SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Hamilelikte Diş Sağlığı

Gebelik süresince anne adayının beslenmesine dikkat etmesi ve ağız diş bakımına özen göstermesi halinde, normal zamanlardan farklı diş sorunları yaşanmaz. Ancak diş bakımına yeteri kadar önem gösterilmediğinde, hamilelik süresince oluşan hormonal etkiler yüzünden ağızda zararlı olabilecek değişimler olabilir. Bu süreçte kan ve tükürük salgısındaki asit oranı artış gösterdiğinden, diş çürüklerinde artış olabilir. Diş eti hastalıkları açısından da, riskli bir süreç yaşanır. Bu dönem beslenmede A, C, D vitaminlerini içeren yiyecekler, kalsiyum ve fosfor yönünden zengin besinler dengeli şekilde tüketilmelidir. Anne karnındaki bebeğin diş gelişimi de dikkate alınarak, buna uygun hareket edilmelidir. Kadınlar gebe kalmadan önce bir diş doktoruna giderek, diş ve diş etiyle ilgili sorunlarının halledilmesi sağlayarak, rahat bir gebelik süreci geçirebilir.

Hamilelik döneminde diş daha kolay çürür mü?

Hamilelik döneminde inanıldığının aksine dişlerden kalsiyum çekilmez. Bu süreçte diş çürümelerinin farklı nedenleri olmaktadır. Bunların arasında anne adayının ilk aylarda oluşan bulantı ve kusma sonrası ağız bakımına önem vermemesi, dişlerini yeteri kadar fırçalamaması yer alır. Östrojen ve progesteron hormonlarının etkisiyle diş etinde oluşan kanamalar yüzünden, anne adayı diş fırçalamayı ihmal edebilir. Bu nedenle diş çürükleri yaygın olarak görülebilir.

Hamilelik döneminde olan kusma sonrasında ne yapılmalıdır?

Anne adaylarının özelikle ilk üç aylık süreçte kusma eylemlerinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Anne adayları kusmayı engellemek için karbonhidrat tüketimine ağırlık vermektedir. Aynı zamanda bu eylem tükürük salgısının içeriğini bozmakta, sit salgısını arttırmaktadır. Bu nedenle diş çürüklerinde artma eğilimi olmaktadır. Bunun engellenmesi için, anne adayının kusma sonrasında ağzını çalkalaması ya da yarım saat sonra dişlerini fırçalaması gerekir. Bu tedbirler diş çürüğü oluşmasının önüne geçecektir.

Hamilelik döneminde diş tedavisi yapılabilir mi?

Hamilelik süreçlerinde bebeğin gelişimi açısından ilk üç aylık dönemde diş tedavisinden kaçınılması gerekir. Bunların tedavisi ikinci trimesterde yapılmalıdır. Hamileliğin son trimesteri de bu konuda biraz hassas bir süreçtir. Aciliyet gerektirmeyen diş tedavilerinin doğum sonrasına bırakılması daha uygun olur. Dişlerde ve diş etinde gelişen enfeksiyon gibi acil durumlarda, bebeğin durumu göz önüne alınmalıdır. Gerektiği takdirde doktorun tavsiyesiyle diş tedavisi uygulanmalıdır.

Hamilelik döneminde diş tedavilerinde anestezi uygulanabilir mi?

Bu hassas süreçte çoğu ilaçların kontrollü kullanılması ya da kullanılmaması gerektiği bilinmektedir. Ancak diş tedavisinde kullanılan lokal anesteziklerin hamileler üzerinde olumsuz bir etkisi belirlenmemiştir. Doktorun uygun görmesi halinde bunlar diş tedavisi sırasında kullanılabilir.

Hamilelikte diş tedavisi dönemsel olarak nasıl uygulanabilir?

0-3 aylık dönem: Hamilelikte bu süreç en hassas dönem olarak kabul edilir. Bebeğin organlarının oluşumu gerçekleştiğinden, kontrolsüz olarak herhangi bir tedavi uygulanmamalıdır. Anne adayında ağrıya sebep olan ve müdahale edilmediğinde bebeğin ve anne adayının zarar görebileceği durumlarda diş doktoruna danışılmasında fayda vardır.

3-6 aylık dönem: Bu süreçte doğum sonrasında ertelenemeyecek olan diş tedavileri, diş çekimleri, dolgu ve kanal tedavileri doktorun uygun görmesiyle yapılabilir. Bu süreç hamilelikteki diş tedavileri için en uygun dönem olarak kabul edilir.

6-9 aylık dönem: Hamileliğin son üç ayında bebeğin anne karnında büyümesi ve doğum yaklaşmış olması nedeniyle, aciliyet gerektirmeyen diş tedavileri dışındakiler yapılmamalıdır. Aynı ilk üç ayda olduğu gibi dikkatli davranılmasında fayda vardır.

Hamilelik döneminde röntgen çekilebilir mi?

Bu süreçte hamilelerde zorunlu olmadıkça röntgen çekimi yapılmamalıdır. Eğer çekilmesi zorunlu bir durum varsa, ağız içinde 1-2 röntgen çekimi yapılabilir. Ancak gebelerin bundan olumsuz şekilde etkilenmemesi için, mutlaka kurşun önlük giydirilmesinde fayda vardır. Diş röntgenlerinde az miktarda radyasyon kullanılsa da, karın bölgesine uzak çekim yapılsa da, kurşun önlük olmadan çekim yapılmamalıdır. Günümüzde geliştirilen tekniklerle diş röntgeni sırasında alınan radyasyon oranı oldukça azaltılmıştır. Bu oran anne adayının dışarıdan aldığı radyasyon oranından bile azdır. Ancak yine de tedbirli davranarak, röntgen çekimi sırasında anne adayının kurşun önlük giymesi ihmal edilmemelidir.

Hamilelikte diş tedavisi için ilaç kullanımı

Hamilelik süresince alınacak her türlü ilaçta, anne adayının doktorunun bilgisi olmalı ve önerileri dinlenmelidir. Diş tedavilerinde kullanılan antibiyotiklerden özellikle penisilin türevlerinin bebek açısından bir zararı bulunmamaktadır. Ancak tetrasiklin grubu antibiyotiklerde tetrasiklin renklenmesi adı verilen ve geri dönüşü olamayan renklenmeler meydana gelebilir. Diğerlerinde böyle bir etki tespit edilmemiştir.

Anne adayı bebeğinin sağlıklı dişlere sahip olmasında etkendir

Gebelik döneminde düşük ağırlıklı bebek doğurma ihtimali diş ve diş eti hastalıklarının etkisiyle 7 kat daha artış gösterebilir. Bu yüzden anne adaylarının ağız bakımına ve iyi beslenmeye özen göstermesi gerekir.

Hamilelik dönemi için söylenen “her doğumda bir diş kaybedilir” düşüncesi doğru mu?

Halk arasında bebek için gerekli olan kalsiyumun anne adayının dişlerinden alındığı ve bu etkiyle annenin dişlerinin daha çabuk çürümesine neden olduğu düşüncesiyle, gebe kadınların diş kaybı yaşadığının hatalı olduğu kesinlikle söylenebilir. Hamilelik sürecinde anne adayının dişlerinde kalsiyum kaybı olduğuna dair bugüne kadar kanıtlanmış bir bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Hamilelikte bebek ve anne adayının sağlıklı kemiklere sahip olabilmesi için alınacak günlük kalsiyum miktarı 1200-1500 mg kadardır. Bu gereksinim hamilelikte süt ve süt ürünleri tüketimi, yeşil yapraklı sebzelerden alınacak kalsiyum ile karşılanabilmektedir. Anne adayı dışarıdan yeteri kadar kalsiyum alamazsa, bebeğin gelişiminde gerekli olan kalsiyum miktarı anne adayının kemiklerinden karşılanmaktadır. Bu sebeple anne adayının hamilelikte olan diş kayıplarından, bu durum sorumlu değildir. Hiçbir şekilde hamilelikte dişlerde kalsiyum çözünmesi olmamaktadır. Ağız bakımının yeterli şekilde yapılması, beslenmeye dikkat edilmesi halinde kadınlar normal zamanlardan daha farklı oranlarda diş kayıplarını hamilelikte yaşamaz.

Hamilelik döneminin ağız ve diş sağlığına etkisi nedir?

Hamilelik döneminde hormonların seviyesinde olan farklılık nedeniyle tükürük salgısında olan asit miktarı artmakta ve dişler daha fazla çürükle karşı karşıya gelmektedir. Anne adayının ağız bakımına dikkat etmemesi halinde diş ve diş eti sorunlarında artış meydana gelir. Diş fırçalamanın ihmal edilmesi durumunda, diş ve diş etinde bakteri birikimi artmakta, diş etinde şişlik, kızarıklık ve kanama gibi etkiler meydana gelmektedir.

Hamilelik döneminde gingivitis

Bu hamilelik gingivitisi olarak tanımlanan bir sorundur. Diş etinde kızarıklık, şişlik, kanama ve hassaslık vardır. Rahatsızlık genellikle gebeliğin ikinci ayında başlayarak, sekizinci ayında en üst seviyede yaşanır. Gebelik planı yapan kadınların öncesinde bir diş doktoruna giderek, olabilecek diş ve diş eti sorunlarını tedavi ettirmeleri gerekir. İyi bir ağız bakımı olmayan ve diş etinde iltihap bulunan gebelerin diş etinde hamilelik tümörü gelişmesi söz konusu olur.

Hamilelik tümörü

Bu diş etinde olan iltihaba bağlı olarak gelişmiş diş eti büyümesidir. Doğumdan sonra kendiliğinden geçme eğilimi bulunmaktadır. Fakat çiğnemede, diş fırçalama sırasında güçlük ve aşırı oranda ağrı gibi etkileri olduğunda, gebe kadınların diş doktoru tarafından kontrol edilmesi gerekir. Bu şekilde rahatsızlık veren sorunlar kontrol altına alınabilir.

Hamilelik döneminde diş sağlığı açısından beslenme nasıl olmalıdır?

Hamilelik sürecinde kadının iyi beslenmesi hem anne adayının, hem de bebeğin diş sağlığı açısından olumlu bir yaklaşım olacaktır. Bebekte olan diş gelişimi gebeliğin ikinci ayından başlamaktadır. Bu nedenle kalsiyum, fosfor ve vitaminler açısından zengin olan besinler bu süreçte yeteri kadar alınmalıdır. Bu süreçte ihtiyaç olacak kalsiyum miktarı bir litre süt ya da buna eşdeğer süt ürünleri ile karşılanabilir. Bu süreçte anne adaylarının ara öğünlerden kaçınması gerekir. Ağız içinde bulunan ve uzaklaştırılmayan besin artıkları diş çürümelerini hızlandırır. Anne adayının yeteri kadar kalsiyum almaması halinde, bu ihtiyaç kadının kemiklerinden karşılanmaktadır.

Hamilelik döneminde ağız bakımı

Özellikle hamileliğim ilk üç ayında oluşan kusmalar ve anne adayının değişen beslenme alışkanlıkları ile hormonal değişimler yüzünden diş etinde hassasiyet ve kanama meydana gelir. Diş etinde olan kanamalarda anne adayları genellikle diş fırçalamaktan kaçınırlar. Bu nedenle diş çürüğü ve diş eti iltihapları yaygın şekilde ilerleyebilir. Diş eti iltihabının ve dişlerdeki çürüğün engellenmesi için diş fırçalamanın ihmal edilmemesi gerekir. Gün içinde en az iki defa dişlerin fırçalanması gerekir. Yemeklerden sonra diş fırçalanması halinde besin artıkları ağızdan uzaklaştırılabilir. Ayrıca gerektiği takdirde diş ipi kullanılması gerekir. Ağız gargaralarının doktorun tavsiyesiyle kullanılması daha uygun olur.

Hamilelik döneminde diş beyazlatma işlemi yapılabilir mi?

Bu hassas süreçte diş beyazlatma, gülüş tasarımı, diş estetiği gibi estetik uygulamaların doğum sonrasında ertelenmesi daha uygun olur. Çünkü bu tür uygulamaların mevut diş ve diş eti sorunlarını tetikleme olasılığı bulunmaktadır.

Yazının devamı...

Yazın Oluşan Kadın Hastalıkları

Yaz aylarında hem terlemenin çok fazla olması hem de tatil yerlerinde çok fazla insanın aynı havuzu kullanıyor olması nedeniyle bazı enfeksiyonların bulaşması ihtimali de artış göstermektedir. Özellikle kadınların vajinal enfeksiyonlarının en sık yaşandığı zamanlar araştırılmış ve yaz aylarında belirgin bir artış olduğu tespit edilmiştir. Bunun başlıca nedeni havuzlardaki kirliliğin ve terleme nedeniyle oluşan nemin vücutta uzun süre kalması nedeniyle mantar, parazit ya da zararlı bakterilerin vücutta enfeksiyon oluşturmasıdır.

Enfeksiyon Oluşmasına Karşı Ne Tür Önlemler Alınabilir?

? Havuzun en kalabalık olduğu saatlerde mümkün derece havuza girmekten kaçınmak gerekir. Çünkü havuzda yüzmekte olan her birey az veya çok havuzu kirletecektir. Havuzun temizleme sistemlerinin, fazla kişinin havuzda olması durumunda yetersiz kalma ihtimali vardır. Böyle bir durumda enfeksiyon kapılması kaçınılmaz bir hal alabilir.

? Kalabalık olmasa bile bazı havuzlarda su sirkülasyonu yeterli seviyede olmayabilir. Bu durumun tespiti yapıldıktan sonra havuza girilmesinde yarar vardır. Eğer havuzun kirli olduğu zannı galip geliyorsa bu durumda havuza girmemek gerekir. Bu durum sadece havuz için geçerli değildir. Suyu kirli olduğunu düşündüğünüz denizler de aynı şekilde sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebilir. Bu yüzden gireceğiniz suyun temiz olup olmamasına nerede olursanız olun mutlaka dikkat etmeniz gerekir.

? Denizden veya havuzdan çıktıktan sonra ıslak mayo ile uzun süre durmamak gerekir. Çünkü ıslak durulması halinde yine enfeksiyon oluşması durumu söz konusudur. Vajinal enfeksiyon rahatsızlıklarının büyük bir bölümü bu şekilde oluşmaktadır. Uzun süre ıslak kalınması durumu çeşitli zararlı bakterilerin yaşamasına elverişli bir imkan sağlamaktadır. Ayrıca mantar enfeksiyonları da bu yolla oluşabilmektedir.

? Havuzdan çıktıktan hemen sonra duş almayı da alışkanlık haline getirmek gerekir. Vücutta eğer enfeksiyon oluşturabilecek zararlı bakteriler varsa bunlardan duş alınarak hemen kurtulmak gerekir. Hastalık oluşmaması için her gün mutlaka duş almak şarttır. Duş hem havuza veya denize girmeden öncesinde hem de havuzdan veya denizden çıktıktan sonra alınmalıdır. Havuza girmeden öncesinde alınan duş; vücutta oluşan zararlı bakterilerin başka insanlara bulaşmasını engelleme amacıyladır. Sadece başka insanlar için değil kişinin kendisi için de bu durum oldukça önemlidir. Çünkü vücuttaki zararlı bakteriler havuz suyuna karıştığı andan itibaren sadece başkalarını değil bireyin kendisini de olumsuz yönde etkileyecektir. Havuzdan veya denizden çıktıktan sonraki alınan duş ise; vücuda eğer bir zararlı bakteri bulaşmışsa bundan kurtulmak amacıyladır.

? Duş alınan suyun PH değeri de çok önemlidir. Duş alınan su eğer yine deniz suyu ya da havuzdaki kirli su gibi olursa bu durumda duş almanın da bir anlamı kalmayacaktır. Duş alınan su da aranacak özellik PH değerinin ortalama 7 civarında olmasıdır. Mümkün derece saf su olmasına dikkat etmek gerekir. Eğer tercih yapabilecek durumdaysanız deniz suyunun arındırılmış halindense içilebilecek düzeyde temiz olan su ile duş almak daha sağlıklıdır. Ancak deniz suyunun arındırılmış hali dışında duş alabilme imkanı yoksa o zaman bu suyla da duş alınmasında bir sakınca yoktur.

? Yine duş alırken kullanılan duş jellerinin PH derecesinin nötr seviyelerinde olması çok önemlidir. Deniz suyundaki tuz oranı ya da girilen havuzdaki klor oranı gibi etkenler metabolizmayı etkileyecek düzeyde olabilir. Eğer PH değeri nötr olan duş jelleri kullanılırsa vücudun toparlanmasına da ekstra yardımı olabilir. Bu yüzden duş alırken kullanılan duş jellerinin PH değeri de büyük önem arz etmektedir.

? Yaz aylarında mevsimin çok sıcak geçmesi nedeniyle sıklıkla terleme durumunun olması ya da havuz veya denize sık girilmesi nedeniyle vücutta çok fazla nem olur. Bu durum zararlı bakterilerin en sevdiği durumdur. Bu yüzden iç çamaşırların hemen her gün değiştirilmesi çok faydalıdır. Bunun yanı sıra giyilen iç çamaşırların da pamuk oranı ne kadar yüksek olursa o kadar iyi olur. Sentetik olan iç çamaşırlarından mümkün derece sakınmak gerekir. Yine bir tercih yapamamanız halinde sentetik olan iç çamaşırlarını kullanmanızda da bir sakınca yoktur.

? Vajinal bölgedeki herhangi bir kaşıntı veya kötü koku gelmesi durumunda hiç beklemeden hemen bir doktora başvurmak gerekir. Eğer enfeksiyon kapması gibi bir durum söz konusu olursa doktorun müdahalesi ne kadar erken olursa o kadar durumu kontrol altına almak kolaylaşır. Birçok konuda doktora erken başvurmak önem arz eder ancak bu durum diğer durumlardan biraz daha farklıdır. Enfeksiyon vücuda çok yayılmadan doktora gitmek, hastalık oluşmadan hemen kurtulmanız için çok önemlidir.

Kadınların bu sıralanan maddelere dikkat etmeleri durumunda enfeksiyon kapma olasılıkları çok düşüktür. Hatta bu maddelere dikkat edilmesine rağmen enfeksiyon kapmaktan korkarak havuzdan ve denizden uzak durmak çok anlamsızdır. Çünkü havuza ve denize girmek metabolizmanın işleyişi için çok faydalıdır. Yüzmek ve suyun içinde hareket etmek hem psikolojik anlamda olumlu yönde etkileyecektir hem de metabolizmanın daha sağlıklı işlemesine katkı sağlayacaktır. O yüzden bu yukarıda sıraladığımız maddelere mümkün derece özen göstererek hareket edildiği müddetçe havuzlara ve denizlere girmekte hiçbir sakınca yoktur.

Yaz aylarında kadın hastalıklarının kahir ekseriyeti vajinal bölgenin enfeksiyon kapması ile alakalıdır. Ancak güneş yanığı gibi vakalar da yine sık karşılaşılır.

Güneş Yanığı Nedir?

Güneş yanığı yaz aylarında sadece kadınların değil hemen herkesin başına gelebilecek bir rahatsızlıktır. Güneş yanığı; güneş ışığının olduğu yerlerde uzun süre kalma sonucu oluşur. Güneşin zararlı ultraviyole ışınlarının deriye uzun süre temas etmesi, derinin yapısında bozulmaya neden olur. Özellikle beyaz tenli ve hassas cilt yapısına sahip insanlarda daha belirgin bir şekilde görülmektedir.

Güneş Yanığına Karşı Ne Tür Önlemler Alınabilir

? Güneş altında durduğunuz sürenin çok önemli olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Mümkün derece güneş altında vakit geçirmemeye çalışmalısınız.

? Sıcak havalarda dışarıya çıkmadan öncesinde ılık ile soğuk arasında olan su ile duş almak çok faydalıdır. Bu durum güneşin zararlı ultraviyole ışınlarının etkisini azaltacak en önemli etmenlerden biridir.

? Losyon gibi cildi hissetmenizi engelleyen türde kremlerden uzak durmalısınız. Bu tür kremlerin kullanılması hem ısının vücutta tutulmasına neden olur hem de güneş yanığı oluşmasını anlamanızı da geciktirebilir.

? Evden çıkmadan önce güneşe karşı koruyucu özelliği olan kremleri kullanmak gerekir. Bu kremler derinizde yanık oluşmasını engelleyici niteliktedir. Güneş ışığında az bir süre durmuşsunuz gibi bir etki oluşturur. Güneş ışığının etkisinin deriye zarar verecek düzeye oluşmasını engelleyici özellik taşır.

? Çok sıvı tüketmek de güneş yanığına karşı alınabilecek önlemler arasında sıralanabilir. Vücudun suya ihtiyaç duymasını azaltmak daha sağlıklı olmanıza yardımcı olur.

Güneş Yanığının Belirtileri Nelerdir?

Deri dökülmesi ve kızarıklık şeklinde kendini gösterir. Daha ileri boyuttaki güneş yanıklarında ise deride su toplaması görülmektedir. Deride oluşan bu su toplama eğer büyük bir alanı kaplayacak düzeye ulaşmışsa bu durumda hiç beklemeden hemen doktora başvurmak gerekir.

Güneş yanığı kızarıklığı oluştuğu anda hemen acı ve ağrı vermeye başlamaz. Aradan 3-5 saat geçtikten sonra kendini göstermeye başlar. Bazen şiddetli bir acı ve ağrı hissedilebilir. Vücutta kızarıklık olan bölgelerde kaşıntı başlayabilir. Kızarıklığın olduğu bölgelere bir kumaşın değmesi acıyı daha da çok artırır. Bu yüzden güneş yanığının olduğu yerlere temas etmekten mümkün derece sakınmak gerekir. Aksi taktirde derideki dökülmeyi artırarak daha derin yaralar oluşmasına neden olur.

Güneş yanığı olan kişilerde ateşin yükselmesi de sık görülmektedir. Sıklıkla terleme ve aşırı stres de yine en sık karşılaşılan belirtiler arasındadır.

Güneş Yanığı Oluşması Durumunda Ne Tür Tedavi Yöntemleri Uygulanmalıdır?

Eğer ciltte oluşan yanık yuvarlak bir şekilde su toplayıp bir kabarcık oluşturacak duruma gelmişse bu durumda evde tedavi etme yoluna gitmeyip hemen doktora başvurmakta fayda vardır. Eğer sadece deride biraz dökülme, kızarıklık, kaşıntı, ağrı ve acı hissediliyorsa bu durumda evde tedavi etmek de mümkündür. Evde şu tür tedavi yöntemleri uygulanabilir:

? Ağrının ve acının fazla olması durumunda ağrı kesici kullanılabilir. Ağrı kesici rahatsızlıkların azalmasını sağlayacaktır.

? Soğuk ile ılık arasında olan su ile duşa girmek de ağrıların ve acının azalmasına yardımcı olur. Ancak suyun çok soğuk olmaması önemlidir. Soğuk su ağrının artışına da sebebiyet verebilir.

? Cildin kuruluğunu gidermek ve ciltte kabarıklıklar olmasını engellemek adına nemli kremler kullanmak gerekir.

? Güneş yanığı gidene kadar güneş ışığına maruz kalmaktan korunmak gerekir. Mümkün olduğu sürece gölge olan yerlerden dışarı çıkmamaya çalışılmalıdır. Aksi taktirde derideki tahribat daha da çok artabilir.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Kadın Hastalıkları ve Uzmanı

Yazının devamı...

Gebelerde Şeker Yükleme Testi ve Önemi

Gebelikte olan şeker hastalığının belirlenmesi için 24 ve 28 haftalarda glikoz yüklemesiyle yapılan şeker yükleme testinin oldukça fazla faydası bulunmaktadır. Fakat ailesinde birinci derece akrabalarında şeker hastalığı olanların, daha önceki gebeliklerinde şeker hastalığı sorunu yaşayanların, sebebi açıklanamayan gebelik kaybı olan kişilerin, gebelikten önce obez olanların şeker hastalığı açısından takip edilmesi gerekir. Bu hem gebeliğin sorunsuz geçmesine, hem de anne ve bebeğin sağlığı açısından önemlidir.

Gebelikte fetusun olası ihtiyaçlarının karşılanması ve gelişimin sorunsuz olması için, anne adayında hormonal değişimler olmaktadır. Sağlıklı olan gebeler bundan olumsuz olarak etkilenmez. Ancak risk grubunda olan anne adayları bu değişime ayak uyduramadığından hem kendileri, hem de bebek için sorunlar meydana gelmektedir. Gebelikte bebeğin glikoz ihtiyacı için, anne adayında insülin direnci oluşmakta, gebelikte sorun yaşanmaması halinde bu durum kendiliğinden düzene girmektedir.

Gebe kadınlarda gebeliğin ikinci üç aylık sürecinde ya da daha sonrasında şeker hastalığı oluşması gebelik şekeri adı verilen gestasyonel diyabet olarak tanımlanmaktadır. Fetusun gelişimi için plasentadan salgılan HPL adındaki hormon fetusa yeteri kadar glikozun gitmesi için, kan şekerini düşüren etkiyi frenler. Bu yüzden gebelikte doğal hiperglisemi eğilimi meydana gelir. Anne adayları 24. Haftadan itibaren diyabetik bir hale gelebilir.

Gebelikte şeker yükleme testiyle teşhisin yapılması

Gebe kadınlarda şeker hastalığını belirlenmesi için, 24 ve 28 haftalarda şeker yükleme testinin yapılması gerekir. Ancak riskli sayılan gebelikler daha yakından takip edilmelidir. Bu riskte sayılan gebelerde şeker yükleme testinin daha erken dönemde yapılması ve gerekli olduğu hallerde belli periyotlarla tekrarlanması gerekir. Yapılan yükleme testi sonrasında, gereli görülen hastalarda teşhisin kesinleşmesi açısından daha ayrıntılı olan şeker yükleme testleri yapılmalıdır.

Şeker yükleme testi nasıl yapılır?

Şeker yükleme testi anne adaylarına 24 ve 28 haftalar arasında yapılmalıdır. Bu test sırasında anne adayına 50 gr glikoz içirilir. Bir saat geçtikten sonra kandaki glikoz seviyesi kontrol edilir. Bu tespit sırasında glikoz düzeyi 140 mg/dl altında olursa anne adayında gebelik şekeri yoktur. Fakat bu değerin üzerine çıkması halinde 3 saatlik 100 gr glikoz ile testin yeniden uygulanması gerekir. 3 saat süren yüklemeden sonra, anne adayında gebelik şekeri olup olmadığı kesin olarak belirlenebilir. Anne adayı yapılan şeker yüklem testi sonrasında aşırı fiziksel aktivitede bulunmamalı ve yemek yememelidir. Bu tedbirler testin doğru sonuç vermesi için önemlidir.

Gebelikte kimlerde şeker hastalığı görülür?

Şeker hastalığı hamilelik sürecinde anne adaylarının yaklaşık olarak % 5 inde görülebilir. Bu süreçte oluşan şeker hastalığının % 90 ı gestasyonel diyabet özelliklerini gösterir.

Gebelikte şeker hastalığı riskinin yüksek olduğu anne adayları kimlerdir?

Gebelik süresince şeker hastalığının tehlikeleri nedir?

Yapılan şeker yükleme testiyle anne adayına şeker hastalığı teşhisi koyulduğunda, tedavi amacıyla diyet uygulanması ya da insülin kullanımı söz konusu olur. Gebe kadınlarda normal şeker hastalarında kullanılan ve ağızdan alınan şeker ilaçları kullanılmaz. Anne adaylarında insülin kullanımından sonra, kan şekeri seviyeleri normal düzenine geri döner. Uygulanacak tedavi gebelik sırasında bebeğin tehlike yaşamasına ve doğumdan sonra sorun yaşamasına engel olur. Bu yüzden anne adaylarının insülin tedavisine devam etmesi gerekir.

Ayrıca anne adaylarının kilolarına uygun olarak düzenlenen ve gebeliğin özelliğine uygun olan besinlerle hazırlanmış diyet uygulamaları yerinde olur. Bu sırada anne adayının kan şekeri seviyesi sürekli olarak takip edilmelidir. Gebelik şekeri tanısı konulmuş olan kadınların dondurma, çikolata, şerbetli tatlılar, şeker içeriği olan kurabiyeler gibi besinleri tüketmemesi gerekir. Beyaz undan makarna ya da beyaz pirinçle yapılan yiyecekler yerine, kepekli makarna, bulgur, esmer pirinçle hazırlanmış yiyecekler tüketilmelidir. Bu besinler diyetisyen tarafından hazırlanmalıdır.

Gebelik şekerini dengede tutmak için egzersiz yapılması tavsiye edilmektedir. Anne adayına doktorun önereceği egzersizleri düzenli olarak yapması faydalı olur. Yapılacak egzersizler içinde en kolay ve güvenilir olanı yürüyüştür. Bunun dışında yüzmede fırsat buldukça yapılmalıdır. Egzersizlerin sık yapılması kan şekeri seviyesini kontrol altına almayı kolaylaştırır.

Gebelikte şeker yükleme testinin yapılmasının önemi nedir?

Şeker yükleme testi uygulanmamış olan anne adaylarında, olası şeker hastalığı durumunda kan şekeri seviyesi kontrol altına alınmaz. Bu durum anne adayını böbrek enfeksiyonu, dirençli vajinal mantarı gibi rahatsızlıklar açısından korunmasız bırakacaktır. Bebeklerde anomali gelişme riski, normal gebeliklerde olan oranlar gibidir. Fakat kandaki şekerin ani olarak yükselmesi nedeniyle, bebeğin anne karnında ani olarak kaybedilmesi olasılığı daha fazla olur. Özellikle tedaviyi aksatan ve kan şekeri seviyesi olması gerekenden farklı olan kadınlarda bu risk çok yüksektir. Kan şekerindeki yükseklik bebeğin fazla kilolu doğmasına, amniyos sıvısında artışa neden olabilir. Doğum sırasında bebekte bazı sorunlar gelişebilir. Bunların arasında en fazla yaşanan sorun bebekte oksijensizlik belirtisi olmasıdır. Bunun dışında bebekte kan şekerinin düşmesi, kanında kalsiyum seviyesinin düşmesi, akciğerin tam olarak gelişmemesi nedeniyle solunum zorluğu olması ve sarılık gibi ciddi sorunlar yaşanabilir. Daha ileri dönemlerde bebekte şeker hastalığı ve kalp hastalığı gelişimi gözlenebilir.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

http://www.cemficicioglu.com.tr/

Yazının devamı...

Gebeliğin 6. Ayında Yaşananlar ve Anne Adayındaki Değişimler

21. Hafta

Anne adayımızın yavaş yavaş doğum tarihine biraz daha yaklaştığını hissettiği dönem olan 21. haftalık gebelikte hem anne adayında hem de yeni doğacak olan bebekte bir takım değişiklikler olur. Bu hafta itibari ile bebekte oluşan gelişmeler şöyledir; 21. haftaya ulaşan bebeğin büyüme hızı yavaşlar, bebeğin kalp kası gelişir, diş etlerinde hayatı boyunca kalacağı diş tomurcukları oluşur ve bebeğin sindirim sistemi de çalışmaya başlar.

Gebelikte 21. hafta anne karnındaki bebeğin ultrason görüntüsü nasıldır?

Bu hafta itibari ile 21 haftalık bebek aynen böyledir.

Gebelikte 21. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

Bu hafta itibari ile bebeğin boyu 29 cm, kilosu ise 450 gramdır.

Gebelikte 21. Haftada anne adayında olan değişiklikler nelerdir?

Anne adayının doğuma biraz daha yaklaşması nedeniyle vücudu daha da ağırlaşır. 21. haftalık gebelik döneminde anne adayı çok çabuk nefes nefese kalır. Bunun nedeni, karın içerisinde gelişen uterusun başka organlarla beraber diyafram kasına baskı yapmasıdır. 21. haftada bebeğin diş gelişimi oluşmaya başlaması nedeniyle anne adayı daha fazla kalsiyum almalıdır. 21 haftalık gebeliklerde idrarın daha yoğun kıvamlı olmasından kaynaklı idrar yolu enfeksiyon riski artar. Anne adayının gebeliğinin 21. haftasında özellikle ayakları şişmeye başlar bunu engellemek için günde iki saat ayakların yukarı kaldırarak dinlenmesi gerekmektedir. Anne adayının bu dönemde tansiyonunun kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle günde bir kez olmak koşulu ile anne adayının tansiyonu ölçülmelidir. 21. haftalık gebeliklerde anne adayında bel ve sırt ağrıları başlar. Bu ağrıların hafiflemesi için masaj yapılabilir. 21. hafta ve diğer haftalarda çoğu anne adaylarında burun kanaması görülür. Bu kanama kendiliğinden başlar ve uzun sürmez. Bu dönemlerde anne adaylarında şıkça görülen bir başka ağrıda kasık ağrısıdır. Bebeğin büyümesi ile birlikte yapmış olduğu baskıdan kaynaklanan bu durum korkulacak bir durum değildir. Bu dönemde anne adayı diş eti problemi de yaşamaya başlaya bilir. Bu nedenle anne hem bebeğin diş gelişimi hem de kendi diş sağlığı için gerektiğinde dışarıdan kalsiyum almaya başlamalıdır.

22. hafta

22 haftalık gebelik hamileliğin ortalarına doğrudur. Yaklaşık beş buçuk aylık hamilelilik dönemidir. Bu dönemde anne adayının karnı yavaş yavaş büyümeye başlar. 22 haftalık gebelikte rahatça hareket edebilirsiniz. Bulantılarda azalma başlamıştır. Hamileliğin daha rahat geçtiği dönemidir.

Bulantılar ve kusmanın artık olmadığı bu dönemde mide yanmaları gayet normaldir. Çünkü rahmin yukarı itmesiyle mide asidi göğüs kafesinin altına gelir ve yanmalar başlar. Bu durumda doktora danışarak ilaç alınabilir, dik oturmak yardımcı olabilir.

Yine 22 haftalık gebelikte kan miktarında artma görülür. Buna bağlı olarak kanın sıvılaşmasıyla birlikte fizyolojik anemi ortaya çıkar. Gebeliğin 22. haftasına kadar yol alınması sonucu hormonlarda da değişimler meydana gelir. Bu değişim sonucu eklemlerde gevşemeler olabilir. Bu da bel bölgesinde ağrılara yol açacaktır.

Yine bu dönemde kramplar görülebilir. Bunun için zengin kalsiyum içeren gıdalar tüketebilirsiniz. 22 haftalık gebelik döneminde diş etlerinde şişme de görülmesi normaldir. Tabi bunların hepsi her hamilede olacak diye bir şart yoktur. Her bayan farklı bir şekilde hamilelik yaşayabilir.

Peki, 22 haftalık gebelikte bebeğin gelişimi nasıldır? Bebeğin artık bir insan görünümünü almıştır. 22. haftada artık sizi duyabilir hatta tepki bile verebilir. Bunun için bu dönemde bebekle sıkça konuşulmalıdır.

22. haftada bebek iyice büyümeye başlar. Kırmızı kan hücreleri sayısı artar. Kafası vücuduna göre daha da büyür, boyu uzar, beyinde gelişme artar. Böylece dokunmayı öğrenerek çevresini tanımaya çalışır. Göz kapakları oluşumu tamamlanır ve oynatmaya başlar. Erkek bebeklerde sperm yapımı bu haftadan itibaren başlar.

Gebelikte 22. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

22 haftalık gebelikte bebeğin boyu yaklaşık 30 cm, ağırlığı ise 500 gramdır.

Gebelikte 22. haftada anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Bu hafta itibari ile anne adayının midesindeki ekşimeler tekrar başlar. Bu durum anne adayını telaşa verir, ama gereksizdir. Bebeğin vücudunun her yerinde çıkmış olan kıllardan ötürü bu ekşime gerçekleşir.

23. Hafta

23 haftalık gebelikte rahim iyice büyümeye başlar ve idrar torbasının önüne yerleşir. Zaman zaman akıntılar görülebilir. Bu akıntıların sebebi rahmin idrar torbasına baskı yapmasıdır. Rahim git gide ağırlaşır.

Yine bu dönemde bebeğin hareketleri iyice hissedilmeye başlar. Çünkü artık bebeğin hareket etmesi için geniş bir ortam vardır. Yani bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısın fazla olmasıdır, buda hareket edeceği geniş bir alan demektir. Gebeliğin 23. haftasında anne adayı sürekli kilo almaya başlar. Bu dönemde aşermeler artar. Ancak bu olayın fazla abartılmaması gerekir. Yine 23. haftada kramplar olabilir ancak önceki haftalara göre azalma olacaktır. Özellikle de kalsiyum ve magnezyum krampların azalmasında çok etkili olacaktır. Yemeklerde fazla abartmadan bunlarla birlikte istediklerinizi tüketebilirsiniz.

Gebeliğin 23. haftasında bebeğin durumu nasıldır? Bebek giderek büyümekte ve normal boyutlara ulaşmaktadır. Yüzü ve vücudu son şekline giderek yaklaşıyor. Dudakları belirginleşiyor. Bebeğin pankreası ise insülin salgılamaya başlamıştır. Yine bu dönemde bebeğinizle konuşmalısınız. Sizi rahatça duyabilir hatta küçük sesleri bile duyabilir. Tüm bunlar 23 haftalık gebelikte olabilir ama her gebelik aynı şekilde gerçekleşmez kişiden kişiye farklı ilerlemeler olabilir.

23 haftalık bebeğin vücudunda pek çok şey yerine oturmuştur ancak derisi hala buruşuktur. Kılları koyulaşmaya başlıyor.

Gebelikte 23. haftada bebeklerin boyu veya kilosu ne kadardır?

Yaklaşık olarak boyu 30-31 cm ve kilosu da 550 gramdır ve bebeğin hareketleri dışarıdan çok rahat anlaşılabilir.

Gebelikte 23. haftada anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Gebeliğin 23. haftasında anne adayı sürekli kilo almaya başlanır. Bu dönemde aşermeler artar. Ancak bu olayın fazla abartılmaması gerekir. Yine 23. haftada kramplar olabilir ancak önceki haftalara göre azalma olacaktır. Özellikle de kalsiyum ve magnezyum krampların azalmasında çok etkili olacaktır. Yemeklerde fazla abartmadan bunlarla birlikte istediklerinizi tüketebilirsiniz.

24. Hafta

24 haftalık gebelikte kilo alımında hızlanmalar meydana gelir. Haftada 300 ile 500 gram arasında kilo alınması normaldir. Bu dönemde vücutta şişmeler artmaya başlar. Ayrıca bu dönemde tansiyon takibi düzenli yapılmalıdır. Bu dönemlerde hem anne adayının hem de bebeğin sağlığına çok dikkat etmek gerektir.

Yine bu dönemde erken doğum riski olabilir. Bunun için erken doğum belirtileri öğrenilmelidir. Su kaybı erken doğuma sebep olabilir. Buna karşı özellikle yazın bol su tüketilmelidir.

Bu dönemde yani 24 haftalık gebelikte diş eti kanamaları görülebilir. Gebelik hormonları sonucu diş eti hastalıkları görülebilir. Bu diş eti hastalıklarına epulis gravidarum adı verilir. Diş etlerinde çekilme görülebilir. Ayrıca 24 haftalık gebelikte getasyonel diyabet adı verilen hamilelikteki şeker hastalığı görülebilir. Bu hastalık belirti göstermeden ortaya çıkar. Bunun için doktorunuz 24. haftada sizden şeker tarama testi yapılmasını ister. Bu testin yapılması 28. haftaya kadar uzatılabilir.

Gebelikte 24 hafta itibari ile bebeğin gelişimindeki değişikliler şöyledir; 24 haftalık gebelikte bebekte algılar oldukça gelişir. Artık çevresinde olanlara refleks olarak değil de bilinçli olarak cevap verir. Bebek artık öğrenmeye başlar. Özellikle erken doğuma çok dikkat edilmelidir. Çünkü 24. haftada doğan bebekler yoğun bakımda tutulur. 24 haftalık olarak doğan bebeklerin organları özellikle de akciğerleri işlev göremez. En önemlisi de erken doğan bebeklerde özellikle de bu haftalarda doğanlarda görme, işitme ve zihin de bazı sorunlar oluşabilir. Organlar işlevlerini yavaş yavaş görmeye başlar.

Gebelikte 24. haftada bebeğin kilosu ve boyu ne kadardır?

Bu hafta itibari ile bebeğin boyu 32 cm, kilosu ise 600 gramdır.

Gebelikte 24. haftada anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Bu hafta itibari ile anne adaylarında yaşadıkları sıkıntılarda bebeğin büyümesine rağmen bir rahatlama görülecektir. Ayrıca anne adayı beslenmesine dikkat etmeli ve sigara içilen topluluklardan uzak durmalıdır.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Kadın Hastalıkları ve Tüp bebek Uzmanı

Yazının devamı...

Gebeliğin 5. Ayı Neler Yaşanır?

17. Hafta

17 haftalık gebelikte geçtiğimiz haftalardan farklı bir gelişme mevcuttur. Bu gelişme şöyledir; Bu haftaya kadar plesenta fetustan iri idi, bu hafta itibari ile fetus da büyür ve plesenta ile eşit seviyeye gelir. Bu hafta bebeğin büyümesi ile anne adayı da kilo alır. Bebeğin ciğerleri bu hafta daha da iyi gelişir ve solunum yolları bebeği rahatlatacak kadar iyi çalışır. Hamileliğin bu haftasında bebeğin üriner sistemi tam olarak çalışır. 17 haftalık gebelikte bebeğin kalp atışları iyice hızlanır. Bebeğin kalbi o kadar çok kan pompalar ki neredeyse günde 30-40 litre kan pompalar. Nabzı oldukça hızlıdır. Kan dolaşımının vücuda ve bebeğin eklemlerine çok faydası vardır. Bebek çok hareket eder. Bu hareketin amacı ana rahminde bebeğin oksijensiz kalmasıdır. Bebek bol hareket ederek bulunduğu ortamı havalandırır.

Bebek artık tam bir bebek görüntüsünü, bu hafta itibari ile tüm hatlarının uyumu ile belirgin bir şekil almıştır.

Gebelikte 17. haftada anne karnındaki bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

17 haftalık gebelikte bebeğin kilosu 100 – 150 gram arasındadır. Bu hafta bebeğin boyu ise 14 cm’ dir.

17 haftalık gebelikte hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Bu hafta itibari ile anne adayının karnı biraz daha büyür ve artık anne adayı gebe olduğunu gizleyemez. Ayrıca hamile anne adayının midesinde yanmalar devam eder. Anne adayı bebek istemeden üç ay önce düzenli olarak folik asit içmelidir. Sonrasında da ilk üç ay folik asit kullanmalıdır. Bu uygulama bebeğin hücre gelişimi için oldukça önemlidir. Bu haftada kan hapı desteği de başlanır.

18. Hafta

Bu hafta itibari ile bebeğin kıkırdak dokusu sert bir kıkırdak dokusuna dönmüştür. 18 haftalık gebelikte bebeğin tekmeleri artık daha sık hissedilir fakat hala çevredekilerin hissetmesi henüz mümkün değildir. Sadece anne adayı hissedebilir. Bebek takriben 4,5 aylık olmuştur. Bu haftalarda bebeğiniz her hareketini hissetmeniz mümkün değildir. Zaten emin olun hamile anne adayı da her hareketini hissetmek istemez. Çünkü bir makine gibi bebek sürekli hareket etmektedir. Bebekler hareket edip kaslarını ne kadar çok çalıştırır ve ne kadar çok çırpınırlarsa o kadar çok büyürler.

Hamile anne adayı 18 haftalık gebelikle birlikte kendi kalsiyumuna dikkat etmeli ve gerekli görülürse doktor tarafından tavsiyeli kalsiyum ilacı alınmalıdır. Anne adayı şayet kendi kalsiyumuna dikkat etmez ise, hem bebeğin gelişimi etkilenir, hem de D vitamini eksikliği oluşabileceğinden kendisine zarar vermiş olur. Çünkü bebek vitamin, fosfor ve mineral ne varsa hepsini anneden alacağı için, aksi bir durumda anne çok yıpranacaktır bu nedenle anne adayları bebek düşünmeden 3 ay evvel fosfor ve çinko bakımından zenginleştirilmiş gıdalar ve özel vitamin hapları kullanmalıdırlar.

18 haftalık gebelikte bebek kendi yerini beynine kaydeder ve canı isterse şayet yerini değiştirebilir. Veya her zaman aynı yere uzanabilir. Anne karnında bebek oldukça mutludur. Annesinin ve ev ahalisinin sesine alışıktır. Bu nedenle bebek doğduğunda annesinin sesini arar.

18 haftalık gebelikle beraber bebek artık ana rahminde kendine yer yapar ve orada uyur. Evet, yanlış okumadınız, uyur. Bebek 18 haftalık gebelik ile beraber günün belli saatlerinde iki saat kadar uyur.

Gebelikte 18. Hafta da anne karnında ki bebeğin ultrason görüntüsü nasıldır?

Bu hafta itibari ile bebeğin ultrason görüntüsü böyledir.

Gebelikte 18. Hafta da bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

Bebeğin kilosu bu hafta itibari ile tam olarak 150 gramdır. Bebeğin boyu ise 15 ila 16 santimdir.

Gebelikte 18. Hafta itibari ile hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

18 haftalık gebelik dönemi anne adayının en çok kilo aldığı haftadır. 18. hafta da anne adayının midesi artık bulanmıyor rahat rahat yemek yiyor, iştahı açılmış ve yediği her yemeği zevk alarak yer.

Yazının devamı...

Azospermi ve Teşhisi

Azospermi nedir?

Azospermi menide hiç sperm olmaması demektir. Bu sorun erkeklerin % 1 inde, kısırlık sorunu olan erkeklerde ise % 10-15 oranında görülmektedir. Azospermi ve menide az miktarda spermin bulunduğu oligosperminin birbirinden ayırt edilmesi oldukça önemlidir. Bunun sebebi az sayıda sperm olan oligospermi durumunda spermin mikroenjeksiyon yoluyla kullanımını sağlanmaktadır. Bu sayede testislerden sperm elde etmeye gerek kalmamaktadır. En az iki meni örneğinden santrifüj sonrasında çökeltinin mikroskobik incelemesi olmadan azospermi tanısı koyulamaz. Erkeklerde azospermi olması halinde genellikle sperm taşıyıcı kanallar açık olmasına rağmen, testislerde olgun sperm üretimi yeterli seviyede değildir. Testis yetmezliği olarak tanımlanan durumda testislerdeki kusurlar ya da testisleri sperm üretimi için uyaran hormonların salgılanmış olduğu hipofiz bezindeki hastalıklar akla gelmelidir. Hastaların % 40 ındaazospermi sebebi testislerde üretilen olgun spermlerin kanallar aracılığıyla vücudun dışına atılma aşamasında yaşanır.

Azospermi tanısı nasıl konur?

Azospermi teşhisi koyulan erkeklerin detaylı bir özgeçmişi alınıp, fiziki olarak muayene edilmesi gerekir. Yapılacak laboratuvar tetkikleri sayesinde azospermiye neden olan etken belirlenebilir. Bu değerlendirme yapılırken FSH ve testosteron hormon düzeyleri belirlenmelidir. Ayrıca fiziki muayene sırasında vasdeferans adındaki toplayıcı kanallar değerlendirilmelidir. Bunların doğuştan olmamasına böbrek kusurları eşlik edebilir. Bu hastaların bir kısmında kistikfibröz hastalığını oluşturabilecek gen kusuru da bulunabilir. Anne adayında da bu gen bulunuyorsa, doğacak olan bebekte kistikfibröz olması muhtemeldir. Bu nedenle anne adayına CFTR mutasyonu taraması uygulanmalıdır. Bu hastaların sperm üretimi normal olur. TESA, PESA ve TESE yoluyla sperm elde edilebilir. Hastalara yapılan fiziki muayenede testislerin büyüklüğü kontrol edilmelidir. Testislerin normalden küçük olması durumunda başlangıçta yapılan hormonal testlerle sorun belirlenebilir. Primer testis yetmezliği varsa, bu durumda kromozom kusurları olacağından genetik inceleme yapılmalıdır. Testis hacmi, hormon düzeyleri ve boşaltım kanalları normal olan, ancak meni hacmi düşük olan hastaların boşalma sorunu olabileceğinden, genellikle sorun boşaltıcı sistemin son kısmında olan tıkanıklıktan kaynaklanır.

Azospermi kimlerde görülür?

Kısırlık problemi çeken erkeklerin % 7 sinde yapılacak kanda kromozom incelemesi sonucunda kromozom kusurları tespit edilir. Kromozom kusurları sperm sayısıyla ters orantıda olur. Azospermi olan erkeklerdeki oran % 10-15 iken, sperm sayıları normal olanlarda % 1 oranındadır. Kromozom sorunu bulunan erkeklerdeki kromozom anomalileri genellikle cinsiyet kromozomuna aittir. Erkeklerde kromozom kusurları olduğunda gebeliklerin düşükle sonuçlanması daha fazla olur. Bunun yanında doğumsal kusurları olan çocukların doğması daha fazla görülür. Bu durumlarda mikro enjeksiyon yöntemiyle elde edilen embriyoların genetik incelemesi ihmal edilmemelidir.

Azospermi tedavisi nasıl yapılır?

Azospermi bulunan erkeklerde testislerden ya da epididimlerden elde edilen spermlerin mikroenjeksiyonda kullanılması sorunu kalıcı olarak tedavi etmemekte, ancak gebelik sağlanabilmektedir. Bu sorunun hipofiz bezinden ya da hipotalamustan olması halinde altta yatan etkenin tedavi edilmesi gerekir. Ayrıca hastalara hormon tedavisi uygulanarak erkeksi fiziksel özellikler kazandırılmalı ve sperm üretimi elde edilmelidir. Bu tedaviler oldukça uzun süre almaktadır. Bunun yanında çiftlerin bebek sahibi olmasına neden olan Azospermi dışında başka kusurunun bulunmaması gerekir. Bu sürecin uzun zaman alması nedeniyle kadının yaşı ilerleyeceğinden, mikroenjeksiyon yöntemi bile gebeliğin elde edilmesini sağlayamayabilir. Bu yüzden bu tür tedavilerde erkekte sperm üretimi dışındaki sorunların giderilmesinde kullanılmalıdır. Testislerde sperm üretiminin olmaması halinde bunun bilinen bir kalıcı tedavisi bulunmamaktadır. Testislerden elde edilecek spermin mikroenjeksiyonda kullanılması yapılacak tek seçenektir. Taşıyıcı kanallarda tıkanıklık gibi sorunun olması halinde, bunun mikro cerrahiyle giderilmesi hem deneyim isteyen, hem de ileri seviyede eğitim isteyen bir durum olduğu bilinmelidir.

Deneyimli merkezlerde mikroenjeksiyon yöntemiyle gebelik elde edilme oranı günümüzde % 25 ile 40 arasındadır. Cerrahi yolla sperm elde etme genel ya da lokal anestezi altında yapılmaktadır. Fakat genellikle genel anestezi uygulaması tercih edilmektedir. Bu yöntem sadece kısırlık sebebi azospermi olduğunda başarılı olmaktadır. Bu uygulama sırasında hastanede yatma gerekmemekte ve en fazla yarım saat içinde işlem tamamlanmaktadır. Hastalar işlem sonrasında günlük yaşamına geri dönebilir. Yapılan işlemler uygun bir tüp bebek merkezinde uygulanabilir. Örnekler mikroskopta incelenerek, spermlerin varlığı tespit edilir. Eğer sperm bulunursa yapılan işleme son verilir.

Azospermi durumunda sperm nasıl elde edilir?

Hastaların çoğunda sperm üretimi gerçekleştirilmekte ancak kanallardan atılamamaktadır. Bu hastalarda genellikle TESA, TESE ve PESA yöntemi kullanılarak sperm elde edilmektedir. Mikro TESE yönteminde testise mikroskop ile bakılarak, küçük bir doku örneği alınır. Bu örnek sadece spermin olduğu bölgeden alınır. Testislerin içinde bulunduğu keseyle, testisi çevreleyen tunikaalbuginia adındaki kılıfta küçük bir kesi açılır. Bu sayede sperm bulma şansı artmakta ve az oranda doku alındığından testis ve testosteron hormonu zarar görmemektedir. Yapılan işlemden sonra kesiler dikişle kapatılır. Ameliyat üroloji uzmanlarınca genel anestezi altında uygulanmaktadır.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı

Yazının devamı...

Gebeliğin 4. Ayı Neler Yaşanır?

13. Hafta

Bu hafta bebeğin kalbi iyice hızlanmaya başlar. 13 haftalık gebelikte bebeğin kalp hızı 120-160 arasında değişir. Bu hızlı kalp atışı bebeğin çok seri olarak kan pompalamasını sağlar ve böylece tüm vücudun kan dolaşımı hızlanır. Bebeğin tüm organları hızla gelişmeye başlar, bebeğin vücudunun her yanında adeta bir fabrikalar zinciri varmış gibi hummalı bir çalışma, yoğunluk içerisinde aktifiyet hakimdir.

Bebeğinizin gözleri bu hafta itibariyle farklılaşmaya başlar. Tıpkı kuşların gözleri gibi birbirinden bağımsızdır. 13 haftalık hamilelikte bebeğin gözleri artık yüzü ortalayacak, insan profilinde olduğu gibi dengeli ve yer yerinde olacaktır. Bu hafta anne ve baba adayları çok heyecanlıdırlar. Çünkü bebekleri bu hafta itibari ile cinsiyetini belli edecekler. Anne ve baba adayları bebeklerinin kız mı olacak erkek mi öğrenecekler.

13 haftalık gebelik de bebeğiniz ilk defa safra üretmeye başlar. Karaciğerleri de bu hafta itibari ile gelişmeye başlar. Pankreas çalışmaya, insülin üretmeye başlar. Karaciğerin çalışmaya başlaması için insülin çok önemlidir. Öyle ki o olmadan çalışmaz. Çünkü karaciğerin pompaladığı kanda dengeyi insülin ayarlar. Bebeğimizin akciğer oluşumu da yavaş yavaş aktif hale gelir. Bebeğiniz solunum yapmaya başlamıştır.

Gebelikte 13. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

13 haftalık gebelikte bebeğin kilosu yaklaşık olarak 26 gramdır. Boyu ise 9 cm olmuştur. Bebeğiniz bu hafta itibari ile belirgin bir şekilde büyümeye başlar.

Gebelikte 13. haftada hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Bu hafta anne adayının mide bulantıları geçmeye başlamıştır. Kusma varsa şayet oda geçmeye başlar. Anne adayında var olan baş dönmeleri ise doğuma kadar ona eşlik edecektir. Anne adayı yavaş yavaş hamilelik kıyafetleri bakmaya başlar. Anne adayının karnı artık büyümeye başlayacağından artık hamilelik öncesi giydiği kıyafetler kendisine olmayacaktır.

14. Hafta

Gebelikte 14. haftada enerji bakımından beyin gelişimi oldukça iyidir. Bu hafta bebeğinizin beyni tam bir enerji ile çalışmaya başlar. Bebeğiniz artık düşünen ve hareketlerini bilinçli bir şekilde yapan bir varlıktır. Dokunduğu her yeri beyni kaydeder. Artık dudaklarının nerede olduğunu bilir ve elini bilinçli olarak ağzına götürüp emmeye başlar. Bu ay sesleri artık tanımaya başlar ancak hala net duyamamaktadır. Fakat annesinin ve babasının, aile fertlerinin seslerini işitmeye başlar.

Geçtiğimiz haftalarda değindiğimiz gibi bebek 26. haftaya kadar net duyamaz. Duyduğu tüm sesleri bir uğultu şekline algılar. 14 haftalık gebelikte bebeğinizin diğer duyu organları da gelişmekte ve bebek kendisini hissetmektedir. Boynu ise biraz daha uzadığı için artık bebeğiniz kafasını her iki tarafa da çevirebilmektedir. Avuçlarını açıp kapatmaya, parmaklarını da hareket ettirmeye başlamıştır. Elleri ve ayaklarını aşağı yukarı hareket ettirir ve ara sıra da tekmeler.

Gebelikte 14. haftada bebeğin kalp atışlarını dışarıdan veya ultrasondan duyabilirsiniz. Henüz tekmelerini hissedemezsiniz. Hareketlerini hissettiğinizi sanabilirsiniz ama o hisler bebeğe ait değil maalesef sizin bağırsaklarınıza aittir.

Gebelikte 14. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

14 haftalık gebelikte bebeğin boyu 10 cm’ dir. Kilosu da artmış ve tam olarak 45 grama yükselmiştir. Bebek hızla gelişiyor ve her hafta iki katına yakın kilo alıyor.

Gebelikte 14. haftada hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Bu hafta hamile anne adayında olan değişiklikler çok olmasa da anne adayının duygusallığı artmıştır. Mide bulantısı gitmiş yerini iştahı açılmış bir anne adayı almıştır. Anne adayının baş dönmeleri hala devam etmekte olduğundan hızlı hareket etmekten kaçınılmalıdır. Eğilip doğrulurken dikkat etmeli ve bebeğin sağlığını tehlikeye atacak hareketlerden uzak durmalıdır.

15. Hafta

Bu hafta lanugo haftasıdır. Lanugo, insan vücudunu saran minik tüycüklere denir. 15 haftalık gebeliğe kadar bebeğin derisi şeffaftır. Bebeğin su rengi cildi artık tam bir insan derisine dönüşmeye başlamıştır. Bebeğin cildi tüylenince hamile anne adayının birkaç haftadır rahatlayan midesinde bu kez de ekşime şeklinde yanmalar oluşur. Bebeğin vücudu ve saçları uzadıkça anne adayının ekşimeleri devam eder. Bu durum anne adayı için oldukça çilelidir fakat o bebeğinin büyümesi ve onu beklemek heyecanı ile bu durumlara seve seve katlanır. Anne adayları için çileli bir hafta olsa da bebeğini ultrasonda gördüğünde tüm anne adaylarının sıkıntıları kaybolur ve yerini mutluluk kaplar.

15 haftalık gebelikte bebeğin kıkırdak dokusu sertleşmeye ve kemikleşmeye başlar. Bebeğin cildi pembemsi olmaya başlarken o incecik damarları ve tüm dokusunun görünebilirliği de kaybolmaya başlar. Cildi şeffaflığını yavaş yavaş kaybedecek ve yerini önümüzdeki haftalarda ten rengi alacaktır.

15 haftalık gebelik itibari ile bebeğin dilinde tat alma tomurcukları oluşmaya başlar. Bu tomurcuklar ilerleyen haftalarda büyüyecek ve bebek tat almaya başlayacaktır. Amniyon sıvısına annenin yediği her şeyden tat gelecek ve bebek ilerleyen haftalarda annesi tatlı yerse şeker tadını, ekşi yerse ekşi tadını net bir şekilde hissedecektir.

Gebelikte 15. hafta da bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

Bu hafta itibari ile bebeğin boyu 12 cm’ dir. Kilosu ise yine pik yapmış ve iki katına yakın artmıştır. Bu hafta bebeğinizin kilosu tam olarak 75 gramdır.

Gebelikte 15. haftada hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Hamile anne adayında bu hafta rahim dışa doğru belirginleşmeye başlar ve anne adayı çok dikkatli olursa çok az bebeğin tekmelerini hissetmeye başlar. Anne adayı kendisine çok dikkat etmelidir. Özellikle gebelik kış aylarına denk gelmişse soğuk kış günlerinde çok dikkatli olmalıdır.

16. Hafta

Gebelikte 16. haftada artık bebeğin organlarında ki uyumsuzluklar düzelmeye başlar. Örneğin kollar bacaklardan uzunken bu hafta bacaklar kolları geçecek ve daha uzun hale gelecektir. Bebeğin boynu biraz daha uzayacak ve kafası bağımsız olabilecektir. Bu hafta itibari ile vücut daha da büyüyecek ve kafa vücuda göre daha küçük kalacaktır.

16 haftalık gebelikte bebeğin kasları iyice güçlenmiştir artık daha çok hareket edip su da ki oksijeni arttıracaktır. Bu nedenle de bol hareket etmesi lazımdır. Bu hafta bebeğin derisi biraz daha tüylenir ve cildin rengi matlaşır.

16 haftalık gebelikte bebeğin anne adayına güzel bir sürprizi vardır. Hamile anneyi çok mutlu edecek bir sürprizdir bu. Artık bebeğin tekmelerini, tüm hareketlerini hissetmeye başlar. Bu durum anneyi çok mutlu eder. Sadece anne adayını değil ayrıca baba adayını ve ebeveynleri de oldukça mutlu eder.

Bebek artık annesinin sesini duyduğu zaman mutlu olmaktadır. Anne adayı bebeği ile terapi kurmalı ve sürekli bebeği ile konuşmalıdır. Onunla sohbet etmeli ve iletişimde olmalıdır. Uzmanlar annenin her zaman bebeği ile konuşması gerektiğini, yapılan araştırmalar da bebeği ile konuşan, iletişim kuran annenin bebeği ile konuşmayan ve gönül olarak iletişim kurmayan anne adayının bebeği arasında sosyobilite olarak fark olduğu bariz bir şekilde görülmüş ve kanıtlanmıştır. Bebeğin erken konuşmasından tutun da çevresi ile iletişim kurmasına kadar hepsinde anne karnındaki iletişimin farkı oldukça belirgindir.

Gebelikte 16. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

16 haftalık gebelikte bebeğin boyu 13 cm’ dir. Kilosu ise tam olarak 110 gramdır.

Yazının devamı...

Gebeliğin 3. Ayı Neler Yaşanır?

9. hafta

Gebelikte 9. hafta da bebeğin hareketlerinde artış olmaya başlar fakat anne adayı hala bu hareketleri hissetmez. Nadiren de olsa bazı anne adayları hissettiklerini söyleseler de bu durum onlar için yanılmaktan öteye gitmez. Bebeğin hareketi olarak zannettiği hareketlenmeler uterusda oluşan gelişmeler ve büyümeden ötürü bağırsaklarda oluşan hareketlenmelerdir. Anne adayı bu hareketlenmeleri bebeğin hareketi sanabilir.

Bu haftaya kadar bebeğin kafası en büyük organıdır. Boyun olmadığı içinde küçücük beden kafayı taşıyamamaktadır. Bu nedenle bebeğin kafası öne doğru eğik ve bebek C şeklindedir. 9 haftalık gebelikte bebeğin boyun yapısı yavaş yavaş oluşur. Önümüzdeki haftalardan itibaren bebeğin vücudu gelişip boyun kısmı da iyice uzayacak ve bebek C şeklinden kurtulacaktır.

Bebeğin bütün organları 9 haftalık gebelik itibari ile taslak halinde oluşmuştur. Kalp kasları, organların yapısı oluşur oluşmaz oraya kan pompalamaya başlar. Kan dolaşımı gerçekleşen tüm organlar hemen çok hızlı olarak çalışmaya başlar. Çalışan organlar güçlenir ve hızlı bir şekilde kaslar büyür. Bebeğin hareketleri önümüzdeki haftalarda hızlanmaya başlayacak ve baş döndüren bir gelişim ile bebek büyüyecektir.

9 haftalık hamilelikte bebeğin göz kapakları oluşur. Göz retinası da iyice gözükmeye başlar. Bebeğin su gibi olan dokuları artık sertleşip kıkırdak bir yapı oluşur. Beyin, bebeğin en büyük organı olmaya devam etmektedir. Bebeğiniz de hareketlenmeler devam etmekte ve hareketlendikçe bebeğin kasları güçlenmektedir. Fakat hala anne adayı bu hareketleri hissedememektedir. Ayrıca anne adayı çok isterse ve denk gelirse ultrason dalgaları hareketlenmeleri yakalayabilir. Bu hafta itibari ile embriyo görüntüsü yok olmuş daha çok insan yavrusu görüntüsü oluşmuştur. Fetusun kuyruğu da artık yoktur.

Gebelikte 9. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

Bu hafta da bebeğin kilosu 3 gram boyu ise 25 milimetredir.

Gebelikte 9. haftada hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Anne adayının bulantıları devam etmekte, yemek kokuları işkence gibi gelmektedir. Anne adayı ruhsal açıdan da daha sinirli, daha hassas ve daha duygusal bir dönem geçirmektedir. Bu hamilelik sürecinde anne adayının tüm kaprislerine karşı sabırlı olunmalıdır. Anne adayı halisünasyonlar görebilir ya da hayalinde oluşan bazı şeyleri gerçek sanabilir. Bu gibi durumlar gayet normaldir.

10. hafta

Artık bebeğinizin tüm organlarının taslak olarak tamamlandığı ve artık düşme tehlikesinin kalmadığı 10 haftalık gebelik dönemindeyiz. Tüm organlar oluştuğuna göre artık kalp bebeğin bedeninin tümünün kan dolaşımını sağlıyor. Kan dolaşımı sağlıklı sağlanan organlar hızla büyür ve gelişirler. Geçtiğimiz hafta göz retinası belirginleşen bebeğin bu hafta mercekleri oluşur. Tırnakları oluşur ve bebeğin beyin hücreleri yavaş yavaş oluşmaya başlar. Gebelikte 10 haftada süper bir gelişme olur.

Bebeğin beynine ilk defa enerji gider. Bu aynı bir arabanın tüm motor aksamının tamamlanması gibidir. Bir eksik olduğunda araba nasıl çalışmaz ise aynen bebeğin beynindeki tüm hücreler tamamlanmadan enerji gitmez. Beyin taslak olarak bu hafta oluşmuştur. Bu haftadan itibaren beyin hızla aktifleşecek ve bebeğin beyni gelişimini sürdürecektir. Bebek bu haftadan itibaren bir kayıt merkezi gibi her şeyi kaydedecektir.

Bu haftaya kadar bebeğin bağırsaklarının tümü dışarıda idi. 10 haftalık hamilelikte bebeğin bağırsakları göbeğin içine doğru yerleşir. Kulaklar gelişmeye devam ederken kulakta oluşan denge sıvısı oluşmaya başlar. Bu sıvı bebeğin doğumundan itibaren tüm yaşamı boyunca önemli ve etkin bir sıvıdır.

10 haftalık gebelikte bebeklerin cinsiyet organları oluşmaya başlar. Erkek ise bebeğin testisleri oluşmaya başlayıp hemen testesteron hormonları aktif hale gelir. Bebeğinizin hareketleri amniyon sıvısı için de dalgalar oluşturur. Bebeğin çevresinde ki sıvı sebebi ile bebeğin hareketlerini anne adayı hala hissedemez.

Gebelikte 10. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

Gebelikte 10. haftada bebeğin kilosu 5 gramdır. Boyu ise 3-4 cm arasındadır.

Gebelikte 10. haftada hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Bu hafta da anne adayı hamileliğin en sıkıntı veren aşerme döneminin olumsuz etkilerini üzerinden yavaş yavaş atmaya başlar. Artık mide bulantıları biraz hafiflemiş ve anne adayı biraz kendine gelmeye başlamıştır. Anne adayı hamileliğin önemli bir etabını atlatmış bulunmaktadır. Artık bebeğin herhangi bir genetik problemi yoksa düşme tehlikesi kalmamıştır.

11. Hafta

Bu hafta ana rahminde ki bebeğin gelişim olarak pik yaptığı bir haftadır. Bebeğiniz en çok bu hafta da geliştiği için bu hafta tüm jinekoloji uzmanları tarafından literatürlere not düşülmüştür.

11 haftalık gebelikten itibaren bebeğinizin vücut taslağı oluşmuş tüm organları gelişimlerini tamamlamaya devam ediyorlar. Taslağı tamamlanmış her organ aynı zamanda çalışmaya da başlar. Bebekte en belirgin organ beyin olmasına rağmen bebeğin vücudu da büyümeye başladığı için kafası artık çok dikkat çekmeyecektir. Bebeğiniz artık tam bir minik bebek görünümünü elde etmiştir.

11 haftalık gebelikte bebeğinizin dış kulak yolu gelişimi tamamlanmıştır. Bebeğinizin kulak aksamı iç ve dış olarak hazır hale gelmiştir. Henüz daha tam olarak duyamasa da duymaya hazır hale gelmiş olur. Bebeğiniz bu hafta sesleri işitir ama ayırt edemez tam olarak duyma işlemi ise 25. haftadan itibarendir. Bu haftaya kadar bebek sesleri karışık uğultu şeklinde duyar ve anlam veremez.

11 haftalık gebelikte bebek artık her yerine dokunmaya başlar. Bebek dokundukça öğrenir. Bu haftadan itibaren beyin kaydetmeye başlar. Bebek neresine dokunuyorsa o bölgeyi kaydeder ve bir daha ki sefere dokunduğunda orayı tanır. Artık anne karnında ki bebekte ciddi bir eğitim başlamıştır. Bu haftadan itibaren bebek her dakika yeni bir şey öğrenir ve kayıt eder.

Gebelikte 11. haftada bebeğin ultrason görüntüleri nasıldır?

11 haftalık gebelikte bebeğin ultrason görüntüsü aynen böyledir.

Gebelikte 11. haftada bebeğin boyu ve kilosu ne kadardır?

11 haftalık gebelikte bebeğin kilosu 8 gramdır. Boyu ise tam olarak 7 cm’ dir.

Gebelikte 11 haftada hamile anne adayında oluşan değişiklikler nelerdir?

Hamile anne adayında bu hafta mide bulantıları azalır. Baş dönmesi hala devam etmektedir. Psikolojik değişiklikler gerçekleşmektedir. Anne adayının hamilelik süresi boyunca psikolojisi sürekli değişkendir. Bir bakarsınız ağlamış, bir bakarsınız gülmüş hiç belli değildir. Oldukça duygusal davranışlar içerisine girer. Hem duygusal olarak hem de bedensel olarak oldukça hassas davranışlar sergiler. Alıngandırlar ve çabuk incinirler. Bu dönemde dikkatli ve özenli davranıp anne adayını üzmemek gerekir. Hamilelikte yaşanan stresler bebekte olumsuz etkilere yol açabileceğinden anne adayının üzülmemesine gayret gösterilmelidir.

12. hafta

Organların hızla büyüdüğü, iç organların ise artık çalışmaya başladığı 12 haftalık gebelik haftasına geldik. Bu küçük insan yavrusunun tüm organları (iç ve dış) yavaş yavaş çalışmaya başlıyor. Hamileliğin bu haftasında bebeğin tırnakları belirginleşmeye ve kıkırdak dokusu sertleşmeye başlamıştır. Ayrıca bebeğin saçları kafasının üzerinde çıkmaya başlamıştır. Bebeğin midesi ve bağırsağı çalışmaya ve dolayısı ile sindirim sistemi de çalışmaya başlamıştır. Artık bebek isimleri bakmaya başlayabilirsiniz.

12. haftalık gebelik dönemi bebeğin en çok hareket ettiği, haftalardandır. Bebek anne karnında hiç durmaz ve sürekli hareket eder. Bu hafta bebeğiniz hiç durmaz ve hemen her yerine dokunur. Artık dokunduğu yerleri bilerek dokunur. Bu haftada bebeğin ilk defa yaptığı hareketlerde vardır örneğin; 12 haftalık gebelikte bebeğiniz adeta çene egzersizi yapar gibi çenesini açar kapatır, açar kapatır. Bu hareket bebek için fıtridir. Böylelikle çene kaslarını güçlendirmiş olur. Bu hafta bebeğinizin ultrason görüntüsünde denk gelebilirse hıçkırıklarını görebilirsiniz. Bebeğiniz her ne kadar çenesini açıp kapatıyor olsa da yutmayı henüz bilmiyordur.

Bebeğiniz bu hafta da o kadar çok hareket eder ki dokunduğu her yeri de beynine kaydeder. Bebeğiniz dokuna dokuna dudaklarını keşfetmiş olmalı ki, bu hafta emme refleksi gelişmiş ve bebeğimiz artık parmak emmeye başlar. Ultrasondan da denk gelip izlerseniz bu an çok hoş bir görüntü olarak aklınızda kalacaktır.

Gebelikte 12. haftada bebeğinizin boyu ve kilosu ne kadardır?

Bu hafta itibari ile bebeğin kilosu 15 gram, boyu ise 7 cm’ dir.

Gebelikte 12. hafta itibari ile hamile anne adayında gelişen değişiklikler nelerdir?

Anne ile bebeği ile arasında telepatik bir bağ vardır. Hem duygusal açıdan hem de fiziksel açıdan yavrusunu hissetmektedir.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.