenin sizin için olabilecek faydalarını, yediğiniz tabağınızda olan yiyeceklerle haydi gel beni gerçekten besle diye konuştuğunuzda yani onları gerçek bir gözle gördüğünüzde hem ruhunuz hem de bedeniniz doyacak…

https://www.instagram.com/buketyavuzkocoglu/

https://www.facebook.com/DiyetisyenBuket/

Yazının devamı...

Kilo verirken doğru hedef nasıl belirlenir?

Kilo vermek başarı ve başarısızlık arasındaki fark gibi görünür. Kilo verme hedefine ulaştıysanız başarılısınızdır. Halbuki bazen metabolik nedenlerle kilo verme hedefinizi tam tutturamasanızda süreçte öğrendikleriniz sizi başarılı kılar.

Size uygun, yaşamınızda daha sonra da devam ettirebileceğiniz şekilde planlanmış programlar ile belirlenen gerçekçi hedefler sizi daha en başında motive eder. Sağlıklı yaşama geçişte bir ara uygulama sağlar.

Sadece kilo verme amacıyla başlanan zorlayıcı programlar ile daha en başından bütün motivasyonunuzu kaybedebilirsiniz. Uygulamada yaşadığınız zorluk içten içe bunun ömür boyu uygulanamayacağı, hatta o haftanın bile zor geçeceğini söyleyerek, diyeti çoktan bırakmanıza ve inancınızı kaybetmenize neden olur.

Sonuca değil sürece odaklanın!

Sonuç kaç kg olmak istediğiniz olabilir ama sürece odaklanmazsanız hedefinize ulaştıktan sonra yine eski kilonuza dönebilirsiniz. Hedefe odaklanırsanız sürece giden yolda öğrenmeyi kaçırırsınız. Beslenmede her zaman söylediğim şey beslenmeyi öğrendikçe özgürleşirsiniz. Öğrenirseniz neyi nasıl yiyebileceğinizi daha iyi dengeleyebilirsiniz. Sonuca ulaşmak için önce eskisinden farklı neler yapılıp hangi adımlar atılmalı planlanmalı ve eski işe yaramayan alışkanlıkları değiştirmeye odaklanıp süreçten kilo vermenin yanında yararlı alışkanlıklar kazanmaya çalışmalısınız.

Sürece odaklanan gerçekçi hedefler için 5 aşama;

1) Detaylı bir hedef belirlemelisiniz. Kilo vermek için su içmek detaylı bir hedef sayılmaz, düzenli olarak her gün günde 3 litre su içmek detaylıdır.

2) Ölçülebilir bir hedef belirlemelisiniz. Hedefi ölçmek hedefe ulaşmada başarılı olup olmadığınızı tartmak için önemlidir. Haftada 4 gün 40 dakika yürüyüş yapmak ölçülebilir.

3) Ulaşılabilir bir hedef belirlemelisiniz. Hedefinize ulaşmak için gerçekçi olmalısınız. Bundan sonra uzun saatler çalıştığınız iş yerine her gün yemek yapıp götürmek, yeterli vaktiniz yokken gerçekçi değildir. Öğle yemeklerinde daha sağlıklı tercihler yapmak daha gerçekçi ve uzun vadede faydalıdır.

4) Size ait bir hedef belirlemelisiniz. Sizin olmayan başkalarının sizin üzerinize biçtiği hedefleri sahiplenmeye çalışmamalısınız, kendiniz bedeninize ait önceliklerinize göre bir diyetisyenden destek alarak hedefinizi belirlemelisiniz.

5) Belirli bir zaman ile hedef belirlemelisiniz. İlk hedef son hedef gibi belirli kilolara ulaşma aralıklarını takvimde işaretleyerek kendinizi hedefinize karşı hem motive edersiniz hem de ulaşılabilir olduğunun zaman bilinciyle hareket edersiniz. Normalde tek bir son hedef belirlemek korkutucu olabilir ama hedefi bölmek yolda başardığınız zamanları da görerek motivasyonunuzu yüksek tutar.

Hedefleriniz için kendinizi kapatmayın!

Sırf hedefe ulaşmak için kendinizi sosyal ortamlardan, gezilerden vb soyutlamamalısınız. Ya da başınıza beklenmeyen bir şey geldiğinde battı balık moduna geçmeden oradan nasıl sıyrılabilirsiniz bunun için çabalamalısınız. Asıl bu dönemlerin üstesinden gelebilenler, nasıl üstesinden geleceğini araştıranlar hedeflerini korumada başarılı oluyorlar. Bırakın hayat doğal akışında aksın siz o akışta doğru tercihler yapmaya planlı ilerlemeye çalışın; yolda öğrenmek her zaman yolunuzu bulmanıza yardım eder.

Hedeflerinizi ara ara gözden geçirin!

Başlarda çok uzak gördüğünüz hedeflere ulaştıktan sonra yeni eklemeler ile yolunuza devam edebilirsiniz. Yolda ilerledikçe kendinize uygun hedefleri daha net belirleyebilirsiniz. Yolda kendinizi dinlemeyi ve vücudunuzun ne istediğini daha iyi fark edersiniz.

Aslında her birimiz kendi bedenimizin zihin ve beden olarak her yönden artık uzmanı sayılırız.

Sadece kimimiz bedenimizin verdiği seslere kulak veriyor kimimiz kuru gürültüden sesleri duyamıyoruz. Yoksa bedenimizin bunca zaman nelerden ne sonuçlar aldığını, ruhumuzun nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını gayet iyi biliyoruz. Yani bir başkasında işe yaradı diye kendimizi hırpalayarak yapmaya zorlayıp sonuç almayı beklediğimizde aslında tamamen vücudumuzun verdiği cevaplarla bize ne kadar uyumsuz olduğunu anlayabilecek durumdayız.

Bedeni dinlemeyi bilmek için her gün yaptığınız alışkanlıkları ve sonraki hisleri irdelemelisiniz. Bunu yaparak bizi yemeye iten duyguları, egzersiz yapmaktan alıkoyan duyguları doğru yöne çekebilmeyi başarabiliriz. Zihin ile beden arasında bağlantıyı geliştirdikçe, bedeninizin sesini duymak kolaylaşır. Hızlanan dünyada kendi içimize dönüp bedenimizi her yönden dinlemek bizi hedefe ulaştırmada doğru yolda tutar. Yolda edindiğimiz alışkanlıklar da bizi ulaştığımız hedefimizde tutar.

Hedeflerimizde kalabilmek dileğiyle…

http://instagram.com/bwellbybuket

Yazının devamı...

Yeni Yıla Taze Bir Başlangıç

Yılbaşı gecesi ne kadar kontrollü olmaya çalışırsanız çalışın bir şekilde düzensiz ve biraz fazla çeşit tüketimine ek alkol girince sindirim sistemi açısından da durum abartılmış oluyor. Vücuda fazlaca toksin alındığından yorgunluk meydana geliyor. İşte bunun önüne geçmek için o akşamdan kalma fazla tüketimin ardına şöyle güzel temiz bir başlangıç yakışır. Hatta belki de nasıl başlarsa öyle gider ve tüm yıl sağlık adına daha iyi şeyler yapabiliriz. Kendinizi yeni yıla daha taze girmiş hissedersiniz. Bedenimiz her yıl bizimle ona iyi bakmak görevimiz, çünkü gidecek başka yerimiz yok

Yeni yılın ilk gününü sevdiklerinizle keyifle vakit geçirerek doldurmanız, sofraları doldurmanızdan daha değerlidir. Birlikte dolu dolu keyifli vakit geçirmeye çalışın. Varsa sauna, hamam yeni yıla vücudu arındırmak açısından destek olacaktır.

SU

1 Ocak Çarşamba sabahı güne önce bolca limonlu ballı ılık su (1/2 limon ve 1 çay kaşığı bal eklenmiş) ve güzel bir duş ile başlamakta fayda var. Tazelik her zaman sudan gelir.

Su içmek yılın ilk günü biraz daha abartılması gereken bir eylem olmalı, özellikle bir gün önceden vücut yoğun beslenme ile yorulup fazlaca asit oluştuğundan, su alkaliye dönmek adına önemli bir ihtiyaçtır. En az 2.5 litre ve üstünde hatta yine limonlu şekilde tüketilmelidir. Suyu vücudumuzda tutabilmek adına da tazelenmek için çay ve kahveden de uzak durmalı, içecek sıcak bir şeyler arasanız bu yeşil çay olmalıdır.

KAHVALTI

Tazelenmek adına yine bir gün önce nasıl fazla yiyecek tüketildiyse yeni yılın ilk günü de bir o kadar az yiyecek tüketilmelidir. Yılın ilk büyük zengin kahvaltısı Pazar gününe saklanmalıdır.

Yılın ilk gününün tatil olmasının ve de akşam yorgunluğunun ardından kahvaltı saati ya biraz gecikecek ya da daha brunch gibi olacaktır.

Muhakkak taze bir meyve suyu (1 normal su bardağı nar, portakal, havuç karışımı) masanızda bulunsun çünkü karaciğer ve böbrekler için yılbaşı akşamı sonrası destekleyicidir.

Sindirim, metabolizma ve detoks açısından yılın ilk gününde bir tutam zencefil eklenmiş, rezene ve karahindiba çayı tüketimi de iyi gelecektir.

Bol sebzeli peynirli bir omlet yanına güzel bir söğüş yeşillik tabağı olmalıdır. 1-2 dilim tam buğday ekmekten daha fazla ekmek türevi de tüketilmemelidir. Hatta yulaflı kahvaltıları sevenler güne yulaflı bir kahvaltı ile başlayabilirlerse daha güzel olur.

Reçel tatlı grubundan bugün biraz uzak durulmalı, yerine taze mevsim meyveleri tüketimi daha uygun olacaktır. Aralarda acıkınca taze meyve ve sebzeler ile ceviz, fındık gibi sağlıklı kuruyemişler eklenebilir.

AKŞAM YEMEĞİ

Kahvaltı geç olacaksa sonraki öğün akşam yemeği olabilir. Gece tüketim geç saatlere kadar devam ettiği için aslında erken bir kahvaltıyı önermiyorum. Vücudu su ile başlatıp öğleye doğru bir geç kahvaltı daha sağlıklı olacaktır. Tabiî ki bu durum sağlıklı bireyler için daha uygun, şeker açısından problem yaşayan ve ilaç kullananlar için uygun değildir.

Yılbaşı akşamı yoğurtlu peynirli baklagilli başlangıçlar ve mezelere ek olarak ana yemek de et grubu olup protein ağırlıklı olduğundan, yılın ilk günü mümkün olduğunca bitkisel beslenilmelidir. Hiç olmazsa daha hafif balık gibi öğün tüketmek daha sağlıklı ve hafif olur. Hatta sadece kış sebzelerinden oluşan karışım sebze çorbaları da yapılıp, sadece çorba da içilebilir.

Sebze yemeği fırında veya tencere yemeği gibi normal yemekler olabilir, yanında yoğurt ve salata muhakkak olmalıdır. Balık da ızgara veya fırın şeklinde pişirilmeli yanında salata ve fırında sebze eklenmelidir. Günü hafif geçirmek adına maksimum 1 dilim tam buğday ekmek tüketilebilir.

HAREKET

Yılbaşı sofrası ertesi ağır bir egzersizi yapmak zorlayıcı olacaktır. O yüzden sabah aç karnına içilen su sonrası açık havada güzel hafif bir yürüyüş yeterli olacaktır. Gün içinde normal günlük aktivitelerimizi yapmayı da ihmal etmeyelim. Sabah yürüyüş yapamayanlar gün içinde ne zaman kendilerini iyi hissederlerse o zaman ufak bir yürüyüş yapabilirler. Sabah hafif yürüyüş yapanlar da iyi hissederse akşama da ufak bir yürüyüş eklerlerse daha faydalı olur.

Yılın ilk günü kendinize ve ailenize sağlık sunmak isterseniz diye birkaç tarifimi de sizinle paylaşıyorum.

TAZELEYEN SMOOTHİE

1 çay bardağı su

3-4 parça kereviz sapı ve yaprağı
1/4 kereviz
1/3 demet maydanoz
1/2 elma (kabuğuyla)
1/2 limon (kabuğuyla)

Tüm malzemeleri blender ya da sebze sıkacağından geçirin, içme kıvamınıza göre su ilave edebilirsiniz. Bunu kahvaltıdan 2 veya 3 saat sonra tüketebilirsiniz.

ÖDEM ÇAYI

1 tutam kiraz sapı

1 parça taze zencefil
1 tutam mısır püskülü
1/4 dilimlenmiş limon
2 halka ananas (parmak kalınlığında dilimlenmiş)
1 tutam yeşil çay


Tüm malzemeleri bir sürahiye ekleyip 750 ml kaynamış su ilave edin ve 10 dakika boyunca üstü kapalı demleyin. Gün içinde sıcak bir şeyler içmek istediğinizde tüketebilirsiniz.

TOK TUTAN YULAF

1 su bardağı süt

3 yemek kaşığı yulaf

2 kuru erik/incir/hurma

10 tane çiğ badem/fındık ya da 3 tam ceviz

1 su bardağı süte 3 yemek kaşığı yulaf ve kuru meyveyi ekleyip orta ateşte karıştırıp kıvam alıncaya kadar pişirin. Üstüne kuru yemişleri ve arzuya göre hindistan cevizi, tarçın ya da kakao ekleyebilirsiniz.

SINIRSIZ KIŞ ÇORBASI

300 g beyaz lahana

1 kırmızı pancar ve sapları

1 kuru soğan

1 diş sarımsak

1 çorba kaşığı zeytinyağı

Hepsini küp küp doğrayıp üstüne çok çıkmayacak kadar su ekleyip, pişirin, sonra blenderdan geçirin ya da sebzeleri küp küp tane olarak bırakın. Son aşamada karabiber ve çok az tuz ekleyebilirsiniz.

Yeni yıl size ve sevdiklerinize öncelikle sağlık ve birliktelik ardından bol neşe, kahkaha ve huzur getirsin…

http://www.instagram.com/bwellbybuket

https://www.facebook.com/DiyetisyenBuket/

Yazının devamı...

Aralıklı Oruç - If Nedir?

Son zamanların popüler diyeti diyebiliriz. Normal yiyecek ve içecek tüketiminin enerji kısıtlaması veya tamamen oruç şeklinde değiştirildiği bir beslenme biçimidir.

Genelde uygulanan 2 şekli var;

· 5:2 versiyonunda 5 gün ihtiyacınız kadar besleniyorsunuz, 2 gün kısıtlı enerji yaklaşık 500-700 kkal kadar bir kalori kısıtlamasından bahsediliyor. Yani tamamen açlık yok, kısıtlama var.

· Diğer versiyonunda ise 16:8 veya 18:6 şeklinde uygulanan aralıklı oruç şekline beslenme şekli, yani 16 saat açsınız, 8 saat beslenebiliyorsunuz, açlık bunda daha fazla hissediliyor. Bizim ramazan orucu aslında, sadece biz o süreçte su dahi tüketmiyoruz ve enerji kısıtlamıyoruz. Burada enerji kısıtlaması var ve su, çay, kahve; şekersiz sade tüketilebiliyor.

Amaç çok fazla enerji açığı oluşturup yoğun çalışan sistemleri biraz yavaşlatmak ve hücrelerin dönüp kendisine bakmasına, kendisini temizlemesine fırsat vermek… Aralıklı oruçta hücresel stres direncinin artması ile tehlikeli görülen hücreleri ortadan kaldırma aktive oluyor gibi görünmektedir deniliyor.

Fakat daha dikkat çeken kısmı bununla gelen kilo kaybı oluyor.

Düzgün bir diyetle takip edildiğinde; vücut yağ kütlesinin, kan lipidlerinin, organ yağlanmasının ve vücuda zarar veren iflamasyonun azaldığı görülmüş… Leptin yani tokluk hormonundaki konsantrasyonlar ise her iki beslenmede de aynı bulunmuş…Bunlar, dikkatinizi çekerim düzgün bir diyetle ve de enerji kısıtlamasıyla görülse de uzun dönemde insan sağlığını nasıl etkileyeceği belli değildir.

Hatta bu diyetle kötü beslenildiğinde olumsuz etkiler daha da artıyor ve tam tersi normale göre olumsuz etkiler daha çok ortaya çıkabiliyor.

Kilo kaybında asıl etkili olanın oruç günlerinde %75 kadar enerji kısıtlaması olduğu söyleniyor. Ve bu farkın da fazla kilolularda değil de az kilolularda fark yaratabileceği düşünülüyor. Yani 3-5 kg yu 10 haftada vermek gibi… baktığınızda bu kadar kiloyu normal kısıtlı bir program ile de uzun süre diyet yapan ve kilosu yerleşmiş biri de aynı sürede verebiliyor. Fazla kilosu olan bireylerde ise yıla yayıldığında 2 kg kadar fark çıkarabiliyor, görüldüğü gibi çok büyük bir farktan bahsedilmiyor ve anlamlı bulunmuyor. Ayrıca baş ağrısı, kabızlık gibi şikayetler sık görülebiliyor.

Diyette tercih edilmesinin nedeni daha çok 5:2 ile her gün enerji ksııtlaması yerine rutine sadece 2 gün enerji kısıtlaması rahatlığı verilmesindendir. Fakat yine de her gün yapılan enerji kısıtlaması ile arasında kilo kaybı açısından bir fark oluşmuyor. Ben de kilo koruma adına bu yönteme daha olumlu bakılıyorum.

Uygulamadan uzak bırakılan kişiler şeker hastaları, Tip 2 diyabeti olanlar, hamile ve emziren anneler ve herhangi özel sağlık problemi olanlar… Kesinlikle doktor kontrolü, kan testleri yaptırılmadan ve diyetisyen ile size özel bir program belirlenmeden kimse uygulamamalıdır.

Herhangi bir problemi olmayan da önce yapabileceği saat aralığı ya da şekli ile başlamalıdır. Beslendiğiniz saat aralığında 2 ana 1 ara öğün şeklinde beslenmelisiniz. Buna daha çok kilo kaybı umuduyla değil de vücudunuzun temizlendiği şekliyle baktığımızdan temiz beslenmeliyiz.

Çalışmalarda şundan da bahsediliyor, kilo kaybında normal kısıtlı beslenmeye göre oluşan farkı seçilen kişilerin diyetisyen kontolünde ve de belki de diyet motivasyonunun daha yüksek olduğu kişilerden seçilmiş olması da sonuçları böyle çıkarmış olabilir.

Kilo kaybının ise yeniden kazanılmadan korunma kabiliyeti ve uzun uygulamaların metabolizmada yaratacağı etkiler tam olarak bilinmiyor.

If (intermittent fasting) te yüksek yağlı ve şekerli beslendiğinizde vücut diğer beslenme biçimlerine göre vücut ağırlığı, kompozisyonu ve lipid düzeylerindeki olumsuz etkiyi kaldırıyor gibi görünüyor. Yani sağlıklı bir beslenme sürdürüyorsanız bu beslenme biçimini uygulamanızın size bir artısı yok.

Yani metabolik sağlığı iyileştirmedeki etkinliği konusunda sayısız belirsizlik devam etmektedir.

Henüz çalışmaların çoğunun hayvanlar üzerinde yapıldığını da bilmekte fayda var.

Kilo korumada ve zayıflamada hala en geçerli yöntem sağlıklı dengeli beslenmedir.

Sizler için kısaca anlattığım video ya youtube dan ulaşabilir, beni takip edip hangi konularda yazmamı istediğnizi benimle paylaşabilirsiniz.

Sevgiler...

instagram.com/birbuketdiyet

https://www.youtube.com/watch?v=Ukmjew-pKaE&t=35s

Yazının devamı...

Kaloriden Çok Sevgi Dolu Tatlı

DİYET CRUMBLE

Sevgi neydi, sevgi emekti…

Ben, bana özel yapılan üretilen lezzetli şeylere bayılırım. Muhtemelen sizler de öylesinizdir. Sevgilinin kalbine giden yol misali, midemden kalbime bir yol olduğundan eminim.

Bu sevgililer gününde ben de sizlere sevdiklerinize yapıp evi mis gibi kokutup sonra da ağzınızı tatlandırın diye güzel bir tatlı yaptım. Hem de hafif ve lezzeti doyuran cinsten…

Crumble’ın ortaya çıkışı 2. Dünya Savaşı İngiltere’sinde tart yapacak malzemelerin temin edilememesiyle daha az un yağ vb kullanılarak ortaya çıkmış, yani yokluk tatlısı…

Crumble yaparken öyle net ve kesin bir karışım yok, arzu ettiğiniz meyvelerin üstüne arzu ettiğiniz şekilde yaptığınız hamur (yulaflı veya unlu, bademli veya fındıklı) ufalanarak eklenip fırınlayarak crumble yapabilirsiniz.

Fırından çıktıktan 20-30 dakikalık süreçte tüketmeniz en güzeli olacaktır, isterseniz yanına dondurma, ballı yoğurt ile de servis yapabilirsiniz.

Ben tarifimde taban kısmında kış meyvesi ayva, portakal suyu ve dondurulmuş böğürtlen, hamurunda ise yulaf badem karışımı kullandım. Siz bunu sevdiğiniz meyvelere göre değiştirebilirsiniz. Tarifin ayrıntılı bilgisi burada, yapılışı ise YouTube’da sizleri bekliyor, denerseniz lütfen bana da yorumlarınızı iletin…

Diyet Crumble


1/3 su bardağı tam buğday unu
1 su bardağı yulaf ezmesi
1 su bardağı iri kıyılmış çiğ badem
3 tepeleme yemek kaşığı şeker (yüksek ısı nedeniyle bal, pekmez kullanmadım)
2 tepeleme yemek kaşığı tereyağ (60 g, soğuk)


2 orta boy Ayva (rendelenmiş)
1 su bardağı böğürtlen
1 tatlı kaşığı tarçın
1 su bardağı portakal suyu

Öncelikle hamurunu elimizle değil de robot ile yapmamız tereyağının erimemesi açısından önemli. Un, yulaf ezmesinin yarısını, bademi, şekeri karıştırıp üzerine tereyağını ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz. Hamur parça parça dağılacak hale geldiğinde kalan yulaf ezmesini ekliyoruz. Onu kenarda bekletiyoruz.

Sonra meyveleri ayrı bir kapta karıştırıp tepsiye döküyoruz.

Ben 2 litrelik tepsi kullanmıştım, bu ölçüleri o büyüklükte bir tepsi için kullanmanız uygun olur. Tepsiyi çok az yağ ile yağlıyoruz.

Önceden 180° ye ısıtılmış fırında 40-50 dakika üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.

4 tepeleme yemek kaşığı 1 porsiyondur, yaklaşık olarak 1 ekmek 1 meyve 1 yağ hakkınıza denktir. 170-200 kkal lik lezzetli diyet crumble, kaloriden çok sevgi dolu tatlı, afiyet olsun…

Yazının devamı...

Nasıl Fazla Kilo Veririm?

Önce şuna karar vermeliyiz, fazla kilo vermek mi istiyoruz, kalıcı kilo vermek mi? Her zaman danışanlarıma süreye odaklanmamalarını bunun bir yaşam biçimi olması gerektiğini, her sağlıklı beslenmeyle güzel alışkanlıkla geçen günün kârımıza olduğunu hatırlatırım.

Unutulmamalı ki, hızla verilen kilolar hızla geri alınıyor. Hiçbiri kalıcı olmuyor. Önemli olan kilo vermeyi yaşamınızda her daim uygulayabileceğiniz şekilde yapabilmeniz.

Yapılan çalışmalar da her zaman dengeli bir beslenme ile verilen kiloların daha kalıcı olduğunu gösteriyor.

Önemli olan iştahımız ile duygu durumumuzun farkına varmamız, yemek yerken kendimizi gözlememiz ve açlığımızı duydu durumumuzla kıyaslayıp ona göre yemek seçimlerimizi yapmamız…

Yemek seçimlerinde doğru beslenme tercihleri yapabilmemiz ve bunu alışkanlık haline getirebilmemiz gerekiyor. Öncelikle kötü beslenme alışkanlıklarının bize sadece kilo anlamında değil uzun vadede sağlık açısından da zarar verdiğini kabul etmemiz gerekiyor.

Doğru beslenme alışkanlıkları öncelikle daha doğal, daha sebze meyve ağırlıklı beslenmeyle başlıyor. Şekerden ve basit kabonhidrattan yani işlenmiş gıdalardan uzak olmak her zaman sağlık açısından büyük önem taşıyor, bunları tüketerek kilo vermemizi zorlaştırırız. Ve en önemlisi bazı diyetlerin önerdiği gibi fazla protein tüketmek yerine kilomuza göre almamız gereken protein miktarını almalıyız, ki bu vücudumuzun yıpranmaması için çok önemlidir. Bir diğer önemli nokta ise tükettiğimiz her şey sağlıklı dahi olsa sağlıklı pişirme yöntemleri ile pişirilmediği taktirde onlardan fayda sağlayamayacağımız bir yana, kilo vermede de önümüzde engel olacaklardır. Sonrasında ise en önemli olan yemek yeme zamanlarımızı kontrol altına almak, düzenlemek ve duygularımızla yemek yemeyi kontrol etmeyi başardığımızda ve bu şekilde de beslendiğimizde sağlıklı kilo kaybı rahatlıkla gerçekleşecektir.

Düzgün beslendiğimizde ister istemez eskisinden daha az kalori alırız. Bu da kalori saymadan, besin seçimlerimizi değiştirerek kilo vermemizi mümkün kılar.

Yani kilo kaybetmemiz için az karbonhidrat, az yağ, çok protein şartı yok doğru besin doğru ölçü doğru zaman şartı var yani bedenimizi açlık zamanlarını dinleme şartımız var.

Kilo verme sürecinizde kilolarınızı saymadan, zaman hesaplamadan bu sağlıklı yaşamdan keyif almaya alışmalısınız.

youtube.com/ Buket Yavuz Koçoğlu

instagram.com/birbuketdiyet

Yazının devamı...

Soru; Neden Kilo Aldınız?

Sağlığın her alanında ortada bir sorun varsa önce o sorun ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Böyle olunca bilin bakalım ne oluyor, en yakın zamanda yeniden aynı sorunla karşılaşıyoruz. Sorunu ortadan kaldırmak onu görmezden gelmekten farksızdır. O sorunun kaynağına inmeden yeniden oluşmasını engelleyemeyiz. Diğer türlü sorun daha da karmaşıklaşır.

Konu kilolar olduğunda da durum aynı şekilde işliyor. Kilolardan kurtulmaya başlamadan önce neden kilo aldığımızı saptamamız gerekiyor. Oturup düşünelim, kilo almamızın nedenleri neler olabilir. Öncelikle gereksinimimizden fazla kalori alıp o kalorileri harcayamayıp üzerimizde biriktirdiğimiz için kilo almış olmamız yüksek ihtimal gibi görünüyor. Bu noktada kendimize şunu sormalıyız, peki beni gereksinimimden fazla yemeye iten ne? Psikolojik açıdan zor bir dönemden mi geçiyorum, yoksa hormonal dengemde bir problem mi var, kullanmam gereken ilaçlar var da ben onları ihmal mi ediyorum veyahut da kullandığım ilaçlar mı iştah dengemi bozuyor… Bu durumların hepsi tek başımıza baş etmemizin zor olduğu problemlerdir. Bazen baş ettiğimizi sanırız fakat zaman geçtikçe o sorunlara yenileri ekleniyorsa pek de baş etmiş sayılmayız. O yüzden muhakkak uzman desteğiyle ilerlemek önemlidir.

Özellikle çok fazla diyet yapıp kilolar verip sonrasında geri alanlardansak, kilo verme başarımızın hiçbir önemi olmadığını artık bilmeliyiz. Bundan sonra gittiğimiz yolu değiştirmeliyiz. Sadece diyet desteği ile değil belki doktor belki diyetisyen belki psikolog belki de spor hocasından destek alıp birlikte ilerlemeliyiz. Eskisinden farklı hareket etmeliyiz ki aynı sonuçlarla karşılaşmayalım.

Kan tahlillerimizi düzenli yaptırmadığımız için de kilo sorunuyla karşılaşıyoruz. Halbuki 6 ayda bir tahlillerimizi yenileyip muhakkak uzman görüşü almalıyız. Doktorumuzun verdiği ilaçları da muhakkak kullanmalıyız, ilaç kullanmadan sadece diyetle her sağlık durumu düzeltilemez.

Aşırı yapay, hazır gıda ile beslenme, aşırı alkol tüketimi de maalesef kilo artışının önemli sebeplerinden olabiliyor. Bu gıdalardan zengin beslendiğimizde kilomuzu korumak neredeyse imkansız… Özellikle yaş alırken yavaşlayan metabolizmamıza bu gıdalarla beslenmeyi eklediğimizde işler daha da karmaşık bir hal alabiliyor. Kilo vermiş olsak da korumak için düzgün besinlerin hayatımızda daha çok yer almasına ihtiyacımız var.

Eğer bu seferki diyetimiz alışkanlık haline gelsin sonra tekrar kilo almayalım istiyorsak eskisinden farklı yolda ilerlememiz gerekiyor. Öncelikle de yukarıda dediklerimi yani nedenini sorgulamalıyız ki bu seferki yolculuğumuz alışkanlık haline gelsin…

Kilo verme sürecinizde bu sefer nedenini bulduğunuz keyifli bir yolculuk dilerim…

instagram.com/birbuketdiyet

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.