SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Kadınlar (kalp) kuaförleri

Kuaförlerin o mahallede yaşayan kadınların hayatları, çocukları, kocaları, kayınvalideleri vs.. hakkında neler bildiğine inanamazsınız.

Zira bir kadın için kuaföre gitmek terapiye gitmek ile eşdeğerdir. Orada geçirilen zaman rahatlamak, kendini iyi hissetmek, kafayı boşaltmak demektir. Mahalle kadınlarının aynı gün kuaförde toplanıp, altın günü yaptığına tanıklık ettim, şaka değil :)

Kuaföre gittiğimizde ya görüntümüzü değiştirmek istiyoruzdur ya da kendimizi kötü hissediyor ve moralimizin yerine gelmesini istiyoruzdur. (Eğer düğün dernek vs yoksa :) )

Kuaförde uzun işlem yaptıran kadınlar bilirler, bazen kuaförde geçirdiğimiz süre 3-4 saati bulabiliyor. Bu süre içerisinde sohbet muhabbet, çaylar kahveler, dedikodular derken zamanın nasıl geçtiğini anlamayabiliyoruz.

Ben kuaförde zaman geçirmeyi sevenlerden olamadım. Çocukluğumdan beri gittiğim ve radikal saç değişimlerinde sadece kendisine güvenebildiğim Metin Ağabeyim hariç. Sağ olsun bir defa bile kapıdan mutsuz çıkmama izin vermedi, sebep olmadı.

Ancak ne zaman önüme gelen bir yere gitsem ya sinirden barut gibi çıktım ya da eve gelip kendim boyadım, kestim, düzeltmeye çalıştım.

Peki ama neden?

Kadınlar neden bazen kuaförden mutsuz çıkar?

Nasıl çıkmasın…

Saç bu saç. Bütün görüntümüzü değiştiren, tipimizi etkileyen, yaşımızı bile farklı gösteren şey.

Yıllardır gittiğin kuaförün seni tanıması, anlaması, ne istediğini bilmesi, o sırada yaşadığın bunalımlı dönemden dolayı değişim istediğini ancak bu değişikliği yaparsan 3 gün sonra pişman olacağını biliyor da ondan onunla mutlusun.

Kadınlar ve kuaförleri arasındaki bağ yıllarca süren bir dostluktur. Evdeki sorunlarımızdan kaçmak, kendimizi kötü hissettiğimizde hızlıca iyileşmek, sevgilimizden ayrıldığımızda değişmek, mutlu günümüzde güzel görünmek için koştuğumuz terapistlerimiz onlar.

İyi ki varlar… Kuaförümüze sadık kalalım şekerler, sonumuz hüsran olmasın :)

Papatya Somer

instagram.com/papsmood/

Yazının devamı...

"İnternette tanıştık, mutluyuz" abes mi?

Bizim nesil yokluk ile çokluk arasında sıkışmış, eskiye bağlılığı da tam olamayan, yeniye adaptasyonu da sorunlu bir nesil.

90’larda ergenliğinin yaşamış olan, teknolojiyi commodore 64’te kafa ayarı yaparken öğrenmiş, cep telefonunu kocaman bir takoz olarak görmüş, JetGillerin sadece bir hayal ürününden ibaret olduğuna inanmış bir nesiliz. Ancak bunları çok güzel sindirmiş, yeni gelenlere de acayip uyulmanmış bir nesiliz, yani kısmen ;)

Hal böyle olunca yeni dönemin getirdiği bazı şeylere yabancı, tepkili ve ürkek yaklaşıyoruz.

Mesela; İnternette Tanışmak.

Eskiden şöyle derdik; “Kimseyi bulamamış, chat sayfasında arıyor, adam gibi bir şey olsa burada işi ne?”

Şimdi ise, flört uygulamaları milyon dolarlar kazanır durumda ve sayıları gün geçtikçe artıyor. Instagram, Facebook, Tinder gibi platformlarda tanışıp evlenen, hayatının aşkını bulan o kadar çok insan var ki. Galiba en korktuğumuz nokta ilk buluşma.

Nuri Alço filmleri ile büyümüş ve organ mafyası haberlerine maruz kalmış bir nesil olduğumuz için paranoya yapmamız da normal. Oysa en basit hali ile düşündüğümüzde hayatımızın %60’lık kısmını boynumuz ufacık bir ekrana doğru eğik geçirdiğimize göre, internette birileri ile tanışıp arkadaş veya sevgili olmak ne kadar doğal. Zaten şehrin trafiğinde ve yoğun mesailerde geçirdiğimiz sürelerden çıkıp sosyalleşecek vaktimiz de yok. Ne yapalım yani yalnız mı ölelim şekerler?

İnternette tanışma fikri bence oldukça normal. Hatta kaçınılmaz. Ancak 90’lar kızı olarak, aman gazozlara dikkat edelim, mümkünse kapalı olarak alıp kendimiz açalım, ilk buluşmada evine gitmeyelim/evimize davet etmeyelim, ortak bir tanıdık bulmaya çalışalım gibi uyarıları yapmadan geçemeyeceğim.

İnternette tanışıp aşkı bulan veya ilginç hikayesi olan varsa bana yazsın, yayınlayalım :)

Sevgiler

Papatya Somer

instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

Apple Otizmin farkında, ya sen?


Çocuğunuzun teknolojik aletler kullanmasına karşı çıkanlardansanız, bir kere daha durup düşünün derim.

Elinde saatlerce telefon veya tablet ile dolaşıp ve dış dünya ile ilişkisini kesmekten söz etmiyorum elbette ancak teknoloji doğru ve amaca uygun kullanıldığında harikalar yarattığı gerçeğini de aman görmezden gelmeyelim.

Bilen bilir Apple ürünlerine karşı öncelikle Steve’den mütevellit ve zaman içinde kullandıkça artan bir hayranlığım var. Ancak bu hayranlığım sadece telefon, tablet ürünlerine değil aynı zamanda uygulamalara. Apple teknolojiyi duyarlılık ile birleştirmeyi çok iyi bilen bir marka.

İş hayatımda ilke edindiğim 3 ana madde; Faydalı, İlham Verici, Eğitici kavramlarını Apple ürünlerinde de görmek beni markaya bir tık daha yaklaştırıyor olabilir :)

Biliyorsunuz Nisan ayı Otizm Farkındalık ayı. CDC’ye göre ABD’deki 68 çocuktan birinde otizm spektrum bozukluğu (ASD) var. Bu oldukça yüksek bir oran. Şu an etrafımızda otizmli bir birey olmayabilir ancak bu durumu görmezden gelmemiz anlamına asla gelmiyor.

Daha önce Otsimo uygulamasından bahsetmiştik. Apple bu uygulama gibi bir çok uygulamaya sahip zengin bir yelpaze sunuyor.

Eğer etrafınızda otizmli bir birey varsa, çocuğunuzda otizm olup olmadığını öğrenmek istiyor ve bundan şüpheleniyorsanız veya konu ile ilgili bilgi alıp, farkındalık yaratmak istiyorsanız… uygulamalara mutlaka göz atın derim.


Papatya Somer




Teşhis Uygulamaları

Çocuğum Otizmli mi? M-Chat - iPhone, iPad, iPod touch

2 Nisan Dünya Otizm gününde hayata geçen Dr. Yankı Yazgan’ın danışmanlığıyla geliştirilen bu uygulama aynı zamanda ilk Türkçe otizm teşhis uygulaması olma özelliğini de taşıyor. Bu uygulama ile çocuğunuzun otizmli olup olmadığını evde bir ön testle öğrenebiliyorsunuz. Erken tanı ve teşhis ile otizmli çocuklar çok daha hızlı gelişme göstermektedir. Otizm her 68 çocuktan ve her 42 erkek çocuktan birini etkilemektedir. 16-30 ay arası çocuklarda ön otizm taraması yapmak için bu uygulamayı kullanabilirsiniz.

İletişim/AAC Uygulamaları

Proloquo2Go - iPhone, iPad, iPod touch ve Apple Watch

Ödüllü sembol tabanlı iletişim uygulaması, konuşamayan 150.000’den fazla insanın sesi olma özelliğini taşıyor. 5.0 sürümündeki yenilikler arasında yeni bir arama özelliği, otomatik yedeklemeler ve ilerlemeye dayalı dil özelliği bulunuyor. Uygulama, Amerikan İngilizcesi, Avusturya İngilizcesi, İngiliz İngilizcesi, Fransızca ve Amerika İspanyolcası ile konuşan çocuk sesleri de dahil olmak üzere 60’ın üzerinde doğal metin okuma sesi sunuyor.

Sosyal Becerileri/Yaşam Becerileri

Autism Core Skills - iPad

Autism Core Skills, okul öncesi eğitim alan ve birinci sınıftaki otistik çocuklar için, öğrenme sürecini eğlenceli ve ilgi çekici hale getiren hayvanlar, trenler ve sporlar gibi özelleştirilebilir temaları kapsayan akademik ve sosyal beceri geliştirme araçları sunuyor. Türkçe dahil 24 dilde sunulan uygulama, otizmi olan her çocuğun içindeki potansiyelin tamamına erişmesini sağlamayı amaçlıyor.

Dinle Anla - iPhone, iPad, iPod touch

Bu mobil uygulama otizm spektrum bozukluğu olan çocukların yanı sıra normal gelişim gösteren diğer çocukların da dinlediğini anlama becerisinin geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla geliştirilmiştir.

Otizmli Çocuklar - iPhone ve Apple Watch

A Visual Schedule, otizmli çocuklar ve yetişkinler için tasarlanmış ilk giyilebilir resim tabanlı zaman planlayıcı. Kolayca anlaşılan bir simge ve ilerleme çubuğuna sahip A Visual Schedule, insanların planlanmış aktivitelerini bağımsız bir şekilde takip edebilmelerine yardımcı oluyor. Görsel programlar, otizmi ve ilgili bozuklukları olan çocukların ve yetişkinlerin günlük rutinlerindeki geçişleri daha iyi yönetmelerine destek sağlıyor. Bu uygulama iPhone’da kullanıldığında etkinlik veya görev oluşturup yönetmeyi son derece kolay hale getiriyor.

(“Kid In Story Book Maker” ve “Children with Autism: A Visual Schedule” Otizm Farkındalık Günü’nü desteklemek amacıyla 1-8 Nisan arasında sınırlı süre için indirimli sunuluyor)

Pictello - iPhone, iPad, iPod touch

Pictello, konuşan fotoğraf albümleri ve kitaplar oluşturmanın kolay bir yolunu sunuyor. Pictello Story’deki her sayfa, bir resim, beş satıra kadar metin ve yüksek kaliteli sesler kullanılarak kaydedilmiş bir ses ya da metin okuma içerebiliyor.

Oyunlar, Oyun Oynama ve Müzik

Toca Toy Box - iPhone, iPad

Bu kutudaki en çok satan uygulamalardan oluşan renkli karışım, gün içinde otizmli çocuların tüm sıkıntısını alacak uygulamalardan oluşuyor.

Skoog - iPhone, iPad ve iPod Touch

Skoogmusic Skoog 2.0 Tactile Musical Interface, engelleri olan çocukların ellerine bir müzik aleti almadan müzik yapma deneyimini yaşamalarına olanak veren dokunsal bir küp. Skoog uygulaması ve GarageBand ile birlikte kullanılan Skoog, çocukların küpü sıkarak ve baskı uygulayarak iPad’de çalınan akustik geri bildirimler elde etmelerine imkan tanıyor.

Eğitici uygulamalar

5N1K: Neden? - iPhone, iPad

5N1K’yı kullanmak hem kolay hem eğlenceli. 3 - 8 yaş arası normal gelişim gösteren tüm çocuklar ve yaş sınırlaması olmaksızın, konuşma terapisti veya eğitimcilerin uygun gördüğü tüm özel çocuklar, bu konuşma ve eğitim uygulamasından faydalanabilir. Çocuğunuz henüz okuma-yazma becerisine sahip olmasa bile 5N1K’yı kullanabiliyor. Eğitimcilerin planlayıp, sanatçıların çizip seslendirdiği bu uygulamada dil ve konuşma terapisti Seda Eyilikeder bilimsel altyapısı ve mesleki deneyimini paylaşırken oyuncu Gülçin Şantırcıoğlu ilk duyduğunuz anda sizi yakalayan, canayakın sesiyle her kartın soru ve cevap cümlelerini seslendiriyor.

Harflere Giriş - iPhone, iPad, iPod touch

5 yaş ve altı çocuklar için tasarlanan ve Türkçe dahil 47 dilde sunulan bu uygulama otizmli çocukların harfleri ve sesleri yazmayı ve okumayı öğrenmesinde yardımcı oluyor. “Kayıt Stüdyosu” emirleri kendi dilinizde kaydederek uygulamada kullanmanıza olanak sağlıyor.

Otsimo Çocuk - iPhone, iPad, iPod touch

Otsimo Çocuk otizmli çocukların öğrenme kabiliyetlerini geliştirmek amacıyla özel eğitimciler ile birlikte çalışılarak yaratılmış oyun bazlı bir platform. Oyunlar giderek artan seviyeleri ile birlikte çocuklara harfler, şekiller, duygular vb. temel kavramları öğretmek için otizm ihtiyaçlarıyla birebir uyumlu tasarlanmıştır.

Otsimo Aile - iPhone, iPad, iPod touch

Otsimo Aile, Otsimo Çocuk üzerinden bulunan oyunlara uzaktan takip ve kontrol izni vererek otizm eğitimini maksimum verime ulaştırmak için tasarlanmıştır. Otsimo Aile sayesinde ebeveynler oyun esnasında çocuklarının konsantrasyonu dağılmadan gelişimlerini gözlemleyebilirler.

Tohum 2 - iPad

4 yaş ve üzeri çocuklar için geliştirilen bu uygulama otizmli çocukların ele alınan nesne fotoğraflarını eşleme becerisi, matematik, okuma-yazma, fotoğraflı etkinlik çizelgesi takibi gibi birçok becerisinin ön koşulunu oluşturmasını sağlıyor.

Touch Trainer - iPhone, iPad, iPod touch

Touch Trainer dokunmatik ekran teknolojisini öğrenen herkes için tasarlanmış basit bir neden sonuç uygulaması. 5 yaş ve altı çocuklar için tasarlanmış bu harika ve kullanımı kolay uygulama aynı zamanda tek parmaklı ince motor becerilerinin yanı sıra neden sonuç ilişkisini de öğreten “ilk uygulama” olma özelliğini taşıyor.

Yazının devamı...

Anne babalar çocuklarını eleştiremez


Sokaklarda, marketlerin kasalarında, tiyatro/sinemalarda sıklıkla karşılaştığımız manzaralardan biri; çocuk avaz avaz bağırıyor, anne çocuğu tartaklıyor, çocuk sesini daha da arttırıyor… son cümle “aman uff iyi tamam al!”

…..Felaket :(

Bulut doğmadan birkaç ay önce kuzenimin bana tavsiye ettiği bir kitap ile tanıştım. (15 yıl önce, ancak kitap halen mevcut) Elizabeth Pantley tarafından yazılan kitabın adı; Çocuğunuzla İşbirliği Yapabilme.

Kitabın üzerinde şöyle yazıyor;

“”

Olabilir miyiz? Evet olabiliriz :)

Hamileliğim süresinde okumaya başladığım kitap önceleri bana çok bir şey ifade etmemişti, ancak yıllar geçtikçe başucumdan ayıramadığımı fark ettim. Kitap bir test ile başlıyor ve size açıkça nasıl bir ebeveyn olduğunuzu söylüyor.

Yöntemler oldukça gerçekçi, uygulanabilir ve faydalı. Bu yazı sayesinde kitabı da size tavsiye etmiş olayım.

Bu kitaptan öğrendiğim çok fazla şeyden biri de şu; YETKİLİ SENSİN!

Yukarıda bahsettiğim anne ve çocuk görüntüsü hemen hepimizin başına gelmiş bir durum ancak önemli olan bu kaosun nasıl bittiği. Zira annenin yetkisinin farkında olmadığı ve çocuğun kontrolü elinde tuttuğu durumlarda son genellikle;

…gibi cümleler ile gelir.

Ancak bu çocuğun suçu mudur? Çocuk neden “HAYIR” cümlesine direnç gösterir ?

Biz ne zaman “HAYIR” cümlesine direnç gösteririz?

Daha önce EVET’e dönmüş benzer bir HAYIR varsa veya bunun aslında evet olması gerektiği konusunda netsek direniriz. Çocuk için de durum böyle.

O zaman ya HAYIR derken iyi düşüneceğiz veya o hayır asla evet olmayacak.

Eleştirip, azarladığımız, halinden memnun olmadığımız çocuğu kim bu hale getirdi düşündük mü hiç?

Lütfen içimizden “Anneanne/Babaanne ile büyüyor ve çocuğumun her istediğini yapılıyor, çocukta bu yüzden şımarık oldu” demeyelim. Çocuklarımız bizim aynamız. Karakterlerindeki bir çok şeyi genetik olarak aldıkları bir yana bizim onlara davranışımıza göre şekillendikleri gerçeğini artık fark etmemiz gerekiyor.

Eğer çocuğumuz “HAYIR” dememize rağmen bize dediğini yaptırıyorsa, bu şımarık olduğu için değil, biz pasif olduğumuz içindir.

Eleştirdiğimiz varlık doğduğunda bir hamurdu, onu yoğuran biziz şekerler, orasından burasından çekiştirmeye kalkarsak… neye benzer acaba?

Papatya Somer

instagram.com/papsmood/

Yazının devamı...

Feminist olmak erkek düşmanı olmak değildir

Feminizm (TDK): Toplumda kadının haklarını çoğaltma, erkeğinkiler düzeyine çıkarma, eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı, kadın hareketi.

Bir kadının hemcinslerinin haklarını koruması, karşı cins ile eşit olduğunu vurgulaması, hor görülmeye, hiçe sayılmaya, aşağılanmaya karşı tepki göstermesi, özgürlüğünü vurguluyor olmasını yanlış veya ayıp bir şeymiş gibi yüzüne çarpmak nedir ?

Feminist olduğunu her fırsatta vurgulayarak, doğal olan haklarını ve eşitliği savunurken karşı cinsi yerden yere vurmak, erkeklere tiksinerek bakmak ve ezmeye çalışmak nedir?

Feminist kadınları erkek düşmanı veya lezbiyen olarak gören sığ düşünceli insan topluluğu var etrafımızda. Üstelik bu topluluğu sadece erkekler oluşturmuyor. Aralarında kendi haklarının savunuluyor olduğunu fark edemeyen zavallı kadınlar da var.

“” derler insana. Çocuk haklarını savunduğumuzda yetişkinlerden nefret mi ediyoruz? Hepimiz çocuk gibi mi davranıyoruz ? Hayvan haklarını savunduğunda anırmaya veya havlamaya mı başlıyorsun ?

Feminizmi fanatikçe savunan, “erkek düşmanlığı” haline getiren ve kadın cinsini erkek cinsinden daha üstün, daha değerli görüp erkekleri aşağılayan zihniyet kadar sığ bir yaklaşımdır feminizmi destekleyen insana tepki veren yaklaşım.

denilen şey; kadın / erkek fark ayırmaksızın olma hakkını savunmaktan geçiyor. Her koşulda haklara sahip olmaktan geçiyor.

Kadın ve erkek insanlığın devamı için birbirinden ayrılamaz iki ham maddeyse eğer, üstünlük savaşı ve daha değerli olma çabası niye?

Kendimize gelelim şekerler, feminizmi savunayım derken de, feminist biri ile ilgili konuşurken de saçmalamayalım, komik oluyor.

Papatya Somer

Yazının devamı...

Evlilik; “Yasal Sevişmenin” Türkçesi mi…?

Beyaz bir gelinlik.. Uzun bir duvak... Şık bir mekan.. Ütülü bir takım elbise…

Leziz yemekler…Büyük bir pasta… İğnelenmiş altınlar…Rüya gibi balayı…

Her genç kızın, her genç kız ailesinin, her genç delikanlının, her aşığın rüyası.

Toplum yargılarını ortadan kaldıran, aynı çatı altında olabilmenin en ”olur” yolu, resmileştirilmiş ilişki, “”nin Türkçesi, nam-ı diğer .

İki insanın birbirini seviyorluğu, alkışlar eşliğinde tasdiklendiğinde ve belgelendiğinde bağlılıkları garanti altına mı alınıyor? Özellikle biz kadınların “” ni heyecan ile bekleyişleri de bu yüzden mi?

“”

Erkeğimizin bizi seviyor olduğunu bu şekilde mi anlıyoruz?

Dünya üzerinde “” olarak nitelendirilen evlilik kurumu, son yıllarda sıklaşan “boşanma” kavramı ile sürekli bir ilişki içinde.

Hemen her evlilikte, bir defa bile olsa akla gelen, akıl ucundan geçen, gündeme oturan veya direkten dönülen boşanma ihtimali, konuklar eşliğinde “sonsuza dek” yemini edilirken akıllardan bile geçmiyor. Zira evlilik ömürlük olmalı.

Ya evlenmek istemiyorsak?

Eğer 30’ların sonuna geldiysen ve evlenmediysen “Evde kaldı” damgasını yiyip oturuyorsun. Toplumumuz evliliğe “yaşamın doğasında var” şeklinde baktığından, halen belli bölgelerde “yaşı geldi” diye bile evlendiriliyor insanlar..

Evlendiriliyor olmak işin daha da vahim bir kısmı zaten… Hayatın boyunca(!) kiminle uyuyacağına, kiminle öpüşeceğine, kiminle tartışacağına bir başkası karar veriyor.

Üstelik kimsenin umurunda değil o adamın ağzının kokuyor olup olmadığı, kadının tembel bir pasaklı olup olmadığı. Hayıflanmalar karşısındaki cevap hazır; “”

İyi de o mu seçti bu hayatı?

Kadın ve erkeğin birbirine aşık olmasının sadece onları ilgilendiren ve onların yalnız başlarına yaşadıkları birşey olduğunu unutmamak gerekiyor. İki insanın hangi ad altında olursa olsun, mutlu olmaları ise amaç, bunu illaki defterleştirmenin mantığı nedir ?

Çoğu çift evlenmelerinin gerekçesi olarak çocuk sahibi olmak istemelerini gösteriyor.

Peki ya boşanırken… çocuklar o zaman gündemde değiller mi?

Neden artık çocukları olmasına rağmen evliliklerini devam ettirmiyor insanlar?

Kendi benliğimize olan saygımızın arttığı bu çağda, artık kadınlar da, erkekler de evlenmenin sadece bir kağıda atılan imzadan ibaret olduğunun, bağlılığın bir kalem sayesinde değil, kalpten geldiğinin, sadece altın bir halka ile sadık kalınamayacağının farkında.

Her ne kadar “” olduğu düşünülse bile, o imzayı atmadan, o yüzüğü takmadan, alkışlar arasında onaylanmadan da mutlu yaşayan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor.

Şimdi ben burada “” mu diyorum?

Hayır demiyorum. Ne istiyorsanız onu yapın.Ama sakın “birileri istiyor”, “artık zamanı geldi”, “beni sevdiğini ancak evlenirsek anlarım” gibi uydurma sebeplerle evlenmeyin.

Ortak hayatı “evlilik” adı altında devam ettirmek istediğinizi iliklerinize kadar istiyor ve bunun sorumluluklarını sindiriyorsanız evlenin.

PS: Evlenmek istemeyen insanları da rahat bırakın şekerler, biri size “” dese, ne hissederdiniz?

Papatya Somer

Yazının devamı...

Herkesin Google’ı kendine

4 Eylül 1998’ten beri kimse kimseyle, onunla konuştuğu kadar açık, rahat, samimi ve özgür konuşmadı.

Hepimizin derdine derman olan, hepimizin yoluna ışık tutan dipsiz bir kuyudan bahsediyorum. Aklına takılan bir şey varsa; sor Google Amca’ya…

Hastalıktan sağlığa, etkinlikten alışverişe, ajanlıktan eğitime her alanda başvurduğumuz ortak buluşma noktamız Google.

Sağ olsun oldu ya saçmaladık, “” diyerek yolumuza ışık olmaktan asla çekinmiyor.

Hiç düşündünüz mü Google’a en çok hangi konularda yazıyorsunuz?

Misal annem:)


Google’a şöyle yazmış; “Beyazlamış saç daha fazla nasıl beyazlatılır?” Google elbette “ÜZÜL ŞEKERİM” yazmamış ve mor bir şampuan önermiş kendisine, saçtaki grileri daha da belirginleştiren. Çok başarılı, aldık kullanıyoruz.

PembeNar.Com’a hangi kelime ve/veya kelime topluluğunu yazarak geldiğinizi görebildiğimiz bir sistemimiz var (bilenler bilir) Google Analytics. Anlık olarak hangi kelimeleri yazarak geldiğinizi görmemizin dışında, genel olarak hangi kelimeler çok aranıyor bunu da görebiliyoruz. Çıkan sonuçlar zaman zaman endişe verici olsa da özetle; meraklı bir toplum olduğumuz kesin.

Kimine göre Google’da bir şey aramak tek tek yazılmış kelimelerden ibaretken, kimine göre ise adeta bir dert yanma, bir yakarış içeriyor.

Eeeee. Ne dedik, “”..

Elimizi korkak alıştırmayalım şekerler… Google’da aradığınız ve bulmak istediğiniz hemen her şeye doğru yanıtı vermek için canla başla çalışan bir ekip var burada ;)

Ben bu yazıyı yazarken aşağıdaki kelimeleri yazıp PembeNar.Com’a gelen tatlı okurlarımıza sevgiler :)

İyi ki varsınız…

*16 hafta gebelik

*1600 kalori kaç kilo

*50 yaşta seks

*Bilgisayar yüzünden gözlerim şişti ve morardı

*Kistten ölür müyüm

*Sürekli uyku neden olur …list faslalığından olur mu ????!!

*Yüksekatesneyeiyigelir

*Adet döneminde hamile kalır mıyım

*Alkali sabah detoksu

Papatya Somer

Yazının devamı...
Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.