SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Geçinmeye gönlü olacak insanın!

İki keçinin bir köprüde karşılaştığı ve inatlarından dolayı birbirlerine yol vermedikleri için ikisinin de dereye yuvarlandığı bir masal vardır bilirsiniz..

Aslında bazen masallarda iletilen çok güzel mesajlar vardır. Bu masalın bir de şarkısı vardır ya, sonundaki mesaj çok hoşuma gider mesela :)

Ne olur sizce? :)

Ben söyleyeyim mi ne olur.. İnat yapıyorum derken bazen elinden çok güzel fırsatları kaçırabilir.

Benim dediğim doğru inatlaşmasıyla beyaza siyah diyen bir adam başkalarının gözünde kendini küçük düşürebilir.

İki tarafında tartışmayı kaybetme duygusu yaşıyor olması -neticesinde güzel bir ilişki bozulabilir.

Ve bunun gibi liste uzayıp gidebilir hayatımızda pek çok şey bu inatlaşmalardan ötürü çıkmaza girebilir...

İlk önce insan bunun yani inatlaşma içinde olduğunun farkında ve bilincinde olması lazım. Sonrasında şunu düşünmeli haklı olmamın ne faydası var?

Size ters gelen bir şey söylendiğinde durumu hemen kişisel algılamadan, bu da onun düşüncesi deyip geçebilmeyi bilmek gerekir. Ama öyle mi, bizler onu kendi dediğimizin doğru olduğuna ikna etmek için bütün enerjimizi tüketiyoruz. Sizi zorla anlamasını beklemeyin. Söylediğiniz şeyi illa ki onaylamasını da beklemeyin. Siz fikrinizi söylersiniz gerisi ona kalmıştır. Şu yaşamda öğrendiğim en önemli şey; bir insan kendi istemediği müddetçe onu değiştirmeniz mümkün değil. Siz ancak ona yol gösterirsiniz . Bununla ilgili sevdiğim bir Fransız atasözü vardır:

"Bir atı suya götürebilirsiniz ama ona zorla su içiremezsiniz."

Nevzat Tarhan okuduğum bir yazısında 4 çeşit insan tiplemesi olduğunu söylüyordu:

Teflon tipi

Sünger tipi

Kauçuk

Ve çamur tipi

Teflon tipindeki bir kişilik kendi yanmaz içindekini yakarmış. Üstelikte teflon nasıl üstünde bir şey tutmaz kayar gider bunlarında başkalarına zarar verdiği halde bundan hiç bir üzüntü duymadığını ve hiç bir suçluluk da hissetmediğini söylüyor.

Sünger tiplerde her türlü olumsuzluğu üzerine çekip her şeyden şikayetçi insan modeli. Sonunu düşünmeden hareket eden, aklına gelen ilk şeyi söyleyen bu yüzden hep gergin olan...

Çamur tipler. Adından belli aslında bulundukları ortamı kirletirler, bulaşırlar iz bırakırlar. Başkalarını üzecek kızdıracak şeyler yapmaktan zevk alırlar diyor.

Son olarak Kauçuk tipler en sağlıklı ideal insan modeli olarak nitelendirerek şöyle tanımlıyor.

İçinde bulunduğu duruma göre uyum sağlarlar. Duruma göre esneklik geliştirebilirler. Stres yönetimi ve sorun çözme becerisi vardır.

Gördüğünüz üzere çeşit çeşit insan tipleri var.

Zor diye tabir edilen insanlarla karşılaşıldığında onları görmezden gelmek yada hayatınızdan çıkarmak iyi bir fikir gibi düşünülebilir. Ancak bu her zaman mümkün olmayabilir, çünkü bu kişi anneniz, babanız, çocuğumuz gibi aile bireylerinden biri olabilir.

Peki pratikte ne gibi öneriler olabilir?

Doğru bir iletişimin en önemli kuralı empati yapabilmektir.

Kişi karşıdakinin gözüyle de bakmayı başardığında ortada aslında tek bir doğru olmadığını fark eder. Ne olursa olsun o da onun doğrusudur.

Herkes anlaşılmak ister bu yüzden anlamaya çalışmak, dinlemeyi de bilmek gerekir. Karşınızdaki kişi aslında haklı ama kendini yanlış ifade ediyor da olabilir.

Herkesle siyaset, din gibi konular üzerinden tartışma yapılmamalı.

Tartışmanın istemeyeceğiniz bir yöne doğru gittiğini hissediyorsanız ortamı bir süreliğine terk edebilirsiniz.

Mizahi bir şekilde konuyu değiştirebilirsiniz..

Dışarıdan bakıldığında bazen ne kadar gereksiz inatlaşmanın içerisinde olduğu daha net görülür. Kişilerde başarabilirse konudan biraz uzaklaşıp yukarıdan objektif bakabilmek bambaşka bir bakış açısı verecektir.

Gerektiğinde özür dilemekten de kaçınmamak gerekir.

Kabul ediyorum yanılmışım, hatalıyım yada gereksizdi bu çıkışım gibi ifadelerle kabul etmek çok zor değil, dünyanın sonu hiç değil inanın.

Sevgiler tüüm kalbimden:)

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Niyetin gücü ve doğru Dua!

Scientific American dergisinde yayımlanan ayna nöron çalışması, yemek yiyen bir kişinin beyin dalgalarıyla yemek yemeye niyetlenen kişinin beyin dalgalarının aynı şekilde çalıştığını göstermiş.

Bu çalışma yemek yeme esnasında beyinde oluşan sinir faaliyetinin düşünce anında da ortaya çıktığını kanıtlamıştır.

Evet son yıllarda Ayna Nöronlar fazlasıyla ispatlandı. Beyin nöron denilen sinir hücrelerinden oluşuyor. Buna göre bir insan karşısında gördüğü bir hareketi kendi yapmış gibi nöronlar ateşlenip harekete geçiyor tıpkı ayna gibi karşıyı taklit edip yansıttığı için de ismini buradan alıyor.

Öyle ki bir insanı limon yerken gördüğünüzde siz yemiş gibi ağzınız sulanabiliyor. Ya da karşınızda biri esnediğinde sizde esniyorsunuz. Gülmek, ağlamak, neşe coşku gibi duygu durumları da buna dahil, karşıdaki tarafından çok çabuk taklit ediliyor.

Bu da bize çok önemli bir şeyi ispat ediyor; beyinde bir şeye niyet etmekle>

Peki NİYET ne demek?

Bir şeyi yapacağınızı zihninizde tasarlayıp bunu yapmayı düşünmeniz NİYETtir

Niyetleri söze dökerek ifade etmek> Niyet çok önemlidir. Niyetinizi belirtmeniz gerekli ki enerji yön bulsun! Sizin ortaya koyduğunuz niyet doğrultusunda çekim yasası harekete geçer ve Niyet istediklerinizi hayatınıza çekmeniz için en büyük araç! Bunu enerjinin düşünceyi takip etmesi olarak düşünün.

Bir niyet ortaya koyduğunuzda ayrıntılara çok dikkat etmek gerekir. Çünkü Yaratıcıya "işte tam da böyle bir şey istiyorum diyorsunuz" ve ne istediğinizi net belirtmelisiniz. Burada "Yaratıcı benim ne demek istediğimi bilmiyor mu" gibi bir düşünce aklınıza gelebilir... Evet tabi ki biliyor ancak istememizi de istiyor öyle olmasa idi DUA sistemini kurmazdı. Ancak siz "benim için en iyi olacak şekilde..." dediğinizde, isteğiniz size başka şekillerde de gelebilir. Çünkü o sizin için neyin doğru olduğunu biliyor.

En başta zihin yapınızı değiştirmeniz gerekiyor, çünkü siz nasıl bir inanç taşıyorsanız o doğrultuda Kuantum evrene enerji yayıyor, yaydığınız bu düşünce de yaşamınıza mutlaka dönüyor.

Sonuç istediğiniz gibi olmuyorsa Niyetinizin olmamasını engelleyen daha baskın bir inanç taşıdığınıza işaret eder.

İsteklerim olmuyor derken acaba biz istemeyi bilmiyor olabilir miyiz?

Araba almak istiyorsunuz bunun için niyet ediyorsunuz ama içinizden de "o kadar param yok nasıl olacak ki?" dediğinizde bu niyetinizi farkında olmadan iptal ediyorsunuz.

Bununla ilgili çok hoşuma giden bir menkıbe paylaşırım zaman zaman:

Kalpten bir şey dilediğimizde Yaradan bunu mutlaka duyar ve ismimizin yanına not düşer

- Ayşe'ye bir ev!

Sonra karamsar bir anımızda isyan ederiz "Hadi canım nereden ve nasıl olacak ki?"

Yaradan yine bizi duyar ve ismimizin yanına not düşer

-Vazgeçti!

Negatif Kuantum yansıması yapıyorsunuz!

Bir şeyin olacağından şüphe duyduğunuzda> Sonuç olarakta güçlü inancınız baskın çıkıyor. İnançlarınız bilinçaltındaki düşünce kodlarınızdır! İnancınızın tam olması gerekir, siz nasıl olacağı kısmı ile ilgilenmeyin. O bir şekilde yol bulup size gelecektir..

Bir kez Niyet ettikten sonra olacağına dair en ufak şüphe duymayın. Endişe korkudur. Korku da karanlık enerji.. Dolayısıyla duyduğunuz şüphe size karanlık enerjiyi çeker!

Richard F. Ames isteklerimize ulaşmanın ve DOĞRU DUA etmenin 7 anahtarını şöyle özetliyor!

1- Net odak

Odağınızın net olması enerji alanlarına odaklanma konusunda yardımcı olur. Kuantum fiziğinde buna Heisenberg prensibi denir. Dikkatl izlenirse buna gelişigüzel parçacıkların düzenli biçimde hareket ettikleri görülür. Bakışınız ne kadar net olursa alanın bize geri dönüşü o kadar etkili olacaktır. Duanın öncesinde gerçekten ne istediğinizi belirleyin ve sonuca odaklanın.

2- Niyet

Neden bu sonucu istediğinizi kendi kendinize sorun. En derin niyetiniz yada isteğiniz nedir? Neden?En derinlere inene kadar incelemeye devam edin. Sonrada o en alttaki nedene odaklanın Örneğin: Yeni bir ilişki istiyoruz ama niyetimiz sevilmek o halde önce kendimizi sevmeyi öğrenmeliyiz, bunun için dua edelim

3- Sessizlik

Her türlü iletişimde sessizlik çok önemlidir. Çünkü değerlendirmeye ve anlamlı sonuçlara ulaşmaya olanak sağlar. Dua içinde aynı şey geçerlidir, dua sizin ilahi olanla iletişiminizdir. Bu sessizlik anlarında çok değerli iç görüler ortaya çıkar.

4- Dinlemek

Dua ederken dinlemekte çok önemlidir. Bazen korkularımız, isteklerimiz, şikayetlerimiz ağımızdan dökülüverir. Ancak sessizce dinleyince bazen iç rehberimizden hiç aklımıza gelmeyen çözümler gelebilir.

5- Teslim olma

Bir çocuk kırık bir oyuncağını anne babasına getirdiğinde style="margin: 0px;">

6- Şükran

Şükran duygusunun gücü inanılmazdır. Probleme değil sonuca odaklanmamızı sağlar. Bilimsel araştırmalarla da kanıtlandığı şekilde istenen sonuca odaklanmak çok güçlüdür.

Zihnimizdeki konunun sadece öznesi olduğumuza göre neden probleme odaklanmak yerine sadece sonuç için şükran duymayı denemiyoruz? Şükran duygusu ile aynı zamanda tansiyonunuzu düşürecek stresiniz azalacak ve daha yoğun huzur duygusu iinde olacaksınız.

7- Esneklik

Büyükbabam genellikle bizim yanlış dua ettiğimizi ancak Yaradanın doğruyu duyduğunu söylerdi.Örneğin finansal bir sıkıntı yaşıyor olabilirsiniz ve bunun için bir maaş artışı bekliyor olabilirsiniz. Ancak çözüm yepyeni bir iş ya da kredinizde bir ödeme planı değişikliği olarak gelebilir. Duanızı bitirince gözlerinizi açın zira yanıtlar beklediğinizden farklı bir şekillerde gelebilir.

Sevgiler tüüm kalbimden:)

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Şivliliği duydunuz mu?

Bu hafta marketlerde şekerlemelerden oluşan dev kuleler dikkatimi çekti.. İnsanlar bu şekerlemelerden almadan geçmiyorlardı.. Bu kadar ilgi olmasını açıkçası promosyon falan herhalde diye düşünmüştüm:)

Dün akşam eve dönerken bu defa başka bir şey dikkatimi çekti. Bir çok yerde ateş yakılmış etrafında insanlar çember olmuş eğleniyorlar. Çocukların elinde ışıklar yanan uzun sopalar sokaklarda geziyor, kimileri ateşten atlıyor... Mahallede tam bir şenlik havası! Ayrıca tüm diğer mahallerde durum böyle...

Bir şeyler kutladıkları çok belli ama biz yabancıyız ya anlam veremiyoruz.

Daha önce bahsetmiştim geçici görevle bir süredir Konya'dayız. Dolayısıyla gördüklerimiz hakkında en ufak bir fikrimiz bile yoktu. Sonra öğrendik ki Şivlilik denilen Konya'ya has, unutulmadan yaşatılan çok hoş bir gelenekmiş bu. Öğrendiklerimle gördüklerim açıklığa kavuşmuş oldu :) O kadar hoşuma gitti ki sizlerle de paylaşmak istedim.

İlk aşama hazırlık aşaması.

Konya'da üç aylar yaklaşırken market, bakkal, pazarlarda Şivlilik günü denilen bu özel gün için hazırlığa başlarmış. Benimde markette gördüğüm bu çikolata gofret ve şekerlerden oluşan ürünlerden herkes kendi gelir ve bütçesine göre alışveriş yapılırmış.

İkinci aşamada Regaip kandilinin olacağı günün bir gün öncesi, akşam namazı sırasında ateşler yakar etrafında toplanır ve eğlenirlermiş. Buna Fener alayı diyorlar.

Ve son aşama Regaip gününün sabahına da çocuklar mahallede tüm kapıları dolanarak Kendileri için hazırlanan bu şivlilikleri toplarlarmış.

Düşünsenize bir çocuk için bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi ellerinde poşetler kapı kapı geziyorlar ve herkes onlara şeker çikolata gofret veriyor...:)

Bunu gördüğümde aklımdan geçen tek şey şu oldu

Keşke bu gelenek Türkiye genelinde yayılsa da tüm çocuklar bu mutluluğu yaşasa!

Ayrıca böyle güzel bir geleneğin unutturulmadan yaşatılması gerçekten takdire şayan!

Güzel olan her şeyin katlanarak çoğalması ve örnek olması dileği ile paylaştım:)

Sevgiler tüüüm kalbimden,

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

28 Mart Koç burcunda bir Yeni Ay!

Koç burcunda bir Yeni Ay ne anlama gelir?

Ulaşmak istediğimiz hedeflerimize ulaşabilmek ve başlatmak istediğimiz konuları başlatmak için muhteşem enerji verir!

Ayrıca Koç burcu baş ile ilgili olduğu için: bu yeni ayda beyin, yüz, gözler, burun gibi rahatsızlık duyduğunuz konulara çalışmak şifalandırıcı olacaktır.

Çok güçlü bir yeni ay bu!

25 Mart itibari ile Koç burcunun kalbinde Venüs ve Güneş kavuşumu oldu. Bu ayrı bir güzel haberdi ki

28 Martı takip eden 3 gün boyunca ise muhteşem bir başka güzel bir enerji ortaya çıkarıyor.

Çünkü 30 Mart Perşembe günü Regaip kandili.

Regaip Arapça bir kelime ve re ga be kökünden geliyor. Re ga be kelime olarak herhangi bir şeyi istemek arzulamak onu elde etmek için çabalama anlamına geliyor.

Ekilenlerin biçileceği, beklenilene kavuşulacağını müjdeliyor adeta... Bir çoğumuz bu yeni ayla birlikte harika bir sayfa açacak maddi manevi ve hatta bekarlar ruh eşlerini bulabilecekler bana göre:)

Şimdi sizle bu yeni ayı değerlendirmek için bir çalışma paylaşacağım.

Yeni ayın gerçekleştiği saatlerde (05:59) bir kağıt kalem alıyoruz ve kağıda dileğimizi açık ve anlaşılır şekilde yazıyoruz. Dileğimizin bir tane olması konsantre olmamız açısından her zaman daha iyidir.

Dileğimizi yazdığımız kağıdı bir bardak suyun üzerine kapatıyor bir gün boyunca bekletiyor ertesi gün o suyu içiyoruz.

Ve esma enerjileri ile çalışmak!

Yeni ayda okunması önerilen esmalardan en önemlisi Ya Fettah' tır

Ya Fettah esmasını 489 adet 40 gün boyunca zikretmek (hiç ara vermeden) hayatınızda tıkanıklık oluşturan her ne varsa açılmasını sağlar.

İstediğiniz her ne ise ona ulaşmanın en kolay en etkili yolu budur! Ve bu Koç burcu yeni ayını dilekleriniz için kaçırmayın. Elinizden geldiğince değerlendirmeye çalışın... Bu kadarını söylüyorum:)

Her defasında ne için yapıyorsanız niyetinizi tekrar etmeyi unutmayın.

Sevgiyle,

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

"Tesadüf" öylesine karşınıza çıktı demek değildir!

Deepak Chopra der ki:

Karşınıza çıkan her kişi, her olay, yaptığınız her seçim sizi bambaşka yerlere taşır.

Bazen işler içinden çıkılmaz bir hal aldığında çok zorlamamak akışına bırakmak gerekir.

Çünkü yaşadığınız her şeyin bugün için ne anlama geldiğini ancak geriye dönüp noktaları birleştirdiğinizde -resmin bütününü ancak o zaman görür ve anlarsınız.

Ve o zaman bazen olmasını istediğiniz ama olmayan o şey için şükredersiniz.

Hiç istemediğiniz bir şeyi neden yaşadığınızı ama aynı zamanda sizin gelişiminize nasıl katkıda bulunduğunu görürsünüz.

Hayatın sadece bir noktasına takılı kalmak doğru değildir. Sizin göremediğiniz bir plan vardır. Kaybedilen her şey, biten her ilişki bir başkasının müjdecisidir.

Yaşamda hiç bir şey tesadüf eseri değildir. İç enerjimiz neyse dışarıda da onu yaşarız.

Hayatımıza giren karşılaştığımız bazı insanlarda aynalık görevi yapar bize...

Peki bunu nasıl ayırd edeceğiz değil mi?

Formül çok basit aslında.

Eğer karşımızdaki kişide gördüğümüz davranış bizi rahatsız ediyorsa o bizimle alakalıdır.

Eğer hiç bir şekilde sizi rahatsız etmiyorsa karşıdakinindir o sorun!

Rahatsız olduğumuza göre anladık- Sorun bizimle alakalı ve biz bunu nasıl dönüştüreceğiz?

Aynalık enerjisinin dönüşümü kabul enerjisiyle gerçekleşir. Bir kere siz aynalığınızı gördüğünüzde ve durumu onayladığınızda bu durumu sevgiye dönüştürmeye niyet ettiğinizi beyan etmeniz dönüşümü başlatacaktır. Bu kadar da kolay! Kabul ve Niyet!

Karşımıza çıkan hiç kimse tesadüf eseri değildir. Eğer sürekli tekrar eden bir durum varsa bir şey anlatmaya çalışıyor olabilir. Aksi takdirde evrensel kural gereği siz durumu görene kadar aynı olay size farklı kişilerle kendini tekrar edecektir.

Hz Lokmana sormuşlar bu edebi kimden öğrendin?

Bu bizim ruhsal tekamülümüze hizmet eden bir fırsat aslında...

Tabi o da fark edebilene!

Sevgiyle,

Nur Demir

https://www.facebook.com/NrlStyle

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

Yazının devamı...

Baltaya gerek yok sözlerin yeter! :)

Solomon adalarında yaşayan yerlilerin çok ilginç bir ağaç kesme yöntemleri var.. Elektronik testere gibi teknolojik nimetlerden mahrum oldukları için, baltayla da kesemeyecekleri kadar kalın bir ağaç olduğunda ne yapıyorlarmış biliyor musunuz?

Üfleyerek deviriyorlarmış!

Evet evet yanlış duymadınız üf-le-ye-rek :)

Ağacın bir ruh taşıdığına inanıyorlarmış (- ki öyle) etrafına geçip halka oluyor ve hep bir ağızdan ağaca kötü sözler fısıldıyorlarmış. Bu kötü sözlerin ağacı üzdüğünü ve ruhun ağacı terk edeceğini düşünüyorlarmış.

Ve gerçekten de öyle oluyormuş, bir süre sonra ağaç kurumaya başlıyor ve devriliyormuş.

Söz baltadan daha yaralayıcı olabiliyorsa; kullandığınız sözlerin kendi üzerinizde ve karşınızdakinin üzerinde nasıl kısıtlayıcı etkisi olabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Peki, kullanılan sözlerin böyle bir gücü varsa neden bunu olumlu yönde kullanmayalım ki değil mi?

Bir çok insan bunu nasıl yapacağı konusunda ne yapacağını bilemiyor. Haklısınız da. Çocukluğumuzdan itibaren hepimizin diline öyle yerleşmiş ki durup dururken sözlerimizle kendimizi baltalıyoruz! (Hayatta yapamam, olmaz, lanet olsun, kahretsin, bende şans olsa!!!)

İlk olarak kendimizle bir anlaşma yaparak başlayacağız, bundan böyle kullandığımız tüm sözlerimizde ve düşüncelerimizde sadece olumlu olmaya niyet ederek ilk adımı atacağız. Sonrasında aklımıza her olumsuz bir kelime geldiğinde bunu olumlusuyla değiştireceğiz. Bu biraz dikkat ve farkındalık istiyor. Ama emin olun kısa bir süre sonra insan yarı yarıya aşama kaydediyor. Hatta çevrenizdekileri bile uyarmaya başlıyorsunuz. :)

Bu kendinizle ilgili olan kısımdı.

Aynı zamanda Kullandığınız kelimelerde olumlu olduğunuzda insanlarla ilişkilerinizde bile farklılıklar göreceksiniz..

Örneğin birisi ile tartışma olduğunda karşınızdakini suçlayıcı bir tavır içinde olmak karşıdakini daha fazla gerecektir. "sen işte hep böyle yapıyorsun..." diye başladığınız bir cümlenin sonrasından hayır beklemeyin:) Bi kere geçmişi de işin içine karıştırdığınızda karşıdaki insan suçlandığı için direnç oluşturur ve direk savunmaya geçecektir. Oysa bunun yerine, geçmişi hiç karıştırmadan "bu davranışın beni üzdü" deyip sadece o an üzerinden durum değerlendirilmeli. Suçlayıcı bir tavır içinde olmadan sözlerinizi karşıya ilettiğinizde sizi daha rahat dinlediklerini fark edeceksiniz.

Eğer o an gerçekten çok kızgın iseniz tartışmaya "şu an çok gerginiz daha sonra konuşalım" diye nokta koyup, daha sakin bir zamanda konuyu gündeme getirmelisiniz. Aksi takdirde istemediğimiz şeyler söyleyip pişman olabilir işlerin daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olabiliriz. Cümle kalabalığı yapmak yerine kısa ve öz bir şekilde sıkıntınızı veya karşı taraftan talebinizi dile getirmeniz daha akılcı olur. Çünkü laf uzadıkça yine sarpa sarma ihtimali var:)

Konuşmalarınızı her zaman olumlu başlatın, birisine olumlu söylediğiniz her şey ve bu enerji size dönecektir. Aynı şekilde olumsuz söylediğiniz her şey ve bu enerji de size geri dönecektir. Eleştirme, yargılama ve düzeltme huyunuzdan vazgeçin! Her zaman haklı çıkmak zorunda değilsiniz. Haklı olmaya çabaladığınız da aranızdaki tartışma daha da alevleniyor. Oysa bir an durup düşünsek belki ikimizde farklı açılardan kendimize göre haklıyız.

Kimi zaman gerçekten; Haklı olmak değil, mutlu olmak daha önemli!

Sevgiyle,

Nur Demir

https://www.facebook.com/NrlStyle/

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

Yazının devamı...

12 Mart'ta Başak burcunda Dolunay!

Her Dolunay bulunduğu burcun özelliklerine göre farklı enerji ve konulara ev sahipliği yapıyor.

Bir Başak dolunayı yaklaşmakta...

Başak burcu Merkür tarafından yönetildiği için daha çok çalışma hayatımız, eğitimimiz gibi konuları ön plana çıkarır. Bu gezegen haberleşme ile ilgili tüm konuları da kapsar. Sadece İletişim ile ilgili konularda yanlış anlaşılmalar olabilir. Merkür ve Satürn karesi sebebiyle..

Ayrıca sağlık ile ilgili konularda özellikle diyet yapmayı düşünenler için Bu Dolunay sonrasında rejime başlamak idealdir. Dolunayın sonrasında Ay küçülen faz dönemine geçtiği için gelişim tüm canlılarda yavaşlıyor bizde bunu diyet yaparak değerlendirebiliriz.

Dolunaydan sonraki 21 gün boyunca Her gün şu olumlamayı yapabilirsiniz. Faydasını göreceksiniz.

"İstediğim gibi ince ve sağlıklı bir bedende olmayı seçiyorum. Her gün sağlıklı bir şekilde inceliyorum."

*Bu arada yediğiniz yemekten asla pişman olmayın. Bu bana kilo yapacak endişesi ile yemeyin.

Her dolunayda olduğu gibi bu dolunayı da şifalandırmak istediğimiz rahatsızlıklarımız ve bilinçaltı çalışmaları yaparak değerlendirebiliriz. Özellikle bir Başak dolunayı ruhsal sorunları çözmek için güzel enerjiler verir.

Dolunayda en etkili çalışma duyguları, öfke, kızgınlık, endişe korkuları bir kağıda yazıp yakmaktır.

Kağıdı yakmak temizlenmeyi, arınmayı, şifalanmayı, oluşturduğunuz blokajları kaldırmayı sembolize eder. Bunu yaparken "korkumu sevgiyle serbest bırakıyorum, bu duygu artık benim gerçeğim değil. Diye tekrar edin. Bir kaç kez bunu tekrarladıktan sonra sonucuna şaşıracaksınız. Çünkü sizi etkileyen tüm korku endişelerinizin şifalandığını ve sizi artık etkilemediğini göreceksiniz. Tabi bunu hemen sonrasında beklemeyin bu bir süreç. Ve çok kısa bir süre içinde kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz.

Bir çoğuna saçma gibi görünse de aslında bu bir tedavi yöntemi. Korku ve endişeler vardır ve bu duygularla yüzleşilmesi gerekir. Siz içinizde bu sorunlarla cebelleşirken içinize attığınız dertlerinizi kağıda aktardığınızda bu düşünceler somut hale geliyor. Duyguların boşalımı söz konusu. Öfke endişe, korku gibi duyguları vücutta tutmak yerine bir şekilde dışa vurulması sağlanarak arınma gerçekleşiyor. Üzerine birde yaktığınızda bilinçaltı artık bittiğine yok olduğuna dair ikna oluyor.

Ay Başakta Dolunayda ince ve kalın bağırsaklar, Pankreas, sinir sistemi ile ilgili organlarda oluşan her türlü rahatsızlıklara çalışmak etkili olacaktır. Dolunayın gerçekleştiği saatlerde elinizi şifalandırmak istediğini bölge üzerine koyup (Bunu yaparken gözlerinizi kapatın) ve evrenden beyaz parlak ve şifalı bir ışığın oraya aktığını arındırarak temizlendiğini hayal edin. Dilerseniz bu esnada Allahın Ya Şafi, Ya Kuddüs, Ya Nur esmalarını sayısız zikredebilirsiniz.

Bu Dolunay da okunacak esmalar

Rauf: İlişkilerde sevgi ve merhamet verir

Fettah: Maddi manevi Tüm kapıları açar.

Azim: Yüksek makam, mevki ve başarı verir.

Sevgiler,

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Evimde negatif enerji var mı? Varsa nasıl anlar, nasıl temizlerim? İşte bu 3 basit yöntemle!

Enerji dendiğinde en çok merak edilen konuların başında şu sorular gelir.

Evimde negatif enerji var mı? Varsa nasıl anlarım?

Cevap çok basit aslında.

Eğer o mekanda huzursuzluk hissi, insanlar üzerinde bir ağırlık, çok fazla tartışma, çok fazla hastalıklar, uykusuzluk yada uyuduğunda kötü rüyalar görme gibi sürekli tekrar eden bunlardan biri bile varsa ve yakın zamanda eğer evde bir ölüm olayı gerçekleştiyse mekanda negatif enerji olabilir ve temizlik yapılması gerekir.

Bir diğer şeyde yeni taşınılan evlerde (daha önce ne yaşandığı bilinmediği için) oturmadan mutlaka bir önceki yaşayan insanların enerjisinden arındırmak.

Dışarıya çıktığımız her an gerek toplu taşıma araçlarında gerek negatif enerji olan ortamlardan negatif enerjiler üzerimize yapışıyor. Ve eğer bir insanın aurası zayıfsa orada delikler oluşuyor bu deliklerden çok daha çabuk giriyor bu negatif enerjiler.

Dünyada pek çok kültürde çağlardan beri enerjisel temizlikler yapılmakta. Tüm kültürleri incelediğinizde pek çok enerji temizliği yöntemine rastlayabilirsiniz.

Ben size en çok uygulanan ve en fazla fayda görülen 3 tanesinden bahsedeceğim.

En çok bilineni ve benimde en fazla bahsettiğim Adaçayı.

Adaçayı latince salvia yani iyileşmek kelimesinden geliyor. Yüksek bir titreşime sahip bu bitki tüm düşük titreşimleri üzerine toplar. Aynı zamanda adaçayının özü içerisinde bulunan sinirleri yatıştıran yağ bu maddeler yakılmasıyla ortaya çıkıyor. Müthiş derece sakinleştiren ve dinlendirici etkiye sahip bu yağ sizi uyuşturmuyor tam tersi zihni açıyor. Adaçayına bilgelik bitkisi denmesinin sebebi de bu...

Aslında defalarca bu konuyla ilgili yazdım ama konuya ilk defa denk gelmiş olan birini düşünerek en baştan yazalım:)

Adaçayını nasıl kullanıyouz.

Başlamadan önce niyet edilmesi önemlidir. Enerjilerle çalışmanın ve yönlendirmenin en önemli şartı NİYET.

"Negatif enerjilerden evimi veya kendimi arındırmaya niyet ettim" gibi basit bir niyet yeterli.

Alanı temizlemek için Adaçayını bir kase içerisinde yakıyor ve çıkan dumanı o alana yayılmasını sağlıyoruz. Bu konuda sezgilerinize güvenin. Buna izin verirseniz sizi nerenin ve ne zaman temizlenmesi gerektiğine dair yönlendirecektir. Bunun dışında çok fazla kullanılan alanlar olabilir, özellikle koridorlar, salon ve yatak odaları, evinize herhangi bir misafiriniz gelip gittikten sonra kendinizi ağırlaşmış hissettiğinizde yapabilirsiniz.

Bunun dışında ikinci bir uygulama:

Cam bir bardak içerisine bir tatlı kaşığı tuz koyup yarıya kadar sirke dolduruyorsunuz. Aynı oranda su koyarak üstünü tamamlıyorsunuz. Bu karışımı evinizde özellikle de görünmeyen bir köşeye koyuyorsunuz. 24 saatten sonra evinizdeki tüm negatif enerji bu suya çekilecek ve evinizin enerjisi temizlenecek.

Neden görünmeyen bir köşe çünkü negatif enerji daha çok buralarda toplanır. Bu arada evde tozun biriktiği yerlerde negatif enerjiyi toplayan alanlardır.

Ne kadar zamanda bir yapılabilir?

Aslında suyun renginde bir değişim varsa (kararma ve lekelenme gibi) hiç bekletmeden dökün ve yenileyin. Ama herhangi bir değişim yoksa ilk haftalarda bir kaç günde değişin daha sonra bunu rutin haline getirdiğinizde evinizde fazla negatif enerji eskisi kadar olmayacağı için daha uzun aralıklarla yenileyebilirsiniz.

Bunun için de aynı şey geçerli sezgileriniz sizi yönlendirecektir aslında... Mesela evinize çok fazla arkadaşınız geldiğinde, evde tartışma olduğunda, üzücü bir olay yaşandığında, evde gerginlik hissettiğinizde gibi...

Ben haftada bir suyu WC ye döküp, yenisini hazırlıyorum mesela.

Ve son olarak bir limonu ikiye kesiyoruz. Yarısının içine tuz koyuyor ve bir kase içinde yine odanın bir köşesine koyuyoruz. Bu da yine mekanın enerjisini temizleyen, yükselten ve sizin ruh halinize pozitif yönde tesir eden müthiş bir uygulama.

Yatak odanıza başucunuza koyarsanız siz uyurken, gün boyunca üzerinizde biriken negatif enerjiyi temizleyerek taptaze bir enerji ile güne başlamanızı sağlar. Ve gerçekten mışıl mışıl, huzurla uykuya dalmanıza yardımcı olan sihirli bir formül bu.

Hatta limon tuzla etkileşime girdiği için odadaki mikrıopları da öldürdüğü söyleniyor.

Yaşam alanlarınızda düzenli aralıklarla bu uygulamaları yaparsanız emin olun evinizdeki ve kendinizdeki huzuru, dinginliği bariz hissedeceksiniz.

Ayrıca Enerjiyi bir önceki haftadan temizlemek yeni haftada tüm güzel olasılıkları da hayatınıza davet edecektir.

Sevgiler,

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.