SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Geniş Resmi Görebilmek

Negatif olayları, pozitif bakış açısı ile karşılamak hiç de kolay değil. Geçmişte ilişkimin kötü olduğu insanlara, politikacılara şefkat göstermeyi becerdiğimde, diğer herkese de şefkat göstermenin kolaylaşacağını, negatif enerjileri ne kadar çok tanırsam pozitif de kalmanın daha da kolaylaşacağına inanırdım. Fakat bu sürecin üstesinden gelmek mümkün değil gibi görünüyordu.

Sürekli negatif enerjilere anlayış göstermeye çalışıyordum. Negatif enerjilere karşı ne kadar sabır göstersem de beklediğim pozitif sonuca ulaşamıyordum. Bunun sebebi negatif olaylara anlayış göstermek yerine duygularımı bastırmamdı. Negatif enerji adı üstünde negatifti. Negatif enerjiyi bastırarak pozitif bir sonuç elde etmek kolay değildi. Bu yüzden ımı değiştirmeye karar verdim. Bu sefer de pozitife odaklandım. Fakat tekrar aynı şey oldu. Negatif de olduğu gibi pozitifteyken de aynı şekilde duygularımı bastırdığımı fark ettim. Pozitif de, negatif de olumlu sonuç vermedi. Sonunda pozitif ve negatif kavramlarını bilmediğime kanaat getirdim. Böylece duygularımın gerisindeki enerjileri keşfetmeye odaklandım. Bol bol “ meditasyonu (*) yaparak duygularımı analiz ettim. Ünlü bilge hocaların bu konu üzerine yazdıkları öğretileri takip ettim

Her şey niyetle başlıyordu. Negatif ya da pozitif, herhangi birine odaklanıldığında kolayca yoldan çıkılabiliyordu. İşte bu tarz yoldan çıkma anlarında yani öfkemle çevreme zarar verdiğimde, çevremdekilerin de negatif tohumlar ekmesine sebep olduğumu ve sahip oldukları bu tohumlar sayesinde onların da diğer insanlara zarar verdiklerini fark ettim. Yani evrende gerçekleşen tatsız olayların görünmeyen tarafında benim de parmağım vardı. Gel zaman git zaman şu konusu benim için takıntılı hale geldi. Bu da içimdeki suçluluk sendromunu görünür hale getirdi. Neyse ki sonrasında bilge bir iç görü geldi. Bu iç görü şöyle diyordu; “

Bu iç görü sayesinde diğer insanlara karşı daha anlayışlı olmaya başladım. Benim için geçerli olan geniş resim olayı onlar için de geçerliydi. Benim gibi, geniş resmi göremediklerinden garip davranıyorlardı.

Sanırım yaşamım boyunca ışık da karanlık da hep benimle olacak. Karanlığın varlığı her anımda, ışıkta kalmam için beni uyanık tutacak. İşte tüm bu farkındalıkları kazanırken bol bol meditasyon ve nefes yaptım. Tabii bir de Budist öğretilerde yer alan Toglen meditasyonunu (**) başvurdum. Bu meditasyon aslında geçmişte herkese karşı hissettiğimiz fakat bir şekilde unuttuğumuz şefkat hissinin tekrar ortaya çıkmasına sebep olacak kadar güçlü bir meditasyon. Her birimizin bulunduğu ortamın hatta dünyanın enerjisini farklılaştırma gücü var. Bu gücü nasıl kullanacağınız tamamen size bağlı!!! Hadi İş başına...

Her Daim Sevgi ve Işıkla,

www.Nefestr.com

(*) Duygu Farkındalığı Meditasyonu ile ilgili yazımın linki: http://www.nefestr.com/#!Duygu-Farkındalığı-II/cfwi/FF7D2B3A-F8F2-43CE-820B-54F529DD13E0

(**) Toglen Meditasyonunun linki: http://www.nefestr.com/#!music-page/cqyc

Yazının devamı...

Ne Kadar Akıştasınız

Uzunca bir süredir bazılarımızın ağzından eksik etmediği kelimesinin izini sürüyorum. Bu konu o kadar acayip bir hal aldı ki ağzından “akıştayız” kelimesini eksiltmeyen insanları, birilerini azarlarken, bazı olaylara isyan ederken ya da birilerini manipüle ederken görebiliyorum. Sanırım “akıştayız” kelimesinin laf olsun diye söylenen bir kelime. Hayatın kendisi zaten bir akış içinde, mevsimler, mevsimleri , günler, geceleri, haftalar, ayları kovalıyor. Önce bebek, sonra çocuk sonra da yetişkin oluyoruz. Ya da önce genç sonra yaşlı oluyoruz. Her şeyin kendi içinde belli bir akışı var. Sürekli “akıştayım demek, bir kadının “ ” demesine benziyor.

Bence “ akıştayız” kelimesi ile ilgili olarak bilinen en doğru şey, kimsenin bu kelimenin gerçek anlamını bilmemesi. Hiçbirimiz hayatın doğal akışına saygı göstermiyoruz. Bunun yegane sebebi de insanları, olayları, nesneleri kendi algılarımızla şekillendiriyor olmak. Öyle ki, gerçekte olmayan şeyleri varmış gibi gösterebiliyoruz. Bu da akıntının ters yönünde yüzmeye benziyor. Çok yoruluyor ve çok acı çekiyoruz. Acıdan özgürleşmek için de, şu çok meşhur içine dönme çalışmalarına katılıyor ya da son derece psişik olan biyoenerji uzmanlarına gidiyoruz. Çalışmadan sonra büyük umutlarla eve geri dönüyoruz. Belli bir müddet sonra neler oluyor?

O yargılayan, negatif düşünen, sabırsız, öfkeli halimize geri dönüyoruz. “ diyerek olaylara farklı bir bakış açısı ile yaklaşmayı denemiyoruz. Belki de akıntının ters yönünde hareket etmek konusunda o kadar çok uzmanlaşıyoruz ki o kadar emeğin boşa gitmesini istemiyoruz. Bence “akışta olmak”, niyetimizde kalarak (hatta niyetimiz olmak da diyebiliriz) yaşamak anlamına geliyor. Fakat daha çok ne yapıyoruz?

Çoğunlukla niyette kalmak yerine, niyetin gerçekleşmesine odaklanıyoruz. Bunun için de görünen olayları çarpıtıyor ya da doğruyu yanlış olarak gösteriyoruz. Buna işine geleni yapmak deniyor. Halbuki biz elimizden geleni yapmalıyız. Elimizden geleni yapma konusunda basit bir örnek vermek istiyorum. Niyeti huzuru hissetmek olan bir kişi düşünün. Niyetinde kalmak için o akşam meditasyon yapmayı düşünsün. Fakat o akşam bulaşıkları yıkama görevi ona verilmiş olsun. Bu durumda bulaşıkları yıkayan bir insanın kendisi için bir şey yapmadığını düşünebilirsiniz. Bulaşıkları yıkayan kişi tıpkı sizin gibi düşündüğünde yaptığı işten keyif alamayacaktır. Bu da onu mutlu olmaktan, huzurdan alıkoyacaktır. Halbuki bulaşıkları yıkarken sakin ve dingin bir zihin hali içinde olsaydı, kendisini huzursuz eden o düşünceden uzaklaşacaktı.

Akışta olmak ya da akışın tersinde hareket etmek tamamen kişisel bir seçimdir. Akışın tersine hareket eden biri için akışta olmak dünyanın en zor işidir. Niyetin gerekliliklerini yerine getirmek için sabır, tolerans, cömertlik, zihnin arınmasına yönelik herhangi bir metot, etik kurallar ile kişisel değerlere sahip çıkmak, güçlü bir motivasyon gerekir. Bütün bu yazdıklarımın ışığı altında akışta olmak, önünüze çıkan engelleri yok etmek değil, yaşamamız gerekenlere farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak anlamına gelir diyebilir miyiz, Ne dersiniz?

Her Daim Sevgi ve Işıkla

ww.nefestr.com

sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Nefesin Neler Yapacağı Bilinmez!

Nefes çalışmaları çok güçlüdür. Farkındalığınızı arttırır, gerçek gücünüzü hissetmenize yardımcı olur, yaşamınızdaki neşeyi arttırır. Bu da büyük bir değişim ve dönüşüm demektir. Fakat bazen değişim ve dönüşüm kolay olmayabilir. Hatta bazı psişik arkadaşlar, “Yşeklinde gelip geçen düşünceler sayesinde nefese başlamazlar. Sahip olduklarımız, huzur alanımızda gedikler açıyor ise en iyi çözümün onları bırakmak olduğunu nedense hiç düşünmeyiz.

Nefes, benim de yaşamımda güçlü değişim ve dönüşümlere sebep oldu. Nefese başlamadan önce beş farklı birimi birden yönetiyordum. Nefese başladıktan 6 ay sonra bu beş birim tek birime düşmüştü. Başıma gelenlere, iş hayatı bakış açısı ile bakıldığında facia gibi görünüyordu. kitabındaki bilgelik dışında kalan her şey benim hayatımla benzerlik gösteriyordu. Henüz Sevgili Robin gibi her şeyi bırakıp bilgelik yolunda ilerlemekten çok uzaktım. Ortada tuhaf bir durum vardı. Ne iş hayatında kalabiliyordum ne de onsuz. Ve sonunda tüm lüks harcamalarımı bırakarak, yeni bir bütçe planı hazırlamaya karar verdim ve işimi bırakmaya karar verdim. Bu kararımda Sevgili Hakan Kırkoğlu’undan aldığım astrolojik danışmanlığı da etkili olmuştu. Sevgili Hakan yıldız haritama baktığında ilk söylediği şey şuydu; “ İşte o zaman aldığım kararın doğru olduğuna daha çok inandım. Zaten sonrasında da yaşamımı değiştirecek cesaretli adımlar atmaya başladım. İşimden ayrıldıktan sonra ailem dahil olmak üzere arkadaşlarımın hepsi bana deli gözü ile bakıyorlardı ve hiç biri beni desteklemiyordu. Gücünü sürekli etrafındaki insanlardan alan bir insan için böyle bir durum hiç de kolay değildi. Ama yine de hiç bir zaman aldığım bu karardan dolayı pişmanlık hissetmedim. Şimdilerde eskisinden daha mutlu ve özgürüm.

Değişim ve dönüşüm konusunda tereddütleriniz olsa dahi nefesi yaşamınıza alın. Çünkü nefes sizin içinizdeki bilgeden gelen rehberliği duyabilmeniz için uygun ortamı yaratacaktır. Nefesle gelecek olan değişim ve dönüşüm, bazen sahip olduklarınızı bırakmak şeklinde cereyan etmeyebilir. Özellikle yaptığınız iş, hayat amacınıza uygun ise... Aksine sahip olduklarınızdan daha fazla verim almanıza yardımcı olabilir. Anlayacağınız gibi nefesin size neler yapacağı hiç belli olmaz. Nefes yaptıkça bilincinizde öyle bir değişim ve dönüşüm olur ki şu an size endişe yaratan şeyler eski gücünü tamamen kaybeder. Bence kendinizi bundan mahrum bırakmayın.

Her daim Sevgi ve Aşşkla

www.nefestr.com

sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Şifanın Nereden Geleceği Belli Olmayabilir!

Geçmişte içimdeki öfke beni o kadar çok rahatsız ediyordu ki artık çözümü insanlardan uzak kalmak da bulmuştum. Öfkemi yönetemediğim zamanlar da kendimi çok çaresiz hissediyordum. Bu çaresizlik hissi, suçluluk hissini tetikliyordu. O çok güvenen, çetin ceviz görünümümün ardında kendine güvenmeyen başka bir kişilik daha vardı. Artık gerçeği öğrenmekten başka çarem kalmamıştı. Kötünün nasıl kötü, iyinin ise nasıl iyi olabileceğini bilmeye ihtiyacım vardı. Ve böylece spritüal yaşamdaki yolculuğum başladı.

Nefes, meditasyon ve diğer zihin çalışmaları yaparak zihnimi berraklaştırdım. Zihnim berraklaştıkça biraz da olsa zihnimin nasıl çalıştığını kavramaya başladım. İçimdeki öfkenin bakış açımla olan bağlantısını keşfettim. Bu keşiften sonra yaşamıma değişik hocalar girmeye başladı. Hepsi de kabul etmesi zor olan bir takım mekanizmalardan bahsediyorlardı. Örneğin, büyük Budist hoca Shantideva, bir kitabında şöyle diyordu; “

Bu bakış açısını kabul etmek tam 4 yılımı aldı. Bence 4 yıl uzun bir süre. İsteyen herkes bu bakış açısına sahip olabilir. Bu bakış açısına sahip olmak isteyenler için Budist hoca Shandideva “ The way of Bodhisattva” kitabında öfkenin nasıl yönetebileceğine dair bazı çalışmalar önermiş. İsteyen bu uygulamaları yaşamına alabilir.

1- Öfkelendiğiniz bir anda ya da sonrasında kendi başınıza kaldığınızda öfkenin bedeninizde nasıl hissedildiğine bakın. Bu uygulama bedeninizde neler olduğunu fark ettirecek ve sizi bir şekilde öfkeniz üzerine çalışmanız için yüreklendirecektir.

2- Meditasyon yaparken öfkenize sebep olan olayı tekrar zihninizden geçirerek olay sırasındaki düşünce ve duygularınıza odaklanın. Tek bir düşünceye takıntılı mı kalıyorsunuz ya da aynı düşünce tekrar tekrar kendini gösteriyor mu? Meditasyon yaparken nasıl nefesinize odaklanıyorsanız aynı şekilde olay sırasında hissettiğiniz öfkeye odaklanın. Bunu yaparken hiç hareket etmeden, öfkenizi zihninizde kelimelere dökmeden izleyin. Öfkenizin bir rengi olsaydı nasıl bir renk olurdu? Sıcaklığı ne olurdu? , Nasıl bir kokusu, tadı olurdu? Onu tanımlayan özellikleri neler? Bu uygulamada öfke duygusuna direk olarak ulaşmanızı sağlayarak öfke ile olan savaşın şiddetini azaltmanıza yardımcı olabilir.

3- Başka bir uygulamada ise öfke hissettiğinizde bedeninizi ve zihninizi rahatlatmaya odaklanın. Öfkenin altındaki yumuşak noktada kalmaya çalışın. Bu şekilde aslında saldırıya açık bir şekilde kalmak kolay olmasa da sizi patlamaktan kurtararak barış içinde kalmanızı sağlayacağını keşfedebilirsiniz.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

En Çok Neler Korkutur?

Yoda'nın dediği gibi; Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku, öfkeyi getirir. Öfke de Nefreti. Nefrette acıyı... Korkuların sebep olduğu acıyı azaltmak için korkularımızı tek tek analiz etmek güzel bir başlangıç olabilir. Sizi en çok korktuğunuz şey ne? Dış güçler mi? pervasız insanlar mı? Yoksa başka bir şey mi?

Genelde insanların bize zarar vereceğinden, ilişkiye girmekten, yaşadığımız şehirden farklı bir şehre gitmekten, alışık olmadığımız aktivitelere katılmaktan, manevi ve fiziksel zarar görmekten, sevdiklerimizi kaybetmekten vb. gibi şeylerden korkarız. Yıllar sonra bir de bakmışsınız, ürkek, korkak bir insan haline gelmişiz. Hadi kendinize biraz zaman ayırın ve korkuları gözden geçirelim.

a) Diyelim ki; Çevrenizdeki bazı insanların sizi üzeceğinden korkuyorsunuz, ( hatta bu konuda bir sürü objektif deliliniz bile olabilir. )

b) Başka bir örnekte; İlişkiye girmekten korkarsınız.

c) Trapez, ipte yürüme gibi marjinal aktivitelerde bulunmaktan korkarsınız,

d) Bir diğerinde ise daha önce görmediğiniz yerlere seyahat etmezsiniz,

Bu örneklerin birkaçı üzerinde kafa yorduğunuzda korkuların sizin sayenizde var olduğu ortaya çıkacaktır. Bu da kolay yenilir bir lokma olmayacaktır. Cesareti olanlar korkularına son verirler, cesareti olmayanlar ise korkmaya devam ederler! Korkular, her zaman bize hizmet eder. Hizmet etmemiş olsalardı, yaşamımızda olmazlardı. Aslında belki de hiçbirimiz korkak değilizdir. Kendimize olan güvensizliği devam ettirmek için korkulardan yardım alırız. Ne dersiniz? Bu yazdıklarım doğru olabilir mi?

Her Daim sevgi ve ışıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Zihne Çalışmak Neden Önemli?

Her gün evden çıkarken o günün güzel geçmesini isteriz. Fakat her zaman bu isteğimiz gerçekleşmez. “ dedikleri halde böyle bir sonucun ortaya çıkması şaşırtıcıdır. Bu söz gerçekten doğru ise neden böyle bir sonuçla karşılaşıyoruz?

Çünkü niyetimizde kalmak yerine bu niyeti nasıl gerçekleştireceğimize odaklanıyoruz. Günümüzün keyifli geçmesi adına o gün mutluluğumuzu bozabilecek her ne varsa onu yok etmeye odaklanıyoruz. Ve zihnimizden şu tarz düşünceler geçiyor;

Zihnimizden geçen bu tarz düşüncelere itibar ettiğimizde insanlardan uzaklaşıyor, kendimizi sinema, tiyatro, seyahat etmek gibi ruhumuza iyi gelecek aktivitelerden mahrum bırakıyor, dünyada neler olduğundan bir haber yaşamaya başlıyoruz. Zamanla bu tarz aktivitelerin sayısı fazlalaşınca da çevremizle bağlantımızı koparıyoruz. Bu da yaşam enerjimizi düşürüyor.

Büyük hocalar hep “ olduğunu söylerler. İçeriye giden en doğru yolun ise zihne çalışmak olduğundan bahsederler. Biz ise bunun doğru olduğunu biliriz fakat bunu yapmayı nedense erteliyoruz. Örneğin

Hemen doktora gider, röntgen çektirir, bacağınızı alçıya aldırır. İyileşme süreci boyunca yediğiniz yemeklere dikkat eder, alkol vb gibi kullanmaz, sürekli sağlığınızı izleme halinde kalırsınız. Tıpkı kırılan bacağımız için aldığımız önlemler gibi güzel bir şeyler olsun diye sürekli negatife yönelen zihnimiz için de an evvel bir şeyler yapmayı düşünmeliyiz.

Ben zihnime çalışırken nefes, meditasyon , inanç çalışması ( Theta Healing) ve The Work the work tekniğini kullanırım. Gününüzün keyifli geçmesini isterseniz size de zihne çalışabileceğinizi en uygun tekniğini uygulamaya başlayın derim.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Hangi Spritüal Uygulama Etkili?

Zaman zaman “ şeklinde sorular geliyor. Hemen bir şeylerin olup bitmesini istiyoruz. Sizi bilmiyorum ama benim için bireysel farkındalık kazanmak fiziksel rahatsızlığı olan bir kişinin ilaç içtikten sonra hemen ayağa kalkması şeklinde gerçekleşmiyor. Bu yüzden de kişisel gelişim tekniklerinden bir ya da birkaçını seçtikten sonra tıpkı dünya şampiyonu bir atletin şampiyon olduktan sonra çalışmalarına devam etmesi gibi sürekli o tekniği uygulamak gerekiyor. Belki de “ sorusu yerine önce sorusunu sormak, bulduğunuzda ise sorusuna yanıt bulmak daha mantıklı olabilir. Bu soruları yanıtlarken aşağıdaki başlıklara göz atmak faydalı olabilir;

Bu başlıklardan en önemlisi; yi ters köşeye yatıracak hiç bir teknik yok. şeklinde konuşmalar yapa durun. İçinize sinmedikçe yani özgür irade ikna olmadıkça o teknik uygulanmadan arşive kaldırılacaktır. reklama, promosyona inanmaz. “ motivasyonunuzun ne olduğu ile beslenir. Motivasyonunuz güçlü değilse dünyanın en mükemmel tekniği de olsa uygulamadığınız sürece etkili olmaz. Uygulama yapamıyorsanız motivasyonunuz kuvvetli değil demektir. Belki de o sıralar motivasyonu güçlü olan farklı bir aktivite üzerinde çalışıyor olabilirsiniz!!! Örneğin; Sigara alışkanlığı. Sigara kontrol etmekle ilgilidir. Sigara içerek bir şeyleri daha rahat kontrol edebildiğimizi düşünürüz. Aynı servisi verecek başka bir şey bulduğumuzda sigarayı bırakmak kolaylaşır.

Bir diğer önemli konu, terapi aldığınız kişinin paylaştığı tekniği kendisinin uygulayıp uygulamamasıdır. Bu yüzden terapi alacağınız kişiyi araştırın, sorun soruşturun, yaşamı nasıl yaşadığına bakın, özgür iradeniz bu bilgiler olmadan o teknik için not vermeyecektir.

Başka bir önemli konu ise kendimize karşı sabırlı olmaktır. Yılların alışkanlıkları aniden yok olmaz. Çünkü geçmişte onları var etmek için bir sürü inanç, düşünce, bakış akışı oluşturdunuz, hatta fiziksel ortamınızı dahi değiştirerek ilgili alışkanlık konusunda derinleştiniz. Bu da kendinize karşı sabırlı olmanız için çok güzel bir sebep. En derinlerden yukarı çıkmak bazı insanlar için daha fazla zaman gerektirebiliyor.

Bilge kişilerin de hep söyledikleri gibi kişisel farkındalık kazanmak süreklilik istiyor ve bir bitiş çizgisi yok. Geçmişte her ne zaman ” dediysem, bana gidilecek daha yolum olduğunu gösterildi. Sanrım işin sırrı “” atmak yerine topu sürmenin keyifli olduğunu keşfetmekten geçiyor.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Sevgi Yolu

Çoğumuz bu sözleri biliriz ve doğru olduklarına inanırız. Fakat yine de kardeşler, dostlar, milletler arasında kavga gürültü hiç eksilmez. Suikast girişimleri, öldürme, yargılama, suçlama, zarar verme olayları yüzyıllardır devam edip duruyor. Tüm bunların sevgi adına yapılan yanlış uygulamalardan kaynaklandığına inanıyorum.

Bence sevginin peşinden koşarken seçtiğimiz yanlış uygulamalardan biri kendimizi feda ederek diğerlerine sevgi göstermek diğeri ise kendimizi daha çok severek sevgiyi öğrenmek. Sevgi uğruna kendimizi feda ettiğimiz de sevgiden çok çaresizliği deneyimliyoruz. Çünkü başkalarının hayatını yaşamaya başlıyoruz. Hayallerimizden vazgeçiyoruz. Bu durumu şöyle bir analiz ettiğimizde böyle bir sonucun tohumunun sevginin peşinde koşmak yerine sevgiyi garanti almak olduğu kolayca anlaşılır.

Bu sefer de kendini düşünmeye odaklanıyor. Böyle bir tohumun sonucu ise hırs ve aç gözlülük çemberi oluyor. Bu çember içindeyken başına gelecekler ise çok net; Çevresinde hiç kimse kalmıyor. Çünkü sadece kendini düşünen bir kişi ile kimse birlikte olmak istemez.

Birbirine zıt olan bu iki uygulamadan ağzı yanan kişi ne yapıyor? Her şeyi oluruna bırakmayı seçiyor. Yapılacak bir şey yok diyerek “pes” ediyor. Bu sefer de “çaresini arıyor. İnsanlarla olan ilişkilerinde kendini feda etmeden dostlarım, düşmanlarım, nötr hisler beslediklerim şeklinde ayrım yapmadan hepsine eşit davranarak sevgi yapmaya odaklanıyor. Sevginin dışarıda değil de içeride olup olmadığını öğrenmek adına zihin, beden ve ruhunu arındırarak içindeki sevginin ortaya çıkmasını bekliyor. Bunun için de öfke, kızgınlık, korku, çaresizlik, tereddüt, şüphe, üzüntü gibi halleri deneyimlediğinde bastırmak yerine bu duygularla zaman geçirmeyi tercih ediyor. Sigara, içki içerek ya da aşırı çalışmaya odaklanarak bu hisleri başından savmaya çalışmıyor. Çünkü kendine ve diğer insanlara ancak bu şekilde anlayış gösterebileceğine biliyor. Ve her seferinde kendine şunları hatırlatıyor;

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.