SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Gebelik Takibi ve Önemi

Gebelik öncesi, gebelik ve doğum sonrası bakım; süreklilik göstermeli, kolay ulaşılabilir olmalı, kişinin sağlık bakım ihtiyaçlarının çoğunu karşılamalı, hasta hekim arasında iyi bir bilgi alışverişi sergilemelidir ve ailenin ve toplumun genel durumunu kapsayacak şekilde olmalıdır.

Gebelik öncesi değerlendirmede gebe kalmayı düşünen bir kadın değerlendirilir. Bu ilk muayenede tam bir öz geçmiş, tam bir fizik muayene, risk faktörlerinin değerlendirilmesi, hastanın yaşına ve değerlendirme sonuçlarına göre seçilmiş laboratuar testleri, almakta olduğu tedaviler değerlendirilir ve bir takip programı çıkarılır. Rutin aşı takviminin düzenlenmesi, eğitim yönünden danışma verilmesi ve gerekli tavsiyeler ile muayene tamamlanır.

Gebelik takibinde önemli olan nokta, hasta bakımının kişiselleştirilmesidir. Daha önce erken doğum, kronik hastalık ve sorunlu soy geçmişi olan yüksek riskli kadınlar için muayenelerin sayısı ve sıklığı belirlenmeli ve kayıt edilmelidir. Örneğin servikal yetmezliği veya kronik hipertansiyonu olan bir kadının iki haftada bir görülmesi gerekebilir.

Düşük riskli gebelerin gebelik boyunca 6-8 kez görülmesi iyi gebelik sonucu elde etmek için yeterli olmaktadır.

İlk muayene : Adet gecikmesinden sonra 6-8. haftalar arası

Aylık muayene : 28. haftaya kadar

Ayda iki kez muayene : 36. haftaya kadar

Haftalık muayene : 36. haftadan doğuma kadar

Normal gebelik boyunca minimal gerekli olan testler, muayeneler ve her birinin ne zaman yapılacağı belirlenmiştir.

Fizik muayenede genel muayene, kan basıncı, boy, kilo,vücut kitle indeksi, pelvik muayene, meme muayenesi, fundus yüksekliği, fetal pozisyon, bebek kalp atımı ve rahim ağzı muayenesi yapılır.

Laboratuar testlerinden tam kan sayımı, kan grubu- Rh tayini, pap smear, gebelik diyabeti ( ) taraması, idrar tahlili, kızamıkçık, sifiliz,hepatit B, HIV taraması ve genetik tarama uygun haftalarda yapılır.

Beslenme ve kilo alımı, vitamin ve mineral desteği, diyette dikkat edilmesi gerekli durumlar gebe ile birlikte yeniden düzenlenir.

Gebelik boyunca gebeyi bekleyen olası sorunlar bulantı, kusma, mide yanması, kabızlık, ishal, gaz, hemoroid, varis, yorgunluk, bayılma, uyku bozuklukları, bacak krampları, sırt ve karın ağrısı, baş ağrısı, davranış değişiklikleri, iş hayatı, cilt değişiklikleri, cinsel ilişki, idrar sorunları, radyasyondan korunma, seyahat, aşılama ve egzersiz konularında hastaya bilgi verilir ve bu sorunlarla baş etmesine yardımcı olunur.

Doğuma hazırlık ve gebe eğitim programları ile anne adayına doğumun belirtileri, normal doğum eylemi, nefes ve konsantrasyon egzersizleri, anestezi ve ameliyatlar hakkındabilgilendirme yapılır.

Doğum başladığında hastaneye ulaşım, eşin bilgilendirilmesi ve sürece uyumu önceden konuşulmalıdır. Etkili bir gebelik takibinde hasta doktor ilişkisi kritik öneme sahiptir. Gebelik takibinden iyi bir sonuç alınabilmesi hastanın aktif olarak yer almasına bağlıdır.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

http://www.cemficicioglu.com.tr/

Yazının devamı...

Gebeliğin İlk Belirtileri

Bir kadın gebeliği süresince hayatının en önemli fizyolojik ve psikolojik değişikliklerini yaşar. Bu süre zarfında doğum uzmanı, aile hekimi ve ebenin desteğini alır. Gebelik süresince klinisyenin rolü yalnızca anne ve bebeğin sağlığını takip etmek, reçete yazmak ve davranışlarını yönlendirmek değil, aynı zamanda oluşan psikolojik değişikliklerine de destek olmaktır.

Gebelik boyunca bir kadın kimliğinin yeni yönlerini keşfedecektir. Ergenlikte oluşan kadın kimliği ve annelik kavramı gelişecektir. Yeni bir role bürünen anne adayının fizyolojik süreçleri şu şekildedir:

İyi bir sosyal destek alan çoğu kadın için bunlar tatmin edici duyguları beraberinde getiren, umulan ve istenilen süreçlerdir. Diğerleri için ise bunların bir kısmı yada tamamı beklenmedik ve zor görevlerdir.

Gebelik değişimin yaşandığı, ümit ve beklentilerin olduğu bir süreçtir. Aynı zamanda duygusallığın, endişe ve kaygıların arttığı bir süreç te olabilir. Gebelik haricinde hastanın çok önemli görmediği pek çok bulgu, gebelik boyunca pek çok sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Gebeliğin tanısı, genellikle adet gecikmesi öyküsü ile birlikte gebelik testinin pozitif çıkmasıyla koyulur. Bulantı ve memelerde hassasiyet sıklıkla eşlik eder.

Gebelikten şüphelenilmesini gerektiren belirti ve bulgular şunlardır:

Gebelik sürecinde gebenin vücudunda bu yeni duruma adapta olabilmek için pek çok değişiklikler meydana gelir. En önemli ilk adaptasyon kalp damar sisteminde olmaktadır. Kan hacmi gebelik öncesine göre %140 artar, vücuttaki su miktarında artış ve suyun dağılımında değişiklik meydana gelir. Böbrek kan akımı artar ve böbreğin süzme oranı artar. Kilo artışı gebeliğin ilerlemesiyle paralellik gösterir.

Ayrıca tükrük üretiminde artış, mide yanması, reflü, kabızlık,ishal, gaz sorunları, varis ve hemoroid, yorgunluk, senkop ( aniden ayağa kalkınca yada uzun süre ayakta kalınca oluşan baş dönmesi, sersemlik hissi ve bayılma) uyku bozuklukları, huzursuz bacak sendromu, bacak krampları, sırt ağrısı ve baş ağrısı gebelik ilerledikçe kendini gösteren diğer yakınmalardır.

Gebelik kadın hayatında fizyolojik bir olay olup çoğu gebelik normaldir. Gebelik her kadının değişik biçimlerde önemli fizyolojik değişiklikler yaşadığı bir dönemdir. Gebelik öncesi muayene potansiyel risklerin aydınlatılmasını ve gebelik için hazırlık yapılmasını sağlar. Gebelik çoğu kadın ve ailesi için değişim, beklenti, bilinmezlik ve kaygı kaynağıdır; doktorun hastayı sevecen ve güven verici bir şekilde direkt ve yeterli aydınlatması süreci kolaylaştırır.

Yazının devamı...

Meme Kanseri ve Nedenleri

Meme kanseri, kadınlarda görülen kanserler arasında ilk sırada gelmektedir. Kadınlarda görülen tüm kanserlerin %25’ ini meme kanseri oluşturur. Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde yeni tanı alan olgu sayısında bir artış olmuştur. Ortalama olarak her 8 kadının birinde kanser ortaya çıkma riski söz konusudur. Yapılan araştırmalara göre dünyada her 10 dk da bir kadın meme kanseri nedeniyle yaşamını yitirmekte ve her 3 dk da bir yeni bir kadına meme kanseri tanısı konmaktadır. Çalışmalara göre Türkiye’ de her yıl 30 bin kadına yeni meme kanseri tanısı konmaktadır. 2000’ li yıllarda, batı illerimizde saptanan meme kanseri sayısı 100 binde 40-50 iken doğu illerimizde bu oran 100 binde 20 civarındadır.

Meme kanseri, meme dokusunu meydana getiren herhangi bir bölgesinden köken alabilir. Hücrelerin kontrolsüz bir şekilde sürekli çoğalmalarının sonucu olarak, zamanla yakın ve uzak diğer organlara yayılarak hastayı ölüme götürür.

En yaygın görülen tipi; meme dokusundaki kanallardan kaynaklanan “duktal” tipidir. Diğer sık görülen tipi ise, süt bezlerinden köken alan “lobüler” tipidir. Daha nadir olarak medüller, tübülerve müsinöz gibi tipleri de vardır. Meme kanseri oluşumunda genetik faktörler oldukça önemlidir. Genetik yapıdkibazı faktörlerin ve normal yaşlanmanın sonucu ortaya çıkan bozukluklar kansere neden olur. Buna rağmen, meme kanserlerinin ancak %7-9’u ailesel geçiş özelliği gösterir. Anne tarafında genç yaşta meme kanserihikayesi ve erkek meme kanseri görülmesi ailesel bir yatkınlığı gösterebilir.

Meme kanseri nedenleri

Meme kanseri belirtileri

Tarama

Oldukça önemli olan erken tanı için;

Meme muayenesinde dikkat edilmesi gereken durumlar

Bunlardan herhangi biri varsa doktora başvurmalıdır.

Klinik muayene 20 yaşından sonra 2-3 yılda bir,40 yaşından sonra her yıl yapılmalıdır.

Mamografi

Meme kanserinden korunma yolları

Erken tanı ile meme kanserinin tedavisinin mümkün bir hastalık olduğu bilinmelidir. Meme koruyucu cerrahi yöntemlerle hastanın memesi tamamen alınmadan da tedavi edilebilir.

Yazının devamı...

Gebelikte Sigarayı Bırakmanın Faydaları

Gebelik; bir kadının insan olarak olgunluğa erişip ruh ve beden dengesini sağladıktan sonra yeni bir insana hayat verip onu büyüterek yaşamı yeniden keşfetmesinin adıdır. Tek bir hücreden muhteşem bir insan oluşması basamaklarına şahit olmak insana mucizevi bir yaşama tanıklık etmenin zevkini yaşatır. Kendi değerinin, eşsizliğinin, bedeninin kutsallığının farkına varan ve bu bedende yeni bir misafiri ağırlamaya hazırlanan anne adayı öncelikle bu bedeni güzelleştirip, bakımdan geçirip en değerli konuğunu ağırlamaya hazırlanır.

Gebelik ve annelik bir kadının yaşamı boyunca tadabileceği müthiş bir deneyim ve zevktir. Pek çok kadın ruhunu ve bedenini bu mucizevi olaya hazırlamak için gebelik öncesi doktor kontrollerini yaptırır, ihtiyacı olan besin takviyeleri, vitaminler, spor ve egzersizle kendini bu yeni yaşama hazırlar.

Gebelik süreci, sigara gibi bazı zararlı alışkanlıkları olan kadınların da kendi farkındalıklarını artırarak hayata yeni bir bakış açısından bakmalarını, zarar verdikleri bedenlerine yeniden sahip çıkmalarını sağlaması açısından eşsiz bir dönemdir.

Birleşik devletlerde gebe kadınların yaklaşık %11’i sigara içmektedir. Karbonmonoksit ve nikotin, sigarada bulunan ve bebeğe olumsuz etkilerden sorumlu olduğuna inanılan maddelerdir.

Sigara içme ile aşağıdaki risk artışları birliktelik gösterir.

Gebelikte sigaranın bırakılması, özellikle 16. gebelik haftasından önce bırakılmışsa bebek kilosunda iyileşme meydana getirir.

Çalışmalar, sigara bırakma yoğun programlarının, hastayla sık ilişki ve yakın gözlem sağlayarak sigaranın bırakılmasına yardımcı olduğunu ve artmış bebek doğum kilosu ile sonuçlandığını göstermiştir. Başarılı müdahaleler, sadece sigarayı bırakmayı emretmek yerine sigarayı bırakmanın yollarını vurgulamaya çalışır. Nikotin yerine koyma tedavisi (sakız ve transdermal bantlar), nikotinin anne ve bebeğe olumsuz etkileri hakkında uyarılar içermektedir. Ancak nikotin tütün dumanındaki yalnızca bir toksindir. Sigaranın nikotinin yerine koyulması tedavisi ile bırakılması, bebeğin karbonmonoksit ve diğer toksinlere maruziyetini azaltır ve gidişi olumlu etkiler.

Sigarayı başka bir şekilde azaltamayan kadınlar için nikotin replasmanının danışmanlığa ek olarak kullanılması, gebelikte bile makuldür. Sigara içenlerde kan nikotin seviyesi değişiklikler gösterirken nikotin bandı kullanımında kan nikotin seviyesinin sabit kalması teorik olarak bir risk oluşturur.

Gebe ve ev halkı gebelik boyunca sigaradan uzak durmalı ve tercihen doğumdan sonra da yeniden başlamamalıdırlar. Kadınlar sigaranın morbidite ile ilişkisi nedeniyle çeşitli yöntemlerle gebeliklerinden önce sigarayı bırakmaları için desteklenmelidir. Çok sayıda yöntem kullanılabilir.

Gebe kadınlar,sigara içmemeleri yönünde cesaretlendirilmeli, sigarayı bırakmak için kullanılan farmakolojik ajanların kullanılması önerilmelidir. Sigarayı bırakmak mümkün olmuyorsa, günlük içilen sigara sayısının azaltılması denenmelidir.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı

Yazının devamı...

Miyomlar Hamileliğe Engel mi?

Miyomlar ile gebe kalamama arasındaki ilişki kesinlik kazanmamıştır. Gebe kalamayan kadınların %27-40’ında birden fazla miyom olduğu bildirilmiştir. Miyomlar rahim içinde yerleştiğinde cerrahi olarak çıkarılmalarının gebe kalabilirliği artırdığı gösterilmiştir.

Miyomu olan ve gebe kalamayan kadınlarda miyomun büyüklüğü, yerleşimi ve sayısı (tek veya birden fazla olması) gibi birçok değişken gebelik oranlarını etkileyebilmektedir. Miyomların doğrudan gebe kalamamaya neden olduğu gösterilememiştir. Ancak myomların rahim kasılmasını bozarak spermin normal ileriye doğru hareketlerini bozabildiği ileri sürülmüştür.

Miyomlar hamileliğe engel oluyor mu?

Rahim içindeki miyomların gebeliğin rahme yerleşmesinde başarısızlığa yol açarak gebe kalamamaya neden olacağı konusunda fikir birliği vardır. Rahim kas tabakaları içerisine yerleşen miyomların gebe kalamama ile ilişkisi belirsizdir. Rahim duvarının dışında yer alanların ise gebelikle ilişkisi yoktur.

Miyomlar, rahim kasında herhangi bir yerde bulunabilirler ve tüplerin rahme açıldığı alanlara komşu yerlerden köken aldıklarında tüpleri tıkayabilirler veya işlevlerini etkileyebilirler. Ama bunun her iki tüpü birden etkilemesi nadir bir durumdur.

Miyom çıkarma sonrası düşük riski azalıyor mu?

Miyomların varlığına bağlı kendiliğinden düşük olması ihtimali tam olarak bilinmemektedir. Ancak normal gebe kadınların iki katı kadar fazla olduğu düşünülmektedir. Miyom çıkarılmadan önce, düşük ihtimali %40 iken miyom çıkarıldıktan sonra %20’ye düşmektedir.

Miyom erken doğuma yol açar mı?

Miyomların ilk üç-aylık dönemde gebelik kayıpları, erken doğum veya rahim içi büyüme kısıtlılığı risklerini artırdığına ilişkin veriler tartışmalıdır. Miyomların sayısı, boyutu ve yeri önemlidir. Büyük miyomları olan pek çok kadın güçlük çekmeden doğum yapabilirken bazı kadınlar miyomun bebeğin eşinin kanlanmasını etkilemesinden dolayı olumsuz etkilenebilmektedir. Ayrıca gebelik süresince hangi kadınlarda miyomun hızla büyüyebileceği de öngörülememektedir.

Bebeğin eşinin altında yerleşmiş miyomu olanlarda zaman zaman bebeğin eşinde ayrılma olabilir. Rahmin alt tarafında yerleşmiş myomu olanlarda doğumu engelleme potansiyeli vardır bazen klasik sezeryan gerekebilir. Miyomlar aşırı büyük olursa gebelikten önce çıkartılmaları düşünülebilir, potansiyel yarar-zarar dengesi göz önünde bulundurulmalıdır. Miyom çıkartıldıktan sonraki doğumda sezeryan gereksinimi de değerlendirilmelidir.

Erken doğum, baş geliş dışında yerleşim ve sezeryan doğum, doğum sonu kanama ve doğum esnasında rahmin alınması gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Daha nadir olarak da rahim içi gelişme kısıtlılığı, bebeğin eşinin anormal yerleşimi, ilk üç-aylık dönemde kanamalar, erken su gelmesi, eşin yerinden ayrılması ve zor doğum gibi sorunlar miyomun gebelikteki olumsuz etkileridir.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

http://www.cemficicioglu.com.tr/

Yazının devamı...

Diyabet Gebeliğe Engel mi?

Diabetes mellitus (diyabet) gebeliğin en yaygın tıbbi sorunudur. Gebelerin yaklaşık binde 1-3’ünde önceden tip I diyabet yada tip II diyabet mevcuttur. Gebelik öncesi bakım ve şeker kontrolü önerilmesine karşın birçok diyabetli kadında ilk başvuru gebelik ile olmaktadır. Gebelik diyabeti ilk kez gebelik sürecinde fark edilen herhangi bir derecede glukoz intoleransı(şeker kontrol bozukluğu) olarak tanımlanır. Gebelerin % 4’ünde gebelik diyabeti görülür .

Gebelik diyabeti olan kadınlar % 50 olasılıkla ilerideki 10 yıl içinde geliştirme riski altındadır.

Gebelik sırasında diyabet (şeker hastalığı) , anne ve bebek açısından önemli riskler oluşturmaktadır. Kontrolsüz diyabet ile kendiliğinden düşük riski yüksek olup, gebelik öncesi diyabetli kadınlarda büyük doğumsal anomaliler % 6-12 oranında görülmektedir. Diyabetik ketoasidoz anne ve bebek yaşamı açısından acil bir tehdittir. Bebek ölümü riski %10 oranında görülmektedir.

Gebelik diyabeti iri bebek riskini artırmaktadır, bu da operatif doğum,omuz takılması, doğum travmaları gibi ikincil sorunlarla birliktelik gösterir. Hipoglisemi(şeker düşüklüğü), respiratuar distress sendromu(yenidoğanın solunum sıkıntısı), hipokalsemi(kalsiyum düşüklüğü) ve hiperbiluribinemi(sarılık) gibi yenidoğan sorunlarında artış vardır.

1922’de insulinin kullanıma başlanmasından önce, diyabetik hastalar gebelikleri süresince sıklıkla ölmekteydi. Daha bundan 20 yıl öncesine kadar tipI diyabetli bir annenin açıklanamayan ölü doğum yapması şaşırtıcı değildi. Çoğu diyabetik uzun süre hastanede yatmak zorunda kalırken, artık çok azı uzun süreli yatışa ihtiyaç duymaktadır.

İnsulinin 1921’de keşfedilmesi diyabetin tedavisinde ve diyabetli kadınların genel üreme fonksiyonları ve gebelik sonuçlarının düzeltilmesinde çok önemli katkılarda bulunmuştur.Son 90 yıl içinde insulinin keşfi, sıkı kan şekeri kontrolü,yenidoğan yoğun bakımların gelişmesi ve anne karnındaki görüntülemedeki gelişmeler sonucunda hem anne ölümü hem doğum sırasında ölüm önemli oranda düşmüştür. Bununla birlikte, bu gelişmelere rağmen diyabetli kadınlar ve diyabetik anne bebekleri çok sayıda sorun açısından artmış risk taşımaktadır. Bebekteki artmış hasar ve işlev kaybı direkt olarak annedeki şeker yüksekliği ile ilişkilidir. Bu nedenle bu gebelerin yönetiminde amaç gebelik öncesinde ve sırasında sıkı kan şekeri kontroludür. Bu en iyi multidisipliner yaklaşım ve hastanın eğitiminin hedeflenmesi ile başarılır.

Günümüzde diyabet tedavisi ile uğraşanların önceliği, gebelik öncesinde diyabetin tanısı ve kontrolü olup,ikincil olarak hafif bir gebelik diyabeti bile gebelik süresince uygun şekilde tarayıp tedavisini gerçekleştirmektir.

Gebelik öncesi diyabet tanı kriterleri

Mevcut diyabetin (şeker hastalığı) tanısını koymak için 3 yol vardır:

1-Diyabet semptomları () ile birlikte rastgele kan glukoz konsantrasyonunun 200mg/dl veya daha yüksek olması. Klasik diyabet semptomları poliüri,polidipsi ve açıklanamayan kilo kaybı

2-Açlık kan glukozunun 126mg/dl veya daha yüksek olması. Açlık en az 8 saat boyunca kalorili hiçbir gıdanın alınmaması olarak ifade edilir.

3- Oral glukoz tolerans testinde(OGTT) ağızdan glukoz yüklemesinden 2 saat sonra kan glukozunun 200 mg/dl veya daha yüksek olması. Testte glukoz yüklemesi için suda çözünmüş 75 gr anhidroz glukoz kullanılır.

Diyabetik annelerin çocuklarında doğumsal anomaliler

Kalp ve damarlar: Atrial septal defekt, ventrilüler septal defekt, büyük damarların transpozisyonu, aort koarktasyonu, fallot tetralojisi, turunkus arteiyozus, dekstrokardi, kardiyomegali

Merkezi sinir sistemi: Nöral tüp defektleri, anensefali ,holoprozensefali

Omurga: Kaudal regresyon sendromu, sakral agenezis

Böbrek: Hidronefroz, renal agenezis, uretral duplikasyon

Mide ve bağırsaklar: Duodenal atrezi, anorektal atrezi, omfalosel

Gebelik öncesi kontrol

İdeal olan gebelik isteyen diyabetik kadınlar gebelik öncesi danışma için başvurmalı ve gebelik öncesinde şeker kontrolü sağlanmalıdır. İlk gebelik öncesi vizite detaylı bir fizik muayene yapılmalı, göz muayenesi istenmeli, protein ve kreatin klirensi için 24 saatlik idrar toplatılmalıdır. Kardiyoloji konsultasyonu istenmelidir. Hemoglobin A1c yakın zamanlı şeker kontrolunü değerlendirmede (8-12 hafta) ve bebekteki sorun, hasar ve anormallikler için risk belirlemede yararlıdır. Erken beslenme bilgilendirilmesi ve danışmanlık verilmesi faydalı olabilir.

İnsülin direnci ve polikistik over sendromu

Polikistik over sendromu olan kadınlarda sıklıkla insülin direnci ve hiperinsülinemi gözlenmektedir. Bunun da en sık nedeni obezitedir.

Polikistik over sendromu olan kadınların jinekoloğa en sık başvurma nedenlerinden birisi uzun süreli yumurtlayamamaya bağlı olarak gebe kalamamadır. Bu kadınlar genellikle tamamen gebe kalamayan grupta değillerdir ancak yumurtlamalarının seyrekliği ve tahmin edilemezliği ve artmış gebelik kaybı nedeniyle zor gebe kalan gruptadırlar.

Polikistik over sendromu olan kadınlardaki insülin direnci,yüksek obesite birlikteliğiyle kötüleşmektedir. Üreme çağındaki Polikistik over sendromu olan kadınların % 30-40’ında bozulmuş glukoz toleransı ve %10’unda tip II diyabet vardır.

Anormal glukoz metabolizması kilo verilmesi ile belirgin olarak düzeltilebilir, kilo verilmesi aynı zamanda hiperandrojenizmi azaltabilir ve yumurtlama fonksiyonunu yeniden düzenleyebilir. Egzersiz de ayrıca kilo kaybından bağımsız olarak insülin direncini azaltır.

Bozulmuş şeker dengesi ve insülin direnci hem gebe kalmayı zorlaştırmakta hem de gebelikte anne ve bebeği olumsuz yönde etkilemektedir.

Aşırı kilosu olan, kilo vermekte zorluk çeken, adet düzensizliği ve vücudunda tüylenme artışı olan, gebe kalmakta zorlanan kadınların bozulmuş şeker dengesi ve diyabet riski açısından araştırılması; uygun diyet ve egzersiz programlarına alınması daha kaliteli ve uzun yaşam için gerekli görünmektedir.

Yazının devamı...

Vajinal Mantar Enfeksiyonu

Vajinal mantar enfeksiyonları genelde en yaygın olarak kadınlarda rastlanan bir tür hastalıktır. Bu nedenle kadınların %80’i bu hastalığa yaşamları süresince en az bir defa yakalanmaktadır.

Vajinal mantar enfeksiyon genel olarak kadına dışarıdan bulaşmaz. Bu hastalık kadının kendi bünyesinde normal şartta var olan mantar hücreleri farklı sebeplerden dolayı vücut direnci az olduğu zaman aktif hale geçen ve vajinit yani vajina enfeksiyonuna neden olmaktadır. Nadir olsa da vajinal mantar cinsel yolla bulaşabilmektedir. Ortak kullanım alanları ve eşyalar yani deniz, tuvaletler ve havuzdan azda olsa kişilere bulaşabilir. Kişinin antibiyotik kullanması yada strese bağlı olarak vücut direncinde olan düşüş sebebi ile bu fırsatçı hastalık oluşabilir.

Vajinal mantar enfeksiyonlarında en yaygın olan belirti vajina kaşınmasıdır. Kişinin sıcaklığı ile bu kaşıntı çoğalır ve vajinada yanmalar meydana gelir. Kişi idrar yaparken kaşınan bölgelerde yanma olur ve vajinada çok hızlı bir şekilde kızarmalar meydana gelir. Kadında ağrı yaptığı için kişi cinsel ilişkiye girmek istemez. Bu nedenle gebelik durumu oluşmayabilir. Ancak tüp bebek sayesinde kişi anne olabilmektedir.

Vajinal mantar hastalıklarında farklı tipte akıntılar oluşur. Yani bazıları kokusuz, akıntı kütleler halinde ve beyaz renkte olması, çok sulu bir akıntı gelmesi durumudur. akıntı kadında süt veya peynir kesiği şeklinde ise bir enfeksiyon durumu söz konusudur. bu duruma “mikst enfeksiyon” denmektedir ve diğeri” trikomonas” da eşlik etmektedir. Bazı yoğun akıntılar sebebi ile gebelik riski durumunda kişiler tüp bebek yöntemi ile sağlıklı bebek sahibi olabilirler. vajinal akıntı sebebi ile kadında meydana gelen kaşıntıları kaşınması vajinal bölgede derinin soyulması veya küçük yırtıklar nedeni ile kanamaya neden olabilir.

Kadının doktora giderek jinekolojik muayene yada smear testinde kişide bu hastalıkla ilgili şikâyet olmamasına rağmen vajina bölgesinde mantara rastlanmaktadır.

Vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavileri bazen kolay bazen de çok zor onarılmaktadır. Kişide %5 yâda 25’lik kesiminde vajinal mantar hastalığı kronikleşerek tekrar nüksedebilmektedir. mantar tedavisinde kişiye sistemik ve lokal etkisi olan ilaçlar verilir. Etkinin tam olması için krem ve fitil takviyesi yapılır. İsterlerse bu hastalıktan dolayı gebelik yok ise düşünerek çocuk sahibi olmak mümkündür.

Yazının devamı...

Gebelik Döneminde Protein Alımı

Gebenin kilo alımı önemli ölçüde kalori alımına bağlıdır. Diyetin sıklığı ve kalitesi annenin ve bebeğin iyilik halini de etkiler. Bir diyet bütün temel gıda gruplarını kapsayacak şekilde dengelenmelidir. Diyetin özellikleri gebenin eğilimlerine, aile yaşantısına,kültürel ve etnik kökenine göre değişir. Kadınlara gebeliğin sonlarına doğru kalori kısıtlamasına gitmemeleri anlatılmalı ve ilgili beslenme konularından bahsedilmelidir.

Beslenmedeki artmış gereksinimler,bebeğin ihtiyaçlarındaki artış kadar annenin fizyolojik ihtiyaçlarını da yansıtır. Ortalama bir kadın için, temel ihtiyaçlarına ek olarak 300 kcal/gün yiyeceklerine eklenmelidir. Enerji ihtiyacını karşılayacak diyetin günlük kalori içeriği ve alınması gerekli kilo; gebenin optimal vücut ağırlığının kg olarak 35 ile çarpılması ve sonuca 300 kcal eklenmesi ile hesaplanabilir. Gebe olmayan bir kadının günlük enerji gereksinimi 2,200 kcal iken gebeninki 2,500 kcal’dir. Yine gebe olmayan bir kadının protein ihtiyacı 50 mg iken gebeninki 60 mg’dır. Et,balık, kümes hayvanları ve süt ürünlerinden karşılanır.

Gebelik için önerilen kilo artışı, vücut kitle indeksine bağlıdır. Normal vücut kitle indeksi olan kadınlarda önerilen toplam kilo artışı 11.36-15.9 kg’dır. Zayıf kadınlar 18.18 kg veya daha fazla alabilirler. Şişman kadınlar kilo artışlarını 11.36 kg’ın altında tutmalıdır. İlk üç-ayda genelde 1.36-2.73 kg alınır ve sonraki döneminde haftada 0.23-0.45 kg alınır.

Amerikan Gebelik Derneği günlük 75-100 gram protein alımını tavsiye eder. Gıdalardaki protein bebeğin beyin ve dokularının gelişimini olumlu olarak etkiler. Ayrıca gebelik süresince annenin meme ve rahim gelişimine yardım eder. Artan kan miktarına katkı sağlamada rol alır.

Amerikan Gebelik Derneği ve ACOG’un önerdiği günlük protein kaynaklarına örnekler:

Diyetteki günlük protein alımı tüp bebek uygulaması yapılan hastalarda da embriyo oluşumunu ve gebelik oranlarını artırmaktadır.Tüp bebek tedavisine başlamadan önceki üç ay daha az karbonhidrat (%25) daha çok protein (%35-40) içeren diyet önerilmektedir.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı

http://www.cemficicioglu.com.tr/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.