Cadde Öpüşmeme kuralını tek bir yönetmen için bozdu

Öpüşmeme kuralını tek bir yönetmen için bozdu

31.07.2008 - 02:40 | Son Güncellenme:

İPEK Yaylacıoğlu’nu ‘Ihlamurlar Altında’ dizisindeki Nalan rolüyle tanıdık. Sonra ‘Senden Başka’ dizisi geldi. Şu sıralar da ‘Elif’ adlı dizide Keremcem’in eski nişanlısını oynuyor. Bir rol teklifi geldiğinde senaryo ve karakterin özelliklerine bakıyor ama öncesinde Türkân Şoray kuralları var.

Öpüşmeme kuralını tek bir yönetmen için bozdu

Yalnızca oynadığı ilk sinema filmi ‘Başka Semtin Çocukları’nda öpüşmüş. Onun da nedenini şöyle anlatıyor:

“İLK dizim ‘Ihlamurlar Altında’nın yönetmeni Aydın Bulut, ilk filmini çekti, adı ‘Başka Semtin Çocukları’... Orada Saadet isimli bir karakteri canlandırdım. Saadet karakteri İsmail Hacıoğlu’nun canlandırdığı karakterin sevgilisiydi. Evet, orada öpüştüm ama bunun nedeni Aydın Bulut’tur. Onun sayesinde dizi piyasasına girdim. Bu nedenle o sahnede oynadım ama bir daha oynamayı düşünmüyorum.” 

Boş duramadı marka tasarladı

“Ihlamurlar Altında” dizisinin Nalan’ı İpek Yaylacıoğlu, çekimlerden arta kalan zamanını, Wicked adını verdiği markası için şapka ve ayakkabı tasarlayarak geçiriyor

Üç yıl önce Kanal D’nin reyting rekortmeni dizisi “Ihlamurlar Altında”daki “Nalan” rolüyle dikkatleri üzerine çeken İpek Yaylacıoğlu, “Senden Başka” dizisinden sonra şimdi de atv’nin Keremcem’li yapımı “Elif”te kamera karşısına geçiyor. Dizide Keremcem’in ayrıldığı nişanlısını canlandıran Yaylacıoğlu, çekimlerden arta kalan zamanını yarattığı ayakkabı ve şapka markası Wicked’la ilgili çalışmalarına ayırıyor. Fotoğraf sanatıyla da ilginenen, Bilgi Üniversitesi Reklamcılık Bölümü mezunu 24 yaşındaki Yaylacıoğlu, sarışın başrol oyuncusu olmamasından yakınıyor. 

Oyunculuğa nasıl adım attınız?
Bir ajansa kayıtlıydım. O sayede beş yaşında reklam oyunculuğu ile bu işe başladım. Sonra büyüyünce babam beni ajanstan aldı. ‘Büyüdün artık gerek yok’ dedi. Ama bu durum benim içimde ukte kalmıştı. Hey Girl kapak kızı olmak istiyordum. 18 yaşına geldiğimde, o yarışmaya katıldım, kapak kızı yarışmasında 2. seçildim. Ardından da tekrar ajans serüvenim başladı. Son olarak Harika Uygur’un cast ajansına dahil oldum. Reklamlarda görev almaya başladım. Arkasından da “Ihlamurlar Altında” dizisinden teklif geldi. O döneme kadar oyunculuk eğitimim yoktu. Hâlâ da yok ama en kısa sürede almak istiyorum. “Ihlamurlar Altında” 80 bölüm sürdü ve arkasından da hiç ara vermeden “Senden Başka” dizisine başladım. O da, 19 bölüm sürdü. 

“Senden Başka” dizisinde kötü, “Ihlamurlar Altında”da ise iyi kalpli bir genç kızı canlandırdınız, nasıl tepkiler aldınız?
Bu konuda insanlar ikiye ayrıldı. Bir kısım seyirci “Kötüyü iyi oynuyorsun”, bir kısım seyirci de “İyiyi iyi oynuyorsun” dedi ama en güzeli kötü rol üzerime yapışmadı. Bu da beni çok mutlu etti. Şimdi tekrar “Elif” dizisinde ismi gibi melek gibi bir kız olan “Melek” karakterini canlandırıyorum.

Kumral ve açık tenli olmanız rol teklifleri açısından avantaj mı oluyor, dezavantaj mı?
Bu çok önemli bir konu... Çünkü şimdi dizilere baktığınızda hiç sarışın başrol oyuncusu olmadığını görüyorsunuz. Bir tek Tuba Ünsal var, o da ekstrem bir örnek... Genelde esmer oyuncular bu konuda şanslı oluyor. Saçlarımın uçları daha açık mesela...    Bazı projelerde koyu renge boyatmamı istiyorlar.

Peki, rol teklifi geldiğinde nelere bakıyorsunuz?
Senaryo ve karakterin özelliklerine bakıyorum ama daha öncesinde Türkân Şoray kurallarım var. Hatta o tarz, içinde öpüşme sahneleri olan teklifler daha bana gelmeden, ajansım onları eliyor. Ya da “İpek’in böyle kuralları var” diye baştan söylüyorlar.

Bu kurallarının nedenleri neler?
Bir kere aile yapım buna uygun değil, ikincisi de burada canlandırdığın roldeki kızın değil, senin öpüştüğün sanılıyor. Mesela “Elif” dizisinde Melek öpüştüğünde bu “İpek Yaylacıoğlu öpüştü” olur. Ben bu tarz şeyleri yaşamadım ama başkaları yaşadı. Onları görünce, ben de baştan o tarz sahnelerden kaçıyorum. Girmiyorum o tarz şeylere... Bu hep böyle mi devam eder, açıkçası onu bilmiyorum. Bu büyük oyuncuyum havasından falan değil, yanlış anlaşılmasın. Sadece daha sonra rahatsız olmamak için koyduğum bir kural... 

‘Yönetmenimi ağlattım’

Bazı oyuncular “Dizilerde öpüşmem ama sinema filmi gibi özel bir çalışmada öpürüm” diyor. Bu durum sizde nasıl?
Ben de bir sinema filmi yaptım ve orada öpüştüm.

Öpüşmeme kuralını tek bir yönetmen için bozdu
Nasıl yani, kurallar ne oldu?
İlk dizim “Ihlamurlar Altında”nın yönetmeni Aydın Bulut, ilk filmini çekti, adı “Başka Semtin Çocukları”... Film aralık ayı gibi seyirciyle buluşacak. Orada Saadet isimli bir karakteri canlandırdım. Filmde üç günlük işim vardı. Saadet karakteri İsmail Hacıoğlu’nun canlandırdığı karakterin sevgilisiydi. Evet, orada öpüştüm ama bunun nedeni Aydın Bulut’tur. Onun sayesinde dizi piyasasına girdim. Aydın Bulut’a büyük bir sevgi ve saygım var. Bu nedenle o sahnede oynadım ama bir daha oynamayı düşünmüyorum.

Neden, rahatsız mı oldunuz?
Yok, hayır ondan değil... Sonuçta kurallarım hâlâ var. O film istisna bir durumdu. İlk dizimi ve ilk filmimi borçlu olduğum Aydın Bulut’a iade gibi bir şey oldu. Yönetmenlerimle aram zaten hep iyi oldu. Beni çok yüreklendirdiler. “Ihlamurlar Altında”nın finalinde Aydın Bey, benimle konuşmak istediğini söyledi ve “Bu diziyle birlikte senin gibi bir oyuncuyu piyasaya çıkardığımız için çok mutlu oldum. Kendini çok iyi yetiştirdin” dedi. Sonra “Çemberin Dışında” dizisine de konuk oyuncu oldum. Orada Çağan Irmak, “Çok iyi oynuyorsun. Eğitimli misin?” diye sordu. Hayır yanıtını alınca çok şaşırdı. Son olarak “Elif”te yönetmenimiz Bülent İşbilen’le unutamayacağım bir anı yaşadım. Dizide Keremcem’le karşılıklı provamız vardı. Senaryo gereği ayrıldığımız sahne çekiliyordu. Yönetmenimiz çok etkilendi ve o prova sırasında ağladı... Ardından çekime geçtiğimizde de, sahne bitiminde de bütün set bizi alkışladı. Çok mutlu oldum.

Haberin Devamı

Önceki yaşamımda kesin kediydim
 Dizi çekimleri dışında zamanınız nasıl geçiyor?

Fotoğrafçıyım ve tasarım yapıyorum. Kendi markam Wicked’ı tasarladım, şapka ve ayakkabı yapıyorum. 

Wicked ne anlamda geliyor?
Süper fikir ve korkunç anlamına geliyor. Yönetmen Tim Burton’un sevimli gotik tarzına çok yakınlığım var. O markanın adı öyle çıktı. Kendi adımla çıkmak istiyordum ama ileride yurtdışına açılmak istediğim için böyle bir isim bulmayı uygun buldum.

Markanızın ürünleri neler?
Normal ayakkabıya transferle tarz veriyorum. Fotoğrafı bile ayakkabıya basabiliyorum mesela... Bu tarz tasarımlar ülkemizde çok yok. Bu nedenle internetteki konuyla ilgili sitelerden yararlanıp kendini bayağı bir ilerlettim. Şimdi yurtdışından platform ayakkabılar getirtiyorum. Onlara tasarımlarımı uygulayacağım. Ayrıca tasarladığım şapkalarım var. Galatasaray’da bir dükkanda eylül ayında çalışmaya başlayacağım. Bu arada markamın logosunu da yurtdışında yaptırdım. İplerle dikilmiş, ısırılmış bir kalp logosu kullanıyorum. 

Kıyafetlerinizi de çizdiğiniz oluyor mu?
Kendi modellerimi çizip hazırlattığım oluyor. Mesela atv’nin gala gecesinde giydiğim kıyafeti ben tasarladım ama şimdilik şapka ve ayakkabıya ağırlık verdim.

İleride oyunculuk mu, yoksa tasarım işine mi ağırlık vereceksiniz?
Amacım ikisini bir arada yürütmek... Zaten hiç boş duramıyorum. 

Sırtınızdaki kedi gözü dövmesi var, çok mu seviyorsunuz kedileri?
Evet, kedileri çok seviyorum ve eğer önceki yaşam diye bir şey varsa, o zaman kesin eskiden ben kediymişim diye düşünüyorum. Bu dövmeyi o nedenle yaptırdım.