Cumartesi15 albüme yetecek kadar hazır bestem var

15 albüme yetecek kadar hazır bestem var

09.11.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

İlk albümü "Dost Yalnızlıklar"ı çıkaran Simin Mater "Dünyada çok ender rastlanan bir ses rengim var. Bu yüzden beni operacı yapmak istediler" diyor

15 albüme yetecek kadar hazır bestem var

Kim bu? Kadın mı, erkek mi? Türk mü, yoksa Fransız mı? Radyolarda Simin Materin sesini duyan pek çok kişinin aklına bu sorular geldi. Genizden gelen, buğulu bir sesi; çok yumuşak bir şarkı söyleme stili var Simin Materin. Henüz 24 yaşındaki Mater ilk albümü "Dost Yalnızlıklar"da yer alan 10 şarkının hepsinin söz ve müziğine imza attı. Üstelik geride hâlâ sözü-müziği hazır 300 küsur parçası var. Üretkenlikte Sezen Aksuyla yarışacak gibi görünen Mater "Arka arkaya 30 albümü dolduracak kadar şarkım var. Bundan böyle hiç söz yazmasam, beste yapmasam elimdekilerle hepsi hit olmak üzere rahat rahat 15 albüm çıkarabilirim" diyor ve ekliyor: "Bu kadar da iddialıyım." Mazhar Alanson ve Özcan Deniz dinliyorum Sesiniz şaşırtıcı. İlk anda sizi erkek sananlar bile oluyor. Doğru, az rastlanan bir ses rengim var. Kontra alto. Çok gür, çok tok, buğulu... İnanılmaz pes olmasına rağmen farklı tizler de çıkarabiliyor. Dünyada da ender rastlanıyor bu sese. Büyük operacılarda falan var. Zaten beni de operaya kaydırmak istediler ama ben direndim. Konservatuvar mezunu musunuz? Hayır, özel bir üniversitede turizm okudum. Dürüst bir cevap vereyim mi size? Konservatuvara girmeyi hiç istemedim. Çünkü orada okuyan çok arkadaşım var ve maalesef okulu bitirdikten sonra orada yaşanan rekabet yüzünden müzikten uzaklaşıyorlar. Bu beni korkuttu. Ama en azından sesimi yormadan şarkı söyleyeyim diye Keriman Davrandan bir buçuk yıl şan dersi aldım. Turizm okurken de biliyor muydunuz şarkıcı olacağınızı? Çocukken de biliyordum. İki yaşında, elimde gitarla fotoğrafım var. Küçükken enstrümanlarla oynuyormuşum. Sorarlar ya hani "Bu yeteneğinizi ne zaman keşfettiniz?" diye, bence bu sonradan keşfedilecek bir şey değil. Bu cinsiyet gibi bir şey, sizinle beraber doğuyor. Siz ne tür müzikler dinliyorsunuz? Barbra Streisand, Aretha Franklin, Elvis Presley dinleyerek büyüdüm. Müzik ayırt etmem. Her türlü müziği seviyorum. Yeter ki içimde bir yere dokunsun, arabesk de dinlerim. Mesela şu sıralar Özcan Denizin bir şarkısı var, sözü-müziği ona mı ait bilmiyorum; "Dön desen, seviyorum seni gel desen" diye. Bu nakarat yakalıyor beni, çok seviyorum. Mazhar Alansonun "Yandım"ı var, onu da çok seviyorum. Bana sorarsanız parçalarınız biraz depresif. Ama albümünüzün adı "Dost Yalnızlıklar". Diyorsunuz ki "İnan hiç zor gelmiyor / Dost yalnızlıklarım bana". Kendinizle barışık mısınız? Çoook. Barışık olmasam herhalde bu şarkılarla uçardım depresyondan. Gördüğünüz gibi gayet neşeliyim. Ama ne kadar sevseniz de, sevilseniz de en nihayetinde yalnızız. Yalnızlık o kadar da ürkütücü bir şey değil diyorum o parçada: "Her şey gelir geçer". "Elim ayağım titreyerek Bülent Ersoydan telefon bekledim" Albümdeki tüm parçaların sözü-müziği size ait. Başka şarkıcılara da parça vermeyi düşünür müsünüz? Hakikaten yüreğine koyup okuyabileceğine inandığım biri olursa veririm tabii. 300 küsur tane sözü-müziği hazır parçam var. Mesela kim yüreğine koyar da okur? Tarkana seve seve veririm şarkımı mesela. Nilüfer, Zerrin Özer, Zuhal Olcay benim bir parçamı okusun çok isterim. Ama tabii bu öyle bir şey ki... Tarkan "Yandım"ı okudu, olmadı. Sonra Mazhar Alanson okudu, patladı şarkı. Demek ki parçayı verdiğiniz şarkıcının ne kadar iyi olduğu da çok önemli değil; o parçayı nasıl sindirdiği, onunla nasıl özdeşleştiği önemli. 300den fazla hazır parça arasından albüme giren 10 şarkıyı nasıl seçtiniz? Ben tüm parçalarımı seviyorum açıkçası. Dolayısıyla onlar arasından bir eleme yapmadım. İlk albümde olmasını düşündüğüm 42 şarkıyı seçip plak şirketime verdim. Biz bunların arasından da bir eleme yapmadık. "İlk albümde bu 10 şarkı olsun" dedik. Gerisini çıkar at, bunlar yaramaz değil yani, "İlk albüme şunlar uygun, bunlar sonra..." dedik. Yani arka arkaya 30 albüm daha yapacak kadar hazır şarkı var elinizde. Evet, şu an peş peşe 30 kaset çıkarabilirim. Ya da şöyle söyleyeyim, elimdeki bestelerle hepsi hit olmak üzere en az 15 albüm yapabilirim. Bu kadar da iddialıyım. Bülent Ersoy aramış sizi galiba. Hep sizi dinliyormuş, sizi çok beğeniyormuş. Basın danışmanım aradı, -çok güvenirim ona- "Bülent Ersoy seni dinlemiş, seninle konuşmak istiyor. Telefonunu vereceğim" dedi. Benim tabii elim ayağım titriyor heyecandan, telefonun başına oturdum bekliyorum. Telefon çaldı, hakikaten Bülent Ersoy. Konuştuk. Bir ara uyandım ama emin de olamadım. Karşımda koskoca Bülent Ersoy var, yani ya Bülent Ersoysa gerçekten, "Sen Yavuz musun? Yavuzun Minibüsü programından mı arıyorsun?" nasıl diyeyim. Diyemedim. Mecburen yedim şakayı. Şimdi her gün yayınlıyor bunu Yavuz, gülüyoruz, ne yapalım...