Aysun Kaba

Aysun Kaba

aysunkaba@gmail.com

Tüm Yazıları

Uluslararası İmaj Danışmanları Derneği Türkiye Başkanı Özlem Çakır, mesleğe yeni başlayanlara şunu önerdi: “Kendimizin en iyi versiyonu olmak, dıştan içe bir değişimle değil; içten dışa bir değişimle olacaktır”

Türkiye’nin başarılı imaj danışmanı Sevgili Özlem Çakır’ın bende yeri hep ayrı olmuştur. Kendisi hep keyifle takip edip, çok feyzaldığım özel birisidir. Eğitimini Moda Teknoloji Enstitüsü (Fashion Institute of Technology-FIT) ve Atlanta’daki London Image Institute’da yapmış, dünyada 800’ den fazla üyesi olan Uluslararası İmaj Danışmanları Derneği’nin Türkiye’den ilk üyesi ve Türkiye Başkanı...
Türkiye’de imaj konusunda kurumlara, üst düzey yöneticilere, iş insanlarına, sanatçılara ve siyasetçilere danışmanlık veriyor. Mesleğe yeni başlayanlara “Kendimizin en iyi versiyonu olmak, dıştan içe bir değişimle değil; içten dışa bir değişimle olacaktır” diyen Çakır’ın mottosu ise şöyle: “İyi görün, İyi algılan...”

Haberin Devamı

- Özlem Çakır neler yapıyor?

Kişisel marka koçluğu, imaj ve iletişim danışmanlığı yapıyorum. Farklı sektörlerdeki kurumlara uzmanlık alanımla ilgili eğitimler veriyorum.
Üst düzey yönetici ve şirket sahiplerine kişisel marka koçluğu yapıyorum.
Türkiye ve Körfez ülkelerinde lüks sektörde yer alan moda, mücevher ve saat firmalarına müşteri deneyimi ve etiket eğitimleri veriyorum.

- Sürdürülebilirlik sizin için ne ifade ediyor?

Ben sürdürülebilirliği sosyal koşullar, ekonomik bileşenler ve ekolojik olarak algılıyorum. Sadece çevresel olarak düşünmüyorum. İçinde bulunduğumuz çağın ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını bizden sonra gelecek nesilleri de düşünerek onların ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmek çok değerli. Bu nedenle sürdürülebilir alışkanlıklar oluşturmalı ve bunu yaşam şeklimiz olarak benimsemeliyiz. ‘Ben tek başıma ne yapabilirim?’ diye düşünmemeliyiz ve bireysel çabamızı esirgememeliyiz.

- Alışveriş alışkanlıklarımızda neler değişti? Alışverişe çıktığımızda nelere dikkat etmeliyiz?

Pandeminin ilk başlarında, ‘Şapkamızı önümüze koyup biz bu dünyaya neler yaptık?’, ‘Kapitalizm ve tüketim kültürü bizlere neler yaptırdı?’ diye düşündük. Hemen sadeleşme kavramını irdelemeye başladık. O zaman ben bu bilincin pandemi sonrasında da devam etmesini çok diledim. Bugün bu bilincin bazı insanlarda daha da artığını bununla birlikte büyük bir bölümünde de yine eski tüketim alışkanlıklarının devam ettiğini hatta ‘revenge shopping’ (intikam için alışveriş yapmak) yaptıklarını görüyoruz.
Şahsi düşüncem, ekolojik bütünlük ve toplumsal adalet, çok daha üzerine kafa yormamız gereken konular. Tek bir Dünyamız var. Kolektif bilinçle hareket etmeli ve onu korumalıyız.
Satın al, kullan-at yaklaşımı, hızlı ve ucuz moda yerine sürdürülebilir modayı tercih etmeliyiz. Sürdürülebilir modanın doğa dostu, etik ve lokal markalarını takip edip gerekli alışverişlerimizi oralardan yapmalıyız. Sadeleşme çok önemli. Az, öz uzun yıllar kullanabileceğimiz parçalardan, kaliteli kumaşlardan bir yatırım gardırobu oluşturmalıyız. Kullanımında da sürdürülebilirliği olan parçalara yatırım yapmalıyız. İkinci el ve vintage parçaları değerlendirmek de gündemimizde olmalı. Giymediğimiz ancak giyilebilir durumdaki kıyafetlerimizi ihtiyacı olan kişilere vermeli ya da ikinci el mağazalarda satmalıyız. İhtiyacımız olmayan şeyleri anlık dürtülerle satın almamaya özen göstermeliyiz.

Haberin Devamı

Özlem Çakır ile 5 soru 5 cevap...

Haberin Devamı

- Türkiye’nin başarılı bir kişisel marka koçu ve imaj danışmanısınız. Bu işe yeni başlayanlara neler tavsiye edersiniz?

Uzmanlık önemli ancak uzmanlıktan önce kendileriyle ilgili öz farkındalıklarını geliştirmelerini öneririm. Söyledikleriyle yürüyebilmeleri için sahici, samimi, tutarlı olmaları çok önemli. Gelişimin önündeki en büyük engellerden biri egodur. Egolarını terbiye etmelerinin çok önemli olduğunu hatırlatmak isterim.
Tutum, bugününün dünyasında en az uzmanlık kadar önemli bir olgu.
Kendimizin en iyi versiyonu olduğumuzda başkalarına yardımcı olabiliriz. Danışanlarına birtakım önerilerde bulunurken bu işi yapan bir uzmanın kendini gerçekleştirmemiş olması danışanın ona olan güvenini ve inancını yok eder. Bu yüzden kendileriyle uğraşsınlar. Kendimizin en iyi versiyonu olmak, dıştan içe bir değişimle değil; tam tersine içten dışa bir değişimle olacaktır.

- Siz şıklığı nasıl yorumluyorsunuz?

Ben şıklığın kişinin kendisini çok iyi tanımasıyla oluşmaya başladığını düşünüyorum. Ruhunu, dış dünyaya vermek istediği mesajı, hayata karşı duruşunu, vücudunu da çok iyi tanıdıktan sonra kendine yakışacak özgün stili oluşturması ve bunu doğru vücut diliyle, öz güvenle, zarafetle taşımasıyla gelir. Şık bir insanda bizler bütünlük, bakım, zarafet, öz güven gözlemleriz.
İletişimizin şıklığından da bahsedebiliriz. Nasıl bir dil kullandığımız, kendimizi nasıl ifade ettiğimiz, insanlarla olan ilişkilerimizdeki kalite, davranış biçimimiz, değer ve ilkelerimizle duruşumuz, ilgi alanlarımız, tercihlerimiz, yaşam şeklimiz hepsi şık olabilir.

Aysun Kaba’ya sor...

“44 bedenim, belim ince ama biraz basenim var ve bacaklarım kalın. Beyaz ve krem en sevdiğim renkler, tayt pantolon çok giyiyorum. Siz ne önerirsiniz?”

Şenay Güven

Şenay Hanım, bedeninize göre giyinirseniz, giydiğiniz her renk sizi iyi gösterir. Baseniniz var ve bacaklarınız kalınsa tayt tarzında pantolonlar tercih etmemelisiniz. Beyaz renk seviyorsanız giydiğiniz giysilerin kumaşları hep akan kumaşlardan olmalı, baştan aşağı tek renk giyinirseniz daha ince ve daha uzun görünürsünüz. Belinizin ince olması çok güzel, ceketlerinizin veya gömleklerinizin üzerine kemer kullanabilirsiniz ama ceket veya gömlek boylarınız baseninizi kapatacak uzunlukta olmalı. Pantolon tercihiniz İspanyol paça, boru paça veya bol akan pantolon olmalı, tek parça uzun elbiseler de tercihiniz olabilir.