MERCEK

Paylaşmak, insanlığın gereklerindendir. Dertler paylaştıkça azalır, sevinçler paylaştıkça büyür. Yeri geldiğinde bizim de dertli başımızı yaslayacak bir omuza, gözyaşlarımızı silecek, bizi dinleyecek bir dosta ihtiyacımız olur.
Onun için derdini yakınlara anlatabilmeyi de, yakınlarımızın derdini dinlemeyi de önemserim. ‘Köpürtmemek’ koşuluyla yalnız! Evlat, eş ya da bir yakını kaybetmek, büyük maddi sıkıntılar, dermanı olmayan sağlık sorunları...
Bunlar gerçek dert. O şunu demiş, bu böyle yapmış, öbürü kızdırmış, vs gibi sorunlar eften püften sıkıntı kategorisine giriyor ama yine de bunlar üzerine de saatlerce konuşmaktan kendimizi alamıyoruz.
***
Ne yalan söyleyeyim, ilk duyduğumda şaşırmıştım, bir tanıdığım “Asla dert dinlemem” dediğinde. Derdi bir şartla dinlerim. Derman olabileceksem. Çözümüne yardımcı olamayacağım derdi ne dinleyeyim?
diye düşünüyor. Hayatı gözledikçe, ben bu sözü dikkate değer buldum.
Bakalım siz ne düşüneceksiniz?
***
Sevdiğiniz birinin gözyaşlarına, saatlerce yakınmasına şahit olmak acıdır.
Ama daha acısı ‘bu konuda bir şey yapamamak’ değil midir? Etrafınızda size dert anlatan kişileri gözünüzün önüne getirdiğinizde, bunların hep aynı kişiler olmaları ve de hep aynı dertlerden yakınıyor olmaları pek tesadüf değildir. Zira, kabul etmesi zor ama çoğu insan dramlardan ‘besleniyor’.
Düzeltemeyeceğiniz ve sizin neden olmadığınız bir sorunu dinleyip kalbinizi çaresizlikle bunalttığınızda karşınızdakine bir hayrınız dokunmadığı gibi kendi enerjinizi de yerle bir ediyorsunuz.
***
O nedenle.. Bence üzerinde bin sene konuşsak çare olamayacağımız dertlere yeteri kadar değindikten sonra, onları hiç konuşmamamız en doğrusu. Kendi derdimiz de olsa bu böyle. Kaynattıkça koyulaşan ve bulanıklaşan sorunlara odaklanmak yerine, hayatın güzel taraflarına dikkati çevirmekte sayısız fayda var. Bir çözüm potansiyeli varsa, ancak böyle gerçekleşebiliyor zaten.

Haberin Devamı

CIMBIZ

ÖZGE’Yİ SEVMEK BÖYLE OLMAZ

Engin Altan Düzyatan’ın düğünü dolayısıyla sosyal medyada eski sevgilisi Özge Özpirinçci’ye destek ve acıma dolu mesajlar magazin gündeminin tepesine
oturdu.
Bir çok meslektaş, bu durumu kadınların Özpirinçci’de kendi terkedilmişliklerini bulmalarına bağladı.
Hiç katılmıyorum.
Bence sosyal medya bir çok konuda sağlıklı fikir paylaşımlarına imkan sağladığı gibi, maalesef vakti çok bir dolu insan için de bir ‘geyik yapma’ platformu.
Her olay ünlüler, ünsüzler, haset edilenler, hayranlık duyulanlar üzerinden zorlama espri üretme çabalarına vesile oluyor. Hiç de komik ve yaratıcı olmayan laf salatalarıyla bir düğün, bir çok kişi için zehir oldu işte.
Yeni evlenen çifte de, eski sevgiliye de yapılan ne ayıp...
İnsanlar ayrıldıysa bir bildikleri vardır. Evlenmeye karar verenlerin de
öyle.
Eski sevgili de son derece yetenekli ve güzel bir genç kadın. Kimsenin acımasına ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Özge Özpirinçci’ye iyilik etmek isteyenler varsa -iddiaları bu ya- adını eski ilişkisiyle anmaktan vazgeçseler artık çok iyi olur. Ya da kendilerini gerçekten onun yerine koysalar.
Kendileri böyle bir ‘geyiğin’ konusu olmak isterler miydi, aynaya bakıp sorsunlar bakalım.

Haberin Devamı