SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

12.01 2017 de Yengeç Dolunayı

Muhyiddin Arabiye göre Dünyanın burcu Yengeç burcudur!

O bakımdan bu Yengeç Dolunayı Dünyamız için özel bir önem arz eder.

Atalarımız Ayın biyoenerjik dalgalarına önem vermiş ve günlük yaşantılarında ona göre davranmışlardır.

Dolunayda enerji potansiyeli en yüksek seviyededir ancak bu enerji zorlayıcı yöndedir. Ay’ın insan üzerindeki güçlü çekim kuvveti negatif yönde etkiler. Sular üzerindeki çekim gücü insanlar üzerinde vücuttaki sıvı miktarının çoğalmasına yol açar. Bu da ruhsal olarak gelgitler yaşamamıza neden olur..

Ani kararlar vermekten kaçının. Özellikle tutulma anı yaklaştıkça duygular yoğunlaşacaktır.

Geçmişten gelen bilinçaltınızın derinliklerindeki bazı olaylar depreşebilir. Bugüne değin hiç aklınıza gelmeyen bir şeye bugün kafanızı takabilirsiniz. Gerginlikler olabilir. Bu da insanlarla olan ilişkilerinize yansır.

Bilinçaltınızı şifalandırmak adına, İç dünyanızda yer etmiş geçmişe yönelik sizi rahatsız eden negatif olayları arındırma çalışmaları yapmak yada korkularınıza yönelik şifalandırma çalışmaları yapmak bugün için çok uygundur..

Şifalandırmak istediğiniz tüm rahatsızlıklara çalışmak ve ruhsal yaralarımızı iyileştirmek içinde çok uygun enerjiler var.

Bugüne kadar yapabileceğiniz en güzel arınmayı yaşayacaksınız.

İster dua, meditasyon ve esma zikir çalışmalarıyla isterseniz doğaya çıkarak yürüyerek, kendinizi topraklayarak, isterseniz bu zamana kadar size anlattığım arınma duygusal bağlardan özgürleşme metodlarından herhangi biriyle çalışarak kendinizi şifalandırabilirsiniz.

Dolunay Ayın en dolgun olduğu 2 günlük zamandır. Bu zaman zarfında enerji çok yoğun olduğu için bu iki gün enerji akışı devam eder. Dolunayda ay hangi burçta ise o burca ait konuları ve hastalıkları çalışmamız lazımdır.

Yengeç burcunda ise:

Aile ilgili her türlü konuya işaret eder, aile içi huzur ve bağlarını güçlendirmek için, Ay anneyi ve kadını temsil ettiği için Annemizle veya bir yakınınızla ilgili her türlü soruna çalışmak çok uygundur.

Akciğer, karaciğer, mide, safra kesesiyle ilgili problemleriniz varsa Yengeç burcu Dolunayını kaçırmayın şifalanmak iki kat fazla etkili olacaktır enerji açısından.

Hemen hemen tüm kültürlerin ortak inanışına göre o gecede AY kutsal sayılan şifa enerjisi taşıyan bir ışık yayıyor.

Rahatsızlıkları olanlar Dolunay akşamından bir tas su koyar ve ay ışığına bırakırsanız ve inancınıza göre o suya birde dualar (esma) okursanız muhteşem şifa veren yenileyen bir iksiriniz olur.

Bu Dolunayda Okunabilecek esmalar

Ya Rahman: Okuyan kimsenin kalbine Huzur dolar.

Ya Vedüd: Sevgi enerjisi yayar.

Ya Vasi: Bolluk, bereket, başarı ve uzun ömür verir.

Ya Hafiz: Okuyan kişi etrafında Korunma kalkanı oluşturur.

Ayrıca dünyamızın burcunun Yengeç olduğunu söylemiştim.

Dolayısıyla bu Yengeç burcu Dolunayını Dünyamız için hep birlikte güzel bir Meditasyon yaparak değerlendirelim isterim:

Dünyanın daha güzel bir yer olabilmesi için tüm olumlu değişiklikler bilinçle başlar.

Toplumun daha iyi bir seviyeye ulaşabilmesi için bu değişime katkıda bulunabilirsiniz.

Olumsuzluklara odaklanmak sadece var olan olumsuzluğu çoğaltır. Oysa tam tersi olumlu şeyler düşünür ve yine güzel şeylere odaklanırsak dünyamızda olumlu olacaktır.

Bu meditasyonun amacı da dünyanın frekansını yükseltmek şifalandırmak içindir. 12 Ocak akşamı Saat: 22:45 de (isteyenler bireysel olarak başka saatlerde de yapabilir.)

Bu çalışma için öncelikle çalışma detaylarını dikkatlice okuduktan sonra kendinize sessiz ve mümkünse elektronik aletlerden uzak bir ortam seçin

Gözlerimizi kapatalım ve dörde kadar sayarak burnumuzdan derin bir nefes alalım.

Aldığımız nefesi yine dörde kadar tutarak ve yine dörde kadar sayarak bu nefesi burnumuzdan bırakalım.

Bunu dört defa tekrarlayacağız ve sonrasında

Şimdi bulunduğumuz yerden yükseldiğimizi gökyüzüne doğru uçtuğumuzu ve atmosferi geçip orada yumuşak beyaz bir bulutun üzerine oturup ve oradan dünyaya baktığınızı hayal edin. Dünyayı mavi ve yeşil renklerle görün. Sonra kalbinizden çıkan pembe bir ışığı yani sevgi enerjinizi dünyaya gönderin. Bu ışıkla tüm dünyayı çevreleyin tüm canlıların şifalandığını hayal edin. Herkesin çok mutlu huzurlu ve gülen yüzleriyle elele tutuştuklarını hayal edin. Ve şu cümleleri (buna benzer olumlu cümlerde olur) tekrar edin.

BEN HUZURLU BİR TOPLUMDA YAŞIYORUM

BÜTÜN ÇOCUKLAR GÜVEN VE NEŞE İÇERİSİNDE HERKES İYİ BESLENİYOR.

HERKESİN YAŞAYABİLECEĞİ BİR YERİ VAR.

HERKES İÇİN ANLAMLI BİR İŞ VAR.

HERKES KENDİSİNE DEĞER VERİYOR VE SAYGI DUYUYOR!

Verdiği tüm güzellikler için yaratıcıya teşekkür edin.

Derin bir nefes alın verin

Ve evinize dönün. Hazır olduğunu an gözlerinizi açabilirsiniz..

*Olumlama Louise L Hay'in Düşüncenin iyileştirici gücü kitabından alınmıştır.

Yazının devamı...

Kalbimizle dünyayı değiştirebiliriz!

"İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi SEVMEDİKÇE iman etmiş sayılmazsınız."

Sevgili Peygamberimiz bu sözüyle ne demek istiyor sizce?

Cennete girmenin ve dahi cennet gibi bir dünyada yaşamanın tek yolunun sevgiden yayılan enerjiden geçtiğini...

Benim anladığım bu...

Hayatta iki büyük kutup var POZİTİF VE NEGATİF.

Ve İki büyük enerji var SEVGİ ve NEFRET (korku ve endişede buna dahil)

Kalp her zaman sevginin sembolü sayılırdı. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar kalple ilgili bir gerçeği daha ortaya çıkardı.

Kalbin manyetik alanının beyinden 5000 kat daha geniş olduğunu!

Beynimiz bile tüm sinyalleri kalpten alıyormuş.

Kalbimiz inançlarımızı ve duygularımızı elektromanyetik titreşimlere ve dalgalara dönüştürüyor ve Kalpten çıkan bu elektrik sinyalleri, insanın bütün hücrelerine olumlu veya olumsuz tesir ediyor, aynı zamanda sizinle 50-70 santimetre mesafe içinde kalan diğer insanların duygu ve düşüncelerine de tesir ediyor...

Şöyle bir şey okumuştum.

İnsanların kalpleri bileşik kaplar kanununu andırır. Birbirine açık bir kanalcıkla bağlı olan kaplardan birine hangi sıvı konulursa diğer kaplara da aynı sıvı geçer. Kalplerde bu özelliği taşır. Birbirine bir takım duygularla bağlı olan iki kimseden biri öteki için ne düşünüyorsa o da beriki için aynı şeyi düşünür.

Min kalbî ilâ kalbike sebila.

"Benim kalbimden senin kalbine yol vardır."

"Düşünün ki bir insanın negatif hali çevresinde bulunan herkesi etkiliyor. Veya tam tersi bir insanın pozitif hali çevresindekilere de bulaşıyor.

Bir kere nefreti seçtiğinizde bir daha nefret üzerinden ilerler her şey. Çünkü: "Benzer daima benzeri çeker!"

Sürekli öfkeli ve nefret dolu söylemlerle sadece olanı körüklediğinizi bilin istedim.

Kalbimiz inandığınız ne varsa kodlayarak evrene yolluyor. Dolayısıyla İç alemimizde sahip olduğumuz her şey, dış alemde de karşımıza çıkıyor.

Çünkü dış dünya her zaman iç alemimizi yansıtır.

O zaman diyorum, kalbimizle her şeyi değiştirebiliriz. Kalbimizle dünyayı değiştirebiliriz!

Ramana Maharshi

Yazının devamı...

Neden, nasıl gibi sorularla meydan okumayın, durduk yerde kendinize karma yaratmayın!

Her şey birbiri ile bağlantılı bu yüzden bir düşünce evrendeki tüm bağlantılı enerjileri çağırabilir.

Size ters gelen bir şey duyduğunuzda eleştirmeden önce hemen durun ve susun!

Neden, nasıl gibi sorular sormayın ya da "ben asla - katiyyen - kesinlikle böyle yapmazdım" gibi iddialı cümlelerle sisteme meydan okumayın.

Bu düşüncelerin aklınıza gelmesi normaldir, bırakın gelip geçsinler. Üstünde ısrarla durup dillendirmeyin. İnanmayı seçmediğiniz sürece bir güçleri olamaz.

Soruya çevirmeyin. Durduk yerde kendinize karma yaratmayın.

Kendinize yeni deneyimleri böyle oluşturuyorsunuz.

Siz orada konuyla ilgili bir soru yönelttiğinizde hanenize deneyimletilmek üzere yazılır.

Bu sistemde her şey karşılıklar esasına göre işler.

Söylediğiniz ve yaptığınız her şey er yada geç size döner.

Sorarsanız cevabı gelir.

Bizzat yaşayarak alırsınız cevabı. Hayatınızı kilitleyen en önemli şeylerden biri budur!

Bazıları anlamaz ve "neden bu başıma geldi, neden ben" der.

Çünkü o zamanında sorduğu soruyu çoktan unutmuştur.

Farkındalığı olan insan kendinden kaynaklandığını bilir ve iptal ederek durumu iyileştirir.

diye bir söz duymuştum. Eskiler kesinlikle her şeyi biliyormuş. Biz şimdilerde işte buna Kuantum diyoruz:)

Kuantum fizikçileri her şeyin düşünce ile yapılabileceğini söyler.

Düşünce enerjiye dönüşür ve bu enerji insanın yaydığı düşünceye yanıt verir. Dolayısıyla insan bir düşünceyi ortaya koyduğu andan itibaren gerçeği etkiler.

Doğal olarak bundan çıkan sonuç her zaman bıkmadan söylediğim şey;

Ağzınızdan çıkan her şeye dikkat edin. Çünkü gerçeğiniz olur!

Bu arada son zamanlarda Lanet okumak doğru mudur-değil midir ile ilgili bir sürü paylaşım dolaşıyor.

Lanet bir insanın Allahın Rahmet ve affından uzak olmasını dilemektir.

Allah ta Kuranda Lanet etmiştir. Kur'anda "lanet", inançsızlar bozguncular, fitneciler ve yalancılar için yapılmıştır.

Burada önemli olan hak edip etmediği hususudur.

Gelişigüzel öyle her kızdığınızda lanet okumak doğru değildir.

Muhakkak lanet bir kimseye tevcih edildiği zaman ona yönelir. Eğer ona bir yol ve menfez bulursa (o kimse laneti hak etmişse) onda kalır. Lanet hakkı değilse, " Ey Rabbim falan kimseye yöneltildim fakat ona ne bir yol ne bir menfez bulabildim." der Kendisine geldiğin yere dön denir!

En doğrusu Allaha havale etmektir.

Yazının devamı...

29 ARALIK 2016 OĞLAK burcunda bir YENİ AY gerçekleşecek.

Yeni ay zamanları Enerji potansiyelinin pozitif olarak arttığı dönemlerdir. Her yönden kendimizi çok iyi hissederiz. Ve artık hepimiz çok iyi biliyoruz ki yeni ay dönemlerinin yeni başlangıçları hayatımıza çekmek gibi çok büyük bir manyetik çekim gücü var. Her yeni ay bulunduğu burca göre bazı konuların ön plana çıkmasına destek veriyor.. Ve buna göre başlatmak istediğimiz olaylar üzerinde çalışmamız gerekir. Çünkü bu süreçte başlanan işler iyi gider, verimli olur.

Bu yeniay OĞLAK burcunda gerçekleşiyor dedik.

Hayatımızda gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimize, kariyerimize, hayatımızda düzene koymak istediğimiz herhangi bir konu için çalışma çok yararlı olacaktır.

AY OĞLAK burcunda iken iskelet sistemi, dizler ve derideki her türlü rahatsızlıklara çalışmakta doğru enerji akışını sağlayacaktır.

Oğlak yeni ayında okunabilecek bazı esmalar

Mukit, Vasi, Mukaddim, Muahhir, Mani, Sabur, Kerim, Zül Celali vel İkram, Metin, Kadir, Kuddus, Hakim, Mürid, Alim.

Biri veya hepsiyle çalışabilirsiniz.

Ayrıca Fettah her yeni ayda okunan hani tabiri caizse joker tabir edebileceğimiz tüm kapıları açan bir esmadır. Ve birde hayatınızda olmasını istediğiniz ve düzene girmesini istediğiniz her şey için "Ya Hay Ya Kayyum" esmaları muhteşemdir.

Yeni ayda yapabileceğiniz bir uygulama:

Yeni ayın gerçekleştiği saatlerde bir kağıt kalem alıyoruz ve kağıda dileğimizi açık ve anlaşılır şekilde yazıyoruz. Dileğimizin bir tane olması konsantre olmamız açısından her zaman daha iyidir.

Yeni Ayın gerçekleştiği saat ve sonraki 48 saat enerjinin yüksek olduğu bir zaman dilimi.

Dileğimizi yazdığımız kağıdı bir bardak suyun üzerine kapatıyor gece boyunca bekletiyor ertesi gün o suyu içiyoruz.

Bugün için yine yapabileceğiniz bir başka uygulama: yeni baharı suyun içerisine karıştırarak kaynatabilir ve buharın evinizde gezdirerek bolluk ve bereket enerjisini çekebilirsiniz.

Yazının devamı...

Son Trend: Alışveriş yapmamak!

Bir süredir eşimin işi gereği başka bir şehirde geçici olarak ikamet ediyoruz. Giderken hiç bir eşya götürmedik. Burası bir lojman evi ve sadece gerekli olacak eşyalar alındı. İşte dolap, yatak, koltuk, çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon ve küçük bir ocakla mutfak gereçleri. Otel odasından hallice :)

Yerleşik bir düzene alışkın benim için farklı bir deneyim oldu açıkçası.. Bu süreçte bir şeyin farkına vardım ki, evlerimizi doldurduğumuz eşyaların hizmetçisiymişiz. Sade hayat oh ne rahatmış!

Aklıma yıllar evvel okuduğum bir makale geldi.

Her şey San Diego da yaşayan Dave Michael Brono'nun bir sabah kalktığında birçok insanın istediği çok şeye sahip olduğu halde ne kadar mutsuz olduğunu fark etmesiyle başlıyor. Ve diyor ki "hayatımda köklü bir değişim yapacağım!"

"Az Çoktur" felsefesenine dayanan "100 Thing Challenge" projesini hayata geçirmeye karar veriyor. Hedefi şuydu. 100 eşya ile bir sene yaşayıp yaşayamayacağını test edecekti, yani koltuktan, diş fırçasına, elbiseden, televizyona artık ne seçtiyseniz toplamı 100 olacak.

Yılsonuna doğru gördü ki 100 eşya bile bir insanın ihtiyacı için fazla! Ve onların bu girişimi birçok insana ilham verdi. Başta Amerika olmak üzere pek çok ülkeden bu projeye destek verip katılan insanlar oldu. Ve bunun heyecan ve huzur verici bir deneyim olduğu konusunda hemfikirler!

Güzel ülkemde buna benzer bir kampanya Daruşşafaka tarafından yapılmıştı.

Olmasa da olur!

Kampanyanın verdiği mesaj şuydu: Hayatta bazı şeyler olmasa da olur ama eğitim olmazsa olmaz!

Okuduğumda bende yapabilir miyim acaba demiştim-ki şu an gördüm yapılabiliyormuş. Hem de çok şahane oluyormuş.

O zamanlar 100 eşya ile yaşama projesini hayata geçirememiş olsam da bende kendi çapımda şöyle bir karar almıştım sekiz sene önce. Alışveriş rejimi. Bu karara göre bir sene boyunca her alışverişe çıktığımda kendime şu soruyu soracaktım: Buna gerçekten ihtiyacım var mı? Almasam da olur mu? Ve bunu gerçekten yaptım. Özellikle kıyafetler konusunda!

Diyeceğim o ki yıllar içerisinde biriktirdiğimiz ve ihtiyacımızdan fazlası olan çoğu eşya aslında birer yük.

Hayatımızda gereksiz fazlalıklar ruhumuzu yorar. Evinizde bir gün lazım olur düşüncesiyle biriktirdiğimiz hiiiç kullanmadığımız eşyalardan tutun da, telefon rehberinize, hatta manevi olarak bize yük olan düşüncelere kadar zaman zaman dip köşe temizlik yapmak gerekir.

Ne kadar basit yaşam o kadar huzur. Gerçekten! Huzur mu istiyorsun az eşya az insan...

Çok severim şu sözü

(Frederich Nietzsche)

Yazının devamı...

Bitkiler Pozitif enerji çekiyor!

Sanseveria diye bir çiçeğim var benim. Halk arasında Peygamber kılıcı & Paşa kılıcı da derler.

Ne zamandııı, kim hediye etmişti hiç hatırlamıyorum ama bi on sene olmuştur herhalde.

Sonradan duydum ki bu çiçeğin boyu bir metre olduğunda ev sahibi oluyormuşsun!

Ne alaka deme lütfen... Gülme de rica ederim:)

Neyse işte o gündür bugündür ben bu çiçeğin gözünün içine bakıyorum. Neymiş boyu bir metre olacakmış mış da bende o hayalini kurduğum bahçeli eve kavuşacakmışım. Ayyy meğer çiçeklerin Kraliçesiymiş haberim yok, ben hala bir metre olsun da bahçeli ev alacağımın derdindeyim!

Hanımlaaar, beyleeeer size bir iyi birde kötü haberim var!

Yaşadığınız alanlarda resmen zehir soluyorsunuz ve gözünüzü korkutmak gibi olmasın ama ayrıca da bakteri kaynıyor benden söylemesi. Evin içinde kullanılan temizlik malzemeleri, sigara dumanı, nem, küf, evcil hayvanlar, uzun zamandır filtreleri değiştirmeden kullanılan havalandırma, ısınma ve klima tesisatı sürekli soluduğumuz havayı sağlığımıza son derece zararlı toksik maddelerle dolduruyor.

Evlerimizdeki materyallerden yayılan kimyasal kirliliğin tüm hastalıklarla ilişkisini söylememe gerek bile yok galiba. Sadece şu kadarını söyleyebiliririm çoğu zaman kendimizi halsiz hissetmemiz, uyuşukluk hallerimizin bile sebebi o evdeki zehirli ve kirli hava!

Hele o mikroplar var ya o mikroplar klozetlerden tam 5 metre yarıçapında zıplıyormuş! .. Diş fırçanıza, taraklarınıza, havluya oraya buraya artık aklınıza ne gelirse..Iyyğ!..

Bu haberin feci kısmıydı gelelim güzel habere.

Vee..

Bitkiler evimizin havasını temizliyormuş. Zaten paşa kılıcından hoop diye evimizde kirli havaya atladıysam anladınız siz aradaki ilişkiyi:)

Nasanın iki senelik yaptığı araştırmalar sonucunda evinizdeki bazı bitkilerin havayı %87 oranında temizlediğini biliyormuydunuz?

Hepimiz az çok bir şekilde bunu biliyorduk.

Ama aynı zamanda havadaki oksijeni alıp karbondioksit verir. Hoş, bana kalırsa yaptığı temizliğin yanında o kadarcık bi karbondioksitin lafı bile olmaz ya neysee:)

Ne diyorduk oksijenimize ortak olurlar...

Biri hariç!

Eveeet. Paşa kılıcı. Yani Sanseveria... Yani halk dilinde Peygamber kılıcı...

Bu mucize çiçek havaya oksijen veren tek çiçekmiş.

Ve yatak odasında bulundurmak uykunun kalitesini yükselterek Kaz dağlarında uyumuşcasına etki yaparmış... Aman da ben bunu duydum ya, o gün çiçeği nerelere koyacağımı bilemedim:)

Öyle ki bu çiçekle bir kapalı kutuya hapsedilseniz dışarıdan hiç bir hava akımına ihtiyaç duymadan yaşamak bile mümkünmüş! Bu şahane bir haber değil mi şimdi sizce de?

Tabi evin havasını temizleyen tek bitki Paşa kılıcı değil. Şimdi sizeecologist'te yayınlanan evinizin ve ofisinizin havasını temizlemeye yarayacak 12 bitkiyi açıklıyorum ki bunlardan bazıları hepimizin çok yakından tanıdığı ama bu özellilerini hiç bilmeden evimizde baktığımız çiçekler..

1.Şeytan sarmaşığı

2.Kurdele çiçeği

3.Güve orkidesi

4.Ağaç minesi

5.Devetabanı

6.Afrika menekşesi

7.Yılbaşı kaktüsü (bilgisayarın yanına koymanızda yarar var)

8.Kasımpatı ( Bulunduğu ortamdaki gerginliği alıyor)

9.Barış çiçeği/Yelken çiçeği

10.Çin herdemyeşili

11.Paşa kılıcı

12.Benjamin

Bunun yanında eve pozitif enerji çeken başka bitkiler de var.

Bunlardan bazıları şunlar:

Nane: Pozitif tireşim yayıyor. Negatif titreşimleri uzaklaştırıyor.Uykusuzluğa iyi geliyor.

Okaliptüs: Bu bitki kıskanç ve negatif enerjili insanları kovuyormuş:) Refah ve pozitif enerji veriyor.

Aloe Vera: Bu bitki kötü şansa ve kıskanç enerjili insanların kötü enerjisini emiyormuş Hatta Aloe veranız sarardıysa bu yüzdenmiş.

Dağ kekiği : yine havadaki olumsuz enerjileri temizliyor, kabuslara karşı koruyor.

Kendiniz için gelin bir iyilik yapın, yaşadığınız alanda havayı temizleme ve kimyasal kirliliği emme konusunda uzman ve yardımcı olan bu bitkileri evinizin yada ofisinizin BİTKİ İÇİN EN UYGUN köşesine yerleştirin derim ben nacizane:)

Sevgiler,

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle

Yazının devamı...

Yeni yıla girerken arınmak! Ve 40 günlük Niyet Tezahür çalışması

Aralık ayı geldiğinde herkes için farklı bir anlam taşıyor. Kimileri eski yıla veda etmenin bir yıl daha yaşlanma hüznünü yaşarken, kimilerini de yeni yılın, yeni başlangıçların heyecanı sarıyor!

Ben ikinci gruptanım!

Yepyeni bir yıl heycanıyla, hazırlığı daha Aralık ayına girdiğim ilk günden itibaren başlıyor.

İstiyorum ki Yeni yıla girerken son 3 gün kala eski yılın kirini pasını tortularını atıp arınarak tertemiz bir bilinç ve enerji ile girelim yeni yıla.

İlk aşama olarak kendimizle baş başa kalarak bu bir yılın değerlendirmesini yapalım bakalım.

Neler kazandık, neler kaybettik.

Ne öğretti bize 2016?

Ne yaptıkta pişman olduk. Bundan sonra nasıl davranmalı? Neyi söylemeseydik? Hangi adımı atmasaydık?

Neyimiz fazlaydı eksik olan ne? Her şeyi bir kenara bırakıp tüm hatalarımızla yüzleşelim. Ruhumuzu dinleyelim.

Bir kere yaşadığımız her ne ise sorumluluğunu alıp kabul edeceğiz. Çünkü yaşadığımız her şey bizim aldığımız kararlar ve attığımız adımlar neticesinde olan şeylerdi.. Tabi bu noktada oturun ve halinize yanın demiyorum. :) Hatalarımızla yüzleşelim diyorum ama hata diye de bir şey yok aslında.. Bizler bu dünyaya öğrenmek ve gelişmek için geldik. Bu yüzden yaşadığımızın hiç bir şey boşuna değil. Karşımıza çıkan herkes, yaşadığımız her olayın gelişim yolculuğumuzda bir anlamı ve bize katkısı var. Bunlar bizim derslerimizdi ve orada alınması gereken mesajlar var. Eğer siz bu mesajları alıp düzeltmezseniz üzgünüm bir sonraki yılda aynı dersi tekrar etmek durumunda kalacaksınız. Ta ki öğrenene kadar...

Yaşar Nuri Öztürk bir sohbetinde bunu çok güzel açıklamış ve hiç unutmuyorum şöyle demişti;

Ama gel gelelim bu yaşadıklarımızı bilinç seviyesinde çözmekte zorlandığımızda işte bu noktada bilinçaltı çalışmalarından destek alınabilir.

Bilinçaltı temizliği için şu olumlamayı tekrar edebilirsiniz:

Ben yaşadığım her şeyi kabul ediyorum. Tüm yaşadıklarımı yaşanması gerektiği için yaşadım. O zamanki bilinç seviyemle elimden gelen buydu. Bende yapmam gerekenin en iyisini yaptım.

Hata yapmış olabilirim. Almam gereken dersi alıyor ve ben kendimi affediyorum

Geçmişi, geçmişimdeki herkesi ve kendimi sevgiyle affediyorum, serbest bırakıyorum.

Farkında olarak olmayarak kendimde oluşturduğum tüm engellemeleri, blokeleri, düşünce kalıplarını kaldırıyorum.

Temizlemek istediğiniz her şeye Ho'oponopono tekniği ile temizleme yapabilirsiniz.

Sonraki aşama ŞÜKÜR ve KARAR LİSTESİ.

Bu aşamada sahip olduklarınız için şükür ederken yeni yıl için alacağınız bir kaç kararı yazabilirsiniz.

Karar listesi hazırladıktan sonra bunu her an göreceğiniz bir yere asmak bence kararınızın arkasında durmanız için oldukça yardımcı. Ben her yıl en az 3 karar alırım. Mesela yürüyüş yapmak, bol su içmek, yeni bir hobi edinmek, erteleme acele etme vs. gibi sağlığıma yada kişisel gelişimime hizmet edecek beni geliştirecek şeyler olur genelde..

Eğer kararımı alışkanlığa dönüştüremediysem yeni yılda aynı kararı tekrar aldığımda olmuştur :)

ŞÜKÜR ise aslında her zaman dilimizden düşmemesi gerekenlerin başında.. Ama en azından son yılın muhakemesini yaparken içimize döndüğümüzde farkındalığımızı açan bir çalışmadır şükür listesi oluşturmak. Bazen olmayan isteklere o kadar odak noktası yapar ki insan elindeki güzelliklerin farkına varamaz. Şükür listesi oluştururken aslında ne kadar çok şeye sahip olduğunuzun farkına varırsınız.

Bolluk bereket gibi kavramlar maddiyatla çok karıştırılır. Şükretmek için illa banka hesabınızın kabarık olması gerekmiyor. Sağlıklı olmanız, emniyetli güzel bir şehirde yaşıyor olmanız, sevdiklerinizin yanında olması, kimseye muhtaç olmadan rızkınızı kazanıyor olmanız, dostlarınızın, sevdiklerinizin sizi sevenlerin varlığı ve onların sağlığı.. Bunlardan birisinin veya bir kaçının hayatınızda olması şükretmek için yeterli sebep değil mi? Hiç biri mi yok, kendi varlığınız! Yaşadığınız için şükredin çünkü her şeyi değiştirmek için şansınız var, nefes aldığınız için şükredin. Nefesi bile doya doya alamayanlar var!

İnanın bana odak noktanızı şikayetten şükre çevirdiğinizde bi şekilde değişim başlıyor.

*Allah şükredenlerin rızkını, şikayet edenlerin şikayetini artırırmış

Ve son olarak evinizde ufak çaplıda olsa bir temizlik yapıyoruz- ki ben buna günler evvelinden başlamanızı tavsiye ederim

Tüm bunları hallettikten sonra sıra geldi evimizdeki enerjiyi arındırmaya. Bunun için her zaman çok bahsettiğim Adaçayı tütsüsünden yararlanacağız.

Adaçayı yakıldığı mekanda enerjiyi temizler. Negatif enerjiyi nötrleyerek hem koruyucu hem rahatlatıcı etkisi vardır.

*Birde üzerinizde veya evinizde negatif ve artık enerjiyi temizlemek için tuz ve tuz banyosu yöntemi vardır-ki bunu ihtiyaç duyduğunuz her zaman yapabilirsiniz. Tuz bilinen en eski negatif enerji toplayıcıdır. Hatta çok önceleri yemeklere tuz konmasının sebebi tat vermesi değil, yemeklere karıştırılmış olabilir düşüncesiyle büyü ve negatif enerjinin yok edilmesi amacıyla imiş. Ben her odaya küçük kaselerde tuz koyar ve bunu ayda bir lavaboya döker yenisi ile tazelerim. Tuz ile bir başka pratik yöntemde eve geldiğinizde bir leğende ılık bir suda bolca deniz tuzunu eritip ayaklarınızı bu tuzlu suya koymanızdır. Tuz ayaklarınızdan vücudunuzdaki bütün negatif enerjiyi toplayacak ve sizi topraklayacaktır.

Yeni yılın ilk günüde pencereleri açarak evinizi havalandırın ve taze enerjinin evinize dolmasını sağlayın.

Tüm bunları yaptıktan sonra artıııık YENİ YILA temizlenmiş bir enerji ile girebilirsiniz :)

Yeni yıla gireceğimiz gece saat tam on ikide NAR patlatmayı unutmuyoruz.:) Nar anlam olarak bolluk ve bereketi sembolüdür. Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane:) Bire bin veren bir meyvenin bereket sembolü olması çok şaşırtıcı değil aslında. Kırdığınız anda ne kadar parçalanıp Nar saçılırsa o kadar bereket anlamına geliyor. Tabi bu aşamada size tavsiyem Narınızı bir poşet içerisine koyup ağzını bağlayıp öyle patlatın, sonra yerlere saçılan narı temizlerken kulaklarımı çınlatmanızı istemem :)

*Bu arada Nar Kuranda Cennet meyvesi olarak ismi geçen meyvelerdendir. (Enam 99)

Vee 40 GÜNLÜK TEZAHÜR ÇALIŞMASI:

Bloğumu eski yıllardan takip edenler bilir yeni yıla hazırlık aşamasında yaptığımız Tezahür çalışmalarımız vardır

Bu 40 günlük bir niyet çalışmasıdır. Bu sene başlayacağımız tarih yeni yılın ilk günü yani 1 Ocak Pazar günü.

Öncelikle bir dilek kutusu ediniyorsunuz.

Bu dilek kağıtlarınızı koyacağınız herhangi bir kutu olabilir. Niyet çalışmamıza başladığımız günden itibaren her gün yeni bir kağıda niyetimizi yazacağız ve bu kutuda biriktireceğiz. Toplamda 40 gün boyunca 40 dilek kağıdı.

Tabi ki niyetimiz aynı, farklı dilekler değil.

Her gün aynı saat olmasına özen gösteriyoruz. Bu çok önemli. Unutmamak için telefonumuzun hatırlatma kısmına not düşüp alarmla bizi uyarmasını sağlayabiliriz. (bende böyle yapıyorum)

Saati herkes kendine uygun olan bir saat olarak kendi seçiyor.

Her gün aynı saatte kağıdımıza niyetimizi yazıyoruz.

"Şimdi.................... niyet ettim.

Bunu veya daha iyilerini kabul ediyorum. Lütfen bunu veya daha iyilerini benim ve ilgili herkesin en yüksek hayrına olacak şekilde gerçek olmasını sağla!

Teşekkür ederim

Teşekkür ederim

Teşekkür ederim!"

Ve niyetimizi 3 defa sesli bir şekilde tekrar ediyoruz.

Her gün hiç atlamadan 40 gün boyunca bunu böylece tekrar ediyoruz.

Sonunda bu kağıtları suya atacağız. Bu kısmı sembolik bir şey. Bu kısımda kafa karışıklığı oluyor.

Siz istediğiniz gibi davranabilirsiniz de... İster yakıp küllerini savurabilirsiniz. İster toprağa da gömebilirsiniz. Bi tek çöpe atmayın. Bilinçaltımız bunu yanlış algılar.

HOŞ GELDİN 2017

Sefalar getir, sağlık, sıhhat, afiyet, sevgi, barış, mutluluk, huzur, bolluk ve bereketinle gel,

Çok hoş gel!

Yazının devamı...

Kelimelerin sihri!

Sözcükler büyüdür...

Kullandığınız her sözcükle bir anlaşma imzalarsınız. Hem kendinizle hem karşınızdaki ile.. Hemde tüm evrenle! Bir insan gelecekte ne yaşayacağını merak ediyorsa bugün ne konuştuğuna baksın. Olasıdır ki bugün en çok konuştuğunuz şey yarının deneyimi olacak.

Peygamber efendimizin bir hadisi vardır der ki "Bela insanın diline bağlıdır!"

Bir rivayete göre Peygamber efendimiz hasta olan birisini ziyarete gittiğinde hangi duaları ettiğini sormuş o da Allahtan sabır dilediğini söylemiştir.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz." Musibetimde bana sabır vermek yerine neden yerine "Rabbena atina... " (Ya Rabbi bana dünyada da Ahirette de iyilik ver ) duasını okumuyorsun" demiş..

Ayrıca Peygamber yanından geçerken " Ey Rabbim senden sabır istiyorum" diye dua eden bir kişiye "Sen Allahtan bela istemiş oldun. Bunun yerine O'ndan sağlık ve afiyet dile" buyurmuş.

Olmasını istemediğiniz şeyleri dualarınızda dileklerinizde de anmayın.

İstemediğiniz şeyleri sıralamayın.

Sadece OLMASINI İSTEDİĞİNİZ şeyleri söyleyin.

Ben hasta olmak istemiyorum yerine Ben sağlıklıyım.

Yaşlanmak istemiyorum yerine ben her daim genç kalacağım.

Yaşlanmak istemiyorum diyen insanların oradaki odağı yaşlanmaktır mesela.. Ve sonucunda yaşlanmak kaçınılmazdır.

Öyle ki beyin negatifi algılamaz söylenen her sözü gerçek kabul eder. Mesela siz "Unutma" dediğinizde style="margin: 0in; font-family: "> “İslam’ın Güler Yüzü” isimli kitabında Profesör Eva Hanımın çok ilginç bir tespiti var. Bir kimse, diyor, “Çayını içerken, kaşığını bardağın içinde dolaştırırken çıkan ses, uzaydaki bütün zerrelerden duyulur.

Aman Yâ Rabbi... Bu sözü okurken tüylerim ürperdi, kendimden geçtim. Her şey ne kadar birbiriyle ilgili. Bazı kimseler der ki, evimde kapım kilitli, perdelerim örtülüyken ben yapayalnızım. Kimseler yok. İstediğimi yapabilirim. Kimin ne haberi olacak. Bugünkü modern bilime ne kadar aykırı bir düşünce. Mesele hiç de o kimsenin sandığı gibi değil. Hepimiz, her an, aklın alamayacağı bir gözetim, denetim içindeyiz. Biz sâde düşüncelerimizden değil, duygularımızdan da, bütün evrene karşı sorumluyuz.

İçimizdeki kinden, nefretten, intikam duygusundan yükselen eksi elektrik, dünyadaki bütün zerreleri ürpertiyor, haberimiz var mı? Veya içimizden yükselen ve içine yeryüzündeki bütün insanları, bütün hayvanları, bütün nebadâtı, bütün eşyayı içine alan bir hayır dua, bir güzel dilek, dalga dalga bütün zerrelere, iyinin, güzelin, temiz, asil ve yüce olanın ışınlarını yayıyor. Ne olur kalbimizi, kafamızı hep sevgiyle, saygı ile, edep ile, ince­likle, güzel duygularla doldursak."

Ya hayır söyle ya da sus!

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.