'Annemin yüzünü kara çıkaramam'

Kanal D'de 'Çarkıfelek' programının sunucusu olarak ekrana gelen Onur Büyüktopçu, çocukluk hayallerinde yarışmayı sunmak olduğunu söyledi.

Oyuncu, "Benim hayalimdi bu. Hiç abartı değil, 1992 yılı Tarık Tarcan sunuyordu, anneannem beni Tarık Tarcan diye severdi. Kendimi o yıllarda 'Çarkıfelek' sunarken hayal ettim” dedi.

Son dönemde toplum olarak merhametsiz olduğumuzu anlatıp, bu salgın dönemin tokat olarak uyarıcı olduğunu söyleyen oyuncu, sanat camiasıyla ilgili olarak da ilginç tespitlerde bulundu.

'BU DA BİZE TOKAT OLDU'

Dost bildiği kişilerin arkasından iş çevirdiğini anlatan oyuncu, "Ekranda olduğun kadar varsın ama arkadaş dediğim dost bildiğin, yüzüne gülüp arkadan çok konuşan insan var."

"Bir şekilde kulağıma geldi, kim olduklarını biliyorum. Bu her sektörde var aslında. Başarılı bir şey, tutan iş yapıyorsan, para kazanmaya başlıyorsan bu insanlar türüyor."

"Bu salgın zamanında dedim ‘Hepimiz insanız, hepimizin karanlık yerleri var, benim de kıskançlıklarım var ama kimseye aleni zarar vermedim, laf taşımadım."

"‘Allah’ım herkese vicdan versin’ derim hep. Toplum olarak o kadar merhametsiz olduk ki dünya bizim etrafımızda dönüyor zannettik. Bu da bize tokat oldu."

"Uzaydan bakınca karınca kadar değerimiz yok. Ufacığız yani, karıncalar daha değerli, içimizdeki haset, öfke, yarış..."

'ANNEMİ ÜZEMEM'

Ne iş yaparsa yapsın, annesinin yüzünü kara çıkarmamaya özen gösterdiğini de anlatan Büyüktopçu, "Şımarıp ne yapacağım? Bir hata yapsam belki seyirciler beni iki saat konuşur ama annemin yüzünü kara çıkaramam."

"Beni çok zor şartlarda büyüttü, kalkıp o kadını üzemem. Yoksa gençliğimde oyuncu arkadaşlarım vardı, ev partileri vardı. 20 yaşında ben de bir tarafımı kaptırabilirdim insanlara... Bir şeyler kullanabilirdim, yanlış ilişkiler yaşayabilirdim” dedi.

'ŞİMDİ ESAMEM OKUNMUYOR'

'Kiralık Aşk' dizisi öncesi cast ajansı olduğunu ve birçok ünlü ismin menajerliğini yaptığını da anlatan Büyüktopçu, ismini vermediği ünlü bir kişiyi ise çok vefasızlıkla suçladı.

Oyuncu, "Cast işi yaparken piyasaya çok oyuncu soktum, çoğu ünlendi. Bir ara Fahriye Evcen’in menajerliğini yaptım, Akın Akınözü ilk Amerika’dan bana geldi."

"İnsanın hoşuna gidiyor ama ismini söylemeyeceğim en zor zamanında evinden çıkardığım, götürüp reklam filmlerinde, dizilerde oynatıp hayatı kurtulan var, şimdi esamem okunmuyor" diye konuştu.

'İÇİNE KAPANIK BİR ÇOCUKTUM'

Çocukluk yıllarında içine kapanık, sakin bir mizacı olduğunu, İzmir’de 16 yaşında gittiği tiyatro okulunda kabuğunu kırdığını anlatan Büyüktopçu, “Arkadaşı olmayan çocuktum. Biri dışarı çıkarsın, çağırsın hiç öyle bir şeyim yoktum, biraz yalnızdım. Benimle mi arkadaş olmak istemediler, bilmiyorum."

"Sonra tiyatro okuluna gittim, orada kendimi buldum. 10 kişiye şiir okudum, gösteri yaptım sonra kendi kabuğumdan çıktığımı anladım. ‘Ya böyle devam edeceksin ya da şeytanın bacağını kıracaksın’ dedim herhalde” şeklinde konuştu.

'TUVALET TEMİZLEDİM'

22 yaşında dil öğrenmek için gittiği İngiltere’de bakıcılık, garsonluk yaptığını, tuvalet temizlediğini da anlatan oyuncu, o yılları andı. Büyüktopçu, "İngilizcenin İ’si yoktu, devlet okulunda okudum. Bilmeden tek başıma gittim, amacım dil okuluna gitmekti.

Sonra bazı şeylerden niyeyse korkmaya başladım. Şimdi o kadar cesaretli değilim. 73 yaşında bir adama bakıyorum adam öldü, ilk defa birinden miras kaldı hayatımda... 300 pound bırakmış bana. 7-8 ay baktım. İlacını içiriyor, banyo yaptırıyordum, bebek gibi bakıyordum.

Barmenlik, garsonluk, gece kulüplerinde bardak topladım, tuvaletlerde durdum, temizledim. Pahalı bir şehir, yapmak zorundasın... Ailemin o yıllarda maddi durumu iyi değildi.

Elimle anlatmaktan, beden dilimle de anlatıyordum, kaslarım ağrıyordu. Bilmiyorsan seni sabırla dinleniyorlar, sabırlı insanlar” cümlelerini kullandı.

SEÇKİN ŞENVARDAR/ MİLLİYET