Miami’de ödüllü bir Türk mutfağı olan restoran işleten Nurdan Yüzbaşıoğlu’yla güzel bir sohbet gerçekleştirdik
Beymen’de stil danışmanı olarak başlayarak, Harvey Nichols, Galeries Lafayette markalarında konsept ve iletişim koordinatörü olarak çalışıp, lüks markaların Türkiye’ye getirilmesi ve tanıtılması, sponsorluk ve organizasyon faaliyetlerinin yürütülmesi, satın alma, kampanya çekimi, basın ve müşteri ilişkilerinin yürütülmesi ve pazarlama gibi konularda uzun yıllar başarılı ve dikkat çekici işlere imza atan Nurdan Yüzbaşıoğlu Miami’de ödüllü bir Türk mutfağı olan restoranı işletiyor. Kendisiyle güzel bir sohbet gerçekleştirdik.
Çalışma hayatına yiyecek içecek sektöründe başladım. Redroom, Tantra, Spy Lounge Miami gibi mekanlar açtım ve işlettim. Bu mekanları logosundan dekorasyonuna kadar kendim tasarladım. Sonrasında perakende sektörüne geçiş yaptım. Beymen’de stil danışmanı olarak başlayıp, ardından Demsa ya ait Harvey Nichols, Galeries Lafayette markalarında konsept ve iletişim koordinatörü olarak çalıştım.
Lüks markaların Türkiye’ye getirilmesi ve tanıtılması, sponsorluk ve organizasyon faaliyetlerinin yürütülmesi, satın alma, kampanya çekimi, basın ve müşteri ilişkilerinin yürütülmesi, pazarlama gibi ekibimle dikkat çekici işlere imza attım. Demsa Holding’i temsil ederek Michael Kors, Diane Von Furstenberg, Elie Tahari gibi dünyaca ünlü tasarımcıların mağazalarının açılışlarını bizzat kendilerini de İstanbul’da ağırlayarak gerçekleştirdim. New York’da yaşadığım dönemde açılan Türk restoranlarının şehir merkezinden uzak olması ve bakımsız görünmesi beni rahatsız ederdi. Duvarlarında deve fotoğrafları olan Türk restoranı görmüşlüğüm dahi var.
Son yıllarda ise Newyork, Londra, Miami, Amsterdam ve Paris gibi önemli şehirlerde açılan Türk restoranlarının yemek kalitesi ve servis kalitesinin yüksek olması, görsel olarak güncel ve zevkli tasarlanmaları Türk mutfağına ilgiyi arttırdı. Yeni jenerasyon Türk şeflerin yurt dışında açmış oldukları bu restoranlar kısa sürede tanındı ve beğenildi. Tabii ki bunda sosyal medyanın da katkısı yadsınamaz. Uzun yıllardır yaşıyor olduğum Miami’de Latinlerin Türk dizilerine olan ilgisi Türk yemeklerine de ilgilerini arttırdı.
Cloud Kitchen denilen sadece siparişe yemek yapan mutfaklar açmak için çalışmalar yaptığım esnada Türk mutfağına karşı gözlemlediğim bu ilgi Elturco’yu hayata geçirmeme sebep oldu. Kısa sürede popüler olan Elturco Miami’deki ünlü şeflerin oylamalarıyla, Miami’nin yeni açılan restoranları arasından seçilen en iyi 13 restorandan birisi oldu ve Bloomberg’de yayınlanan bu haber Elturco’ya ilgiyi kat be kat arttırdı.
Şu sıralar bir de market açmak üzereyim. Pek çok Türk ürününün yanı sıra Elturco markalı bal, zeytinyağı gibi ürünlere de yer vereceğim. Ürünleri kendi marketimin yanı sıra Amerika’daki diğer marketlerde de görmeyi istiyorum.
2- Sürdürülebilirlik için neler söylersiniz?
Doğal, sosyal ve ekonomik kaynakların gelecek nesillere aktarımı söz konusu ve bu konuda bilinçli olmak ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak şart. Toprağın, suyun havanın sürekli kirletilmesi çok yakın zamanda kıtlık, kuraklık ve hastalıklar olarak daha da ağır faturalar ödetecek insanlığa... Ne yazık ki moda endüstrisi de bu kirliliğin baş rol oyuncularından. Bu uğurda katledilen canlılar, kullanılan doğada yok olmayan materyaller ve sektörün yarattığı karbon salınımı gezegenimize büyük zararlar veriyor. Özellikle lüks ürünler yerini geri dönüşümlü malzemelerden üretilen fonksiyonel ürünlere bırakmalı. İnsanlığın bu tüketim çılgınlığından bir an önce kurtulması gerekir. Kullanmadığım her türlü eşyayı ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorum. Özellikle çocukların hızlı büyüme dönemlerinde eskitmeye fırsat bulamadıkları ürünlerin el değiştirmesinin sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
3- Miami’de ödüllü bir restaurant işletmecisiniz ve aynı zaman da uzun süre ünlü moda markalarının yöneticisi hangisi daha keyifli? Neden?
Ben insanlarla bire bir iletişimle yapılan işlerde daha başarılı olduğumu biliyorum. Her iki sektörde de çalışmaktan zevk aldığımı ve kendimi iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Bu da beraberinde başarıyı getiriyor. Yabancı bir ülkede kendi mutfağımı ve kültürümü elimden geldiğince iyi temsil etmeye çalışmak daha iyi hissettiriyor. Restoranımda Türk yemeklerini Türkçe isimleriyle tanıtmaya, serviste Kütahya Porselen, Paşabahçe gibi Türk markaları kullanmaya özen gösteriyorum. Restoranımın sosyal medya hesabını ise genellikle Türkiye’nin tanıtımını yapmak için kullanıyorum. Yabancı takipçilerimiz Elturco Instagram hesabını takip etmekten zevk aldıklarını ve Türkiye hakkında bilgi sahibi olduklarını söylüyorlar, bu beni çok mutlu ediyor.
4- Siz stili nasıl yorumlarsınız?
Stili sadece kıyafetle tanımlamak çok kısır bir tanımlama olur. Stil sizin bütününüzdür. Giyiminiz, konuşmanız, gülüşünüz, yürüyüşünüz, yemek yiyişiniz ve yaydığınız enerjinin toplamıdır. İçinde en rahat hissettiğiniz kıyafet sizin en iyi halinizi yansıtır. Sürü psikolojisini sevmediğimden aşırı trend parçalar yerine zamansız parçaları tercih ediyorum. Kimsenin stilini taklit etmem hatta bundan özellikle kaçınırım. Casual bir davete şık bir takımla veya şık bir davete jean’le gitmek gibi aykırılıklar yapabilirim. Cemiyet hayatındaki isimlerin ellerinde ünlü markaların aynı model çantalarıyla gezmesi beni irite eder. Bence bu kişisel stilinizi en baltalayan görüntüdür. Sahtenin ve gerçeğin bu kadar iç içe geçtiği bir dönemde kendi özgün stilini yaratmanın daha değerli olduğunu düşünüyorum.
5 - Mottonuz?
Kendini sev, hatalarını kabul et ve iyilik yap!