“SEKSiLiK iYiDiR”

‘Fear Factor Aksiyon’da bir öncekilere göre yenilik var mı?
Bu ‘Fear Factor’ adından da anlaşılacağı gibi tamamen aksiyon. Tüm etaplar yeni. Yine çiftler yarışıyor, onda bir değişiklik yok ama tam anlamıyla aksiyon dolu program.

Sizi bu tarz aksiyon dolu programları sunmaya ikna eden ne oldu?
İkna edilmeme gerek kalmadı ki. Ben formatları gördüm doğrudan atladım (gülüyor). Önce kendim atladım, sonra da yarışmacıları atlatmaya başladım. ‘Wipe Out’ ve ‘Fear Factor’ü sunmamak delilik olurdu.

Ekrandan bakınca oldukça enerjik duruyorsunuz. Yarışmacıları izlerken sizde de yarışma isteği olmuyor mu?
Aksiyon dolu ve acayip etaplar yapılıyor. Takla atan arabaları falan gördüğümde “İçinde olsam ne güzel olurdu” diyorum. Yapı olarak ben de aksiyonu seviyorum ve yarışmacıları izlerken de özeniyorum. Gerçi İstanbul’da yaşarken trafik yüzünden yeterince aksiyon ve adrenalin yaşıyoruz (gülüyor).

“Survivor’a katılmayı düşünmem”
Aksiyon ve adrenalini sevdiğinizi söylediniz. ‘Survivor’dan teklif gelse gider misiniz?
Ben o dizayn programların sunucusuyum. O yüzden böyle bir şey düşünmem.

Uzun süredir Arjantin’desiniz. İlk teklif geldiğinde çekinmediniz mi?
Hiç çekinmedim çünkü geri döneceğimi biliyorum. Biraz da bunun öncesinde mankenlik yapmış olmamla ilgisi olabilir. Çünkü o zaman da işim gereği çok fazla seyahat ederdim. Göçebe hayatını seviyorum.

Sizi Arjantin’e ilk gittiğinizde en çok şaşırtan ne oldu?
Ben sokakta bir sürü Adriana Lima ve Enrique Iglesias’la karşılaşacağımı düşünüyordum. Değilmiş (gülüyor). En çok ona şaşırmıştım. Genelde orada yaşayan herkesin öyle olduğunu düşünüyoruz ama değil. Bilirkişi olarak söylüyorum. Fakat kalçalarda bir güzellik var inkar edemem! Kadın 60 yaşında da olsa kalçalarının üzerine tepsiyi koyabilirsin (gülüyor).

“Girdiğim her ortamın ünlüsüydüm” Hedeflemiş miydiniz televizyonda bu yaptığınız işleri?
Çok ilerisini planlayan bir insan değilim. Çünkü plan yaptığın zaman hayal kırıklığına
uğruyorsun. Çünkü yarının bile garantisi yok. Hayatta önünüze birkaç tane yol sunuluyor. Başarı da senin gittiğin yolla alakalı. Ben geleceğimin planını yapmadım ama Allah benim için o planı yaptı ve önüme birtakım fırsatlar sunuldu. Ben de seçimlerimle buraya geldim. Bir iş olmadığında da çok üzülmem “Hayırlısı buymuş” derim. İnsanlar kendi şanslarını kendi yaratıyor; azimleriyle ve hayatta seçtikleri yollarla... Ben dünyanın en iyi basketbol oyuncusu olmak istiyordum ve kendimi Michael Jordan’ın kız kardeşi sanıyordum. Ama o tarzda bir plan yaparken hayat beni buraya getirdi. Sanırım genel olarak şundan kazanıyorum; tamamen doğal olmak! Çünkü oynamıyorum, hesap kitap yapmıyorum. Bu işlerde başarılı olmak da biraz kilometre işi. Kat ettiğin yolla ilgili. Yapım şirketim Endemol de inanılmaz çalışkan ve titiz. Bu formatta yarışmalar dünyanın her yerinde tutar. Beş yıldır onlarla çalışıyorum ve çok memnunum. Artık onlar da beni çok iyi tanıyorlar.

İki albüm yapmıştınız, sesiniz ve şarkılarınız da oldukça beğenildi. Müziği bıraktınız mı?
Bıraktım diyemem sadece şu anda yapmıyorum. Şarkı söylemek istediğimde yine söylerim. Ben aslında genel olarak sahnede olmayı seviyorum. ‘Wipe Out’ ve ‘Fear Factor’ de baktığınızda sahnenin bir başka tarafı. Özellikle ‘Wipe Out’ta, esprili bir yarışma olduğu için yeri geldiğinde şarkı da söylüyordum, türkü de. Yani kısaca sahne insanıyım. Çocukluğumdan beri girdiğim her ortamın ünlüsüydüm.

“Kameralarla çok iç içeydik”Televizyonda fiziğinizin de etkisiyle seksi kadın imajınız var. Bunun yanı sıra oldukça da akıllısınız. Bu imaj sizi rahatsız ediyor mu?
Yok, hiç rahatsız etmiyor. Neden rahatsız etsin ki? Seksi olmak insanın kendisinde olan bir şeydir. Çünkü bir seksilik var, bir de teşhircilik var. Teşhirci anca dekolte verir. O da sakil seksilik olur. O iyi bir görüntü değil. Bazı kadınlar seksi olmayı reddediyorlar, bunu anlamıyorum. Seksilik iyidir. Yoksa Marilyn Monroe
efsanesi yürümezdi ki...

Ünlü olmasaydınız ne yapıyor olurdunuz şu anda?
Basketbolcu olurdum. Yani yine tanınmış olurdum (gülüyor).

Röportajın tamamı Hafta Sonu dergisinde.