17.01.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:
Yazı: Reha Ülkü
Bir deneme uçuşu ve Boğaziçi üzerinde ilk uçuşu yapmayı planlayan Baron, İstanbul’a 23 Kasım’da vardı. Deneme uçuşları için 10 bin frank eden iki uçak getirmişti. İstanbul’a varınca, gerekli izni aldı ve uçuş alanında bir kulübe inşa etti. Baronun uçağı kanarya sarısı bir çift kanatlıydı. İki kanadın arasında küçük bir pilot yeri vardı. Kanatlar iskelet çerçeveye uçurtma gibi monte edilmişti. Motor sekiz silindirli, 70 beygir gücündeydi. Uçağın hızı, saatte 76 kilometreydi. Üç saat uçuşa yeten, 80 litre yakıt taşıyordu.
Belçikalı Baron Pierre de Caters, Kasım 1908’de Belçika üzerinde ilk kontrollü ve başarılı uçuşu gerçekleştirmiş pilottu. Osmanlı Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, onu ilk uçuş için İstanbul’a davet etmişti.
Koyun sürüsüne çarptı
2 Aralık’ta Baron makinasını uçuşa hazırladığında, deneme için motoru ateşledi ve pervaneyi döndürdü. Ertesi öğlen uçağı kulübeden çıkardı, makinaya bindi, motoru çalıştırdı. Motor öyle ses yaptı ki, çevredeki atlar ürktü. Bu sırada güçlü lodos başladı ama Baron devam etti. Uçak hızla hareketlendi. Üç tekerleği 20 metre kadar yerde kaldı ve sonra havaya süzüldü.
Baron Boğaziçi’ne doğru yöneldi. Güçlü lodosun sürüklemesiyle, havalandığı yerden
200 metre uzaktaki çayıra çarptı. Kendisi yaralanmadı ama uçak ağır hasar gördü: Tekerlekler ve motorun birçok silindiri zedelendi, bir pervane toprağa saplandı.
İki gün sonra Baron de Caters başka bir denemeye hazırdı. Hava sakindi. Saat 3’te havalandı, hızlandı, yükseldi ve 50 metreye çıktı. Tezahürat yapan seyircilerin üzerinde turladı. Uçak uzaklaşarak gözden kayboldu. Yere ulaştığında bir koyun sürüsüne çarptı ve bir kanadı kırıldı.
Baron’a bir uçuş daha yapıp yapamayacağı sorulduğunda, ertesi salı günü geleceğini söyledi ama uçağını alıp Mısır’a gitti.
İkinci deneme Bleriot’dan
Ve İstanbul üzerinde uçuş denemesi yapan diğer pilota dönelim... İleriki yıllarda ürettiği uçaklar Osmanlı ordusunda da kullanılacak olan ünlü havacı Bleriot... Bleriot’nun 12 Aralık 1909’da Taksim Meydanı’ndan başlayan uçuşu hakkındaki havacılık kaynaklarında şu bilgiler yer alıyor: “Manş Denizi’ni uçakla ilk kez geçen Fransız pilot Louis Bleriot, ciddi bir kaza sonucu ölümden kıl payı kurtuldu. Uçağı bir evin çatısına çarptığında, yoğun bir kalabalığa uçuş gösterisi yapıyordu. Çarpmanın sertliği uçağı baş aşağı çevirdi ve Bleriot yere çakıldı. Bedeninin sol tarafı yaralandı ve iç organlarının hasarından da kuşku edildi. Uçağı tümüyle hurda durumuna geldi.
Kanal’ı geçen türden bir uçak kullanan Bleriot, kuvvetli rüzgara karşın, gösteriyi seyretmek için toplanan kalabalığı hayal kırıklığına uğratmamak için uçuşa başladı. Kısa zamanda rüzgar tarafından bir buçuk mil öteye,
Tatavla Tepesi’ne savruldu. Uçak iki binanın duvarlarına çarparak ters döndü ve altı metreden yere çakıldı. Bleriot, pilot yerinde mahsur kaldı. Kendini doğru pozisyona getirip kurtulmayı başardı ama ağrıları vardı. Fransız Hastanesi’ne götürülen Bleriot’da doktorlar karın bölgesinde çürükler buldular. Bleriot’nun karısı hastaneyi dolduran kalabalığı teselli etti. Kocasının durumunun iyi olduğunu, ancak kesin durumun ertesi gün belli olacağını açıkladı.
Peki İstanbul üzerinde 1909’da iki öncü havacının gerçekleştirdiği toplam üç deneme uçuşu neden başarısızlıkla sonuçlandı? Üstelik pilotlardan biri, Manş Denizi gibi okyanus rüzgarlarını alan ve oldukça uzun bir rotayı geçebilmişken...
Aralık ayında İstanbul rüzgarları, değil o zamanki çok basit yapılı tayyareleri, şimdiki metal gövdeli ve jet motorlu uçakları bile inemez veya kalkamaz duruma getirebiliyor. İlk uçaklar bez ve tahtadan oluşan, kolay parçalanabilen yapıdaydı, rüzgara karşı dirençleri zayıftı. Uçak kazalarına sık rastlanıyordu. Bir uçak kazasında ilk insanın 1908’deki ölümünden
1912 Ekim’ine kadar 193 kişi, uçak kazalarında ölmüştü.
O nedenle, bu öncülerin cesaretlerini aradan 100 yıl geçtikten sonra takdirle anmak uygun görünüyor.