SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Tüp bebek tedavisinde özel bir diyet uygulanmalı mıdır?

Tüp bebek başarısına yardımcı olan gıdalar

Anti-inflamatuar diyet IVF başarısında etkilidir. Bu amaçla, işlenmiş gıda, fast-food ve şeker alımını en aza indirin. Sağlıklı yağlar, tam tahıllar, meyveler ve sebzeler ve balık, baklagiller ve az yağlı kümes hayvanları gibi sağlıklı proteinlerin tümü, anti-inflamatuar bir diyetin parçasıdır. Tam tahıllar, omega 3 açısından zengin balıklar ve kuruyemişler, sağlıklı bir uterus astarına önemli ölçüde katkıda bulunur. Tüp bebek tedavisi gören kadınlar için soya ürünleri iyidir ve hatta faydalı olduğu düşünülmektedir.

Tüp bebek tedavisi görürken kahvaltı

Sabah kahvaltısında sağlıklı dozda iyi yağ ve çinko, riboflavin, magnezyum ve folat ile birlikte önemli hamilelik vitaminleri C, E ve K almalısınız. Tam tahıllı ekmek, protein açısından zengin haşlanmış yumurta, yulaf ezmesi, taze meyve ve sebze yiyebilirsiniz.

Tüp bebek tedavisinde ara öğünler

Antioksidan bakımından zengin meyveleri, ıspanak veya lahana gibi bazı folatlı ağır yeşillikleri ve fındık veya buğday tohumu, yoğurt, süt ürünü olmayan veya az yağlı sütü karıştırarak yiyebilirsiniz.

Tüp bebek tedavisinde öğle yemeği

Öğle yemeğinizi tam tahıllar, taze sebzeler ve yağsız proteinlerden oluşturmaya çalışın. Koyu yeşil yapraklı marul, lahana veya ıspanak, ayçiçeği çekirdeği ve hafif salata sosu ile karıştırılmış tahıllardan oluşan ve düşük cıvalı balık, ızgara tavuk ile servis edilen bir salata, IVF'ye yardımcı olacak en iyi besin maddelerini almanın en lezzetli yoludur.

Tüp bebek tedavisinde akşam yemeği

Tam tahıllar, zeytinyağında sotelenmiş yeşillikler, ızgara sebzeler, seçtiğiniz protein tavuk, et ya da balık ve tahin-limon sosu veya seçtiğiniz başka sağlıklı sos tüketebilirsiniz.

Bunlar, IVF başarı şansınızı artıracak bir diyete başlamanız için sadece birkaç fikir. Elbette diyet, sağlığınızın büyük bir parçasıdır, ancak başarılı IVF tedavinizde yaşam tarzı da rol oynar.

Sağlıklı yaşam tarzı önerileri

Tüp bebek sonucunuzun başarısı için yaşam tarzı ve diyet el ele gider. Alkol ve sigaranın, diğer eğlence amaçlı maddeler sizin ve bebeğinizin sağlığına zarar verdiği açıktır. Kendinizi stresli hissediyorsanız, bugün ve gelecekte başa çıkmak için bu sağlıklı yollardan bazılarını deneyin.

Bir arkadaşınızla konuşun veya doğurganlık tedavisi görenlere yardım etme konusunda uzmanlaşmış bir terapist arayın.

Egzersiz yapın, ancak, her zaman olduğu gibi, önce doktorunuza danışın.

Yoga ve meditasyon yapın. Sağlığınızı en üst düzeye çıkarmak için elinizden gelen her şeyi şimdi yapın ve bunun getirisi büyük olacaktır.

 

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Op. Dr. Seval Taşdemir

Yazının devamı...

Tüp bebek tedavisine yardımcı uygulamalar nelerdir?

Yumurta dondurma işlemi

Gelişmiş yumurta dondurma teknolojisi, tüp bebek döngüsü sonucunda daha fazla hastanın birden fazla çocuğa sahip olmasını sağlayarak maliyeti düşürür ve hastalar için süreci kolaylaştırır. Günümüzde kullanılan hızlı dondurma teknolojisi olan vitrifikasyon, donmuş bir embriyonun kullanıldığı döngüler sırasında görülen gebelik oranlarını büyük ölçüde iyileştirmiştir.

Vitrifikasyon kullanarak embriyoları başarılı bir şekilde dondurma ve çözme yeteneği, son on yılda yardımcı üreme teknolojisindeki (ART) en büyük ilerlemelerden biridir. Her yıl IVF uygulanan binlerce doğurganlık hastası, donmuş embriyoların büyük faydasını görüyor.

Donmuş embriyo transferleri (FET) daha az maliyetlidir ve hastalar için daha kolaydır çünkü yumurta toplama ameliyatına veya anesteziye ihtiyacınız yoktur ve her döngü önceden çok az test gerektirdiğinden daha hızlıdır. Teknoloji o kadar rafine hale geldi ki, taze embriyo transfer döngülerinden elde edilenlere eşit veya onlardan daha iyi başarı oranlarıyla, daha fazla aile çocuk sahibi olabiliyor.

Genetik tanı testi

Embriyoların genetik olarak test edilmesi, düşük oranını düşürür ve sağlıklı gebelik ve doğum olasılığını artırır. Üreme tıbbındaki sayısız gelişmeler arasında, doktorlar artık bir embriyoyu kromozomal anormallikler için etkili bir şekilde tarayabilir ve normalde düşük veya kalıtsal bir hastalığa neden olabilecek belirli genetik koşulları test edebilir.

Embriyolar blastosist aşamasına ulaştığında, genellikle embriyo gelişiminin 5. veya 6. gününde, bir embriyolog kromozom analizi için embriyodan birkaç hücre alabilir. Daha sonra, donmuş bir embriyo döngüsü sırasında, embriyolog yalnızca sağlıklı genetiği olduğu bilinen embriyoyu çözer ve transfer yapılır.

Embriyolarına genetik test yaptırmayı düşünen hastalarımıza, testlerin doğurganlıklarını iyileştirmeyecek olsa da, düşük yapma olasılığını azaltmanın yanı sıra sağlıklı bir bebeğe sahip olma ve sağlıklı bir hamilelik süreci geçirme şansını artırmaya kesinlikle yardımcı olur.

Sperm enjeksiyonu ve ekstraksiyon teknikleri

Sperm enjeksiyonu ve ekstraksiyon teknikleri, ciddi erkek faktörü olan çiftlerde kısırlığı neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştır. Genellikle erkek faktörlü kısırlık vakalarında, özellikle spermin kendi kendine yumurtaya nüfuz etme yeteneğini bozan sperm hareketi, şekli veya sayısı ile ilgili bir sorun olduğunda kullanılan intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI), bir embriyoloğun bir yumurtaya tek bir sağlıklı sperm enjekte ettiği bir tekniktir. Döllenme gerçekleştiğinde ve embriyo uygun şekilde olgunlaştığında, doktor onu rahme aktararak IVF sürecini tamamlayabilir.

ICSI, erkek faktörü kısırlığının tedavisini değiştirmiştir ve özellikle tekrarlayan başarısız döllenme girişimleri olan çiftler için olumlu gelişme sağlar. Sperm doğrudan yumurtaya enjekte edilerek, spermin yumurtayı kendi kendine dölleme ihtiyacı ortadan kaldırılır. Ayrıca, bir erkeğin ejakülatında hiç sperm olmamasına rağmen testislerinde sperm üretmeye devam etmesi durumunda faydalı olan sperm çıkarma teknikleri de mevcuttur. Basit bir ayakta tedavi prosedürü, ürologların spermi doğrudan testisten çıkarmasına olanak tanır.

Yazının devamı...

Doğum kontrol yöntemleri hakkında bilmeniz gerekenler

Doğum kontrol hapı

Doğum kontrol hapları, kadınlık hormonları içerir. Her gün alındığında, yumurtanın oluşumunu engeller. Ayrıca, rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahme ulaşmasını önler. Çok etkili bir yöntemdir ancak, cinsel ilişki olsa da olmasa da her gün aynı zamanda unutulmadan alınmalıdır. Kadın hapı almayı unutursa, gebe kalma tehlikesi vardır.

Doğum kontrollerinin birçok olumlu yanı da vardır

Adet dönemlerini düzenler. Adet ağrıları, sancılar ile adet öncesi gerginliği azaltır. Adet kanaması miktarını azaltarak kansızlığı önler. Yumurtalık ve rahim kanserine karşı koruma sağlar. Yumurtalık veya meme kistleri bulunması durumunda kistlerin büyümesini engeller. Dış gebeliği önler. Rahim ve tüplerde iltihap oluşmasını engeller. Akne ve sivilcelerin düzelmesini sağlar. Bırakıldığında hemen gebelik oluşabilir. Hiç doğum yapmamış kadınların kullanmasında herhangi bir sakınca yoktur.

Olumsuz yönleri ise her gün hap almanın hatırlanması gerekmesidir. Mide bulantısı yapabilir. İlk kullanımda 1-2 kilo artışı yapabilir. Bu daha ziyade su tutulumu şeklindedir. Daha az tuzlu yenmesi, hareketin artırılmasıyla düzelir. Kadınların bazılarında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir.

Her gün hap almayı hatırlayamayacak olanların kullanmaması gerekir. Bunun yanı sıra adetleri düzensiz olanlar, şeker hastaları, karaciğer bozukluğu olanlar, tansiyonu yüksek olanlar, damar tıkanıklığı, bacaklarında kızarıklık, şişme ve ağrı ile belirti veren damar hastalığı olanlar kullanmamalıdır.

Rahim içi araç (RİA, Spiral)

Esnek materyalden yapılan rahim içi araç, rahmin içine sağlık personeli tarafından yerleştirilir. RİA, spermlerin kadının tüplerine ulaşmasını engeller. Çıkarıldıktan hemen sonra gebelik oluşabilir. Daha önce hiç gebe kalmamış kadınlar, eğer birden fazla kişi ile cinsel ilişki kurmuyorsa kullanabilir, yine de ilk seçenek olmamalıdır. RİA, sağlık kuruluşlarında yerleştirilir.

Gebeliği önlemede etkili bir yöntemdir. Cinsel ilişkiyi etkilemez. Özellikle, ilk 3 ayda adet günü sayısını ve kanama miktarını 2 katına kadar artırabilir. Bu durum, daha sonra normale döner. Adet döneminde ağrı olabilir. Bunun için ağrı kesici kullanılabilir.

Cinsel yolla bulaşan hastalık riski olanlar için uygun değildir. Rahimden hazneye doğru kayabilir. Özellikle haznesinin içini yıkayanlarda sıklıkla görülen bir durumdur. Eğer yerinden oynarsa koruyuculuğu azalır.

İğneler (Aşı, enjekte edilen hormonlar)

İğneler, hormon içerir. Her ay ve 3 ayda bir yapılan iki türü vardır. Yapıldıktan sonra kana yavaş yavaş hormon salınır. Hapa benzer şekilde yumurtanın oluşumunu engeller. Ayrıca rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahme ulaşmasını önler.

Diyafram

İnce plastikten yapılmış, rahmin vajene açılan kısmına yani rahim ağzına yerleştirilen bir kapaktır. Spermlerin rahme geçişini engelleyerek gebelikten korur. Kadın, her cinsel ilişki öncesinde diyaframı kendi yerleştirir, cinsel ilişki sonrasında ise çıkarır.

Kadının tüplerinin bağlanması (Tüp ligasyonu)

Kadının gebelikten korunmak için kullanabileceği kalıcı ve geri dönüşü olmayan bir yöntemdir. En etkili gebeliği önleyici yöntemlerden biridir. Tüpler, sadece yumurtalık ve rahim arasında köprü görevi yaptığı için tüplerin bağlanmasının gebeliğin engellenmesinden başka hiçbir etkisi yoktur.

Erkek doğum kontrol yöntemleri

Erkek doğum kontrol yöntemlerinin başlıcaları ise kondom ve vazektomi denilen erkeğin sperm kanallarının bağlanmasıdır.

Kondom (Prezervatif, kılıf, kaput)

Kondom, erkeklerin kullandığı gebeliği önleyici yöntemlerden biridir. Penis ile vajen arasında bir engel oluşturarak spermlerin geçişini önler. Kondomu eczanelerden, marketlerden ve sağlık kuruluşlarından alınabilir. Korunmanın yanında erken boşalmayı önler. AIDS, bel soğukluğu, frengi gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı her iki cinsel eşi de korur.

Erkeğin kanallarının bağlanması (Vazektomi)

Çiftlerin gebelikten korunmak için kullanabileceği kalıcı ve geri dönüşü olmayan bir yöntemdir. Eşin rızası gereklidir. Kanallarının bağlanması, erkeğin hastanede yatmasını gerektirmeyen basit bir operasyondur. Ameliyattan sonra, yeri iyileşene kadar dikkat etmekten başka yapılması gereken hiçbir şey yoktur. Erkeğin sertleşmesini, boşalmasını, meninin miktarını, rengini, cinsel istekleri ve cinsel tatmini etkilemez.

 

Op. Dr. Seval Taşdemir

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Yazının devamı...

Aşılama mı, yoksa tüp bebek tedavisi mi?

Hormon iğnelerinden yaklaşık 10 gün sonra ise, yumurtanın çatlaması için ayrı bir iğne gerçekleştirilmektedir. Bu iğneden 36 saat sonra ise, spermler ince kanüller yardımı ile rahmin içerisine yerleştirilmektedir. Bu şekilde spermlerin en doğru zamanda yumurtaya ulaşması hedeflenmektedir. Bu aşamadan sonra spermlerin yumurtaya ulaşması konusunda herhangi bir müdahalede bulunulmamaktadır.

Peki tüp bebek tedavisine ne zaman başvurulmalıdır?

İki defa aşılama işlemi gerçekleştirildikten sonra herhangi bir şekilde sonuç alınamadığında aşılama uygulamalarına devam etmek zaman kaybı olarak kabul ediliyor. Başarısızlık yaşandığı durumda bebek sahibi olmak isteyen çiftler aynı zamanda psikolojik olarak da hassas bir dönemden geçiyor. Bu nedenle iki denemeden sonra başarısız olan çiftlerin aşılama uygulaması yerine tüp bebek tedavisine geçmesi tavsiye ediliyor.

Erkekte bulunan sperm probleminin ileri seviyelerde olduğu durumlarda aşılama uygulaması başarısız oluyor. Ayrıca anne adayının tüplerinde meydana gelen tıkanıklık ya da düşük yumurtalık rezervi gibi durumlarda da diğer tedavilerin uygulanması yerine zaman kaybedilmeden tüp bebek tedavisine geçiş yapılması öneriliyor.

Bebek sahibi olmak isteyen 30 yaşının altındaki çiftlere, doğal yollardan gebelik için 1 yıl boyunca denemeleri ve beklemeleri tavsiye edilmektedir. 30 - 35 yaş arasındaki çiftlerde ise bu süre 1 yıl yerine 6 ay olarak kabul edilir. Bu süre içerisinde doğal gebeliğin oluşmadığı dönemde ise aşılama ya da tüp bebek gibi tedaviler devreye giriyor. Tüp bebek tedavisinde baba adayından alınan sperm ile anne adayından alınan yumurta hücresi laboratuvar ortamında bir araya getirilmektedir. Döllenme gerçekleştirildikten sonraki 2 ile 5 gün içerisinde döllenmiş embriyo anne adayının rahmine yerleştirilmektedir. Tüm bu işlemlerin olması yaklaşık olarak 2 hafta sürmektedir. Tüp bebek tedavisinde başarı oranı aşılamaya göre daha yüksektir.

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir

Yazının devamı...

Çikolata kisti hamile kalmayı engeller mi?

Kimlerde görülür?

25-34 yaş grubu arasında sıkça görülen çikolata kisti, kadınların yaklaşık yüzde 10’unu etkilemektedir. Birinci dereceden yakınında çikolata kisti bulunan kadınlar diğer kadınlara oranla daha fazla risk altındadır. Hastalığın gelişmesinde ve oluşmasında genetik yatkınlık önemlidir.

Çikolata kistlerinin bazı tiplerinde kanserleşme ve büyüme eğilimi nedeni ile cerrahi müdahale gerektiği durumlar olabilmektedir. Bu gibi cerrahi müdahalelerde ameliyat sonrası olası yumurtalık hasarına karşı, yumurta toplama ve dondurma işlemi önerilmektedir.

Gebe kalmaya engel olur mu?

Çocuk sahibi olamayan kadınlarda %17 oranında çikolata kisti bulunmaktadır. Karın boşluğunda inflamasyon oluşturması, tüp ve yumurtalıklarda yapışıklıklara yol açması nedeniyle rahim iç duvarının gebeliğe uygunluğunu bozmakta ve yumurtalık rezervinin azalmasına dolayısıyla kısırlığa yol açmaktadır. İki yumurtalığında da çikolata kisti bulunan kadınlar çocuk sahibi olma arzularını ertelememelidirler.

Belirtileri nelerdir?

Birçok belirtisi olan çikolata kisti kendini en çok adet dönemlerinde gittikçe artan ağrı ile hissettirir. Adet kanamasından birkaç gün önce başlayıp adet süresince devam eder ve kanamanın başlaması ile ağrı şiddetli bir şekilde artar.

Cinsel birlikteliklerde de ağrı yapan çikolata kistinin diğer belirtileri şöyle sıralanabilir; kanlı dışkı, makatta kanama ve idrarda kan, sık idrara çıkma ve idrarda yanma, bel ve sırt ağrısı, adet kanaması sırasında burun kanaması ya da vücutta morarma, bacaklara vuran ağrı, karın ağrısı, kabızlık ve ishal, makata vuran ağrı.

Nasıl tedavi edilir?

Erken teşhis hastalığa bağlı problemlerin önünü geçmek için çok önemlidir. Hastalığın tedavisi için jinekolojik muayene ve ultrasonografik inceleme yapılarak yumurtalığın diğer kistlerden ayrılması gerekir. Çikolata kisti olan ve gebe kalmak isteyen hastalarımızın çocuk sahibi olma isteklerini ertelememelerini öneriyoruz.

Özellikle 35 yaş üstü infertil kadınların yumurtalık rezervi azalma riski daha da arttığı için tüp bebek tedavisine başlaması önerilir. Bu hastalık nedeniyle çocuk sahibi olamayan kadınlarda tüp bebek başarı şansı, hastanın yaşı, eşinin sperm durumu ve yumurtalık rezervine bağlı olarak değişmektedir.

 

Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Op. Dr. Seval Taşdemir

Yazının devamı...

Kısırlık adet döneminde belirti verir mi?

Düzensiz adet döngüsü

Düzensiz adet dönemleri kısırlığın belirtileri arasındadır. Ortalama bir kadının döngüsü 28 gündür. Ancak birkaç günlük aksaklıklar olsa da, döngüler düzenli olduğu sürece normal kabul edilebilir. Örneğin, bir ay 33 günlük bir döngüye, bir sonraki ay 31 günlük döngüye ya da 35 günlük bir döngüye sahip olabilir, bu normal bir döngü olarak kabul edilir. Bu durum hormon sorunları veya polikistik yumurtalık sendromu ile ilgili olabilir. Bunların her ikisi de kısırlığa neden olabilir.

Ağrılı adet döngüsü

Ağrılı adet dönemleri de kısırlığın belirtileri arasında yer alabilir. Çoğu kadın adet dönemlerinde kramp yaşar. Ancak günlük yaşamınıza müdahale eden ağrılı dönemler endometriozis belirtisi olabilir. Endometriozis, rahim içini döşeyen, endometrium olarak adlandırılan dokunun rahim dışında da bulunmasıdır. Endometriozis çoğunlukla yumurtalıklar, yumurtalık kanalları (tüpler) ve rahmin dış yüzeyinde görülür. Ve jinekologların en sık karşılaştığı doğurganlığa engel olan problemlerden biridir.

Adet döngüsündeki uzun süreli gecikmeler

Kadınların adet döngülerinin bir ay atlaması alışılmadık bir durum değildir. Stres veya ağır egzersizler gibi faktörler adet döneminin geçici olarak aksamasına neden olabilir. Ancak aylarca adet görülmemesi, doğurganlığa zarar verebilir.

Adet döneminde hormon dalgalanması belirtileri

Kadınlarda hormon dalgalanmalarının belirtileri, doğurganlıkla ilgili olası sorunları gösterebilir. Hormon dalgalanması belirtileri arasında cilt sorunları, azalmış cinsel dürtü, yüzde tüylenme, saç seyrekliği ve kilo alma yer alır. Bu belirtilere sahip kişilerin kadın doğum uzmanından destek almaları gerekebilir.

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Op. Dr. Seval Taşdemir

Yazının devamı...

Sekonder infertilite nedir?

Kısırlık genetik değildir, sonradan da oluşabilir

Bilinen yargının aksine kısırlık doğuştan gelmeyebilir ve çocuk doğurmanıza rağmen kısırlık ile mücadele edebilirsiniz. Sekonder infertilite bilinen ismi ile ikinci kısırlık daha önce çocuk doğursanız bile tekrardan hamile kalamama durumudur. Hamile kalma sürecinin doğal akışının bir yerinde sorun oluşmasıyla ikincil kısırlık ortaya çıkar.  Yumurtalama, döllenme, döllenen yumurtanın gelişim sürecine problemler yaşanabilir ve hamile kalınamaz ya da hamilelik süreci düşük ile sonlanabilir.

İkincil kısırlığın nedenleri birincil kısırlık ile aynı nedenlerden kaynaklanır. En sık karşılaşılan kısırlık sebepleri ise;

Yumurtlama bozuklukları:  Yumurta bozukluğu olan kadınların çoğu yumurtlamıyor. Yumurtlama olmadığı içinde hamile kalma şansı oldukça düşüyor. Yumurtlama bozuklukları çevresel ve genetik faktörlerden kaynaklanabilir. En sık karşılaşılan sebepleri politisitik over sendromu, yumurtalık yetmezliğidir. Bunun haricinde ise yaşlanmaya bağlı yumurta üretiminin azalması, endokrin bozuklukları, tiroid sorunları, fazla kilo, düzensiz beslenme, alkol ve uyuşturucu tüketimi de yumurtlama bozukluğuna bağlı kısırlığın sebeplerindendir.

Rahim veya fallop tüplerinden kaynaklı sorunlar: Yapısal sorunlar hamile kalma durumunu etkileyebilir. Fallop tüplerinin tıkanması, rahimde implantasyonu engelleyen doku kusurları olabilir. Fallop tüpleri ve implantasyonun nedenleri genellikle; endometriozis, rahim polipleri, rahim yarası ve uterusta görülen şekil bozukluklarıdır.

Rahimde ki yara izi: Önceki hamilelikte doğumun sezaryenle ile gerçekleştiği bazı hastalarda uterusta isthmosel adı verilen yara izi olabilir. Bir yarı izi implantasyonu etkileyen iltihaplanmaya yol açar. Bu da hamile kalmada sürecini etkiler.

Geçirilen enfeksiyonlar: Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar pelvik inflamatuar hastalığa neden olabilir. Bu hastalılar fallop tüplerinin yaralanmasına ve tıkanmasına sebep olur. Enfeksiyonların doğru tedavi edilmesi hamile kalma şansın bir o kadar arttıracaktır.

Yaş faktörü: Yaş doğurganlıkta oldukça önemli rol oynar. Biyolojik olarak doğurganlık kadınlarda 20 yaş civarında artar ve 30 yaşında azalmaya başlar. İlerleyen yaşlarda hamile kalmak daha uzun sürebilir.

Birincil kısırlıkta olduğu gibi bir yıl süren denemelerden sonuç alamıyor ya da düşük ile sonuçlanıyorsa ikincil kısırlıktan şüphelenmeye başlanır. Anne adayının yaşı 35 ve üzerindeki kadınlar ise takip süresi 6 aya düşer.

İkincil kısırlık tedavi edilebilir

İkincil kısırlıktan şüphelenildiğinde bazı testler ve muayene yapılır.  Testler sonucunda ikincil kısırlık teşhisi koyulduğunda tercih edilen tedavi yöntemleri ilaç ve ameliyattır. İlaç yöntemi hormonların seviyelerini normalleştirmek için kullanır ya da yumurtlamanın uyarılması sağlanır. Ameliyat ise ileri düzey endometriozis, rahim skarlaşması gibi durumlarda tercih edilir. Kısırlığın nedeni bulunduktan sonra tedavi edilir ve çifttin ihtiyacına göre tüp bebek yöntemi tercih edilebilir.

 

Op. Dr. Seval Taşdemir

Yazının devamı...

Hamilelikte Saç Boyanır mı?

Kadınlar için birçok psikolojik değişimlerin yaşandığı bir süreç olan hamilelik döneminde anne adayları kendisini iyi hissettiren alışkanlıklarına devam etmek istiyor. Bunlardan biri de saç boyası. Anne adaylarının en merak ettiği konulardan biri de hamilelik döneminde saç boyatma işleminin nasıl olacağıdır.

Gebelikte ve emzirirken uygulanan saç boyalarının bebek üzerinde herhangi bir doğumsal sakatlık yaptığına dair bir kanıt bulunmasa da, saç boyama sırasında az miktarda kimyasal madde vücutta emilir. Bu kimyasal maddenin ne kadar vücut tarafından emildiği ve fetüse ne kadar zarar verdiği belli değildir. Kafa derisine uygulanan herhangi bir maddenin, deriden geçerek vücuda girme miktarı sınırlı olduğu için fetüse geçecek miktar da çok az olacaktır.

İlk 3 Ay Boyanmaz

Gebeliğin ilk üç ayında bebeğin organları oluşmaya başlar ve bu nedenle hamileliğin ilk üç ayında saç boyalarından ve diğer kimyasal maddelerden kaçınmak hem anne hem de bebek için faydalı olacaktır. Beyazlarınızı gizlemek veya dip boya yaptırmak istiyorsanız, gebeliğin ilk üç ayından sonra bitkisel saç boyalarını tercih edebilirsiniz.

Kimyasallara maruz kalmayı en aza indirgemek için doğrudan doğruya kafa derinize veya cildinize uygulanmayan ombre, röfle veya gölge gibi saç boyama işlemlerini tercih edebilirsiniz. Bu boyama işlemlerini seçerken de amonyak veya ağartıcı içermeyen yarı kalıcı bir saç boyası kullanabilirsiniz.

Yarı Kalıcı Boyalar Deneyin!

Yarı kalıcı bir saç rengi uzun süre dayanmaz ancak kimyasallara ve toksinlere maruz kalmanızı azaltabilir. Bir diğer güvenli seçenekler bitkisel saç boyaları veya kınadır. Bitkisel saç boyası; içerisinde başta amonyak ve peroksid olmak üzere kimyasal madde içermeyen, kına, çivit, yaban mersini, mavi kantaron, papatya, çay, soğan kabuğu veya hatmi çiçeği gibi bitkilerden elde edilen saç boyalarıdır.

Boyama İşleminde Mekan Nasıl Olmalıdır?

Saçınızı boyamaya başlamadan önce boyayı saçınızın küçük bir kısmında test ederek alerjik reaksiyon vermediğinizden emin olun. Saçınızı boyarken iyi havalandırılmış bir alanı tercih edin. Nefes aldığınızda içinize çektiğiniz dumanı sınırlandırmak için camı mutlaka açık tutun çünkü saç boyası toksik duman oluşturabilir. Saç boyasını uygularken eldiven kullanmayı ihmal etmeyin. Bu önlem ile cildinizle temas eden ve emilen kimyasalları azaltabilirsiniz.

Düzleştirici, Maşa Kullanmayın

Hamilelik süresince kimyasal içeren saç düzleştiricileri (sodyum hidroksit ve bisülfit içerirler) kullanmanızı önermiyoruz. Bu yüzden doğum sonrasına kadar saçlarınıza fön, düzleştirici, maşa kullanmayıp doğal bırakmak ikiniz için de faydalı olacaktır.

Durulamaya Dikkat

Saç boyasını gereğinden uzun süre saçınızda tutmadan, iyice durulamaya özen gösterin. Yalnız saçınızı durularken çok sıcak su yerine ılık su kullanmaya özen gösterin.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.