SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

2016-17 kış makyaj trendinde ciltler ve dudaklar ön planda

Günümüzün lüks makyaj markaları aynı zamanda makyaj trendleri konusunda da oldukça etkili. Yani büyük moda markaları Avrupa’da önümüzdeki yılların renklerini ve trendlerini belirlerken birçok makyaj markası da onlarla aynı masada söz sahibi ve makyaj trenlerini belirliyor. Kısacası makyaj modasına yön veriyorlar. Hal böyle olunca ben de işin en merkezindeki isimlerden biri olan Türkiye’nin önemli makyaj artistlerinden biri olan Tuğcan Sağırlar’dan en doğru bilgileri öğrenmek istedim.
Tuğcan Sağırlar, bu kış iki güçlü trendin varlığından bahsediyor. Ön planda ciltlerin ve dudakların olduğunu belirtiyor. Peki, güçlü bir cildi ve dudakları nasıl yaratacağız? Detayları yine ünlü makyöz veriyor,?
Ciltlerde bronzluk ‘out’ ıslak görünüm ‘in’

• Bu kış ciltler feminen, sağlıklı, güçlü, ışıltılı ve spor görünümlü.
• Romantik değil ama taze ve organik.
• Daha az bronzluk, daha ince tenler yaratılıyor.
• Cildin dokusu yine görünüyor. Kremsi tekstürlü ürünlerle hafif ıslak bir sonuç için ‘highlight’ ürünleriyle destekleniyor.

Dudaklarda ‘siyah-kırmızı’ tonları

• Doygun ve canlı bir dudak görünümü için katmanlı, pürüzsüz ve kusursuz kan kırmızıları ve siyah-kırmızılar bu sene yine dikkat çekici…
• Bu sezon kusursuz ve koyu kırmızı dudaklar için her zamankinden daha çok çaba sarfedin.
• Ne kadar iyi çizilmiş, simetrik dudaklar; o kadar güzel sonuç. Diğer unsurlar minimal kalabilir. Bırakın dudaklarınız konuşsun...

Yazının devamı...

Hollywood’un Yeni Güzellik Sırrı

Son zamanlarda ismini giderek daha sık duyduğumuz HydraFacial’ın bu kadar popüler olmasının bir nedeni var: Çünkü gerçekten işe yarıyor! Hollywood'un ünlü isimlerinin de cilt bakımı için son dönemde tercih ettiği bu yöntemin detaylarınıı Medikal Estetik Uzmanı Dr. Mustafa Karataş anlattı.

Sabah dışarıya çıktığımız andan başlayarak cildimiz tüm gün boyunca çevresel faktörlerin etkisi altında. Serbest radikal oluşumuna neden olan hava kirliliği, toksinler, rüzgar ve güneş ışınları gibi çevresel faktörler, doğal yaşlanma süreci ile birlikte etki ederek, cildin nem seviyesinin, kolajen ve elastin miktarının azalmasına yol açıyorlar.
Antioksidanlar, cilt hücrelerinin en önemli savunma mekanizması. Antioksidan molekülleri yaşlanma sürecini hızlandıran serbest radikalleri nötralize ederek hücre fonksiyonlarını düzenliyor ve hücrelerin kendini onarma sürecine destek oluyor. Yeni nesil bir bakım olan HydraFacial, zengin antioksidan içeriği, cilde dolgunluk ve nem veren hyalüronik asit, kolajen ve elastin üretimini artıran peptidler ile hücreleri yaşlanmaya karşı koruma altına alan etkili bir anti-aging tedavi yöntemi.

Kişiye Özel Formüller
Birkaç adımdan oluşan bakım, öncelikle cildi derinlemesine temizlerken ölü hücrelerden arındırıyor, Ardından, cilde antioksidanlar, peptidler ve hyalüronik asit içeren besleyici bir anti-aging kokteyl uygulanıyor. Sistemin taşıyıcı özelliği sayesinde bu etkili maddeler cilde derinlemesine nüfuz ederek çevresel hasarla savaşıyorr, ince çizgi ve kırışıklıkların görünümünü hafifletiyor, elastikiyeti artırarak cilde daha dolgun, daha taze bir görünüm kazandırıyor.
HydraFacial’ın bu kadar popüler olmasının ardında yatan bir diğer özellik ise cildin ihtiyaçlarına göre uyarlanabilen bir sistem olması. Hedeflenen ve soruna yönelik çözümler getiren protokoller en sık karşılaşılan cilt problemlerine göre tasarlanmış olsa da, uygulamayı yapan uzman tedaviyi hastanın ihtiyaçlarına daha etkin bir şekilde cevap verecek bir şekilde biçimlendirebiliyor. Yani uygulanan formülün sadece sizin cildinizin ihtiyaçlarına göre tasarlanabiliyor, bu da elde edilen sonucun etkisini artırıyor. Hiçbir cilt bir diğerine benzemez. Bu yüzden de hiçbir tedavi birbirinin aynı olmamalı.

Her Cilt İçin Etkili Anti-aging Çözümler
HydraFacial tedavisinde, cildin nem seviyesini artıran, yaşlanma belirtilerini geri çeviren ve cildi çevresel faktörlere karşı koruyan, antioksidanlar, peptidler ile hyalüronik asit içeren süper serumlar kullanılıyor. Botanik içerikler, çinko, kırmızı su yosunu, at kestanesi özü ve magnezyum gibi içeriklerle zenginleşen formül sayesinde cilt ilk seanstan itibaren daha taze, canlı ve genç görünüyor.
Her cilt sorununa göre tasarlanmış ve dilerseniz size özel olarak formüle edilen HydraFacial’ın kırışıklıkları ve çizgileri hedef alan bakımında, ciltte doğal olarak bulunan büyüme faktörleri içeren - serum kullanılıyor. Büyüme faktörleri sağlıklı, genç görünümlü bir cildin en önemli yapıtaşlarından. Tedavi sırasında uygulanan ve yüksek oranda büyüme faktörü içeren formül, ciltteki ince çizgi ve kırışıklıkların hafiflemesini, cildin renk ve dokusunun iyileşmesini sağlayarak yüze çok daha genç bir görünüm veriyor.
Donuk ve cansız ciltler için tasarlanmış olan ayrı bir serum ile kahverengi lekelerin görünümünü de hafifleterek cilt tonunu eşitliyor ve ciltte taze, parlak bir görünüm yaratıyor. Yağlı ve akneye eğilimli ciltler için geliştirilmiş olan HydraFacial bakımı sadece tek bir seansta bile, yağ dengesini kontrol altına alarak, cildin daha pürüzsüz görünmesini sağlıyor.

HydraFacial yöntemi nasıl etki ediyor?
HydraFacial 30 dakika gibi kısa bir sürede cilde canlı, taze bir görünüm veren anti-aging etkili bir bakım. Cildin ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanabilen tedavi, ciltte herhangi bir hassasiyet yaratmıyor. Cildi derinlemesine arındıran ve yoğun nem veren işlemin hemen sonrasında etkilerini gözlemleyebilirsiniz.

Uygulama ciltte nasıl bir fark yaratıyor?
Sağlıklı ve parlak bir cildin olmazsa olmazı, nem... Nemli bir cilt yaşlanma belirtilerine karşı da daha dirençlidir. Tahrişin cildin yaşlanma sürecini hızlandırdığı biliniyor. HydraFacial cilde yoğun nem veren ve en hassas ciltlerde bile tahrişe neden olmayan bir uygulama.

İşlem ne kadar sürüyor?
Yaklaşık 30 dakika süren işlem son derece konforlu olduğu için kişi hemen ardından sosyal yaşamınıza geri dönebiliyor.

Kaç seans yaptırmak gerekiyor?
Birçok hasta sadece tek bir seanstan sonra bile ciltlerinin daha parlak, pürüzsüz ve nemli göründüğünü belirtiyor. Ama bu tedavinin anti-aging etkilerinden maksimum bir şekilde faydalanmanız, çizgi ve kırışıklıklarda hafifleme, yağlanma ve leke probleminde azalma gibi etkilerini gözlemleyebilmeniz için ayda bir seans yaptırmanızı öneriyoruz. Cildin sağlığını ve gençliğini korumak adına, uygulamayı bakım rutininizin bir parçası haline getirmek son derece akılcı bir anti-aging stratejisi.

Yazının devamı...

EMZİRMEYLE İLGİLİ? DOĞRU BİLİNEN 15 YANLIŞ?

1-7 Ekim emzirme haftası. Herkes emzirin diyor, her yerde anne sütünün faydaları anlatılıyor. Fakat bir de doğru olduğu zannedilen, dilden dile dolaşan emzirmeyle ilgili hurafeler var ki, anneleri emzirmekten korkar hale getiriyor… Emzirme danışmanı Nihan Tüzel, emzirmeyle ilgili detayları aldık.

1. Küçük memeli anneler yeterli süt üretemezler.
YANLIŞ. Süt üretiminin meme büyüklüğüyle ilgisi yoktur. Hem küçük, hem de büyük memeli anneler bol bol emzirerek bebeklerinin beslenmesi ve büyümesi için yeterli sütü üretebilirler.

2. Memelerin büyükse sütün yağlı olur.
YANLIŞ. Memelerinizin boyutuyla ürettiğiniz sütün yağ oranının ilgisi yoktur.

3. Sezaryenle doğum yaparsan sütün geç gelir.
YANLIŞ. Anne sütü, vücudunuzda hamileliğinizin ortalarında üretilmeye başlanır ve erken doğum dahi yapmış olsanız memelerinizde hazır bekler. Memede olan sütün salınımının başlayabilmesi için plasentanın vücudunuzdan ayrılması gereklidir. Plasenta ister vajinal doğumla, ister sezaryenle ayrılsın; vücuttan çıktığı anda süt artık gelmeye hazırdır. Sütün gelişini geciktiren doğum sırasında almış olduğunuz ilaçlar ve ağrı kesicilerdir. Normal doğum da yapsanız, sezaryen de; doğumdan hemen sonra en kısa zamanda emzirmeye başlamanız, sütünüzün gelişini hızlanması için çok önemlidir.

4. Sütünün bol olması için, bol su içmelisin.
YANLIŞ. Çok fazla su demek çok fazla süt demek değildir. Susadıkça su içmeniz yeterlidir. Hatta günde 4-5 litreyi aşan su tüketimi, süt üretimini baskılayabilir.

5. Sütünün bol olması için tatlı yemelisin.
YANLIŞ. Sütünüzü tatlı yiyerek artıramazsınız. Süt artırmanın en iyi yolu daha çok, daha çok, daha çok emzirmektir. Ne kadar çok emzirirseniz, beyninize o kadar çok “süt lazım” sinyali gider ve süt üretiminiz tetiklenir. Yiyeceğiniz tatlılar ise size kilo ve şeker hastalığı riski olarak geri döner.

?6. Bebeğin sürekli emmek istiyor, demek ki sütün yetmiyor.
YANLIŞ. Yenidoğan bebekler sık sık emip, sık sık çiş-kaka yapıp uyurlar, sık sık uyanıp yine emmek isterler. Sürekli emmek istemesi, acıktığı anlamına gelebileceği gibi, susadığı, korktuğu, üşüdüğü, annesinin kokusunu, kalp atışını istediği, sevgi hissetme ihtiyacında olduğunu da gösterir. Bu ihtiyaçlarının da karşılanması için bebeğin sadece emzirilmesi gerekir. Yani emme ihtiyacı sadece açlıktan kaynaklanmaz. Yine de her istediğinde emzirilmesi gereklidir.

7. Bebek çok emerse meme uçların yara olur.
YANLIŞ. Meme ucu yaralarına yanlış kavrama ve pozisyon hataları sebep olur. Eğer bebeğiniz emerken memenizin kahverengi kısmının çoğunu ağzına alıyor, dudakları dışarı bakıyor, size yakın duruyor, yüzü size dönük şekilde emiyorsa; kısacası doğru bir pozisyonda emiyorsa meme uçlarınızın yara olma ihtimali azdır. Doğru kavramayı yakalayabilmek için farklı emzirme pozisyonları deneyebilirsiniz. Yine de yara oluyorsa, bebeğinizin dil bağı olup olmadığı, ağzında pamukçuk olup olmadığı gibi nedenlere bakılmalıdır. İlk zamanlar hassasiyet olması normaldir, ancak bu hassasiyet zamanla azalır.

8. Bebek bir memeyi emerken diğerinden süt sızmıyorsa sütün yetmez.
YANLIŞ. Süt sızması tamamen meme yapısıyla ilgilidir. Bazı annelerin memelerinden süt sızar, bazılarından sızmaz. Süt sızmaması sütünüzün yetmeyeceği anlamına kesinlikle gelmez.

9. Bebeği fazla kucağında tutma, alışır, sonra hiçbir işini yapamazsın.
YANLIŞ. Dokuz ay boyunca karnınızda olan bebeğinizin, doğduktan sonraki ilk haftalarda sürekli sizi istemesi çok normaldir. Kokunuzu arar, kalp atışınızı arar, devamlı emmek ister. Bu bir alışkanlık değil, bir ihtiyaçtır. Bazen saatlerce meme emdikten sonra uykuya dalıp 15 dakika sonra yeniden emmek isteyebilir. Bu sütünüzün yetmediği ya da bir sorun olduğu anlamına gelmez.

10.Kendini emzik yaptırma, emzik ver.
YANLIŞ. Emzik emmek bebeklerin incebağırsaktan kolesistokinin hormonu salgılamalarına neden olur. Bu hormon aç dahi olsa emzik emen bebeğin tok hissetmesine sebep olur. Tok hisseden bebek anne memesini emmez, bu da bebeğin kilo alamamasına (ya da az kilo almasına), annenin de süt üretiminin yavaşlamasına neden olur. Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebeklere emzik verilmemelidir.

11. Pompayla sağ da çıkan miktara bakalım, sütün yeterli mi, değil mi anlayalım.
YANLIŞ. Elle ya da pompayla sağılan süt miktarı hiçbir zaman bebeğin emdiği miktarla ilgili doğru bir fikir vermez. Bebek en kuvvetli pompadan dahi daha fazla süt çıkarır. Pompadan çıkan miktara göre sütünüzün yetip yetmeyeceği tahmininde bulunmak son derece yanıltıcıdır. Örneğin pompadan sadece 10cc çıkıyor ama bebeğiniz emerek 120cc içiyor olabilir.

12. Çok sıcak günlerde anne sütüne ilave olarak birkaç çay kaşığı su verilmelidir.
YANLIŞ. İlk 6 ay, bebeklere anne sütü haricinde, su dahil hiçbir şey verilmemelidir. Anne sütünün yüzde 90’ı zaten sudur ve sıcak havalarda dahi, bebeğinizin su ihtiyacını karşılamak için (bebeğiniz her istediğinde emzirdiğiniz müddetçe) yeterlidir.

13. Sıkı bir sütyen kullan ki memelerin sarkmasın.
YANLIŞ. Sıkı sütyen, süt kanallarının tıkanma riskini artırır. Balenli ve vücudunuzda iz yapacak kadar sıkı sütyen kullanmamalısınız. Sağlık açısından, sütyen takmanın hiçbir gerekliliği yoktur. Rahat edemiyorsanız takmayın.

14. Hastaysan bebeğe süt vermemelisin.
YANLIŞ. Hasta olsanız bile emzirmeye devam etmelisiniz. Mikroplar sütünüzden bebeğinize geçmez. Nefes, hava, sık yıkanmayan eller, temiz tutulmayan kapı kolları, kumandalar, tezgahlardan bulaşırlar. Hastalığınızın ne olduğuna göre maske takarak ya da doktorunuzun yönlendirmelerine göre emzirmeye devam etmelisiniz. Doktorunuza emzirdiğinizi söylediğinizde, gerekliyse, emzirirken kullanmanıza uygun bir ilaç verecektir. İçinize sinmezse e-lactancia.org adresinden ya da Lactmed uygulamasından ilacın etken maddesini yazarak sorgulayabilirsiniz.

15. Meme ameliyatı geçirenler, memesinde silikon veya protez olanlar emziremezler.
YANLIŞ. Ameliyat esnasında alınan dokuların yeri, miktarı, kesi yeri gibi ameliyatın şekliyle ilgili değişkenler emzirip emziremeyeceğinizi belirler. Her meme ameliyatı geçiren kişi emziremez diye bir şey yoktur.

Yazının devamı...

Saç boyasının ömrünü kısaltan 5 yanlış

Biz kadınları en mutlu eden anlardan biri şüphesiz saçlarımızı yeni boyattığımız halimiz…
Ancak boyanın saçlarımızda daha fazla kalmasını sağlamak için doğru adımları atıyor muyuz. Saç boyasının ömrünü kısaltan yanlışları, konunun uzmanı olan saç tasarımcısı Şenol Zeytinoğlu’na sordum…

Saçını düzenli olarak boyatanlar, kuaför kataloğunda gördüğümüz rengin saçlarımızda sonsuza kadar aynı şekilde kalmadığını iyi bilir. Saç boyalarının dış etkenlere karşı hassas olduğunu belirten Şenol Zeytinoğlu, yaptığımız yanlışların, boyanın ömrünü daha da kısaltmamıza neden olduğunu belirtiyor ve bizi özellikle aşağıdaki 5 noktayla ilgili uyarıyor…

> YANLIŞ ÜRÜN KULLANMAK: Kullandığıınız saç şampuanı ve saç bakım ürünleri saçlarınızın ihtiyaçlarını karşılamalı. Özellikle de boyalı saçlara uygun ürünleri kullanmakta fayda var. Bu yüzden kuaförünüzden saçınıza en uygun bakımı yapacak ürün konusunda yardım isteyin.

> AZ BAKIM UYGULAMAK: Boyalı saçların bakıma daha fazla ihtiyacı vardır. Özellikle, saç yapısı tamamen bozulan sarı saçlarda kuruluk, matlık ve saç tellerinin plastik hissi öne çıkar. Sarı saçların daha bakımlı görünmesini sağlamak için her yıkama sonrasında mutlaka bakım ürünü kullanmak şart. Haftada en az bir kez de saç kürü uygulanmasını öneriyorum. Ayrıca argan yağı da saç tellerinin kırılmasını en aza indiriyor.
?> ÇOK BAKIM UYGULAMAK: Bakımı abarttığınızda yani yoğun içerikli ürün kullandığınızda, saçınızın renk pigmentine zarar verirsiniz. Çünkü bakım pigmentleri renk pigmentlerine baskı uygular. Bu yüzden yoğun bakımı hergün kullanmak size yarar değil zarar getirir.

> SAÇLARI SIK SIK YIKAMAK: Evet, hijyen önemli. Özellikle boyalı saçlarda rengi öne çıkarmak için saçların temiz olması önemli. Ancak saçları sık yıkamak boyanın matlaşmasına ve ışıltısını kaybetmesine neden olur. Benim önerim, saçınızı boyattıktan sonra pigmentlerin oturması için en az iki gün beklemek.

> YANLIŞ SPOR YAPMAK: Bu cümlenin yanlış anlaşılmasını istemem… Yüzmenin en iyi sporlardan biri olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak özellikle sarışınlar için pek ideal bir spor olduğunu söyleyemeyeceğim. Çünkü sudaki klor, sarı saçlar için hiç de iyi değil. Klor özelikle yeni boyanmış sarı saçları yeşile döndürebiliyor.

Yazının devamı...

Bu jean modelleri zayıf gösteriyor

Hepimizin vücudunda beğenmediği, problemli olduğunu düşündüğü bir bölgesi var. Peki, bu sorunları size önereceğim jean modelleriyle kamufle edebileceğinizi biliyor musunuz? Üstelik aynı modellerle daha zayıf göstereceğinizi de ekleyeyim…

Siz de Jennifer Lopez ya da Kim Kardashian gibi yuvarlak vücut hatlarına sahipseniz aslında bundan çok da gocunmamalısınız. Ancak fazla öne çıkan yuvarlak hatlarınızı biraz da olsa saklamak istiyorsanız, işte size birkaç ipucu... Hangi kesimler, formlar ve renklerle en azından birkaç fazla kilonuzu kamufle edebileceğinize bir bakalım. Bunun için tek yapmanız gereken gardırobunuzdaki jean pantolonlarınıza yeniden göz gezdirmek. Ne de olsa jean pantolon bir kadının dolabında mutlaka bulunması gereken parçalar arasında. O zaman modellerde biraz değişiklikle istediğiniz vücuda kavuşabilirsiniz.:

Jean pantolonumun daha zayıf göstermesi için alışveriş sırasında nelere dikkat etmeliyim?

• Koyu yıkamalara öncelik tanıyın. Açık tonlardaki jean pantolonlar hatları belirginleştirir.
• Aplikasyon ve sıra dışı desenler bacaklarınızı ve poponuzu olduğundan daha fazla ortaya çıkarır.
• Jean’inizin streç kumaştan olup olmamasına dikkat edin. Elastin doku, vücut hatlarını görsel olarak sarmalar ve bacaklarınızı sıkıştırmadan güzel bir görünüm kazandırır.
Hangi jean modelleri zayıf gösterir?

Yüksel belli jean’ler
Düşük belli pantolonlar vücudun hatlarını ortaya koyar. Ama aynı zamanda sürekli aşağıya doğru kayarak, diz çöktüğünüzde ya da eğildiğinizde iç çamaşırınızın görünmesine de neden olabilir. Sezonda da artık bolca karşımıza çıkmaya başlayan yüksek bel jean modelleri aynı zamanda mini armut göbekleri de kamufle ederek mükemmel bir görünüm sağlıyor.

Boru paça jean’ler
Mükemmel bir kıvrım kendini en güzel sade formlarla ortaya koyar. Sigar kesimli jean yani boru kesim dediğimiz aşağıya düz inen kesim hem bacaklarınızı uzun gösterir hem de vüdunuzu görsel olarak hatasız kılar.

Boyfriend jean’ler
Salaş, rahat kesimli boyfriend jean pantolon, silüeti dengelerken aynı zamanda güçlü bir şekilde kalçalara vurgu yapar. Boyunuz kısaysa mutlaka pantolon paçanızın ayak bileklerini açıkta bırakacak kısalıkta olması gerekir.

Yazının devamı...

Bu kış ihtiyacımız olan 5 çanta modeli

Bir kadın için sahip olduğu çanta asla yeterli değildir… Trendlerin yanı sıra bu kış gardırobumuzda mutlaka olması gereken çanta modelleri hangisi biliyor musunuz? İşte, bu 5 model hayatınızın sonuna kadar yanınızda olmalı…

1. Küçük el çantası
?Bu modelin bu kış her rengi makbul. Ancak gerçekten kaliteli ve klasik bir model istiyorsanız o zaman önerim siyah ya da kahve tonları olacak. Bu iki renge yaptığınız yatırımın modası gerçekten geçmiyor ve neredeyse her sezon kullanılıyor. Küçük el çantaları özellikle akşam davetleri için mükemmel yardımcılar. Özel buluşma, sinema ya da arkadaşlarla çıkılan akşam yemeği fark etmez, omuzda ya da postacı gibi çapraz kullanabileceğiniz modellerle hem şık görünür hem de rahat edersiniz.

2. Sırt çantası
Orta büyüklükteki bir sırt çantası artık günün her saatinde kullanılıyor. Başka çantalarla rahat edemiyorsanız, sırt çantası vazgeçilmeziniz olacaktır. Çünkü ofiste, alışverişte ya da yürüyüşte içine ihtiyacınız olan her şeyi rahatlıkla atabilirsiniz sırt çantanızın. Sırt çantası, yanınızdan asla ayırmadığınız cüzdanınız, ev anahtarınız ve cep telefonunuzun yanı sıra makyaj çantanızı, iPad’inizi hatta spor eşyalarınızı bile yanınızda taşımasına olanak sunuyor. Tabii ki, bu modeli en pratik kullanımı sırtta taşımak ama daha stil bir görünüm için kolunuzda ya da tek omuzda da kullanmanız mümkün.

3. Clutch
Gecelerin vazgeçilmez aksesuarı o... Kokteyl elbiselerinin ya da tuvaletlerin vazgeçilmezi. Omuzda taşımak yerine elimizde fazla yer kaplamayan bir model özel davetlerde hep yanınızda olmalı. Tek soru, klasik bir deri model mi tercih etmeli yoksa canlı tonlarda veya metalik görünümlü bir model mi? Ayrıca aklınızda olsun, kolunuzun altına sıkıştıracağınız clutch’la gündüz ofise giderken ya da alışverişe çıkarken kullanabilirsiniz.

4. Heybe çantalar ‘Bucket bag’ya da nam-ı diğer heybe çantalar, sezonun vazgeçilmez aksesuarları arasında. Mansur Gavriel gibi son dönemin revaçta markası farklı modelleriyle kadınların hayli ilgisini çekiyor. Nedeni de, bu küçük heybelerin cool görünümlerinin yanı sıra hem şık hem de her tür tarza rahatlıkla uyum sağlıyor olması.

5. Klasik omuz çantası
Gündüz için mükemmel bir eşlikçi. Çünkü iç haznesi oldukça geniş. Yani içini doldurmak için elinizi korkak alıştırmanız gerekmiyor. Laptop, çocuğunuzun oyuncakları, topuklularınızı taşıyabileceğiniz gibi gece de ofis çıkışı bir davete katılacaksınız, mükemmel bir gece çantasına dönüşüyor. Kaliteli bir model hafta sonu kullanımı için de ideal şık deri modelleri ise iş toplantılarında meraklı gözleri üzerine çekebilir.

Yazının devamı...

Tatil ruhunu uzatan 3 güzellik önerisi

Biliyor musunuz, kendimizi en iyi hissettiğimiz ve en güzel bulduğumuz dönemler yaz mevsimine denk geliyor. Dinlenmiş bir ruh, hafif bronzlaşmış bir vücut, saçlarda güneşin dokunduğu açık tonlarda tutamlar… Ancak yaz bitti ve maalesef eve dönüş yaptık. Yine de tüm bunlar, yaz boyunca salındığınız o mükemmel vücudunuzla vedalaştığınız anlamına gelmesin. Aşağıdaki 3 minik ipucuyla şehirde de kendinizi yazın ruhuna teslim etmenize yardımcı olacak.

Tatilde çektiğiniz fotoğraflara bakın, ne görüyorsunuz? Sağlıklı ve mutlu bir görünüm mü? Tabii ki bunda yeterince uyku, suya doymuş bir cilt ve stresten uzak bir bedenin ve ruhun etkisi büyük. Bir de deniz tatilinin en büyük artısı denizen ve güneşin saçlarda yarattığı o seksi sarı tonlar, bacakları daha ince ve biçimli gösteren bronzluk. Peki, yaz boyunca elde ettiğimiz bu görünümü sonbahara da taşımak mümkün mü? İşte, sırrı…

Seksi yaz saçları: Ünlü model Gigi Hadid gibi saçlara evde nasıl sahip olacaksınız? Hiç zor değil: Saçlarınızı yıkadıktan sonra fönle kurutmak yerine açıkhavada kurutmaya bırakın. Hafif nemli iken deniz tuzu etkili şekillendirici sprey ya da saç köpüğüyle saçlarınızdaki elektriklenmeyi önleyebilirsiniz. Daha da etkili bir diğer yöntem ise saçınızı hergün yıkamamak olabilir. Ertesi sabah uyandığınızda saçınızın ne kadar doğa bir görünüm kazandığını göreceksiniz.

Uzun bronz bacaklar: Mükemmel bir tatilin ardından, yüzme sonucu gerginleşmiş, kaslanmış ve güneşin dokunuşlarıyla bronzlaşmış bacaklarınızın bu görünüşünü nasıl koruyacaksınız? Tabii ki, otobronzan ürünler, nemlendici losyonlar ve BB kremler bu konuda en büyük yardımcılarınız olacak. İdeal görünümü bacaklarınıza önce otobronzan sonra da nemlendirici sürerek yakalayabilirsiniz. Böylelikle oluşabilecek çizgi ve lekeleri de önlemiş olursunuz.

Doğal sörfçü sarışınlığı: Güneş, tuzlu su ve klorun saçları yıprattığı gerçeğine rağmen aynı zamanda doğal ve seksi sarı tonları yarattığını da biliyoruz. Siz de şehirde aynı etkiyi yakalayabilirsiniz. Saçların açılan uçlarını kuaförünüzden sarıya boyamasını isteyebilirsiniz. Böylelikle sonbaharda da doğallığını kaybetmemiş sağlıklı yaz saçlarıyla dolaşmanız mümkün. Ama dikkat! Güneşin açtığı saçların yine de yıpranması söz konusu. Dolayısıyla haftada en az bir kez özel bakım maskeleri ve kürleriyle bir sonraki yaz için sağlıkla ışıldayan saçlar yaratmanız mümkün.

Yazının devamı...

Dünya’nın en şık erkeği tartışmasız Atatürk

O, Türkiye'nin tartışmasız en başarılı modacılarından. Onun koleksiyonlarının anlatacakları, söyleyecekleri var. Emre Erdemoğlu'nun bu güzel yolculuğunda biz de O'na ve hikaye tadındaki koleksiyonlarına kulak verdik..

- Emre Erdemoğlu markası nasıl oluştu?

Üniversite de öğrenci olduğum yıllarda markamın oluşumuyla ilgili çalışmalara başladım. Üniversite 3. Sınıfta İtalyada yaptığım defile sonrasında “Most Creative Collection” ödülüne layık görüldüm ve erkek koleksiyonu hazırlamaya başladım. Üniversite biter bitmez özel sektörde markalara danışmanlık yaptım. Bu süreçte kendi markamı kurup üretim yapmaya ve koleksiyonumu uluslararası platformlarda tanıtmaya başladım. Markalaşma sürecinde yurt dışından aldığım danışmanlıklar, attığımız doğru adımlar markamın kısa sürede büyümesine neden oldu. En son 2016 A/W "Pünhan” koleksiyonumuzu Berlin Fashion Week’de sunduk. Bizler için son derece keyifli ve gurur verici bir süreç oldu.

-Tüm hikayeyi başa sarsak, yine aynı yaşamı deneyimleyip moda sektörünü seçmek ister miydiniz?

Tabii ki isterim, hiç düşünmeden. Yaşanan bunca keyifli şey varken...

- Erkek modasında ilerlemeye devam mı? Kadın modası ile ilgili ilerisi için hedefleriniz/ planlarınız var mı?

Erkek koleksiyonlarım bugüne kadar hep mutlu etti beni, koşarak ilerledim. Büyük alkışlar aldım. Kadında da aynı hikayeyle çıktım yoluma... Aynı başarıları elde etmek umuduyla.

- Berlin Fashion Week'de büyük bir sürprizle Emre Erdemoğlu kadınını sundunuz. Tepkiler nasıldı? Erkek giyiminde bu kadar büyük bir ivme yakalamışken, bu radikal değişim sizi korkutmadı mı?

Bu işe ilk kadın koleksiyonuyla başlamıştım. İlk koleksiyonumu İtalya'da sunmuştum. Benim için yeniden kadın koleksiyonu hazırlamak zor olmadı, çok özlemişim, aksine çok büyük bir keyifle hazırladım. Kadın koleksiyonumla ilgili çok keyifli projelerim var. Berlin'in uğuruna inanıyorum. İyi gelecek...

- Yaz koleksiyonunuz "Penquin" alışık olduğumuz tarzının dışında rahatlığı ve renkleriyle dikkatimizi çekiyor, bu değişimde Berlin’in payı var mı?

Aslında benim kış koleksiyonlarım her zaman daha lüks ve parlak tonlardadır. Yaz koleksiyonlarım aksine renkli ve eğlenceli olur. İşin içine baskı ve desen de girince koleksiyon normalin biraz üstünde dinamizm içeriyor. Çıkan sonuç bizleri de heyecanlandırdı. Berlin’den tepkiler oldukça keyifli geldi. Berlin’deki defile sonunda diğer tasarımcıların işlerini inceledim. Bu kadar renkli, cesur styling çalışması yapan olmamıştı. İnsanlar bu yüzden sevdi koleksiyonu. Önümüzdeki sezonlarda da aynı dinamizmi görebilirsiniz.

- Bu sezonda iz bırakacak trendler neler?

Sezonun en önemli trendi 'print’. Bunları cesur renklerle harmanladığınızda ortaya çok dinamik işler çıkıyor. Üzerinde desen olan her şeyi çok seviyorum. Bu sene file üzerine yaptığım baskı desenlerimle aşk yaşıyorum. Bunları parça boya takımlarla kombin ediyorum. Teknolojik kumaşları deriyle birleştirmeyi-kombinlemeyi seviyorum. Özellikle kış koleksiyonumda kullandığım parlak deri parçalarımı sezonun en trend parçası olarak görüyorum.

- Pünhan'in hikayesini paylaşır mısınız?

Pünhan "Sır" anlamına geliyor. Hepimizin yok mudur bir sırrı? Vardır elbet... Benim de var, sizin de var! Sır gibi sakladığımız aşklarımız, acılarımız, mutluluklarımız, anılarımız...
Bu koleksiyonu "Sır" gibi sakladığım birine ithaf ettim...

- Turkish Leather Brands ve Vogue Italya’nın işbirliği altında bir koleksiyon hazırladınız. Bu proje nasıl gelişti?

Vogue dergisi editörleri eşliğinde, Türk derisi ve aksesuarları kullanılarak, sektörümüzün yetkinliklerini temsil eden deri giysi, ayakkabı ve moda aksesuarlarından oluşan bir kapsül koleksiyon hazırladım. Turkish Leather Brands sponsorluğunda hazırladığım koleksiyonumu Vogue Dergisi editörleri eşliğinde çok keyifli bir moda çekimine dönüştürdük. Dergide 8 sayfalık bir kampanya çekimiyle Türkiye'nin dokusunu, ruhunu yansıttık. Floransa'da muhteşem bir davetle koleksiyonumuzun lansmanını gerçekleştirdik... Ardından Milano’daki Lineapelle fuarında Türk derisinden yapılan ürünler moda dünyasının beğenisine sunuldu. Başta Duomo di Milano Katedrali’nin dış cephesi olmak üzere İtalya’daki sokaklarda ve en prestijli vitrinlerde Türk derisini tanıtan afişler ve ürünler sergilenmeye başlandı. İtalyan La Rinascente zincirinin en önemli mağazası olan Milano’daki La Rinascente vitrinlerinin tamamen Türk deri ürünlerine ayrıldı. La Rinascente’nin 8 vitrini “A playful Turkish Leather” konseptiyle tasarlandı. Bu vitrinlerden bir tanesinde benim koleksiyonum sergilendi.

- Sizce moda tarihindeki en şık adam kimdi?

Tüm dünyanın ve bu ülkenin tarihindeki gelmiş geçmiş en şık adamı Mustafa Kemal Atatürk'tür...

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.