ArkeolojiŞanlıurfa’da bir gece turu: Mitolojinin görsel şöleni

Şanlıurfa’da bir gece turu: Mitolojinin görsel şöleni

15.06.2025 - 00:00 | Son Güncellenme:

Anadolu’nun kadim kentlerinden Şanlıurfa’nın müzelerde sergilenen tarihini yaz boyunca geceleri de ziyaret edebileceksiniz. Haleplibahçe Mozaik Müzesi’nde sizi mitolojinin önemli kahramanları bekliyor.

Şanlıurfa’da bir gece turu: Mitolojinin görsel şöleni

Nükhet Everi - Kadim çağlardan günümüze insanoğlunun kesintisiz yaşadığı, Anadolu ile Mezopotamya’nın kesiştiği “Bereketli Hilal” diye adlandırılan bölge ve onun önemli şehirlerinden biri olan Şanlıurfa yazın gelmesiyle birlikte sıcaklarla boğuşmaya hazırlanıyor.

Haberin Devamı

Urfa, tarih boyunca dünyanın kaderini belirleyen hemen tüm uygarlıklara ev sahipliği yapmış, kadim uygarlıkların hepsinden günümüze bir şeyler taşımış gizemli ve çok güzel bir şehirdir. Urfa’da attığınız her adımda kendinizi bir açık hava müzesindeymiş gibi hisseder ve heyecanlanırsınız. Fakat şehir oldukça sıcaktır. Şehrin içinden ve çevresinden akarken ovaları berekete boğan Fırat Nehri bile bazen yeterli olmayabilir şehri serinletmeye.

Ama karasal iklim nedeniyle rutubetsiz olan bu bölgede sıcaklık dayanılamayacak boyutlara en fazla öğlen saatlerinde varır. Yazın yolunuz buralara düşerse, elbette ilkbahar ve sonbahar aylarında olduğu gibi tüm gün rahat rahat gezemeyebilirsiniz. Fakat güneş battıktan sonra sıcaklık etkisini tamamen olmasa da oldukça kaybeder. Gün içindeki sıcaklık dereceleri neredeyse yarı yarıya düşer.

Haberin Devamı

Şanlıurfa’da bir gece turu: Mitolojinin görsel şöleni

Urfa’nın şehir merkezinde yer alan Urfa Kalesi, Balıklıgöl ve Kızılkoyun Nekropolü bütün yıl boyunca her gece aydınlatıldığı için her gece Urfa merkezi gezmek isteyen gece ziyaretçileri unutulmaz bir görsel şölen yaşarlar.

Böylece bu yaz gecelerinde, inanışa göre Hazreti İbrahim’in ateşe atıldığı Urfa Kalesi; ateşin yandığı ve kalenin eteklerinde bulunan Balıklıgöl;  Hazreti İbrahim’in ateşe düştüğü yer olarak kabul edilen, Hazreti İbrahim Makamı olarak adlandırılan ve Halil-ül Rahman Camii’nin batısına bitişik, tek kubbeyle örtülü mekân;  Balıklıgöl’de bulunan ve kutsal sayılan ateşi yakmak için toplanan ve yığılan odunlar olduğuna inanılan aynalı sazanlar; Hazreti İbrahim’in inancını kabul edince o da ateşe atılan ya da atlayan Kral Nemrut’un kızı Zeliha’nın düştüğü rivayet edilen yerdeki Ayn Zeliha Gölü; halk arasında her ne kadar Hazreti İbrahim’in ateşe atıldığı mancınık olduğu söylense de, aslında Edessa Krallığı döneminden kalan ve bir tanesinin üzerindeki Süryanice yazıtta Kral Aftuha tarafından karısı Şalmeth için yaptırıldığı belirtilen kaledeki iki zarif sütun; Haleplibahçe Müze kompleksi müze binaları ile onların tam karşısında yer alan Kızılkoyun Nekropolü ışıl ışıl aydınlatmasıyla keyifli bir gece gezmesi yapmanızı sağlayacaktır.

Haberin Devamı

Müze kompleksi

Bu aydan itibaren başlayan ve yaz sonuna kadar sürecek olan gece müzeciliği kapsamında artık Şanlıurfa’da da Haleplibahçe Müze Kompleksi’ni geceleri ziyaret edebilirsiniz.

Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Arkeopark ve Haleplibahçe Mozaik Müzesi’nden oluşan Haleplibahçe müze kompleksi 34 bin m2’lik alanıyla Türkiye’nin en büyük müzesi. En eski çağlardan günümüze müthiş bir yolculuk yapacağınız ve binlerce eserin sergilendiği bu muhteşem müzenin bence en etkileyici salonları Göbeklitepe ve Karahantepe salonları.

Prof. Dr. Klaus Schmidt’in 1994 yılında Göbeklitepe’yi keşfiyle birlikte Urfa bu büyük keşfin gölgesinde kalmış, tüm dünyanın gözleri Göbeklitepe’ye çevrilmişti. Kısa bir süre sonra yol inşaatı sırasında Urfa’nın merkezinde bulunan ve M.Ö 10. binlere tarihlenen Balıklıgöl heykeli, bugün Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde kendine ait salonunda ziyaretçileri soluksuz bırakıyor. Bu heykelin bulunduğu yerin yakınında, bir yol kesitinde ayırt edilen yapı kalıntıları ve yontmataş aletlerden yola çıkılarak Balıklıgöl çevresinde Neolitik Dönem’e ait Nevali Çori ve Göbeklitepe gibi büyük boyutlu yontularla donatılmış bir yerleşimin bulunduğu söylenebilir.

Haberin Devamı

Muhteşem mozaikler

Biz bunları düşünürken 2006 yılında bir iş makinesi hemen Balıklıgöl’ün yanında, inanılmaz derecede bir ustalık ve işçilik eseri olan ve bu bölgede pek de konuşmadığımız efsaneleri anlatan milyonlarca minicik mozaik taşları ortaya çıkartmıştı. Belli ki yüzyıllardır toprağın altında kalan Amazon kraliçeleri ve diğer kahramanlar da kendi hikâyelerini anlatmak istiyorlardı.

Yaklaşık 1500 yıl önce yer döşemesi olarak dev bir mekânı süslemiş olan bu taban mozaikleri bugün Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nin yanında yer alan ve üstü örtülüp müze haline getirilmiş Mozaik Müzesi’nde ziyaret edilebilir.

Mozaik döşemeli bu lüks saray da yaz boyunca gece ziyaretlerine açıktır. Müzede göreceğiniz ve tarihin resimli belgeleri de diyebileceğimiz bu sanat eserlerini tek tek inceleyerek gezmenizi öneririm.

Haberin Devamı

Neler yok ki bu müzede… Anadolulu ünlü ozan Homeros’un İlyada’sında anlatılan Troya Savaşı’nın kahramanlarından Akhilleus’un hayatından sahneler özellikle çok etkileyici. Akhilleus’un nerede ve ne zaman öleceğini bilen annesi Thetis’in oğlunu ölümsüz kılmak için bir ayağından tutup ölümsüzlük nehrine daldırışı, Kader Tanrıçaları Moiraların ömür ipliğini eğirmeleri, Akhilleus’un Kentaurların en bilgesi Kheiron tarafından eğitilmesi… Kazılarda ortaya çıkması ile birlikte içinde yer aldığı bu mekâna Amazonlar Villası adını verdiren savaşçı Amazon kraliçeleri Melanippe, Hippolyte, Thermodosa ve kraliçelerin kraliçesi Penthesilea’nın vahşi hayvanlarla betimlenmiş av sahneleri, çeşitli hayvan ve bitki motifleri, Eros ve köpek betimlemelerinin yanı sıra, Afrika’dan getirilmiş zenci köle ve zebra, evin ve aslında şehirlerin de koruyucusu Ktisis ve elinde tuttuğu gri renkli ölçü aleti, aslan ve kaplan figürleri,  ana salonda ne yazık ki günümüze kadar gelememiş ama muhtemelen Herakles’in 12 işini betimleyen figürlerin az da olsa kalıntıları... Ayrıca müzenin çatısı altında çevreden getirilmiş ve bu villaya ait olmayan pek çok önemli taban mozaiklerini de görmek mümkün. Müzeden çıkmadan önce de mutlaka bir zamanlar yurt dışına kaçırılan, daha sonra büyük uğraşlar sonucu geri alınan ve bir süre İstanbul Arkeoloji Müzelerinde misafir edildikten sonra evine dönen Orfeus mozaiğini görmelisiniz.

Mezar odaları

Her iki müzeden de çıktığınızda tam karşınızda Kızılkoyun denen bölgede doğal kayalara oyularak oluşturulmuş mezarlarda Krallık Dönemi Edessa mozaikleri bulunmuştu. Yeni çevre düzenlemesi çalışmaları sırasında yapılan arkeolojik kazılarda gerek burada gerek kalenin eteklerinde M.S. 3 ve 4. yüzyıllara tarihlendiği düşünülen pek çok ilginç mezar odası ve üzerinde Süryanice yazılar bulunan mozaik gün ışığına çıktı. Bu alanlar gece ziyaret edilemese de ışıklandırmasıyla nefes kesen bir görüntü sunuyor.

Keyifli gezmeler.