The Others Çetemiz vardı!

Çetemiz vardı!

17.03.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çetemiz vardı!

Çetemiz vardı

Başbakan Yılmaz'ı yumruklayan Veysel Özerdem'in polis ifadesini Milliyet ele geçirdi. Özerdem, Macaristan'da "tahsilat işiyle" uğraştığını söyledi

BAŞBAKAN Mesut Yılmaz'a Budapeşte'de Hilton Oteli'nde yumruk atan, geçen hafta getirildiği İstanbul'da, gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilerek Metris Cezaevi'ne konulan Veysel Özerdem'in polis ifadesini Milliyet ele geçirdi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgusunda sekiz sayfalık ifade veren Özerdem, saldırı talimatını İsmail Koçkaya'dan aldığını, Ziya Korkut ve Macaristan uyruklu Drabik Jolti'nin de kendisine yardımcı olduğunu söyledi.
Muhafazakar - milliyetçi görüşe sahip olduğunu, 1991'e kadar memleketi Elazığ'ın amatör futbol takımlarında oynadığını, daha sonra da bir konfeksiyon dükkanında tezgahtarlık ve kahvehane işletmeciliği yaptığını belirten Özerdem, Macaristan günlerini şöyle anlattı:
"Çocukluk arkadaşım Başbuğ, Macaristan'a çalışmak üzere gidip gidemeyeceğimi sordu. Kabul ettim. Burada Saffet Başbuğ'un, Koçkaya'yla birlikte işlettiği lokantada işe başladım. Onların 1995'te bütün işlerini devrederek Türkiye'ye dönmesi üzerine ben de döndüm. Abdullah Akipek isimli arkadaşımın aracılığıyla tekrar giriş yaptığım Macaristan'da vize işi yapmaya başladım. Abdullah Çatlı'nın ortağı olan Sultan Tekstil'in sahibi Aydın İpekli'yle, bir arkadaşının pazardaki tezgahını alması üzerine tartıştık."

Macaristan'da Koçkaya başkanlığında Türklere karşı yapılacak her türlü saldırıyı önlemek amacıyla bir grup oluşturduklarını belirten Özerdem,"Zaman zaman yabancılara karşı tahsilat işi de yapıyorduk. Macarlar birbirlerinden alamadıkları paralar için bizden yardım istiyor, karşılığında da yüzde oranında bir pay veriyorlardı" dedi. Özerdem grupta bulunanlardan kendisinde 14'lü ve Çek marka silah, Coşkun Akbalık'da 16'lı, Berk Feri isimli kişi de ise 7.65 mm. çaplı tabancanın da bulunduğunu sözlerine ekledi.

Özerdem, dönemin ana muhalefet lideri Mesut Yılmaz'a saldırıyı da şöyle aktardı:
"24 Kasım 1996'da evimde dinleniyordum. Öğleden sonra bilardo salonuna gittim. Salona, bodyguard Drabik Jolti girdi. Sabah Koçkaya'yla birlikteyken Yılmaz'ı otelde gördüğünü söyledi. Bu sırada telefon eden Koçkaya'ya, Yılmaz'ı görüp görmediğini sordum. Yılmaz'a arkadan küfür ettiğini söyleyip `Ama duyup duymadığını bilmiyorum. Müsaitsen Hilton'a git, Yılmaz'ı görürsen en azından bir yumruk at' dedi. Ben de `Bu bizim namus meselemiz' dedim."
Yazıhaneden ayrılacağı sırada Macar plakalı Mercedes aracıyla gelen Ziya Korkut'tan kendisini otele bırakmasını istediğini söyleyen Özerdem, "Ona iş görüşmesi yapacağımı söyledim. Jolti'yi ise bir kenara çekip `Yılmaz'a saldıracağım' dedim. `Ben de geleyim' dedi. Üçümüz Hilton'a hareket ettik."
Otelde Yılmaz'ın içeride olup olmadığını kontrol için bir üst kata bakmak üzere ilerlerken bar kısmında Cavit Kavak ile Yılmaz'ı gördüğünü söyleyen Özerdem yaşananları şöyle anlattı:
"Görmemle bulunduğu yere doğru hareket edip ani hareketle sağ yumruğumla yüzüne yumruk attım. Bu sırada Yılmaz yere düştü. Ardından Yılmaz'ın koruması olan şahıslarla aramızda boğuşma geçti. Onlardan kurtularak Ziya Korkut ve Drabik Jolti'nin bulunduğu otoya binip uzaklaştım. Bir jeep bizi takip etti. Ancak izimizi kaybettirip bilardo salonuna geldik. Bilardo salonundaki Koçkaya'ya `senin talimatını yerine getirip Mesut Yılmaz'ı yumrukladım' dedim. Gülümseyerek `iyi yapmışsın' dedi. Olaydan sonra kendi evimden ayrılıp Budapeşte'de bir ev tuttum.

Yılmaz'a milliyetçi görüşü benimseyen şahıslara yönelik yaptığı açıklamalardan dolayı saldırdığını ve karşılığında hiçkimseden para almadığını söyleyen Özerdem, "Yaptığım bu olayla ilgili başkaları benim adıma para almış ise onu bilmiyorum" diye konuştu.
Yumruklu saldırı olayından dolayı aranmakta olduğu bir sırada ANAP milletvekillerinden oluşan bir heyetin Macaristan'a geldiğini, Koçkaya'nın telefonu ile öğrendiğini belirten Özerdem, "Beni Koçkaya, Ziya Korkut ve ANAP milletvekilleri Ülkü Güney, Ata Hamidi, Nizamettin'in bulunduğu eve götürdüler. Bana sadece gerçekleri söyleyip yalan söylemememi gelip adli mercilere teslim olmam yolunda nasihatte bulundular. Bunun üzerine Macaristan polisine teslim oldum" dedi.

SORGUSUNDA Abdullah Çatlı, Meral Çatlı, Haluk Kırcı ve Alaattin Çakıcı'yı tanımadığını söyleyen Veysel Özerdem, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı ise Macaristan'dan Türkiye'ye gezmek için geldiği 1995 yılında Antalya'da bulunan Saffet Başbuğ isimli arkadaşının çay bahçesinde yaptıkları görüşme sırasında gördüğünü belirtti.
Özerdem, "Saffet Başbuğ ile yaptığımız görüşme sırasında sakallı, uzun boylu, doğu şiveli bir şahıs daha vardı. Bu şahısla selamlaştık. Aramızda herhangi bir konuşma geçmedi. Ben Saffet Başbuğ'un yanında bir hafta kaldım. Bu süre içerisinde bu şahıs her gün çay bahçesine gelip oturuyordu. Kim olduğunu sorduğumda Saffet, `Müşteri' dedi. Fotoğraflarının basında yeralması üzerine Yeşil olduğunu anladım" diye konuştu.