SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Para enerjisini aktive etmek

Yaşadığımız coğrafyalar ve kültürel alanlarımız yani ortak bilinç bizlere hep paranın “iyi bir şey” olmadığından bahsetti. Bizler de bu öğretilmiş alan içinde sıkışıp kaldık zaman zaman. Parayı hiç yanımızda bir dost olarak göremedik. Bunun sonucunda zararını bilmeden birçok olumsuz cümle sarf ettik. Bilinçaltımıza ve evrenin dilini öğrenmemiştik. Ve para ile olan ilişkimizin annemiz ile olan ilişkiye benzediğini ve buradan başlamak gerektiğini de bilmiyorduk.

Kendimize şunu sorabiliriz; “Annem ile aram nasıl?” cevaplarınızı duyar gibi oluyorum. - eh işte, -bir gün iyi bir gün kötü, -bazen beni sevdiğini düşünüyorum bazense çok uzak, -hep mesafeliyiz...

Şimdi aynı soruyu para için kendimize soralım. Para ile aram nasıl?

Sizin yerinize birkaç örnek vereyim izninizle; "bazen iyi kazanıyorum, -bazen para akışı duruyor, -bir gün iyi kazansam diğer gün kazanamıyorum, -yani kesintisiz bir para akışım yok diyebilirsiniz" Bu konuda yazdığım Hayatı Yeniden Başlat kitabım çok daha detaylı örnekler içeriyor.

Anne karnındayken göbek bağımız, aslında yaşamla olan bağımızı da kurar. Ve bilinçaltımız biz burada gelişirken de aktiftir. Ve büyüyene kadar ya para kavramını pozitif bir şekilde kodlarız ya da negatif haliyle benimseriz. Oysa ki hepimiz yaşamak ve hayattan keyif almak için parayı kullanırız. Misal kendimize aldığımız bir kazağı öyle çok seviyor ve yıllarca giyinip hiç bırakmıyoruz, onu seviyoruz, bağlanıyoruz fakat unuttuğumuz şey o kazağı almak için bize yine paranın hizmet ettiğidir. Parayı öyle çok maddi, dünyevi ve ulvilikten uzak konumlandırıp kendimizi öyle yıllarca bilmeden şartladık, bize öğretilenlerden dolayı öyle sırtımızı döndük ki paraya, şimdi onunla kesişmek için kendimizce seçtiğimiz yollarda bazen kayboluyor.

Bilinçaltı bizlere doğduğumuz andan itibaren kodlanmış para kavramı neyse onu yaşattırıyor. Bilinçaltına ne verirsen evrenden onun cevabını alıyorsun. Oysa ki bilinçaltınla konuşmayı öğrendiğinde ve paranın yaşamak için bir hizmet aracı olduğunu kendine hatırlatıp olumlamalar yaptığında ve dahi paranın seni besleyen olduğunu aynı anne rahmi süreci gibi olduğunu anladığında her şeyin daha kolay gerçekleştiğini göreceksin.

Aynı şekilde annemiz ile sevgi bağını tekrar kurduğumuzda yaşamla da aynı bağ yeniden yeniden kurulur. Bu da insana kendine güven ve payına düşenleri alma şansını sağlar. Sözün özü para kötü bir şey değildir :) özellikle kendin için istediğinde ve bu istek cümlelerini doğru seçtiğinde, para her zaman senin arkadaşın olacaktır.

Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,

Şifa olsun,

Ebru Demirhan

www.ebrudemirhan.com

@ebrudemirhan.ytm

Yazının devamı...

İlişkilerde uyum

Dünyaya gelirken bildiklerimizi bir kenara bırakıyor ve yeniden öğreniyoruz. Tüm yaşamsal süreç içinde, hayatta kalma güdüsü ile devam ediyor, zaman zaman hatırladıklarımız ışığında bir yol çizmeye çalışıyoruz. Sosyal çevre, ikili ilişkiler, iş ilişkileri ve daha bir sürü irili ufaklı münasebetler içinde bize en yakın kişi ile ilişkide olmaya devam ediyoruz. Tüm ilişkiler içinde bazıları var ki aslında bize öğretileni hatırlamamız için büyük ödevler vermekte yaşantımıza. Görebildiğimiz, duyabildiğimiz zaman.

Kişisel alanlarımız içinde hep en iyiyi isteyen akıl, iş partner ilişkisine geldiğinde tıkanıp kalabiliyor. Ortak bilinç kalıpları kendi kalıplarımızla da örtüşüyorsa vay halimize :) Başkalarının tutumu bizim kendimize olan davranışımızın kopyasıdır. Aslında kendimizle başlayacak ve bütüne yayılacak olan güçlü bir enerji alanına sahibiz. Kendimize karşı öz sevgimiz yoksa bize sevgiyle davranacak kişilerle eşleşmek mümkün değildir. Ne zaman ki özgüven enerjisi yayarız, güvenebileceğimiz insanlarla eşleşiriz.

Bugün kendinizle olan bağınız, öz saygı, öz sevgi ve öz şefkat davranışınız aynada kendinizle göz göze geldiğiniz anda sizi gülümseten ve evet kendimle geçirdiğim tüm anlar için önce kendimle sonra var olduğum evrende güvende, sağlıklı ve sevgi dolu hissediyorum diyen titreşim kendine benzerini çeker. Ne kadar kötü uyanmış olursanız olun kendinizle kurduğunuz bu bağ ile frekansınız da aynı ölçüde yükselecek ve sizi, içinde olduğunuz frekansta olan diğer insanlar ile yan yana getirecek.

Bizler ilk ilişkimizi kendimizle kurmaya önem göstermeliyiz. Kendimizle olan bağ dünya ile bağı ve çevremizde olan tüm canlılar ile olan bağı güçlendirecek ve kendi istediğimiz şekle bürünmesine yardımcı olacaktır.

En önemlisi aşık olduğumuz, sevdiğimiz ikili ilişkilerinde karşılıklı olarak güçlenen “önce kendimle olan aşk yaşama hali” tanımı bizleri daha saygılı, güvenli, sağlıklı, ne istediğini bilen ve en önemlisi iletişimi kolaylıkla, anlayışla karşılayan bireyler haline getirecektir.

Şimdi durun ve önce kendinizle ilişkinizi gözden geçirin ve kendinize kocaman sarılın.

Tüm dünyanın sizinle aynı hisse kapıldığına şahit olacaksınız. Kadın ve erkek değil insanoğlu olduğu için birbirimizi sevebildiğimiz günlere..

Hayatın yol göstericiliğine inanın.
 
Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,

Şifa olsun,
 
Ebru Demirhan
www.ebrudemirhan.com
@ebrudemirhan.ytm

Yazının devamı...

Hayat amacı

Hepimiz bir zaman geliyor ve sorgulamaya başlıyoruz. Kim olduğumuz, nerden gelip nereye doğru yol aldığımız, her şeyin aslında nasıl olduğu, neden olduğu..

Ve tüm bu soruların cevaplarını aramak için yolculuklara çıkıyoruz. Kimi zaman yollara düşüp, kimi zaman da, kendi içimizde.

Sorularımız hiç bitmiyor. Arama çabamız ve bilgiye ulaşma gayretimiz bitmiyor.

Bazı zamanlar gelip “Evet sanırım buldum” dediğimiz yerde başka bir sınav kendi yüzünü gösteriyor ve akış sizi başka bir kaynağa yönlendiriyor.

Gerçekten de var mı bir amaç? Anlam arayışı? Yoksa hepsi hayatta kalmak için kendimize yüklediğimiz etiketler mi? Devam edebilmek için ihtiyacımız olan motivasyon mu?

Tüm hayatın doğum ve ölüm arasında ince bir çizgiden ibaret olduğunu kendimize söylediğimizde hayatın ve yaşamın amacı “Hayatta Kalmak” olabilir mi?

Bu o kadar derin bir konu ki, bir kitap yazma gereği duydum. Yaşamın Gizli sözleşmeleri bu amaçların örüntüsünü anlatıyor.

Ortalama bir insan ömrünün yuvada 6 saniye civarında süre bulması, bu amacın düşündüğümüz kadar ulvi değil de sadece kendimizi ilgilendiren konular olduğunu anlarız.

Kim bilir, hayat amacımız belki de sevgisizliği hissederek mutlak sevgiye ulaşmaktır.

Belki de öz saygı yoksunu olarak dünyaya gelmeyi istedik ve kendimiz deneyimleyerek öz saygımızı kazanmak için çeşitli deneyimler yaşadık.

Her ne olursa olsun, kim, nasıl, nerede ve ne şekilde bu arayışın içinde olursa olsun yaşam boyu devam eden bu süreç içinde önce kendimizi tanımayı, eş zamanlı olarak dış evrenimizin yasalarını öğrenmeyi başarabilirsek ve bunları uygularken hayat amacımızın sorgusunda objektif bir şahitlik pozisyonunda kalabilirsek çıkarımlar bizi istediğimiz sonuca götürecektir.

Hayatın yol göstericiliğine inanın.

Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,

Şifa olsun,

Ebru Demirhan

www.ebrudemirhan.com

@ebrudemirhan.ytm

Yazının devamı...

Stresi yönetmek

Stres sözcüğünü duymak bile insana nasıl da huzursuzluk veriyor değil mi? Bir de üzerine devamlı bunu yaşadığımızı düşünürsek gün içinde üzerimize aldığımız yüklerin nasıl da katlanarak çoğaldığını ve bizlerin yaşam kalitemizi etkilediğini az çok gözlemlemiş oluruz.

Stres; ruhsal gerilim olarak tanımlanmakta. Nedir bu ruhsal gerilim. Neden zararlı? Neden faydalıdır? Geçmişe dönüp şöyle bir baktığımızda hayatta kalabilmek, yemek, barınma için alan yaratmak ve bu alanı korumak, bu alan içinde yaşamımızı sürdürebilmek ve hayatta kalmamız gerekirdi. Bu zamanların en büyük tehlikelerinden biri komşumuzun bir ayı ya da bir kaplan olmasıydı.

Şimdilerde ise en büyük tehlike kendimizle birlikte zamanın getirdiği insan nüfusu ve teknoloji diyebiliriz. Sabah uyandığımız andan yatana kadar; bugün ne giyineceğim, kahvemi sütlü mü? Sütsüz mü içmeliyim, trafik, kalabalık, iş yeri ve çevre koşulları ve daha bir sürü örnekle bu listeyi uzatabilirken aslında stresli bir hal aldığımızda bedenimizde neler oluyor onan bahsetmek isterim.

İnsan vücudu stresli bir durum veya tehlike karşısında kaç ya da savaş tepkisi verir. Stres yanıtı devreye girince; stres hormonu kortizol ve adrenalin yükselir, nefes alıp-verme sıklaşır, kalp daha hızlı çarpar, kan basıncı yükselir, kandaki şeker düzeyleri artar, kaslara kan pompalanır, sindirim yavaşlar, bağışıklık sistemi rölantiye alınır; karşımızdaki tehlikeyle savaşabilmek veya kaçabilmek için bedenimiz tüm fonksiyonlarını seferber eder. Normal koşullarda, bu reaksiyon meydana geldikten 1 saat sonra her şey eskisi gibi olur. Fakat biriken onca şey bizleri kronik stres ile karşı karşıya getirir. Bunu yönetebilmek ise yine kendi elimizde.
 
En büyük yardımcımız doğru nefesi hayata geçirmek ve uygulamak. Bir diğeri ise durumlara, karşılaşılan duygu-durum hallerine uzaktan bakabilmek. Olanı görüp, anlayışla karşılayıp ve dahası her gün hayatımızda basit değişikler yaparak kendimizle yaşam boyu sürecek bir anlayış haline getirmek.

Stresi; bedeni-zihni ve ruhu sakinleştirerek ve kendimize iyi gelen aktivite, sağlıklı beslenme ile çok daha kolay yönetmemizi sağlar.

Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,

Şifa olsun,
 
Ebru Demirhan

www.ebrudemirhan.com
@ebrudemirhan.ytm

Yazının devamı...

Sevgiyi aşılamak

Sevmek Nefes almak ve vermek. Gözlerini aralamak ve gökyüzünü izlemek. Dünyanın her bir anı içinde yaşanan ve yaşanacak olan olaylar bizleri yaşanacak bir sonraki güzel olaya doğru ilerletiyor. Aslında gördüğümüz, duyduğumuz ve hissettiğimiz tüm duygular bizlere nice güzelliğin açılımını sağlamakla görevli. Çünkü hepsi biziz, çünkü hepsinin kaynağında sevgi var. Bir insanı sevmekle başlar her şey demiştik. Doğru. Bir insanı sevmek; önce kendimizi sevmektir. Önce kendini sevmeye açmış olan kalp, güzeli görmeye güzeli sevmeye başlamıştır.

Tüm dünya üzerinde sanılanın aksine karşılaşılan kötücül durumlar sanılmasın ki kazançlı çıkacaklar. Bilmenizi isterim ki sevmek tek başına gözükse de çoğalan, yenilenen ve asla tükenmeyen senin öz kaynağın senin var oluşun demek. Kötülüğü seçmek içinde tercih kullanan insanoğlu bir yerde durup düşünmeye başladığında aslında yalnızca kendine karşı olduğunu ve asla çoğalamayacağını anlayacaktır. Sevgi çoğalır. Sevgi mutlaktır. Sevgi sistemin içinde; kavramlara, niyetlere, fikirlere ve var olan sisteme karşı en büyük kalkanın. Kötülüğün karşısında güzeli yeşerten, var eden titreşimdir.

Şimdi yüzüne bir gülümseme yerleştir, gücünün sevgiden geldiğine tanık olarak derin bir nefes al..

Sen sevgisin Sen nefessin

Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,

Şifa olsun,

Ebru Demirhan

www.ebrudemirhan.com

@ebrudemirhan.ytm

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.