11.10.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Özge Altınok LOKMANHEKİM Anne-Çocuk ozgealtinok@gmail.com www.sehrincocukhali.com
Sabaha karşı şiddetli bir ağrıyla uyandım. Uyuyamayacağımı anlayınca kalktım, biraz hareket edersem ağrım geçer diye düşündüm. Yanılmışım, kısa süre sonra suyum geldi. Eşimle sabaha karşı hastaneye doğru yola çıktık. Yoldan annemi arayıp “Anne biz doğuma gidiyoruz, acele etme ama yanımda olsan harika olur” dedim.
Saat 6.00’da hastanedeydik. Doktor muayenesinden sonra durumumun iyi olduğunu, akşamüzeri saatlerinde doğumun beklendiğini söyledi. Ancak oğlum o kadar saat beklememeye karar vermiş olacak ki sabah saat 10.55’te kollarımdaydı. Oğlumu kucağıma verdiklerinde çektiğim sancıların, doğum sırasındaki ıkınmaların ve sıkmaktan moraran dudaklarımın acısı anında yok oluverdi. Oğlum kucağıma gelince elini göğsüme koyup kafasını hareket ettirdi, sanki yüzüme bakmak istiyordu. Ona, “Bu dünyaya, ailemize hoş geldin küçük adamım” dedim, sanırım uzun zamandır mutluluktan böyle ağlamamıştım. Bu günün üzerinden tam iki sene geçti, oğlum geçtiğimiz hafta 2 yaşını kutladı.
Doğumdan sonraki sekiz ay beni oldukça zorladı
Doğumdan sonraki ilk 8 ayın benim için hiç de kolay olmadığını söylemeliyim. Kendimce tüm hazırlığımı yapmıştım. Bebek bakım kursuna gitmiş, alt değiştirmeyi ve banyo yaptırmayı öğrenmiştim. Odasını en konforlu ve pratik olacağına inandığım şekilde dekore etmiş, kendimce evde de bir düzen kurmuştum.
Oğlumun çok gazlı ve kolik bir bebek olması, geceleri çok az uyuması, gelen giden ve sürekli önerilerde bulunan aile büyükleri ve arkadaşlar, uyuyup dinlenmeme fırsat vermeyen telefonlar... Tüm bunların üstüne eski sosyal hayatıma dönememek, bütün gün oğlumun ihtiyaçlarına cevap verebilmek için koşturmak da beni oldukça zorladı.
Oğlum köşelerimi törpüledi, daha sabırlıyım
13 senelik profesyonel kariyerimi anne olunca bir süre askıya aldım, oğluma ben bakmak istedim. İyi ki böyle yaptım diyorum şimdi. Eğer ilk gülüşünü, ilk adımını görmeseydim, ilk kelimesini (İlk kelimesi “karga” oldu) duymasaydım, o özel anları kaçırsaydım üzülürdüm.
Biraz mükemmeliyetçi bir yapım var. Bugün bunları yapmam lazım diyerek hazırladığım liste, akşam eksiksiz yerinde duruyor. Cevaplamam gereken e-postalar, aramam gereken insanların listesi de kabarık. En son 1.5 sene önce sinemaya gittim. Yeni açılan restoranların sadece isimlerini biliyorum.
Tüm bunları alt alta koyunca insanın biraz morali bozulabiliyor, gayet normal. Ancak ben anne olmayı severek, isteyerek seçtim. Onunla yatakta keyif yaparak güne başlamayı, annecim diyerek beni öpmesini, karnımın üzerine oturup kollarımı kürek yaparak kayıkçılık oynamasını, kucağımda uyuyakaldığında elini göğsüme koyup kendini güvende hissetmesini, bir şeyi kendi başardığında “Anne ben yaptım” diye sevinç çığlıkları atmasını hiçbir şeye değişmem.
Oğlum benim köşelerimi törpüledi. Daha sabırlı bir insan oldum. Yoksa aynı kitabı 12 kez üst üste nasıl okursunuz? Daha basit yaşamaya başladım, sağlıklı beslenmek ve düzenli uyku önceliklerim oldu. Oğlumla birlikte her gün ben de temiz hava almak için sokağa çıktım. O hayatı keşfederken ben de her gün gördüğüm şeylerin aslında ne kadar farklı, değişik ya da önemli olduğunun farkına vardım. Dünyaya minik bir adamın gözlerinden bakıyorum şimdi.
Tüm bunlar olurken ben başkalarının deneyimlerine kulak tıkamayı tercih ettim, oğlumu da yaşıtlarıyla kıyaslamaktan uzak durdum. Öğrendim ki her çocuk farklı olduğu gibi her kadının anneliği de farklı ve kendi şartları, imkanları içinde de
en doğrusunu o bilir, o yapar.
O büyüdükçe ben de yaşlılıktan korkar oldum
İş hayatına tekrar başladım, eskisi gibi yoğun bir tempom olmasa da günün belirli saatleri çalışıyorum. Bu yüzden oğlumla birlikte geçirdiğimiz zamana daha özen gösteriyorum. Üstelik yeni kariyerimin en büyük destekçilerinden biri de oğlum, zira o olmasaydı, ben bugün Milliyet Cumartesi’de anne-çocuk köşesini yazmıyor olacaktım. Hayattaki önceliklerim de değişti, kendime daha bir özen gösterir oldum. Çünkü oğlumla birlikte büyümek, ihtiyacı olduğunda yanında olmak, sevdiğim şeyleri onunla paylaşmak, bazen ona akıl danışmak için sağlıklı olmam gerek.
İyi ki doğdun küçük adamım, kendimi keşfetmemi sağladığın, içimdeki anneyi ortaya çıkardığın için sana ne kadar teşekkür etsem az! Sen büyüdükçe yaşlanmaktan korkar oldum, zira seninle uzun bir ömür geçirmek istiyorum.