SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Evrenden Gelen Mesajları Doğru Algılıyormusunuz?

Dışarıya adım atar atmaz o günün hikayesi şekillenmeye başlar. Yaşı, konumu ne olursa olsun dikkatimize çekilen her kişiden bir şeyler öğreniriz. Evren, karşımıza çıkan insanlar aracılığıyla mesaj yollar.

İsterseniz bu konuya bir örnek üzerinden devam edelim. Çalışıp çabalayarak, emek harcayarak bir yerlere gelmiş bir insanı hayal edin. Şimdi de ayak oyunları ile bir yerlere gelmiş bir insanı hayal edin. Sonra bu iki kişi ile aynı iş yerinde çalışan başka bir kişiyi hayal edin. Fakat bu seferki biraz yoldan çıkmış olsun. 8-10 yıldır beklediği terfiyi alamadığı için sürekli söylensin. Hatta başarılı olan arkadaşlarının başarısı ile ilgili komple teorileri üretsin. Ayak oyunlarında başarılı olan arkadaşının ipliğini pazara çıkarsın. Sizce evren, bu kişinin karşısına sürekli başarılı insanları çıkartarak moralini bozmaya çalışıyor olabilir mi? Bence hayır.

Aslında evrenin bu kişiye vermek istediği mesaj şudur;

Bu mesajı doğru algılamayan kişi, karşısına çıkan başarılı insanları rakip görmeye devam ettikçe kendi kazdığı kuyuya düşecektir. Çünkü sürekli dışarıya odaklanarak, işine yeterli zamanı ayıramayacak. Sonunda o çok beklediği terfiyi alması imkansızlaşacaktır. Evrenden gelen mesajı doğru algılayan bir kişi ise başarılı insanları her gördüğünde işini daha çok sahiplenecektir. Oynanan ayak oyunlarını kendine referans alarak dürüst yoldan yoluna devam edecek ve böylece herkesin güvenini kazanacaktır. Sonunda kolayca başarıyı elde edebilecektir.

Evrenden gelen mesajlara negatif yorum kattığımızda şifre çözücümüzün yakıtında problem var demektir. İyi bir şifre çözücünün yakıtında kıskançlık, hırs, nefret oranı düşük, sevgi, huzur ve barış oranı yüksektir. Kıskançlık, nefret ve hırs oranı arttığı sürece evrenden gelen mesajlar doğru algılanamayacaktır.

Kısaca dışarıda bizi tehdit eden güçler yoktur. Fakat içeride gizlice bekleyen yaşamımızı kabusa çevirecek kıskançlık, nefret, hırs gibi güçler vardır. Onlara prim verdiğimiz sürece başarının gelmesi zaman alacaktır. Bu yüzden de bedeninizi, zihninizi, ruhunuzu arındırmak için elinizden geleni yapın ki evrenden gelen mesajları doğru algılayın.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Aslında Yapılacak Bir Şey Yok

Bence gerçekten yapılacak bir şey olmasaydı şimdikinden çok daha huzurlu olurduk.

Sürekli düzeltilmesi gereken bir şeylerin olduğunu düşünüyoruz. Bir şeyleri tamamlamaya çalışırken başka bir tarafın yarım kalmasına, birisinin tarafını tuttuğumuzda diğerinin canının yanmasına, hak, adalet peşinde koşarken mutlaka birilerinin hakkının yenmesine sebep oluyoruz. Hatta arkadaşlarımızın sorununu çözmeye çalışırken onlarda var olan güzelliklerin, yaratıcı fikirlerin farkına varamadığımız anlar olabiliyor. Fakir, kimsesiz çocukların mutlu olup olmadıklarını sorgulamadan onları mutlu etmenin yollarını araştırabiliyoruz. Belki de sırf bu yüzden, ünlü dervişler, gurular savundukları felsefeler aracılığıyla tepki vermek yerine izleyici olmaya ve kendi içimize dönmeye yönlendiriyorlar.

İsteyen herkes, kendisini her an yapılacak bir şey olmadığına, inandırmaya başlayabilir. Ve bu fikre inanmak boş bir hayal değil. Şöyle bir geçmişe baktığınızda, ne kadar büyük sorun yaşamış olsanız dahi bir şekilde çözüm bulduğunuzu, dibe vurduğunuzda bir şekilde yukarı çıktığınızı, umudunuz kırıldığında mucizelerle karşılaştığınızı fark edersiniz. Hadi, olmamış şeyler için endişelenmeyi bırakın yaşamın keyfini sürün.. Bence sloganını benimsemek için yaşlılığı beklemeye gerek yok.

Yazımı Melih Cevdet Anday ‘ın şiiri ile bitirmek istiyorum

Yazının devamı...

Dürüstlük Yolculuğuna Çıkmak

Dürüstlük yolculuğunda daha da derinleşmek istediğimde şöyle bir yazı (*) karşıma çıktı.

Bir çok kişi böyle bir gerçekle yüzleşmeye hazır değildir. Bu yüzden başkalarına zarar verdiğimizi görmezlikten geliriz. Halbuki, dürüstlük yolculuğu, uyanık kalmayı gerektirir. Uyanık kalabilmek için de hafif bir sıkıntının yaklaştığını hissettiğimizde o an kendimizi eğlendirmek yerine neler olduğunu izlemeyi seçmek gerekir. Örneğin, Budist hocalardan Pema Chodron bu konudaki deneyimini şöyle anlatır.

Pema Chödrön’in bahsettiği çalışmayı kendim için uyguladığımda sıkıntılı bir durum olduğunda hızla hareket etmeye başladığımı, hatta bazen bulunduğum yeri terk ettiğimi fark ettim. Hızlı harekete geçerek aslında o an neler hissettiğimden ve ileride olabileceklerden kaçıyordum. Beni bunu yapmaya iten, korkudan başka bir şey olamazdı. Kendi hislerimle yani gerçekle yüzleşmekten korkuyordum. Halbuki cesaretli olmak konusunda bir sıkıntım yoktu. Sanırım kendime karşı cesaretli değildim. Ve bu da beni ürkek bir insan yapıyordu. Gerçekte olmadığım bir etiketi korumak, beni kendimden uzaklaştırıp kendime zarar vermeme sebep oluyordu. Kendime zarar verdiğim sürece de diğerlerine verdiğim zararı fark edemiyordum. Bir gün içimde var olan başkalarına zarar verebilme potansiyelini fark ettim. Belki fiziksel olarak hiç kimseye zarar vermiyordum fakat zihinsel olarak verdiğim zararların sayısı çok fazlaydı.. Bu gerçekten sakınmam için de bilinçsizce kaçmaya başlıyor yani harekete geçiyordum. Duygu farkındalığı (**) çalışmasını yaparak içimdeki bu korkuyla adım adım yüzleştim ve hala da yüzleşmeye de devam ediyorum.

Ben diyorum ki, dürüstlük yolculuğu diğerlerine fiziksel, zihinsel olarak verdiğimiz zararı bırakarak yapılabiliyor. Böyle bir yolculuğu çıkma kararı vermenize yardımcı olacak güzel bir hikaye ile yazımı sonlandırıyorum:

(*) Pema Chodron’e ait bir yazı

(**) Duygu farkındalığı yazısı için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz. http://www.milliyet.com.tr/duygu-farkindaligi--i-pembenar-yazardetay-guzellik-1819046/

Yazının devamı...

Şifalandığınızı Nasıl Anlarsınız?

Kişi kendisine nazik davranacak kadar saygı duymuyorsa kendisine karşı saldırganlık hali içinde demektir. Bu hal içinde olan bir insan şefkat ve sevgiyi tam hissedemez, huzur ve neşe yaşamında eksiktir. Özetle” konusu gündemindedir. Bunun tam tersi, kişi kendisine ve başkalarına zarar vermemeye başladığında ise şifâlânmaya başlar.

Genellikle kişi kendisine zarar verdiğinin farkında olmaz. Çünkü zarar vermek, denildiğinde ilk akla gelen şiddettir. Şiddet, fiziksel zarar verme, mala ziyan verme, çalma gibi konularını kapsar. Fiziksel olarak verilen zararların yanında zihinsel olanları da vardır. Genellikle bunların farkında olmayız. Hatta onları normal karşılarız. Başkaları hakkında dedikodu yapmak, kötü sözler söylemek, boş konuşmak bu gruba girer. Örneğin, kişi boş konuştuğu sürece kendisini geliştiremeyeceğinden arzu ve istekleri de gerçekleşmeyecektir. Dolaylı da olsa kişi kendisine zarar vermiş olur.

Düşünce ve inançlarımız aracılığıyla da kendimize zarar verebiliriz. Örneğin, Herhangi bir kişi hakkında şeklinde düşündüğümüzde, o kişinin ileride kendisini geliştirme potansiyelini ret etmiş oluruz. Sürekli onu kötü insan olarak görür, bir sonraki karşılaşma da ona nasıl davranacağımıza dair senaryolar geliştiririz. Gereksiz yere şiddet enerjisini arttırırız.

Farkında olmadan verdiğimiz zararlardan başka birisi de kendimizi takdir etmemektir. Kendimizi takdir etmediğimiz sürece daha yapılacak bir sürü iş varmış gibi görünür. Sürekli hareket halinde olur, gerektiğinden fazla kendimizi yorarız. Hayatımızı şöyle bir gözden geçirip yeniden planlama fırsatlarına “demiş oluruz.

Zarar vermemeye karar verdiğimizde bize bu konuda yardımcı olacak tek şey, olumlu yönde konsantrasyon geliştirmektir. Bu da negatif yerine pozitif nesnelere dikkatimizi vermekle olur. Böyle bir konsantrasyon meditasyon yaparak elde edilir. Konsantrasyon geliştirdikçe deneyimlerimizle dürüst bir ilişkiye girer, kendimizi yargılamayacak kadar saygı duymaya başlarız. İşte o zaman şifalanmaya başlarız.

( Bu konuya bir sonraki yazımda da devam edeceğim)

Her Daim Sevgi ve Aşkla

www.nefestr.com

Kaynak: Budist öğretiler

Yazının devamı...

Şifalandığınızı Nasıl Anlarsınız?

Kişi kendisine nazik davranacak kadar saygı duymuyorsa kendisine karşı saldırganlık hali içinde demektir. Bu hal içinde olan bir insan şefkat ve sevgiyi tam hissedemez, huzur ve neşe yaşamında eksiktir. Özetle” konusu gündemindedir. Bunun tam tersi, kişi kendisine ve başkalarına zarar vermemeye başladığında ise şifâlânmaya başlar.

Genellikle kişi kendisine zarar verdiğinin farkında olmaz. Çünkü zarar vermek, denildiğinde ilk akla gelen şiddettir. Şiddet, fiziksel zarar verme, mala ziyan verme, çalma gibi konularını kapsar. Fiziksel olarak verilen zararların yanında zihinsel olanları da vardır. Genellikle bunların farkında olmayız. Hatta onları normal karşılarız. Başkaları hakkında dedikodu yapmak, kötü sözler söylemek, boş konuşmak bu gruba girer. Örneğin, kişi boş konuştuğu sürece kendisini geliştiremeyeceğinden arzu ve istekleri de gerçekleşmeyecektir. Dolaylı da olsa kişi kendisine zarar vermiş olur.

Düşünce ve inançlarımız aracılığıyla da kendimize zarar verebiliriz. Örneğin, Herhangi bir kişi hakkında şeklinde düşündüğümüzde, o kişinin ileride kendisini geliştirme potansiyelini ret etmiş oluruz. Sürekli onu kötü insan olarak görür, bir sonraki karşılaşma da ona nasıl davranacağımıza dair senaryolar geliştiririz. Gereksiz yere şiddet enerjisini arttırırız.

Farkında olmadan verdiğimiz zararlardan başka birisi de kendimizi takdir etmemektir. Kendimizi takdir etmediğimiz sürece daha yapılacak bir sürü iş varmış gibi görünür. Sürekli hareket halinde olur, gerektiğinden fazla kendimizi yorarız. Hayatımızı şöyle bir gözden geçirip yeniden planlama fırsatlarına “demiş oluruz.

Zarar vermemeye karar verdiğimizde bize bu konuda yardımcı olacak tek şey, olumlu yönde konsantrasyon geliştirmektir. Bu da negatif yerine pozitif nesnelere dikkatimizi vermekle olur. Böyle bir konsantrasyon meditasyon yaparak elde edilir. Konsantrasyon geliştirdikçe deneyimlerimizle dürüst bir ilişkiye girer, kendimizi yargılamayacak kadar saygı duymaya başlarız. İşte o zaman şifalanmaya başlarız.

( Bu konuya bir sonraki yazımda da devam edeceğim)

Her Daim Sevgi ve Aşkla

www.nefestr.com

Kaynak: Budist öğretiler

Yazının devamı...

Şifalandığınızı Nasıl Anlarsınız?

Kişi kendisine nazik davranacak kadar saygı duymuyorsa kendisine karşı saldırganlık hali içinde demektir. Bu hal içinde olan bir insan şefkat ve sevgiyi tam hissedemez, huzur ve neşe yaşamında eksiktir. Özetle” konusu gündemindedir. Bunun tam tersi, kişi kendisine ve başkalarına zarar vermemeye başladığında ise şifâlânmaya başlar.

Genellikle kişi kendisine zarar verdiğinin farkında olmaz. Çünkü zarar vermek, denildiğinde ilk akla gelen şiddettir. Şiddet, fiziksel zarar verme, mala ziyan verme, çalma gibi konularını kapsar. Fiziksel olarak verilen zararların yanında zihinsel olanları da vardır. Genellikle bunların farkında olmayız. Hatta onları normal karşılarız. Başkaları hakkında dedikodu yapmak, kötü sözler söylemek, boş konuşmak bu gruba girer. Örneğin, kişi boş konuştuğu sürece kendisini geliştiremeyeceğinden arzu ve istekleri de gerçekleşmeyecektir. Dolaylı da olsa kişi kendisine zarar vermiş olur.

Düşünce ve inançlarımız aracılığıyla da kendimize zarar verebiliriz. Örneğin, Herhangi bir kişi hakkında şeklinde düşündüğümüzde, o kişinin ileride kendisini geliştirme potansiyelini ret etmiş oluruz. Sürekli onu kötü insan olarak görür, bir sonraki karşılaşma da ona nasıl davranacağımıza dair senaryolar geliştiririz. Gereksiz yere şiddet enerjisini arttırırız.

Farkında olmadan verdiğimiz zararlardan başka birisi de kendimizi takdir etmemektir. Kendimizi takdir etmediğimiz sürece daha yapılacak bir sürü iş varmış gibi görünür. Sürekli hareket halinde olur, gerektiğinden fazla kendimizi yorarız. Hayatımızı şöyle bir gözden geçirip yeniden planlama fırsatlarına “demiş oluruz.

Zarar vermemeye karar verdiğimizde bize bu konuda yardımcı olacak tek şey, olumlu yönde konsantrasyon geliştirmektir. Bu da negatif yerine pozitif nesnelere dikkatimizi vermekle olur. Böyle bir konsantrasyon meditasyon yaparak elde edilir. Konsantrasyon geliştirdikçe deneyimlerimizle dürüst bir ilişkiye girer, kendimizi yargılamayacak kadar saygı duymaya başlarız. İşte o zaman şifalanmaya başlarız.

( Bu konuya bir sonraki yazımda da devam edeceğim)

Her Daim Sevgi ve Aşkla

www.nefestr.com

Kaynak: Budist öğretiler

Yazının devamı...

Şifalandığınızı Nasıl Anlarsınız?

Kişi kendisine nazik davranacak kadar saygı duymuyorsa kendisine karşı saldırganlık hali içinde demektir. Bu hal içinde olan bir insan şefkat ve sevgiyi tam hissedemez, huzur ve neşe yaşamında eksiktir. Özetle” konusu gündemindedir. Bunun tam tersi, kişi kendisine ve başkalarına zarar vermemeye başladığında ise şifâlânmaya başlar.

Genellikle kişi kendisine zarar verdiğinin farkında olmaz. Çünkü zarar vermek, denildiğinde ilk akla gelen şiddettir. Şiddet, fiziksel zarar verme, mala ziyan verme, çalma gibi konularını kapsar. Fiziksel olarak verilen zararların yanında zihinsel olanları da vardır. Genellikle bunların farkında olmayız. Hatta onları normal karşılarız. Başkaları hakkında dedikodu yapmak, kötü sözler söylemek, boş konuşmak bu gruba girer. Örneğin, kişi boş konuştuğu sürece kendisini geliştiremeyeceğinden arzu ve istekleri de gerçekleşmeyecektir. Dolaylı da olsa kişi kendisine zarar vermiş olur.

Düşünce ve inançlarımız aracılığıyla da kendimize zarar verebiliriz. Örneğin, Herhangi bir kişi hakkında şeklinde düşündüğümüzde, o kişinin ileride kendisini geliştirme potansiyelini ret etmiş oluruz. Sürekli onu kötü insan olarak görür, bir sonraki karşılaşma da ona nasıl davranacağımıza dair senaryolar geliştiririz. Gereksiz yere şiddet enerjisini arttırırız.

Farkında olmadan verdiğimiz zararlardan başka birisi de kendimizi takdir etmemektir. Kendimizi takdir etmediğimiz sürece daha yapılacak bir sürü iş varmış gibi görünür. Sürekli hareket halinde olur, gerektiğinden fazla kendimizi yorarız. Hayatımızı şöyle bir gözden geçirip yeniden planlama fırsatlarına “demiş oluruz.

Zarar vermemeye karar verdiğimizde bize bu konuda yardımcı olacak tek şey, olumlu yönde konsantrasyon geliştirmektir. Bu da negatif yerine pozitif nesnelere dikkatimizi vermekle olur. Böyle bir konsantrasyon meditasyon yaparak elde edilir. Konsantrasyon geliştirdikçe deneyimlerimizle dürüst bir ilişkiye girer, kendimizi yargılamayacak kadar saygı duymaya başlarız. İşte o zaman şifalanmaya başlarız.

( Bu konuya bir sonraki yazımda da devam edeceğim)

Her Daim Sevgi ve Aşkla

www.nefestr.com

Kaynak: Budist öğretiler

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.