‘Bana despot diyorlar’

‘Çocuklar Duymasın’da canlandırdığı Mary karakteriyle hayatımıza giren, Amerika’da ve Türkiye’de imza attığı işlerle adından söz ettiren Demet Tuncer’le anneliğe ve gelecek planlarına dair bir sohbet gerçekleştirdik.

14 yıl sonra ‘Çocuklar Duymasın’la tekrar ekranda olmak nasıl bir duygu?

Aileye geri dönmek gibi... ‘Çocuklar Duymasın’ın yeri benim için çok
özel, mutluyum.

Yeniden ‘Mary’ye hayat vermek nasıl hissettiriyor, özlemiş misiniz?

Başlarda, ‘Mary karakteri bana yapıştı’ diye düşünüyordum. Yıllar geçtikten sonra aksan yapabilen nadir oyunculardan olduğuma ve bununla ünlendiğime seviniyorum.

Oyunculuk kariyerinizde eğtimli bir solist ve dansçı olmanızın ne gibi avantajları oldu?

Amerika’da müzikal tiyatroya başladığımda 15 yaşındaydım. Türkiye’yi oradaki okulda temsil ettim. Çok ağır şartlarda ve kurallarla çalışıyorduk. Disiplinim oradan geliyor. Benim için ‘despot’ derler. Ama bu kadar başarılı olabilmenin sırrı disiplinden geçiyor.

‘Bir Demet Anne’ adını verdiğiniz YouTube kanalını açmaya nasıl karar verdiniz?

Lohusalık dönemimde, hamile kadınlara denk geldiğimde önerilerde bulunuyordum. Onlar da ‘İyi ki size denk geldik’ diyorlardı. Deneyimlerimi daha geniş kitleyle paylaşmayı düşündüm. Sevilmesinin ilk nedeni doğal ve samimi olması.

Teklif gelse anne ve çocuğa yönelik bir program yapmayı düşünür müsünüz?

Videolar tutuldu ama durulma noktasındayız. Şimdi başka arayışlar içindeyim. Hem Türkçe hem de İngilizce yayın yapacağım bir kanal açmayı düşünüyorum.

‘Allah kadını kuvvetli yaratmış’

Anne olduktan sonra kariyeriniz ve hayatınız nasıl değişti ?

Anne olduktan sonra hayatın tamamen değişiyor. İyi de, kötü de olabiliyor. Annelik, vicdan azabıyla sevginin harmanlandığı hayat boyu devam edecek bir duygu. Allah, kadını çok kuvvetli yaratmış. Yoksa işin içinden çıkılmaz. Ayza, bana çok farklı bir pencere açtı. Hayatın farklı yönlerini ve duyguları keşfettim. Çocuk, elimize verilen bir hamur gibi nasıl şekillendirirsen öyle devam ediyor. Çocuğunda kendi travmalarını görüyorsun, çok farklı
bir deneyim.

Sanatçı bir anne olarak kızınızın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ayza’nın hayali her gün değişiyor. ‘Ne olacaksın?’ diye sorduğumda ya benim gibi oyuncu olmak istiyor ya da babası gibi mühendis. Bazen Çağrı’yla oturup tornavidayla bir şeyin donanımını da yapabiliyor.

‘Amerika benim yaratıcılığımı ortaya çıkardı’

Amerika’da güzel işlere imza attınız. Türkiye’ye döndüğünüzde neler hissettiniz?

Türkiye’ye döndüğümdeki çalışma yoğunluğu çok keyifli oluyor. Amerika benim yaratıcılık yönümü ortaya
çıkardı. Buranın keşmekeşi orada
yok. Bir ekip kurmak istiyoruz. Çalışmalarımız sürüyor. Oradaki hayatımı da insanlarla paylaşmak istiyorum.

Sahne mi, beyazperde mi yoksa müzikal mi? Hangisi Demet Tuncer’i daha iyi tanımlıyor?

Ben hep ‘önce televizyon,sonra sanat’ diyorum. Çünkü siziekranda görüp tanıyanlar, müzikalinize de sahnenize de geliyorlar. Bir de müzikle oyunculuğu kesinlikle ayıramadığımı keşfettim. Geçenlerde ‘Kaytan Dudak’ adlı bir proje yaptık. Müzikal stand-up gibiydi. Amerika’da insanlar parçaların hikayelerini dinlemek istiyorlar, burada ‘Söyle de dans edelim’ diyorlar. Mesela Ata’nın (Demirer) yaptığı proje, Türkiye için büyük bir kırılma noktasıdır. Bu gibi işlerin ülkemizde artması gerektiğini düşünüyorum.