15.05.2025 - 21:33 | Son Güncellenme:
Çocukluğundan beri tarihi yerlere meraklı olan Göksel, ailesiyle antik kentleri gezerken, o dönemlerde yaşayan çocukların oyunlarını merak etmeye başladı. Üniversitede de seyahat ve tur işletmeciliği bölümüne yönelen Göksel, çocukluğunda aklına düşen antik oyunların izlerini sürdü. Müze envanterlerinde kayıtlı olan ve bazıları sergilenen Antik Dönem oyuncaklarını araştıran Göksel, bu oyunlara dair işaretleri tarihi yapılarda aramaya başladı. Merakını "Oyun Atlası" adlı bir projeye dönüştüren Göksel, 2023 yılında bu çalışmasıyla Sabancı Vakfı 14. Sezon Fark Yaratanı seçildi.
Göksel, araştırmaları ve saha çalışmaları sonucu bazıları 5 bin yıllık geçmişe sahip oyunları keşfetti. Bu oyunları, pamuk ve dokuma kumaşlar üzerine yeniden tasarlayarak günümüze uyarladı.
Mermere işlenmiş
Antik şehirleri keşfe çıktığında çok geniş oyun kültürü olduğunu fark edip bu fikrini projeye dönüştürdüğünü anlatan Göksel, uzmanlar ve arkeologlarla iletişime geçip oyunları hangi kalıntılarda bulabileceğini öğrenmeye çalıştığını aktardı.
Gezdiği antik kentlerdeki oyunlara dair bilgileri topladığını ifade eden Gökçen Göksel, şu bilgileri paylaştı: "Oyunlar, genelde tapınak girişlerinde, sütunlu yollarda, büyük şehir kapılarının önünde bulunuyor. Helenistik Dönem'de daha çok mermere, taşa işlenmişler. Envanterde bu oyunlar kayıtlı ama toplum olarak bunları bilmiyoruz. Biz bu oyunların üzerine basıp geçiyoruz. Bu bilgiyi herkesin ulaşabileceği, herkesin değerlendirebileceği bir paylaşıma dönüştürmek istedim.”
Dokuztaş, tavla...
Antik Dönem'den bazı oyunların değişerek günümüze geldiğini ve dokuztaş, mangala, tavla, peçiç gibi isimlerle bugün de oynandığını vurgulayan Göksel, "Bazı oyunları günümüze uyarlayıp, oynanabilir hale getirmek istedim. Oyunların bilinirliğini artırmak için çeşitli atölye programları da düzenliyoruz ve oyunlara dair içerikler paylaşıyoruz” dedi.
'Sadece oyun değil ciddi kültürel miras'
"Oyunlar sadece bir oyun değil, çok ciddi kültürel miras" diyen Göksel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim topraklarımızda var, dönüşe dönüşe bugüne kadar gelmiş. Bizden sonra da yaşamaya devam edecek. Oradaki oyunlar sadece eğlence aracı değil, aslında o dönemin tarihini, hikâyelerini anlatan araçlar. Gençleri ve çocukları yeniden kültürel mirasla tanıştırmak, kültürle aramızdaki mesafeyi kısaltmak için bu projeyi başlattık.”
Çocuklar antik kentte
İstanbul’da Sultanahmet’teki Dikilitaş’ın dibinde ve Ayasofya’da mangala oyununun kalıntılarının yer aldığını aktaran Göksel, “Bazı atölyeleri antik kentlerde gerçekleştirdik, Sabancı Vakfı ile Metropolis Antik Kenti’nde gerçekleştirdiğimiz ‘Oyunun İzinde Metropolis’ etkinliği, çocukların antik şehri kendilerinin deneyimlemesi üzerine bir rotadan oluşuyor. Biz yetişkin olarak gözlemci olduk. Onlar gruplara ayrılıp bizim geliştirdiğimiz oyunla antik kentin her bir detayını deneyimleyerek gezdiler, inanılmaz bir bağ kurdular, kentten ayrılmak istemediler” diye konuştu.