Dudak dolgusu en çok tercih edilen estetik uygulamalar arasında yer almaktadır. Bu uygulamanın çok fazla tercih edilmesindeki en önemli sebep; ameliyatsız estetik uygulamalardan birisi olmasıdır. Yaş ilerledikçe cildin doğal hyalüronik asit içeriği azalır ve cildin su tutma kapasitesi düşer. Masumiyetin, çekiciliğin ve dişiliğin simgesi dudaklar; hyalüronik asit içeriğinin azalmasına paralel olarak incelir, sarkar ya da kırışabilir.

Dudakları doğuştan ince olan ya da yaş ilerlemesine bağlı olarak incelen ve bu incelikten hoşnut olmayan kişilerin dudaklarını dolgunlaştırmak amacıyla dudak dolgusu işlemi yapılabilir. Dolgu işleminde kullanılan hyalüronik asit, insan vücudunda doğal olarak bulunan bir madde olması sebebiyle oldukça doğal bir görünüm sağlayan bir dolgu malzemesidir.

Hyaluronik asit son dönemde popüler bir dolgu malzemesi olsa da, kişinin vücudundan alınan yağ dokusu da dolgu işleminde kullanılabilir. İki malzemenin de yan etkisi oldukça düşüktür. Dudak dolgusunun etki süresi yaklaşık sekiz ila on iki ay arasında değişiklik gösterir. Etki süresinden sonra kişinin isteğine ve ihtiyaçlarına göre yenileme yapılmaktadır.

Dudak Dolgusu Nasıl Yapılır?

Dudak dolgu işlemi, hyalüronik asit ile yapıldığında uygulaması en kısa süren estetik işlemlerden biridir. Yaklaşık olarak beş dakikalık bir uygulama sonucunda kişi yeni görünümüne sahip olur. Eğer yağ enjeksiyonu ile dudak dolgusu işlemi yapılacaksa, işlem steril şartlarda yağın alınması ve uygulanması şeklinde yaklaşık yarım saat içinde yapılır. Her iki uygulamanın da hazırlık aşaması oldukça önemlidir. Dudak dolgusunun nasıl yapılacağı, miktarı ve uygulama bölgesi doğru seçilmelidir. Standart bir uygulaması olmadığından hem kişilerin isteklerini hem de ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak gerekir. Üst ve alt dudak bölgelerine ayrı ayrı uygulanabilen bu dolgu, aynı zamanda dudakta belirgin bir simetri bozukluğu olduğu durumlarda, bu bozukluğu düzeltme amaçlı olarak da tercih edilebilir.

İşlem anestezi sağlamak için kullanılan lokal anestezik etkili kremlerle yapılır. Yağ enjeksiyonu yapılacaksa, lokal anestezik enjeksiyonları kullanılır. Dolgu işleminden önce ve sonra buz uygulaması da şişliklerin oluşmasını önler. Dolgunun yayılması gereken bölgeye masaj yapılması ve homojen bir dağılım elde edilmesi de önemlidir. Tüm bu işlemlerden sonra kişi istediği görünümde ve dolgunlukta dudaklara kavuşur.

Dudak Dolgusu Sonrası İyileşme Süreci

Dudak dolgusu yaptıran kişiler uygulamadan hemen sonra sosyal hayatlarına devam edebilirler. Oldukça kolay bir uygulama olan dolgu işlemi sonrasında kişinin cilt yapısına göre ufak morluklar meydana gelebilir. Buz uygulaması ve özel bazı kremler uygulanması ile birlikte bu morluklar birkaç gün içerisinde kaybolur.

Prof. Dr. Şükrü Yazar

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

www.drsukruyazar.com

Instagram: /drsukruyazar

Facebook: /drsukruyazar

Doğum ve emzirme dönemi sonrasında kadın vücudunda çeşitli deformasyonlar meydana gelir. Hamilelik döneminde hormonlarda yaşanan değişiklikler beraberinde vücutta yağlanma, sarkma ve çatlakları getirmektedir. Vücutta yaşanan değişikliğin en yoğun olduğu bölgelerden bir tanesi de göğüslerdir.

Doğum ve emzirme dönemi sonrası annelerin en çok tercih ettiği estetik operasyonlar arasında meme büyütme, küçültme ve dikleştirme ameliyatları yer alıyor. Kişinin fiziksel durumuna ve meme bölgesinde yaşanan deformasyonun boyutuna göre hangi operasyonun ya da operasyonların yapılacağına karar verilir.

Doğru Zaman Nasıl Belirlenir?

Meme estetiği operasyonlarında; tekniği belirleyen faktör, memenin mevcut deformasyonudur. Meme estetiği operasyonları emzirmeye engel değildir. Bu ameliyatlarda süt kanalları ve süt bezleri genellikle zarar görmez. Eğer kişinin gündeminde planlı bir gebelik varsa, öncelikle doğum ve emzirme sürecinin tamamlanması ardından estetik meme operasyonlarının yapılması önerilir. Ameliyatlar emzirme süreci bittikten 4-6 ay sonra planlanmalıdır. Bu süreç sonrasında, göğüslerde küçülme, büyüme, sarkma ve sarkma ile birlikte küçülme gibi deformasyonlar meydana gelebilir.

Hangi Operasyona İhtiyaç Duyuyorsunuz?

Hamilelik ve emzirme sonrası mevcut meme deformasyonuna ve kişinin isteğine göre yapılacak operasyon belirlenebilir. Büyük göğüsler çoğu zaman yaşam konforunu olumsuz yönde etkiler, kişinin sırt ve boyun ağrıları çekmesine neden olur. Bu tür durumlarda meme küçültme operasyonu yapılması gerekir.

Hamilelik ve emzirme sonrasında meme hacminin azalmasından dolayı, meme büyütme ameliyatına ihtiyaç duyulur. Meme büyütme ameliyatlarında, genellikle meme protezleri kullanılır.

Bu protezler sonraki hamilelik ve emzirme süreçlerini olumsuz yönde etkilemezler ve bu dönemde çıkarılmaları gerekmez. Memede doğum ve emzirme sonrası sık olarak görülebilen bir diğer deformasyon da sarkmadır. Eğer meme boyutu normal sınırlarda ise sadece dikleştirme ameliyatı yeterli olabilir. Ancak sarkma ile birlikte memenin boyutu da küçülmüş ise, dikleştirme ameliyatı ile birlikte meme büyütme ameliyatı da yapılır. Kişinin fiziksel durumuna, vücut oranlarına ve tercihlerine göre bu operasyonlar birlikte yapılabilir.

Estetik cerrahideki gelişmeler ve teknikler ile hamilelik ve emzirme sonrası memelerde meydana gelen deformasyonların giderilmesi mümkündür. Bu nedenle tüm anne adaylarının annelik ve emzirme gibi kutsal bir görevi yerine getirmek konusunda endişelenmesi yersizdir.

Prof. Dr. Şükrü Yazar

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

www.drsukruyazar.com

Instagram: /drsukruyazar

Facebook: /drsukruyazar

Bir çoğumuzun hayalidir yaşlanmadan yaş almak… Yorgun, hüzünlü bir dış görünüm yerine enerjik ve sağlıklı görünmek özgüvenimizi önemli ölçüde artırır.

Çene altı bölgesi (gıdı) sarkmaya en meyilli bölgelerden biridir. Boyun deformiteleri; deride bollaşma, sarkma, boyun kası (platisma) liflerinde bant oluşumu, ayrışma gibi sorunlar olarak ortaya çıkar. Yüzü boyundan ayıran hat, belirginliğini kaybetmiş olabilir. Çenenin geride ve küçük olması sorunu daha belirgin hale getirir. Kilo fazlalığından kaynaklanan gıdı bölgesinde yağ birikimi de açı kaybına neden olur. Hastalar genellikle sarkık ve keskinliğini kaybetmiş çene altı şikayetiyle başvurur.

Bu deformiteler boyun germe ameliyatı ile giderilebildiği gibi yüz germe ve gençleştirme ameliyatları sırasında da düzeltilebilir.

Genç ve Dinamik Adımlar

Deri ve kas sorunu olmayıp sadece yağlanma nedeniyle oluşan deformitelerde genellikle laser lipoliz, lazer liposuction ve lazer ile sıkılaştırma işlemi yeterli olur. İşlem sonrası yatış gerekmez. 3-4 günlük bir bant uygulaması; bölgedeki şişliğin azalmasına yardımcı olur. Gözle görülür sonuç için 6-8 hafta beklenir.

İleri yaşlarda boyunda kas ve yağ dokusunda estetik görünümü bozan sorunların yanı sıra belirgin bir deri fazlalığı da oluşur. Bu durumda yapılacak klasik boyun germe işleminde; kulak önü ve arkasına dolaşan bir kesi uygulanarak gerdirme işlemi yapıldıktan sonra, boyun sarkmasına neden olan derin yapılar yani boyun kası (platisma) gerilir, fazla deri kesilip atılır. İyileşme sürecinde ameliyat sonrası gerginlik ve ödem oluşması normaldir. Genellikle 1-2 hafta içinde günlük hayata dönüş mümkündür.

Yüz germe ameliyatı ile birlikte boyun bölgesine de müdahale edilecekse; kulak arkasından saçlı deriye doğru uzanan ameliyat kesisi yapıldıktan sonra boyun cildi ve kasları ayrılarak yukarıya doğru gerilir, iç dikişlerle sabitlenir. Fazlalık olan deri kesilerek çıkarılır, tekrar yerine dikilir. Böylece boyundaki kırışıklıklar ve sarkıklık düzelir. Çene açısı belirginleşir, daha gergin, daha genç bir boyun görünümü sağlanır.

Olası Komplikasyonlar

Bu ameliyatlarda kesi, kulak arkasında kaldığı için, dışarıdan bakıldığında görünmez. Çene altında yağlanma da mevcut ise ameliyat esnasında liposuction uygulanabilir. Boyun/yüz germe ameliyatları uygun donanıma sahip bir hastanede genel anestezi altında yapılır. Yaklaşık 3 saat süren ameliyat sonrası kan birikimini önlemek amacıyla takılan ‘dren’in 1 gün kalması gerekir. Herhangi bir problem çıkmadığı sürece hastanede kalış süresi de 1 gündür. Çene altı bandajları 5-7 gün hafta kalır.

Operasyon bölgesinde ağrı, morarma, ödem (şişlik), ve deri yüzeyinde uyuşukluk oluşabilir. Bu durum hastanın hassasiyetine göre 7 ila 15 gün içinde azalır. Sonra ki günler kalan hafif şişliğin kaybolması ve cildin oturması yaklaşık 4-6 ay sürer. Ağrı kesici ilaçlar ile kontrol altına alınabilecek düzeyde hafif ağrılar olması normaldir.

Prof. Dr. Şükrü Yazar

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

www.drsukruyazar.com

Instagram: /drsukruyazar

Facebook: /drsukruyazar

Yorucu ve yıpratıcı kış aylarının geride kalması ile beraber birçok kişi bahar ve yaz aylarına taze bir başlangıç yapmak istiyor. Kış aylarının özellikle yüz bölgesindeki yıpratıcı etkisi, mat ve yorgun bir görünüme neden oluyor. Bu görünümün ortadan kaldırılması ve cildin tazelenmesi mümkündür. Gelişen teknoloji ile beraber ortaya çıkan yeni yöntemler hastaların acısız ve zahmetsiz bir şekilde genç bir görünüme sahip olmasını sağlamaktadır. Kuru ve soğuk kış aylarının neden olduğu çizgiler ve deri hasarları kısa bir süre içerisinde ortadan kaldırılarak daha genç bir görünüm elde etmek artık son derece kolay. Özellikle ameliyatsız müdahaleler insanların gündelik hayatlarından kopmadan daha genç görünmelerini mümkün hale getiriyor.

Kışın Cilt Bakımı Yetersiz

Yazın güneşten gelen ultraviyole ışınlarına maruz kalan cilt sonbahar ayları ile beraber kuru ve yıpranmış bir hal alır. Cildin nem miktarının da giderek düşmesi vücudun bahar ve yaz aylarına kötü bir şekilde adım atmasına neden olur. Ancak günümüzde kullanılan lazerli cilt gençleştirme ve kırışıklık giderme uygulamaları bu problemlerin üstesinden gelmektedir. Lazerle cildin sıkılaştırılması ve tazelenmesi tek bir seansta tamamlanabilmektedir. Ortalama olarak yarım saat süren bu uygulamalar ile beraber cilt güneşin etkilerinden doğru bir şekilde korunduğunda uzun süreli etki elde etmek mümkündür.

Sıkılaşma Derinde Başlıyor

Yüz gençleştirme yöntemlerinde kullanılan lazer ve ultrason temelli yöntemler cildin yüzeyini değil derinlerini sıkılaştırmaktadır. Cilde herhangi bir hasar vermeden uygulanabilen bu yöntemler aynı zamanda cildin yapısını koruyan kolajen üretimini de olumlu yönde etkiler. Cildin derinlerinde meydana gelen yenilenme ve sıkılaşma, içten bir etkiyle cildin üst kısmına taşınır. Bu uygulamalar ile cildin bağ dokusu güçlenirken, kırışıklıklarda ise gözle görülür bir azalma elde edilir. Uygulama esnasında herhangi bir ağrı kesici kullanmaya gerek olmasa da eğer ihtiyaç duyulursa lokal anestezi ya da sedasyon uygulamaları gerçekleştirilebilir. Uygulamadan sonra kişiler günlük aktivitelerine kaldıkları yerden devam edebiliyor.

Prof. Dr. Şükrü Yazar

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

www.drsukruyazar.com

Instagram: /drsukruyazar

Facebook: /drsukruyazar

Parmak kayıplarının en büyük nedenlerinin başında iş kazaları, trafik kazaları ve tümör gelmektedir. Bu gibi durumlarda kişinin el fonksiyonlarının yeniden kazandırılması ve günlük hayatta yaşanan öz güven eksikliğinin ortadan kaldırılması için ayaktan alınan parmak ele nakledilebilmektedir. Genel olarak yetişkinlerde eksik olan parmağa karşılık gelen parmak ayaktan alınmaktadır. Ancak çocuklarda özellikle başparmak için ayak baş parmağının yanındaki parmak (2.parmak) tercih edilir. Parmak sayısı ve tercihi hangi ele yapılacağına göre değişiklik göstermektedir. Dominant el ya da dominant olmayan ele göre parmak sayıları değişebilmektedir. Ameliyat süresi nakledilen parmak sayısına bağlıdır. Yaklaşık olarak tek parmak nakli ameliyatı 4- 6 saat sürmektedir. Bu ameliyatlar son derece komplike bir operasyon olarak kabul edilmektedir.

Nakil Sonrası

Nakil işlemi sonrasında ilk 5 gün nakledilen parmağın yakın takibi için genellikle ilk 5 gün hastalar hastanede yatırılmaktadır. 2-3 hafta sonra nakledilen ayak parmağının, nakledildiği eldeki parmağın fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için fizik tedavi süreci başlamaktadır. Bu süreç yaklaşık olarak birkaç ay kadar sürmektedir. Fizik tedavi sonucunda nakli gerçekleştirilen parmaklar 3-6 ay sonra günlük işlerde rahat bir şekilde kullanılabilmektedir. Ancak ağır işler için 6 ay- 1 yılın geçmesi beklenmelidir. Ayaktan ele yapılan parmak nakillerinde başarı oranı %95 civarındadır. Üstelik hastalar ellerinin hem fonksiyonlarını hem de estetik görüntüsünü tamamıyla geri kazanabilmektedir. Bir ayaktan en fazla üç parmak alınmaktadır ve bu nedenle ayakta herhangi bir şekilde fonksiyon kaybı yaşanmamaktadır.

Prof. Dr. Şükrü Yazar

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

www.drsukruyazar.com

Instagram: /drsukruyazar

Facebook: /drsukruyazar

Yüz bölgesi, vücudun en dikkat çekici bölgelerinden bir tanesidir. Bu nedenle yüz bölgesindeki istenmeyen durumlar kişiye aşırı rahatsızlık vermektedir. Yüzün alt kısmında yer alan ve hem karşıdan hem de profilden görünüşü son derece etkileyen çene yapısı estetik açıdan son derece önemlidir. Özellikle çene ucunun yüzün diğer bölümleri ile orantılı olmaması dikkat çekici özellik taşıyabilmektedir. “Ortognatik cerrahi” adı ile de bilinen çene estetiği, aynı zamanda diş dizilimindeki bozukluklardan dolayı meydana gelen ısırma ve çiğneme problemlerini gidermek amacıyla da yapılabilmektedir. Ancak daha dinamik bir yüz görünümü elde etme ya da yüzde doğru oranı sağlamak için çene estetiği operasyonlarına sıklıkla başvurulmaktadır.

Ameliyat Türleri ve Yapılış Şekli

Çene estetiği operasyonları çene törpüleme, implant ile şekil oluşturma veya doku transferi olmak üzere üç farklı şekilde gerçekleştirilmektedir. Ameliyat yöntemine çenedeki problem tespit edildikten ve yapılacak olan revizyon belirlendikten sonra karar verilmektedir. Çenede yapılacak olan işleme göre ameliyat genel ya da lokal anestezi ile gerçekleştirilmektedir. Operasyonlarda genellikle kesiler çene altına ya da ağız içine yapıldığı için daha sonrasında herhangi bir iz problemi yaşanmamaktadır. Çene altından yapılan operasyonlarda meydana gelen kesi izi yaklaşık olarak bir yıl kadar sonra gözle görülemeyecek, soluk bir hal almaktadır.

Ameliyat Sonrası

Çene operasyonu sonrası hasta yaklaşık olarak 2-3 gün sonra taburcu edilebilmektedir. Operasyondan sonra ağız içi hijyene dikkat etmek son derece önemlidir. Operasyon sonrası genellikle şişlik ve morluklar görülmesi doğaldır . Ayrıca doktor tarafından verilen ağrı kesiciler düzenli olarak kullanılmalıdır. Hastaların operasyondan sonra dikkat etmesi gereken bir diğer husus ise beslenmeleridir. Çeneyi yoracak çiğneme hareketlerini yapmak, kaçınmak ya da sakız veya şeker çiğnememek gerekmektedir. Operasyondan sonraki birkaç gün hastaların çok sıcak ve çok soğuk şeyler tüketmemeleri ve pipetle beslenmeleri önerilmektedir. Operasyondan yaklaşık bir hafta sonra hastalar günlük yaşamlarına kaldıkları yerden devam edebilirler. İstenen sonucun elde edilmesi için ameliyat bölgesindeki dokuların tamamen iyileşmesi gerekmektedir. Yaklaşık olarak 2-3 ay sonra çene istenen görünüme kavuşmuş olur.

Prof. Dr. Şükrü Yazar

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

www.drsukruyazar.com

Instagram: /drsukruyazar

Facebook: /drsukruyazar

Kadınların tercih ettiği estetik operasyonlarının başında meme büyütme gelmektedir. Özellikle yaz aylarının gelmesi ile beraber operasyon sayılarında bariz bir artış yaşanmaktadır. Göğüs büyüklüğünü yetersiz bulan ya da simetrik olmayan göğüslerden şikayet eden kadınların tercih ettiği meme büyütme estetiği, gelişen teknoloji ile beraber kısa bir sürede yapılabilmekte ve kısa sürede istenen sonucu sağlamaktadır.

Kadınlarda meme gelişimi yaklaşık olarak 9 - 14 yaşları arasında başlar. Bu süreçte meme içerisinde yer alan süt bezleri, bağ dokusu ve yağ dokusu gelişerek olgunluğa ulaşır. Bu gelişim genetik ve hormonal faktörlerin etkisi ile olmaktadır. Meme şeklinden hoşnut olmayan ya da doğum, ani kilo alıp verme gibi durumlardan sonra deformasyon yaşayan kadınlar bu operasyon ile istedikleri görünüme kavuşabilmektedir.

Meme Büyütme Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Meme büyütme ameliyatları yaklaşık olarak 1.5 - 2 saat içerisinde tamamlanmakta ve genel anestezi altında yapılmaktadır. Bu ameliyatlarda içi silikon jel dolu ya da serum fizyolojik olmak üzere iki farklı protez kullanılmaktadır. Protezin şekline ve büyüklüğüne muayene sırasında hasta ile birlikte karar verilmektedir. Protezin yerleştirilme biçimi ise hastanın anatomik yapısıyla uyumlu şekilde meme altı kıvrımından, meme başı çevresinden ya da koltuk altından yapılmaktadır. Sarkma probleminin görüldüğü hastalarda meme büyütme operasyon esnasında dikleştirme ve toparlama operasyonları da yapılabilmektedir. Operasyon geçiren hastalar genellikle operasyon günü taburcu edilebilmektedir.

Ameliyat Sonrası

Hastalar, operasyondan 2-3 sonra gündelik hayatlarına dönebilmektedir. Ancak iki hafta boyunca ağır kaldırmaktan ya da sportif aktivitelerden uzak durmaları gerekmektedir. Birçok kadının aklına meme protezi deyince, meme kanseri, silikon alerjisi ya da olası bir otoimmun hastalık gelmektedir. Ancak yapılan araştırmalara göre meme protezi herhangi bir şekilde meme kanserine yol açmamaktadır. Silikon alerjisinin görülme olasılığı ise %1 civarındadır. Silikon protezler günlük hayatta kozmetik ürünlerde, ilaçlarda ve hatta yiyeceklerde kullanılan silikondan yapılmaktadır. Meme protezi sonraki dönemde hamilelik ya da emzirme için bir problem oluşturmamaktadır. Ancak operasyondan sonra vücudun tam anlamıyla iyileşebilmesi için hastaların en az 6 ay boyunca hamile kalmaması tavsiye edilmektedir.

Prof. Dr. Şükrü Yazar

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

www.drsukruyazar.com

Instagram: /drsukruyazar

Facebook: /drsukruyazar