MAGAZİN SERVİSİ
Türk sinemasının unutulmaz karakter oyuncularından Hayati Hamzaoğlu (67), 11 yıldır mücadele ettiği akciğer kanserine yenik düştü. Hamzaoğlu, Marmara depreminde evinini yıkılması üzerine yerleştiği Antalya'da dün sabaha karşı hayata gözlerini yumdu.
Türk sinemasında "kötü adam" ve "külhanbeyi" tiplemeleriyle ün yapan ve Türk sinemasına 47 yıl emek veren Hamzaoğlu, yaşamının son dönemini hastalıklarla mücadele ederek geçirdi.
Akciğer kanseri olan, iki beyin ameliyatı geçiren, dilinin sol tarafı ve damağının bir bölümü alınan Hamzaoğlu sol bacağındaki platin nedeniyle boston desteğiyle yürüyordu.
Tüm bu olumsuzluklar üzerine Yalova'daki evi Marmara depreminde yıkılınca bir süre çadırda yaşayan Hamzaoğlu'na Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kumbul sahip çıktı ve Antalya'da ev tahsis etti. Hamzaoğlu bir süredir bu evde yaşıyordu. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dört ay kadar tedavi gören Hamzaoğlu, dün sabaha karşı evinde rahatsızlandı. Hamzaoğlu, yakınlarınca kaldırıldığı Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşama veda etti.
Hayati Hamzaoğlu kimdir?
1933'te Trabzon'da dünyaya geldi. Ailesiyle İstanbul'a göç eden Hamzaoğlu, bir süre kuyumcu kalfalığı yaptı. Sokakta yürürken tipini kötü adam rolüne uygun bulan oyuncu Sabri Karan aracılığıyla sinemaya adım attı.
İlk filmi "Tanrı Şahidimdir"i 1953'te çevirdi. Kötü adam, külhanbeyi, kabadayı rolleriyle adını duyuran Hamzaoğlu, ilk ödülünü 1969'da Adana
Altın Koza Film Şenliği'nde psikopat köylü tipini canlandırdığı "Kuyu" filmdeki rolüyle kazandı.
Hamzaoğlu, Seyit Han, Bir Çirkin Adam ve Tatar Ramazan filmlerindeki rolleriyle de ödüllere layık görüldü. Son olarak geçen yılki 36. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Meslek Onur Ödülü"nü aldı. 150 filmde rol alan Hamzaoğlu evli ve iki çocuk babasıydı.
Öztürk Serengil'in kaleminden
Öztürk Serengil, "Yeşilçam'ı Benden Sorun" adlı kitabında Hayati Hamzaoğlu'nu şöyle anlatmıştı:
"Yeşilçam Sokak'taki iki külhanbeyinden biri karakter oyuncusu olarak ün yapan Taka Hayati (Hamzaoğlu) idi. Hayati, Halk Film'in köşesinde bekler, sokağı oradan yönetirdi. Ökçelerine basarak giyerdi yüksek topuklu ayakkabılarını. Tek omzunda tutarak yaz kış giymediği ceketi bir eliyle kavrar, hafif Laz şivesiyle arada
posta koyardı.
Taka Hayati yürürken kendine
hava vermek için sağ ayağını solundan daha uzun atar, lodosa tutulmuş tekne gibi yalpa vura vura ilerlerdi. Bu yüzden Taka denmişti ona."