Prof. Dr. Mahmut Özer

Prof. Dr. Mahmut Özer

mahmutozer2002@yahoo.com

Tüm Yazıları

Yapay zekâ uygulamaları yaşamın tüm alanlarını hızla kapsamaya devam etmektedir. Nüfus ettiği alanlardaki süreçleri ve iş akışlarını dönüştürmekte, yeni fırsatlar ortaya çıkartmaktadır. Bu katkıları yaparken veri güvenliğinden bireyleri savunmasız bırakmaya, yanlılıkları pekiştirerek eşitsizlikleri artırmadan yanlış bilgiler üretmeye kadar çok farklı boyutlarda ve alanın özelliğine göre seviyesi değişen riskleri de beraberinde getirmektedir.

Yapay zekânın kapsamlı bir şekilde etkilediği alanların başında gazetecilik gelmektedir. Gazetecilikte yapay zekânın etkisi veri analizinden içerik oluşturmaya, içerikleri kişiselleştirmeden editoryal süreçlere kadar derinden hissedilmektedir. Özellikle araştırmacı gazetecilikte en önemli destekçi olmuştur. Diğer taraftan haberlerin toplanma, raporlanma, hikâyeleştirme ve dağıtılma süreçlerinin tamamında artık katkı vermektedir. Süreçlerinde dijitalleşmenin kapsamının yüksek olduğu alanlarda yapay zekâ alana dönüştürücü bir güç olarak etki etmektedir. Gazetecilik te böyle bir potansiyele sahip olduğu için çoğu araştırmacı gazetecilikte yapay zekânın bir araç değil, dönüştürücü bir güç olduğunu savunmaktadır.

Haberin Devamı

Makine öğreniminin yaygınlaşması özellikle araştırmacı gazeteciliğin önünde yeni ufuklar açtı. Bu sayede büyük veri araştırma konusunun detaylarına göre kolay bir şekilde analiz edilebildiği gibi verilerin arka planındaki desenleri çıkartabilmek de mümkün oldu. Bu derinlikli katkı özellikle seçimler, sağlık, eğitim, finans ve para piyasaları ve spor gibi karmaşık yapılara sahip alanlara yönelik araştırmacı gazetecilik ve haber üretim çalışmalarını kolaylaştırdı ve niteliğini artırdı. Karmaşık yapılar nedeniyle daha önce yakalanamayan haber niteliği taşıyan bilgiler ve karmaşık hikâyeler artık yakalanabilir ve kamuoyuna sunulabilir oldu. Dolayısıyla, yapay zekâ teknolojileri ile haber üretim kapasitesi önemli derecede artmaktadır. Haber üretim kapasitesinin artırılması, özellikle haber dağıtım ajansları açısından hem kamuoyu oluşturma gücü hem de ekonomik getiri açısından büyük avantaj sağlamaktadır.

Haberin Devamı

Diğer taraftan, kamuoyu analizlerini sosyal medya ve diğer dijital platformlar üzerinden derinlemesine yapabilmek ve haberlere yönelik okuyucu ve izleyici tepkilerini kapsamlı değerlendirebilmek mümkün oldu. Ayrıca, haber platformlarında kullanıcı tercihleri analiz edilerek kullanıcıya yeni içeriklerin önerilmesi ve böylece haber platformlarında kullanıcı kalış sürelerini uzatma yaygın bir uygulama oldu.

Yapay zekânın en önemli hizmetlerinden bir tanesi kişiselleştirilmiş içerik üretimine imkân vermesidir. Diğer alanlarda kişiselleştirilmiş içerik üretiminde yaygın kullanılan yapay zekâ, benzer şekilde gazetecilik alanında da bireysel kullanıcılara yönelik kişiselleştirilmiş içerik/haber toplama, değerlendirme ve dağıtma süreçlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Kısaca, yapay zekâ teknolojileri gazetecilik alanında üretkenliğin ve verimliliğin artmasında çok önemli ve giderek vazgeçilmez katkılar sunmaktadır. Beklenen, bu verimlilik ve üretkenlik artışı ile ortaya çıkan fazla zamanın gazetecilik hizmetlerinin niteliğinin artması için kullanılmasıdır.

Haberin Devamı

Yapay zekânın çalışan verimliliği üzerine etkilerine yönelik çalışma bulguları, verimlilik ve üretkenlik artışının özellikle düşük ve orta becerili çalışanlar üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Bir başka deyişle, yapay zekâ teknolojileri beceri eksiliği bulunan çalışanların bu eksikliklerini tamamlamaktadır. Yapay zekâ teknolojilerinin gazetecilikte bu şekilde, yani insanı tamamlayacak şekilde kullanılması istihdam açısından ciddi bir olumsuz etki oluşturmadan verimliliğin artmasını sağlayabilecektir. Aynı zamanda, yapılan haberin niteliğini daha fazla artırmaya odaklanabilecek ilave zaman da oluşturabilecektir.

Ancak, özellikle rutin haber yazımı ve veri analizi gibi rutin görevleri içeren gazetecilik iş pozisyonlarının tamamen yapay zekâ tarafından üstlenilme riski açıktır. Diğer taraftan, yukarda da ifade ettiğimiz gibi yapay zekâ teknolojilerinin gazetecilik alanına dönüştürücü güç olarak katılması, dönüşen alanda çalışan olarak ayakta kalabilmek için yeni becerileri kısa sürede kazanmayı gerektirmektedir. Bu nedenle gazetecilik alanında çalışanların yapay zekâ okuryazarlığının ve becerilerinin artırılması kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda çalışanlara yatırım yapılmadığında çoğu gazeteci çalıştıkları iş pozisyonlarını kaybetme riski taşıyacaktır.

Diğer taraftan, kişiselleştirilmiş haber içerikleri ile ilgili en büyük risk, haber çeşitliğinin azalması ve yankı odalarına benzer içerikler gönderilerek bilgi konforunun tahkim edilmesidir. Böylece bireyler mevcut yargı ve tutumlarını destekleyen içeriklere daha çok maruz kalmakta, ancak farklı görüş ve haberlere erişimleri kısıtlanmaktadır. Hatta farklı haberlere tahammül edememektedir. Böylece farklı içeriklere erişebilme güçleşmekte ve her bir olayın yorumlanışı yankı odalarına göre değişmektedir. Modern toplumlardaki en büyük risklerin başında toplumun farklı özelliklere göre kümelenmesi ve yankı odalarına mahkûm edilmesi gelmektedir. Yapay zekânın haber içeriklerini kişiselleştirme boyutunu çok daha güçlendirmesi yankı odalarının daha fazla güçlenmesini sağlayacaktır. Bu durum modern toplumların sağlıklılığı açısından oldukça riskli bir durumdur.

Yapay zekâ özellikle büyük veriden analiz yapma ve desenleri ortaya çıkartmada oldukça yetenekli olmasına rağmen bu analizleri nasıl yaptığının detaylarının bilinmemesi, bir başka deyişle işleyiş olarak kapalı bir kutu olarak davranarak şeffaf olmaktan uzak olması özellikle haber içerik üretimi ve araştırmacı gazetecilikte de şeffaf olmayan analiz ve haberlerin üretimine yol açmaktadır. Yapay zekâ ürettiği içerikten sorumlu tutulamayacağına göre yapay zekâyı bu şekilde kullanan gazeteciler şeffaf olmayan içerik ve analizlerin sorumluluğunu alabilecekler midir? Bu konu akademi dünyasında da tartışılmaktadır. Özellikle, üretken yapay zekâ uygulamalarının bilimsel makale üretiminde kullanılmaya, hatta yazar olarak yapay zekâyı da içerecek şekilde makaleler yayımlanmaya başlayınca bilimsel dergi editoryal ekipleri yapay zekânın bir yazar olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine yönelik sıcak tartışmalar yaşamıştır.

Science gibi en prestijli dergiler bırakın yapay zekânın bir yazar olmasını, yapay zekâ tarafından üretilen metin, grafik gibi içeriklerin bile makalede kullanılamayacağını belirtmesine rağmen giderek daha esnek politikalar benimsenmeye başlanmıştır. Buna göre, yapay zekâ kesinlikle bir makalede ortak yazar olarak değerlendirilemez, ancak katkısı ile bir bilimsel makalenin niteliği artabileceği için makalenin üretim sürecindeki katkısı açık bir şekilde makalede belirtilmelidir. Tüm bu tartışma ve çözüm üretme tartışmalarının odağında yapay zekânın katkılarına yönelik sorumluluk alamaması, yaptıklarından dolayı sorumlu tutulamaması bulunmaktadır. Benzer önlem gazetecilik alanında da alınmalıdır.

Yapay zekânın gazetecilikte yaygın kullanılmasıyla ilgili bir diğer önemli sorun alanı, yapay zekânın yanlılıkları tekrar üretme riskidir. Yapay zeka teknolojileri gerçek veriden öğrenerek içerik ürettiği için öğrenme verisi hafıza görevi görmekte, hafızadaki toplumun farklı kesimlerine yönelik din, ırk, kültür, cinsiyet vs dayalı yanlı değerlendirmeler ve üsluplar yeni içeriklerde aynen tekrarlanabilmektedir. Bu durumda yapay zekâ ile üretilen gazetecilik içeriklerinde de aynı yanlılıklar tekrar üretilmekte, böylece yanlı haberler yaygınlaşabilmektedir. Bir de bu yanlı içeriklerin yankı odalarında tekrar yanlı değerlendirmeye tabi tutulması toplumsal eşitsizliklerin derinleşmesi riskini artırmaktadır. Kültürel bağlamda da içerik üretimi yapay zekâ teknolojileri ile bu minvalde devam etmektedir. ‘Yapay Zekâ ile Gelen Güçlü Oryantalizm Dalgası’ başlıklı önceki bir yazımızda da ifade ettiğimiz gibi yapay zekâ uygulamaları daha genel anlamda oryantalist üslubu koruyarak içerik üretmeye devam etmekte, kendi dışının yani Doğu’nun temsilini gerçekliğinden kopuk bir şekilde ‘Batı’lı ve beyaz’ olarak temsil etme hakkını elinde tutmaya çalışmaktadır.

Ayrıca, yapay zekâ teknolojilerinin gelişmesi ile son derece gerçekçi, ancak doğru olmayan video içeriklerinin üretilmesi (deepfake) giderek yaygınlaşmaktadır. Bu tip yanlış ve manipülasyon amaçlı içeriklerin kolay üretilebilmesi toplumsal huzursuzlukları artırdığı gibi kişisel güvenliği de yaranabilir hale getirmektedir. Bu bağlamda bir diğer risk, yapay zekânın yanlış içerik üretebilme potansiyelinin haber açısından olumsuz etkisidir. Bilindiği gibi üretken yapay zeka bazen ürettiği metin içerisinde tutarlı görünen, ancak doğru olamayan içerikler üretebilmektedir ki bu davranışı halüsinasyon veya konfabülasyon olarak tanımlanmaktadır. Haber içerik üretiminde tamamen yapay zekâya güvenilmesi yanlı içerik üretimi riski kadar yanlış bilgi üretimi riskini de artırmaktadır. Bu nedenle editoryal denetim bu durumların ortadan kaldırılmasında son derece kritiktir. Bir başka deyişle, yapay zekâ ile editoryal denetim çok daha önemli hale gelmiştir. Bunun için de editoryal ekibin kapsamlı yapay zekâ okuryazarlığına sahip olması ve bu okuryazarlığın sürekli güncellenmesi gerekmektedir.

Özetle, yapay zekâ uygulamaları gazetecilik alanında dönüştürücü ve bu nedenle kapsamlı bir etkiye sahiptir. Sağladığı fırsatlar bu alandaki süreçleri ve iş akışlarını şimdiden önemli ölçüde dönüştürmüş ve önemli ekonomik getirilere yol açmıştır. Ancak, bu dönüşümün gazetecilik alanındaki çalışanların istihdamını olumsuz etkilemeden yanlış ve yanlı içerikler üretimine kadar çok sayıda riski de beraberinde getirdiği açıktır. Diğer alanlarda olduğu gibi gazetecilik alanında da yapay zekâ teknolojisinin insanı tamamlayacak şekilde kullanımın tercih edilmesi en insani seçenektir. Aksi takdirde, sağladığı fırsatların ekonomik getirisi çok dar bir kesimde kümelenirken yol açtığı riskler daha geniş topluluklar üzerinde olacaktır. Diğer taraftan, yapay zekânın riskleri editoryal denetimi öncesinde olduğundan çok daha kritik bir düzeye yükseltmiştir. Bu bağlamda, yapay zekâ okuryazarlığının artırılması ve yapay zekâ ile ilgili becerilerin desteklenmesi bu teknolojilerin sağlayacağı fırsatlardan dengeli bir şekilde yararlanabilme potansiyelini artıracaktır.