The Others Ağlatmak senin işin değildi

Ağlatmak senin işin değildi

04.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ağlatmak senin işin değildi

Ağlatmak senin işin değildi


Milyonları güldürdü. Milyonlar onu sevdi. Ama kalbi dün ona kötü bir şaka yaptı. Türkiye’nin en büyük güldürü ustalarından Kemal Sunal artık yok


       “İnek Şaban" tiplemesiyle tüm Türkiye’nin gönlüne taht kuran ünlü sinema sanatçısı Kemal Sunal, film çekimi için Trabzon’a giderken bindiği uçakta kalp krizi geçirerek 56 yaşında hayatını kaybetti. Sunal’ın rahatsızlığı nedeniyle kalp ilacı kullandığı ve yakın çevresine “çok yoruldum" dediği belirtildi.
       Çevirdiği 82 filmle Türk sinemasının ölümsüzleri arasına giren Sunal, Ali Özgentürk’ün yönettiği, başrollerini Cem Davran ve Rus oyuncu Yekaterina Rednikova’yla paylaştığı “Balalayka" adlı filmin çekimlerine katılmak için Trabzon’a gitmek üzere, dün sabah Atatürk Havalimanı’na geldi. Uçak korkusu olan Sunal, aralarında oğlu Ali Sunal ile Davran’ın da bulunduğu 11 kişilik ekiple, 07.05’te kalkacak THY’nin 046 sayılı uçağına bindi.
       Business Class’taki yerini beğenmeyip başka bir koltuğa oturan Sunal, uçak havalanmadan hemen önce rahatsızlandı. Başının altına minder koyulan Sunal, koridora yatırıldı. Kaptan pilot, Sunal’a kalp masajı yaptı. Birkaç nefes alan Sunal, hayati fonksiyonlarını yeniden kaybederken, oğlu da babasına suni teneffüs yapmaya başladı. Bir yolcu da, Sunal’ın dilinin altına bir hap koydu. Ancak kendine gelir gibi olan Sunal’ın kalbi bu sırada durdu. Olayın ardından uçağa gelen doktorlar, muayene sonrası Sunal’ın öldüğünü açıkladılar. Sunal’ın cesedinin ambulansla kaldırıldığı International Hospital’a ailesi, sanatçılar ve hayranları akın etti.

       Ağır kalp krizi
       International Hospital Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Melih Bulut, Sunal’ın tam uçak hareket edeceği sırada “ağır bir kalp krizi geçirdiği" kanısında olduklarını belirtti. Bulut, kendilerine ölü getirilen Sunal’ın bazı kalp rahatsızlıkları olduğunu ve kalp ilaçları kullandığını söyledi. Bulut, “Uçağa binmekten zaten hiç hoşlanmıyormuş ve uçağa da binmek istememiş. Ama çok uzun bir yolculuk olduğu için uçağı tercih etmek zorunda kalmış" diye konuştu.
       Bulut, Sunal’a ilk olarak 112 “Hızır Acil" ekiplerinin müdahale ettiklerini, ancak hiç bir sonuç alamadıklarını dile getirerek, “Bana olay telefonla bildirildiğinde önce şaka zannettim. Zaten bize geldiğinde hiç bir hayati fonksiyonu yoktu. Müdahale şansımız olmadı. Maalesef Sunal’ı kaybettik" dedi.

       Çok yoruldum
       Sunal ve beraberindekileri uçağa götüren THY personeli Ertuğrul Karaferiyeli de, polis kontrolünü geçtikten sonra Sunal’ın yanındaki arkadaşına “çok yoruldum, çok terledim" dediğini söyledi. Ekibi uçağa kadar götürdükten sonra kapıları kapattıklarını bildiren Karaferiyeli, “Daha sonra ‘bir yolcu fenalaştı’ diye haber geldi. Tekrar uçağa gittim. Uçağın kapısını açtımızda Sunal ölmüştü" açıklamasını yaptı.
       Rapor: Masaja cevap vermedi
       Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Nöbetçi Doktoru Rıza Şirit’in hazırladığı doktor raporunda da şöyle denildi:
       “Saat 07.50 civarında, İstanbul - Trabzon seferini yapan uçakta acil hasta olduğu bildirildi. Hemen hareket edip 113 numaradaki Trabzon uçağında hastaya ulaştık. Yaptığımız muayenede kalp sesleri, solunum ve pupilla refleksleri alınamadı. Hastaya kalp masajı ve suni solunuma devam edildi. Tekrar kalp sesleri ve nabzına bakıldı. Nabız ve kalp sesleri alınamadı. Tekrar suni solunuma, kalp masajına devam edilmesine karşın hastanın durumunda bir değişiklik görülmedi. Hasta, ‘exitus’ olmuştu. Hemen ambulansa International Hospital’a nakledildi."

NE DEDİLER...

       Ecevit: Filmlerini defalarca izledim
       ANKARA Milliyet
       Ünlü sanatçı Kemal Sunal’ın kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesi, liderler arasında da büyük üzüntü yarattı. Liderler, Sunal’ın ölümünden duydukları üzüntüyü şöyle dile getirdi:
  • Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer: Türk sinemasına uzun yıllar emek veren Sunal, rollerine kattığı sıcaklığı ve sevecenliğiyle ulusumuzun beğenisini kazanmış bir sanatçımızdır. Günlük yaşamımızda her gün karşılaştığımız insan tiplemelerini kendine özgü mizah anlayışıyla en iyi biçimde sinema perdesine aktaran Sunal’ı insanımız, her zaman kendi içinden biri kabul etmiş, öylece tanımış ve sevmiştir.
  • Başbakan Bülent Ecevit: Ben bir Kemal Sunal hayranıyım. Onun filmlerini defalarca seyrettim. Hiç usanmadım. Bundan sonra da usanmayacağım. Çok büyük bir sanatçıydı. Görünürde Hababam Sınıfı öğrencisiydi ama gerçekte çok değerli ve etkileyici bir öğretmendi. İşi şakaya vurarak, güldürüye getirerek topluma çok önemli mesajlar verirdi. Bir politikacı olarak ben de ondan bazı dersler alırdım. Ölümüne çok üzüldüm. Ama o eserlerinde yaşayacaktır. Halkın gönlünde yaşayacaktır."
  • Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli: Ölümünü öğrenince çok üzüldüm. Kendisini en verimli çağında kaybettik. Milletimizin ve sevenlerinin başı sağolsun.
  • CHP Genel Başkanı Altan Öymen: Sinemamız bir halk kahramanını kaybetti. Kemal Sunal, filmlerinde genellikle, haklının haksıza, güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini temsil eden büyük komedi ustasıydı. Kendine özgü bir doğallık içindeki oyunculuğuyla halkımızın beğenisini ve sevgisini kazanmıştı. Beklenmedik ölümüyle aramızdan ayrılışı, Türk sineması ile birlikte tüm halkımız için büyük bir kayıptır.
  • FP Genel Başkanı Recai Kutan: Sinema hayatında yerinin doldurulması zor olan merhum sanatçımıza Cenab - ı Hak’tan rahmet, ailesine, tüm sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum.
  • DYP Genel Başkanı Tansu Çiller: Yaptığı filmlerle Türkiye’deki sinema seyircilerinin gönüllerini fethetmiş, kitlelere, gülerken düşünülebileceğini göstermiş büyük sanatçı, sevgili Sunal’ın vefatına çok üzüldüm. Merhumu yüreklerinde daima yaşatacaklarına inandığım sanat dünyasının değerli mensuplarının ve tüm sevenlerinin acılarını paylaşıyorum.
  • TBMM Başkanvekili Murat Sökmenoğlu: Türk sinemasının usta sıfatına layık oyuncularından olan Sayın Sunal, çizdiği kompozisyonlarla hafızalarda önemli bir yere sahiptir. Küçük büyük her yaş grubunun sevgi ve saygısını kazanmış olan Sunal’ın aramızdan ayrılması, Türk sineması için büyük bir kayıptır.
  • Kültür Bakanı İstemihan Talay: Sayısız filmde oynayan büyük, küçük herkesin sevgisini ve saygısını kazanmış, sanat yaşamında olduğu kadar aile yaşamıyla da örnek bir sanatçı olan sevgili Kemal Sunal’ı çok özleyeceğiz.
  • Devlet Bakanı Yüksel Yalova: Sayısız filmde oynayan, büyük, küçük herkesin sevgisini ve saygısını kazanmış Sunal’ı çok özleyeceğiz. Bundan sonra halkımızın gönlünde yaşayacak olan Sunal’ın vefatı nedeniyle sanat dünyamıza, ailesine, dost ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

           Kemal ölmüş olamaz
           HABER MERKEZİ
          
  • Metin Akpınar: Kemal, oğlum gibiydi. Bizim tiyatroda yıllarca çalıştık. Bu değişmez bir son. Buna katlanmak zorundayız. Bundan sonra önemli olan devletin Kemal Sunal’a sahip çıkması. Onun filmleri yıllardır telif ödenmeden televizyonlarda yayınlanıyor. Artık buna dur demenin zamanı geldi. Eğer devlet bu konuda duyarlı olursa hiç olmazsa yavrularına bir gelir kalır. Kemal çok endişeli bir insandı. Her şeyden korkardı. Tabii uçaktan da korkardı. Bu da olayı hızlandırmış olabilir. Ama ne olursa olsun sonuçta her şeyi mizah duygusuyla objektifine yansıtırdı. Akciğer ve kalbinde sıkıntılar vardı ama açık açık söylemezdi. İlaç kullandığını biliyorum.
  • Müjdat Gezen: Çok kötü durumdayım. Duygularım tarifsiz derecede kötü. Bir arkadaştan öte kardeşti. Bir can dostumu kaybettim. Kemal’in aptal olmasına imkan var mı? Dünyanın en zeki insanlarından biriydi. Adam gibi adamdı. İlaçla tedavi görüyordu. Tansiyon sorunu vardı. Bu meslek böyledir, kolay yıpratıyor insanı, verdiklerini bu biçimde geri alıyor. Kemal’in her çevirdiği film benim için önemlidir. Zaten Türk halkı Kemal’i dünya çapında bir sanatçı olarak bağrına bastı. Sadece Türkiye’de tez konusu olmadı. Dünya çapındaydı. İnanılmaz bir sinema suratı vardır.
  • Türkan Şoray: İnanılmaz, çok büyük bir acı. Gülüşü, sinemamız var olduğu sürece unutulmaz karelerinin en başında yer alacak bana göre. Bu ölüm herkesi çok etkilediği gibi beni de çok etkiledi. Ben de herkes gibi çok yakın bir dostumu kaybetmiş sayıyorum kendimi. Kaderin acı cilvesi ki, yine mesleği gereği bir çekim için çok korktuğu halde yine o uçağa bindi. Ve hayatını çok inandığı bir yolda yitirdi. Ölümünün böyle olması beni daha da fazla etkiledi.
  • Atilla Dorsay: Türk toplumunu toplum yapan, insanları birbirine bağlayan temel direklerden birisi. Çok üzgünüm. Filmlerinin yıllardır döne döne oynaması sosyologların uzmanlık alanına giriyor. Türk komedi sineması içinde başyapıtları var. Barış Manço gibi benimsenen, bir kült haline getirilen bir sanatçı olacağına inanıyorum. Yeni bir döneme girmişti ve bu dönem onun en olgun dönemi olacaktı. Ama olmadı.
  • Atılay Uluışık: Sıkıntısı falan yoktu. Bir anda bir kriz geldi. Hostesler ve pilot ilk müdahaleyi yaptılar. Biz yardıma çalıştık, ama bir şey yapamadık.
  • I>Hülya Koçyiğit: Bir arada hiç oynamadık, ama kızım Gülşah’la oynadı. O duyduğu zaman kahrolacak. Çünkü bizim bağımız hiç kopmadı, ailece, eşiyle de çok çok yakın görüştük. Türk sineması için çok büyük kayıp ve Kemal Sunal’ın ölümü tarif edilemeyecek bir acı şu anda benim için. Allah ailesine sabır versin. Hayatında hiç uçağa binmemiş bir insan. Nereden çıktı bu şimdi, onu anlamadım. Uçaktan çok korkan ve hep karayoluyla giden bir insan. Uzak yerlere bile arabayla giderdi. Bugüne kadar uçağa bindiğini hiç duymadım. İlk defa hayatında uçağa binmeye karar veriyor belki de ve Allah nasip etmiyor. Hayret bir şey. Gerçekten çok üzüldüm. Şu anda çok şaşkın ve inanmakla inanmamak arasında bir haldeyim. Türkiye için çok önemli bir sanatçıydı.
  • Selda Alkor: İnanmıyorum. Çok üzüldüm. Kemal beyle birlikte çalışmadım, ancak bu camianın çok değerli bir insanıydı. Onun kaybı Türk sineması ve sanatı için çok büyük bir olay. Kemal Sunal, sinemamızı bugünlere taşıyan temel taşlardandı.
  • Faruk Turgut (Yapımcı): Kemal Bey’le bir aydır görüşüyorduk. Sonunda bir dizi için anlaştık. Film çekiminden sonra diziye başlayacaktık. Onun en büyük keyfi Hisar’daki Kale Çay Bahçesi’nde okey oynamaktı. Pazar günü de geldi. Bir kaç saat oturup kalktı. Kendisine çok dikkat ederdi. İçki çok az alır, sigara içmez, sigara içilen ortamda bulunmaz, yağlı yemez, çok disiplinli yaşar ve sağlığına dikkat ederdi. Korkunç bir uçak fobisi vardı. Bütün planlarını otomobile göre yapardı. Uzak yerlere tatile çıkmaz, yurtdışına gitmez, çağrıldığı festivallere katılmazdı. Uçağa binmeye nasıl razı olduğuna şaşırdık.
  • Emel Sayın: Ben Kemal Sunal ile 4 filmde oynamıştım. Set aralarında hiç konuşmazdı, az insanla ilişkiye girerdi. Varlığı yokluğu belli olmazdı. Ama yönetmen motor dediği an karşımızda devleşen bir aktör olurdu. Onun çekimler sırasında orada olduğumu hissetirmeden çok izlemişimdir. Çok çekingen, fakat çok sıcak bir insandı. Onunla unutamadığım anım, yıllar önce Bebek Belediyesi Gazinosu’nda çalışırken bir gün Kartal Tibet’le kulise gelmesiydi. Kemal o sıralar Kalender Orduevi’nde askerlik yapıyordu. Ve komutanları bir konser yapmamı istemişlerdi. Bu görevi de ona vermişlerdi. Bunu benden istedi. İsterken müthiş sıkıntı yaşadı, ben kabul edince, konser sırasında ve sonrasında binlerce kez teşekkür etti. İnanılmaz ölüme kahroluyorum.
  • Halit Akçatepe: Sevgili Kemal pek erken yaptı bu işi, olmadı. Keşke hiç olmasaydı, ama oldu, yapılacak bir şey yok. Çok acı duydum. O, Türkiye’nin sevgilisiydi, benim canımdı. Türkiye sevgilisini ben de canımı kaybettim. Çok yazık oldu.
  • Cenk Koray: Türkiye çok büyük ve iyi bir sanatçısını kaybetti. Yeri kesinlikle doldurulamayacak ahlaklı bir sanatçıydı kendisi. Allah rahmet eylesin diyorum.
  • Berna Laçin: Ben ilk çalışmamı Korku Belası isimli sinema filminde Kemal Ağabey ile yapmıştım. Haberi duyunca şok oldum, inanamadım, çünkü kendisi daha çok gençti. Nedense Allah çok sevilen insanların canının çabuk alıyor. Kendisi hastalıktan ve ölümden çok korkardı evhamlı birisiydi. Yeni sinema projeleri vardı tam verimli olacağı bir dönemde aramızdan ayrıldı. Hepimizin başı sağolsun.
  • Ayşen Gruda: Kemal benim çocukluk arkadaşım. Hakikaten değer verdiğim bir insan. Ben neden bu kadar geç müdahale edildiğini anlamıyorum ve havalimanında ihmal olduğunu düşünüyorum. Kemal uçağa binmekten ve denize girmekten çok korkardı. Keşke ısrar edilmeseydi, ama artık çok geç. 7’den 70’e herkesi bir noktada birleştiren çok değerli bir sanatçıydı. Öldü demeye dilim varmıyor. Ailesinin ve Türkiye’nin başı sağolsun.
  • Gani Müjde: Türkiye’nin en önemli Kemal’lerinden biriydi. Ve kendisini İnek Şaban diye görmek isteyenlere inatla nasıl iyi bir oyuncu olduğunu her gilmiyle ispatladı. Özellikle Propaganda’da. Birlikte çalışamadığımız için çok üzgünüm. O, halkın sanatçısıydı. Bu yüzden sadece yakınlarının değil, Türk halkının da başı sağolsun.
  • Nejat Uygur: Kemal Sunal dünya çapında bir sinema ve tiyatro oyuncusu. Ben 73 yaşındayım ve bu güne kadar dünya üzerinde 15 sene önce çevirdiği filmleri 2000 yılında da reyting rekorları kıran bir başka sanatçı görmedim. Birşey söylememe gerek yok. Nur içinde yatsın.
  • Münir Özkul: Çok, çok, çok üzgünüm. Şoktayız. Sanatçılığının ötesinde çok iyi dostumdu. Mükemmel bir insandı. Kemal sürekli beni arayarak sağlık durumumu sorardı. Allah’tan kendisine rahmet diliyorum, ailesine de başsağlığı.
  • Uğur Dündar: Daha birkaç gün önce, Vefa Lisesi’nin geleceğine yönelik güzel projeleri nasıl yaşama geçireceğimizi konuşmuştuk. Kemal, hem büyük bir sanatçı, hem de çok vefalı bir insandı. Bir arkadaşının bir sorunu olduğu zaman tüm işlerini bırakıp, iki eli kanda olsa, o insanın yardımına koşardı. Örnek bir aile reisiydi, örnek bir arkadaştı. Türkiye hem çok büyük bir sanatçıyı, hem de pırlanta kalpli çok değerli bir insanı kaybetti.
  • Ali Poyrazoğlu: Hem arkadaşımdı, hem de çok sevdiğim, beğendiğim bir meslektaşımdı. Ama geride bıraktıkları ve eserleriyle bizimle beraber olacak. Baki kalan kubbede bir hoş seda imiş, kendi gitti, görüntüsü, sesi kaldı yadigar.

    Onu ihmal öldürdü

    Sunal’la aynı uçakta bulunan DSP Milletvekili Al: Ağır ihmal öldürdü. İlk müdahale yapılamadı. Ambulans doktorsuz geldi. Hükümet nezdinde girişimde bulunacağım
           İBRAHİM SEZEN, ULAŞ ÖZDEMİR, TEKİN ATAY, ÖMÜR AVCI Trabzon DHA

           Kalp krizi sonucu ölen sanatçı Kemal Sunal ile aynı uçakta bulunan DSP İstanbul Milletvekili Erol Al, “Sunal’ın ölümünde ağır ihmal ve tedbirsizlik var" dedi. Al, ihmali bulunanlar hakkında soruşturma açılmasını istedi.
           THY’nin tarifeli seferiyle dün saat 07.05’te Trabzon’a gelmek üzere Atatürk Havalimanı’nda uçağa bindiği sırada kalp krizi geçirerek yaşama veda eden Sunal ile aynı uçakta bulunan Al, Trabzon Valiliği’ndeki basın toplantısında, olayla ilgili şu bilgileri verdi: “Sabah saat 07.00’de uçağa bindik. 07.30’da uçak kalkış için izin aldı. Aprona doğru ilerlemeye başladığımızda, üç sıra arkamda oturan Sunal’ın oğlunun haykırışlarıyla irkildik. Hostesler pilotları uyardı. Uçak 106 nolu kapının önüne park ettikten hemen sonra 2. pilot Murat Yüksel, Sunal’ın yanına geldi. Koltuktan indirerek, yere yatırıp ilk müdahaleye çalıştı. Gördük ki, kalp krizi geçiren yolcuya ilk müdahale, görevli personel tarafından yapılamadı.
           İlk yardım konusunda tecrübeleri olmadığını gözlemledim. Kaptan gelinceye kadar kimse ne yapacağını bilemiyordu. Hostesler oksijen tüplerine yöneldiler, maskeyi çıkardılar, ama çalıştıramadılar. İkinci tüpü alıp, kaptana verdiler. Bu sürede 5 - 6 dakika geçti."

           ‘Ambulans doktorsuz geldi’
           Kaptanın, acil durum çağrısı aldıktan hemen sonra havalimanı görevlilerinden doktor ve ambulans istediğini, THY yetkililerinin de doktor ve ambulans için sürekli anons yaptıklarını ifade eden Al, şöyle devam etti:
           “Tüm bu çabalara rağmen Atatürk Havalimanı gibi 4 dakikada 1 uçağın indiği, uzay teknolojisiyle donatılmış dış hatları olan bir havalimanında, acil yardım ve ilk müdahale konusunda kurumların yeterince eğitilemediğini gördük. Havalimanının sağlık hizmetlerinde Medline diye bir şirket görevlendirilmiş. Bu şirkete ait ambulans 21 dakika sonra olay yerine geldi. İçinde doktor yoktu, 2 sağlık memuru vardı. DHMİ’ye ait ambulans ise 25 dakika sonra geldi. Doktor vardı, ancak müdahale edildiğinde artık yapılacak bir şey kalmamıştı. Doktora neden geç kaldığını sorduğumuzda ise yeni haber verildiği gibi bir ifade kullandı."

           ‘Olay skandal’
           Çok yoğun bir trafiğin yaşandığı Atatürk Havalimanı’nda normalde böyle bir olayın yaşanmasının mümkün olmadığını vurgulayan Al, “Bu meydana ülkelerin cumhurbaşkanları, başbakanları gibi önemli insanlar geliyor. Görüyoruz ki, kim kalp krizi geçirirse geçirsin ölüme mahkum. Bu ciddi bir sağlık skandalıdır. Sağlık hizmetleriyle görevlendirilmiş Medline şirketinin ekibi donatılmamış. Bu şirkete hangi hizmeti için para ödeniyor?" diye konuştu.
           Bu olaydan çok büyük dersler alınması geretiğine dikkati çeken Al, sözlerini şöyle sürdürdü:
           “Baştan sona bir korku filmi yaşadık. Bu korku filminin sonunda Türkiye’nin en büyük sanatçılarından birini kurban verdik. 25 dakikada müdahalede hayata döndürülebilecekse bu şansını kaybetti. Bu toplantıyla soruşturma yolunu açmayı hedefliyorum. Hükümet nezdinde girişimde bulunacağım."

    SON SÖZÜ: Uçağa binemeden öleceğiz

    SEMRA KARDEŞOĞLU
           Balalayka filminin çekimi için Trabzon’a giden ekipte, Kemal Sunal ile başrolü paylaşan oyuncu Cem Davran da bulunuyordu. Sunal’ın koridor boşluğundan sonra hemen yanında oturan Davran, “büyük bir şok" içinde olduğunu belirterek şunları söyledi:

           ‘15 yıldır binmiyordum’
           “Film çekimi için önce Trabzon’a ordan otomobille Batum’a gidecektik. Kemal Sunal dışında yönetmen Ali Özgentürk, oğlu Ali Sunal, iki Rus oyuncu ve teknik ekibin de aralarında bulunduğu 13 kişi yola çıktık. İlk aksilik daha uçağa binmeden başladı. Otobüse binerek uçağa doğru yola çıktık. Birkaç yüz metre sonra otobüsümüz önce öndeki araca, ardından da geri gelirken arkadaki araca çarptı. Meğer frenlerinde bir sorun varmış. Ardından bizi bir başka otobüse aktardılar. Kemal Bey 15 yıldır uçağa binmiyormuş uçak korkusu da vardı. Bunun üzerine Kemal Ağabey ile aramızda şakalaştık. ‘Biz galiba uçağa binmeden burada kaza yapıp öleceğiz’ dedik. Sonra uçağa bindik. Uçak hareket etti. Aprona doğru gidiyorduk. Ali Sunal ‘Baba’ diye bağırmaya başladı. Baktım Kemal Bey kaskatı kesilmiş. Bağırmalarımız üzerine kaptan uçağı durdurdu. Önce hostesler geldi ardından kaptan pilot. Kemal Ağabey’i yere uzattık, ayakkabılarını çıkardık. Bu arada doktor gelmesi için hemen telsiz anonsları yapıldı. İlk müdahaleyi kaptan pilot yaptı. Göğüs masajı gibi bir şeyler yaptı, çok uğraştı. Sonra yerinden kalktı ve ‘Sanırım öldü’ dedi. Olaydan 20 dakika sonra bir sağlık memuru geldi. Doktorun gelmesi ise ancak yarım saat sonra oldu. Belki hemen ilk başta doktor gelmiş olsa yapabilecek bir şey olabilirdi. "

           Hayatını yüksek lisans tezi yaptı
           Kemal Sunal, 1995’te Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdikten sonra, Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo - Televizyon ve Sinema Bölümü’nde yüksek lisans çalışmalarına başladı. Sunal’ın tez danışmanı olan Dekan Yardımcısı ve Sinema Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şükran Esen, “Sunal, bir yıl derslerimize girdi. 1996’dan 1998’e kadar da tezini hazırladı" dedi. Sunal’dan vize ödevi olarak, filmlerini incelemesini istediğini belirten Esen, “Bir süre sonra bunu tez haline getirmek istediğini söyledi. Ben de tarafsız yaklaşaması koşuluyla buna olumlu yaklaştım" diye konuştu.

           ‘Toplum, onda kendini buldu’
           SERHAT OĞUZ İstanbul
           Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Oskay, Türk toplumunun, Kemal Sunal’da kendini bulduğu için filmlerinin izlenme rekoru kırdığını belirterek, “Yanımızdaydı, arkamızda durupta, bacağımızdan tutmuyordu. Biz yürüdükçe o da yürüyordu. Önde koşmuyordu" dedi.
           Oskay, Sunal’ın yıllarca izlenme rekorları kıran filmlerinin, Türk toplumunun geniş bir kesimini yansıttığını söyledi. Oskay, Kemal Sunal filmlerinin, meddah, karagöz gibi seyirlik oyun geleneği çizgisinin devamı olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “İçinde yaşadığı düzeni eleştirir, ancak iktidar düzenine saygılıdır, itaatkardır. İnançsızlığını ise hep sürdürür. Kendisini alay konusu yapar. Sıradan bir insan, babadan zengin olmayan bir insan, bizler maaşımızı kaybedersek, işimizi kaybedersek nasıl yaşayabiliriz. Biz böyle insanlar olduğumuz için, Sunal’ın da hayata karşı serzenişleri, eleştirileri, halkın yapabileceğinin ileri ucuydu. Yani, suç sadece efendilerimizde değil, felekte, şansta diyerek düzenin de içinde kalabilmenin söylemiydi bu. Orada kendimizi gördük. "

           Kalplerdeki komedyenler
           Türk insanını güldürenler yıllar geçse de unutulmuyor. İlk akla gelen isimlerden birisi de hiç kuşkusuz Naşid Bey’di. Naşid Bey’i 1943’te yitirdik. “Horoz Nuri" tiplemesiyle unutulmazlar kervanına giren Vahi Öz, 12 Şubat 1969’da yaşama veda etti. İsmail Dümbüllü de 5 kasım 1973’te kavuğunu gençlere teslim edip son nefesini verdi. Naşid’in kızı Adile Naşid 11 Aralık 1987’de milyonlarca “kuzucuğunu" ağlattı. ‘Turist Ömer’ Sadri Alışık 1995’te, ‘Kelaj’ Öztürk Serengil ise 1999’da aramızdan ayrıldı.

    Yaşam öyküsü

           Hocalarını da hep ‘tonga’ya düşürmüştü
           Kemal Sunal, işçi Mustafa Bey ile ev kadını Saime Hanım’ın oğlu olarak 11 Kasım 1944’te İstanbul Küçükpazar’da doğdu. Arka bahçesinde meyve ağaçlarının olduğu iki katlı ahşap bir evde, kendisinden küçük kardeşleri Cemil ve Cengiz’le birlikte büyüdü.
           Birden fazla erkek çocuğu olan dar gelirli ailelerde adet olduğu üzere sünnet olmak için kardeşi Cemil’i bekledi. 1955’te sünnet olduğu zaman nerdeyse ilkokulu bitirmek üzereydi. Yoksul, ama mutlu bir ortamda yaramaz bir çocukluk geçirdi.
           Ortaokul ve liseyi, Vefa Lisesi’nde toplam 11 yılda bitirdi. Bol bol kaçıp sinemaya gittiği ve hocalarını “tongaöya düşürdüğü okul yılları ona şöhret kazandıran “Hababam Sınıfı" filmlerinin protitipi oldu.
           Akşam Gazetesi’nin Liselerarası Tiyatro Yarışması’nda “En İyi Karakter Oyuncusu" seçildi. Değişik amatör tiyatrolarda çalıştı. 1966’da Kent Oyuncuları’nda profesyonel oldu.

           İyi aile babası
           12 Eylül 1980 darbesiyle 37 yaşında kışlanın yolunu tuttu. Askerliğini Etimesgut’da yaptı. “Kapıcılar Kralı" adlı filmiyle 1977’de “Antalya Film Festivali" ve “Sinema Yazarları Derneğiönce “En İyi Erkek Oyuncu" seçildi. 1989’da “Düttürü Dünya" filmiyle “Ankara Film Şenliği “En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü de alan Kemal Sunal toplam 82 film çevirdi.
           1965’te Gül Sunal ile evlenen, Ezo isimli bir kızı ve Ali adında bir oğlu olan sanatçı, sinemaya ara verdikten sonra televizyon için “Saygılar Bizden", “Şaban Askerde" ve “Bay Kamber" dizilerini çekti. Son olarak e - kolay net’in reklamlarında oynadı.
           Filmleri rekor sayıda tekrar tekrar ekrana gelen sanatçı uzun yıllar filmlerinin telif hakkı mücadelesini verdi. Sunal, filmlerinin hala izlenmesini eliştirirken “Hala Kemal Sunal filmlerinin izlenmesi Türkiye’nin gelişmediğinin göstergesi" diyordu

           Unutulmayan filmleri
           1972 - Tatlı Dillim / 1973 - Oh Olsun, Yalancı Yarim / 1974 - Hasret, Mavi Boncuk, Salak Milyoner, Köyden İndim Şehire, Salako / 1975 - Hababam Sınıfı, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hanzo, Şaşkın Damat / 1976 - Hababam Sınıfı Uyanıyor, Kapıcılar Kralı, Meraklı Köfteci, Sahte Kabadayı, Süt Kardeşler, Tosun Paşa / 1977 - Çöpçüler Kralı, Hababam Sınıfı Tatilde, Sakar Şakir, Şaban Oğlu Şaban / 1978 - Avanak Apti, İnek Şaban, İyi Aile Çocuğu, Kibar Feyzo, Köşeyi Dönen Adam, Yüz Numaralı Adam / 1979 - Bekçiler Kralı, Dokunmayın Şabanıma, Korkusuz Korkak, Şark Bülbülü, Umudumuz Şaban / 1980- Devlet Kuşu, Gerzek Şaban, Gol Kralı, Zübük / 1981 - Davaro, Kanlı Nigar, Üç Kağıtçı / 1982 - Doktor Civanım, Yedi Bela Hüsnü / 1983 - Çarıklı Milyoner, En Büyük Şaban, Kılıbık, Tokatçı / 1984 - Atla Gel Şaban, Orta Direk Şaban, Postacı, Şabaniye / 1985 - Gurbetçi Şaban, Katma Değer Şaban, Keriz, Sosyete Şaban, Şaban Pabucu Yarım, Şendul Şaban / 1986 - Davacı, Deli Deli Küpeli, Garip, Tarzan Rıfkı, Yoksul / 1987 - Japon İşi, Kiracı, Yakışıklı / 1988 - Bıçkın, Düttürü Dünya, Öğretmen, Polizei, Uyanık Gazeteci, İnatçı / 1989 - Gülen Adam, Talih Kuşu, Zehir Hafiye / 1990 - Abuk Sabuk Bir Film, Boynu Bükük Küheylan, Koltuk Belası / 1991 - Varyemez / 1999 - Propoganda.