Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Rus ve Ukraynalı heyetler nihayet cuma günü İstanbul’da buluşabildi; ancak tarafları bir araya getirmek hiç kolay olmadı. Dünkü yazımızda saat saat yaşanan muammayı aktarmıştık. Cuma gününün programı ancak Perşembe gecesi geç saatlerde belli oldu. Bu plana göre önce 10:30’da Türkiye-Ukrayna-ABD heyetleri buluşacaktı, ardından da Rusya-Ukrayna-Türkiye… Ama bu akış gün içinde kaydı. Araya Rusya-ABD ikili görüşmesi girdi. Rus heyet başkanı Vladimir Medenski, ABD heyetinin kaldığı otele gitti. Dolmabahçe görüşmesine kendi heyetinden ayrı geldi. Rus ve Ukraynalı yetkililerin buluşması 13.30’u buldu.

Haberin Devamı

Simultane çeviri 

İki saate yakın süren toplantının dikkat çeken noktalarından biri çevirmen kullanılmasıydı. Aslında Rusça konuşulduğunda iki taraf da birbirini anlayabilecekken, Ukraynalıların ısrarı sonucu simultane tercüman ile müzakereler sürdü.  Ama bu bile taraflar arasında medya üzerinden bir atışmaya sebep oldu. Ruslar, ‘toplantı dilinin Rusça olduğunu’ duyurdu, Ukraynalılar ‘görüşmelerde çevirmen kullanıldı, herkes kendi dilini konuştu.’ diyerek bu bilgiyi basın mensuplarıyla paylaştı.

Fidan’dan dengeli mesaj 

Görüşmenin başında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasının manşeti ateşkese dönük sözleriydi. Zira Ruslar ‘önce müzakere, sonra ateşkes’ derken, Ukraynalılar ‘önce ateşkes, sonra müzakere’ diyordu, masaya da bu pozisyon sertliği ile oturmuşken, Fidan ‘Ateşkesin müzakerelerle eşzamanlı sağlanması önemlidir’ sözüyle, masadaki ‘kolaylaştırıcı’ olarak dengeli bir dil kullandı.

Ateşkes başka masaya 

Bu tip müzakerelerde bardağın dolu tarafına mı, yoksa boş tarafına mı baktığınız önemlidir. 2022’den sonra yapılan ilk yüz yüze görüşme sonrası ateşkese ulaşamamış olmayı bir ‘başarısızlık’ olarak görebilirsiniz. Tarafların ‘esir takası’ konusunda mutabakata varmasını da ilk adım, ‘güven artırıcı önlem’ görebilir ve bunu ‘başarı’ olarak yorumlayabilirsiniz. Bardağın kırılıp kırılmayacağını, tarafların pozisyonlarını kağıtlarla ortaya koyduğunda göreceğiz.

Haberin Devamı

ABD’nin ‘seviyeli’ tavrı 

Türkiye’nin devreye girmesi ile Cuma günü İstanbul’da üçlü formatta iki ayrı toplantı yapıldı. Aslında dörtlü bir toplantı arayışı da vardı. Yani Türkiye-Rusya-Ukrayna üçlüsüne ABD’nin eklenmesi. Hatta bu bakanlar düzeyinde olabilir mi diye de düşünüldü ama bu noktada ABD’nin diplomatik hassasiyetleri devreye girdi. Rusya Dışişleri Bakanı’nın olmadığı bir toplantıya ABD en üst düzey diplomatını sokmak istemedi. Bu yüzden daha sabah saatlerinde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce yaptığı açıklamada ‘İstanbul’da Rusya ile yapılacak tüm görüşmelerde ABD’yi Dışişleri Bakanlığı Strateji Planlama Dairesi’nin başındaki isim olan Michael Anton’un temsil edileceğini’ duyurdu. Muhtemeldir ki bu yüzden dörtlü bir toplantı yapılamadı. Bu arada geçtiğimiz günlerde Ulusal Güvenlik Danışmanı görevini de üstlenen Rubio’nun Dolmabahçe’deki toplantının ardından otelinde İngiliz, Fransız ve Alman ulusal güvenlik danışmanları ile görüştüğünü de not edelim.

Gölgede bir ABD’li 

Haberin Devamı

Bu arada İstanbul ve Antalya’ya gelen bu kadar ağır topun arasında Ankara’daki ziyaretiyle gölgede kalan bir ABD’liyi de not etmeden bitirmeyelim. Cumhuriyetçi Parti’nin ‘özgül ağırlığı’ yüksek isimlerden, ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığını da bilinen Senatör Lindsay Graham. Graham’ın Türkiye’ye geliş sebebi Suriye idi. Malum Suriye yaptırımlarıyla ilgili ‘2020 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nda hala kısıtlayıcı hükümler var. Bu yasanın değişmesi için ABD yönetiminin Kongre’ye ‘koşulların değiştiğine dair’ bir rapor sunması gerekiyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptırımları kaldırma açıklaması ile eşzamanlı bir şekilde Türkiye’ye gelen Graham, ‘Kongre’den bir karar çıkabilmesi için zemininin ne kadar müsait olduğunu taraflardan dinlemek istemiş.’ Graham, ‘Türkiye’deki müttefiklerimizle görüşeceğim ve yaptırım muafiyetlerinin etkilerini tam olarak anlayabilmemiz için İsrail’deki müttefiklerimizle son derece yakın koordinasyon sağlayacağım.’ diyerek bunu açıkladı. Anlaşılan o ki, İsrail’in canını yakmayacak bir formül arayışındaydı.