Cumartesi 9 bin yıl önce eve kapıdan değil damdan giriyorlardı

9 bin yıl önce eve kapıdan değil damdan giriyorlardı

22.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

9 bin yıl önce eve kapıdan değil damdan giriyorlardı

9 bin yıl önce eve kapıdan değil damdan giriyorlardı





Eğer 9 bin yıl önce Anadolu’da, mesela Konya’ya 1 saat uzaklıktaki Çatalhöyük’te yaşıyor olsaydık, muhtemelen birbirine bitişik kerpiç evlerde oturacak ve evlere çatıdaki küçük bir delikten girecektik. Oturduğumuz sedirlerin altında etleri akbabalara sunulmuş atalarımızın kemikleri bulunacak ve nüfusu 3 ila 8 bin civarında olan toplumda kadının yeri erkeklerle eşit olacaktı. Yani erkekle aynı şekilde arpa ve buğdayla beslenecek, "cemiyette" aynı kıymeti görecekti. Ve maden henüz bilinmediği, ancak kemikten yapılmış tokalarla süslenebileceği için hazırlanıp evden çıkması da pek uzun sürmeyecekti.
Tabii bazı tatsızlıklar da olacaktı: Civar bataklık olduğu için sivrisinekler şimdi olduğu gibi yine başımıza bela kesilecek, tenha sokaklara (!) çıktığımızda başıboş köpeklerden değil, mesela leopardan falan korkacaktık. Ve en kötüsü muhtemelen 30-35 yıl yaşadıktan sonra tıpkı atalarımız gibi etleri alınmış kemiklerimizle kerpiç bir sedirin dibini boylayacak, 9 bin yıl sonra da birtakım arkeologlar kemiklerimizi envantere geçirecekti.
Dünyanın en önemli 30 eseri arasında, bütçesi 500 bin dolar
Bu "neolitik senaryo" beş yıldır Cambridge Üniversitesi profesörlerinden Ian Hodder başkanlığında sürdürülen Çatalhöyük kazılarından elde edilen bulguların bir özeti belki. Dünya Anıtlar Vakfı’nca dünyanın en önemli 30 tarihsel mirası arasında gösterilen ve duvar resimleriyle sanat tarihinin çok önemli bir kesitine ışık tutan Çatalhöyük, Anadolu’nun tarıma geçişi ve hayvanları evcilleştirme evresinin de en önemli merkezlerinden biri.
Her yıl 500 bin dolarlık bütçesi ve 120 kişilik ekibiyle Türkiye’nin pek de alışık olmadığı arkeolojik bir lükse sahip olan Çatalhöyük , 4 yıldır Boeing’in sponsorluğunda kazılıyor. İyi ihtimalle 25 yıl sonra tamamlanması düşünülen kazılardan sonra da müzesi ve 12 katmana ulaşabilen açmalarıyla her yıl 500 bin kişinin ziyaretine açılacak. Ama siz geziye şimdiden başlayabilirsiniz. Çünkü görünen manzara ve kazı ekibinin ilgisi kaçırılacak gibi değil...

• Çatalhöyük’te bir devlet sistemi, merkezi bir idare olmadan 3-8 bin insan yaşıyordu. Onları bir arada tutan şey de olasılıkla ata kültüne olan bağlılıktı.
• Çatalhöyüklüler ölülere yakın uyumanın çok önemli olduğunu düşünüyorlardı. İnsanların önemi de aile büyüklerine olan yakınlıklarıyla ölçülüyordu. İnançlarına göre yaşam ölümden geliyordu.
• Bugüne kadar herkes Çatalhöyük’teki toplum yapısına kadınların hakim olduğunu düşünüyordu. Fakat bulgulara göre bu çok doğru değil. Çünkü kazılarda bulunan kafataslarının bazısı kadın, bazısı da erkek. Yani aile ağacı hem anneden hem de babadan geliyor.
• Çatalhöyüklüler arpa, mercimek gibi tahılları ektiler ve birçok hayvanı evcilleştirdiler. Bunun tek istisnası yaban sığırıydı. Çünkü genç çocuklar yaban sığırlarını avlayarak güçlerini ispat ediyorlardı.
• Çatalhöyük’te her ev aynı zamanda bir tapınak olduğu için mesela eski Yunan’da olduğu gibi merkezi tapınaklar yoktu.