Cumartesi Austin Powers modası

Austin Powers modası

08.05.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zarif ve uçuşan gece kıyafetlerinin altına uzun ve yuvarlak burunlu çizmeler giymek son zamanlarda New Yorkta çok moda

Austin Powers modası

Korktuğun şey başına gelir derler ya, işte aynen öyle oldu. Sene 1996, Lütfi Kırdar Spor ve Sergi Sarayının salonunda, çok beğendiğim sanatçı Ottmar Liebertin bir kutlama gecesi vesilesiyle gerçekleştirilen konserine davetliyiz. Daha önce benzer gecelere her zamanki spor kıyafetlerimle katılıp diğer davetlileri payetler ve tuvaletler içinde gördüğümden ağzımın payını almış ve uzun siyah bir elbise seçmişim. Yalnız, sanırım kendi evimde değil de bir arkadaşımda kaldığımdan ve yanıma ayakkabı almayı unuttuğumdan, ayak numaram da aynı olan arkadaşımdan topuklu bir siyah ayakkabı ödünç istemiştim. Canım arkadaşım Tülyenin bana sunabileceği tek siyah seçenek, "avanak" ajan Austin Powersın maceralarını anlatan filmlerdeki gibi bir siyah çizme olmuştu. Uzun bir tuvaletin altına bu giyilir-giyilmez; sen deli misin; vakit de kalmadı; ay korna çalıyorlar; zaten kim görecek ayakkabıları yerlere kadar kıyafetin altından derken ben gayet kaba çizmeler ve uzun bir tuvaletle kendimi kokteylde buldum. Mümkün olduğu kadar gezinmeden konseri beklerken birden olan oldu. Hatırladığım sahne şu: Ben iki seksen fuayede yerde yatıyorum, 500 kişi toplanmış; bana yukarıdan bakıyor - -çünkü bu doktorlara ait bir gece idi ve herkes doktor olarak yardıma koşmuştu- ve beynime kan gitsin diye ayaklarımı tavana dikmişlerdi. Yani etekler dize kadar birikmiş ve ben gözümü açınca tek gördüğüm çizmeler... "Ayaklarımı indirin" demeye kalmadı, tekrar bayılmışım. Gözümü açtığımda kapıdaki ambulanstaydım ve genç bir doktoru, belki tansiyondan belki de ayakkabılardan bayıldığıma inandırmaya çalışıyordum.Uzun lafın kısası, bu konuyu hatırlamamın nedeni şu: New Yorkta son moda gayet zarif ve uçuşan gece kıyafetlerinin altına uzun ve yuvarlak burunlu çizmeler giymek! Bunun kıyafetin zarafet ve şıklığını yok etmek -hatta katletmek- olduğunun farkında olmayan Demi Moore, Madonna ve Alicia Silverstone bu modanın öncüsü oldular. Herkesin hayatında utanç duyduğu, hatırladıkça soğuk terler döktüğü bazı anları vardır. Mesela yolda saatlerce yürüdükten sonra aslında eteğinin külotlu çorabına takılmış olduğunu fark etmek gibi. Benim de var tabii. Zaten daha gençken ve hayatta en çok önem verdiğim şeylerden biri gezip tozmakken, hep aynı kabusu görürdüm: Diskotekte dans ediyorum. Süslenmiş, giyinmişim. Saatler sonra ayaklarıma gözüm takılıyor ve aniden fark ediyorum ki, evden terliklerle çıkmışım. Saatlerdir üstümde gece kıyafetleri, ayağımda terliklerle dans etmişim. O an genelde ter içinde uyanırdım (yaşım icabı da Allah başka dert vermesin). Kısalan etek boyları ve 20lerin modası aynı zamanda elbiselere hareket getirdi, kumaşlar daha da parladı. Dolce&Gabbana ve Roberto Cavalli gibi tasarımcıların Grammy ödülleri için hazırladığı kıyafetler geçtiğimiz sezonların aksine hayli kısa ve 20li yılların çarliston modasını andıran bir hareketlilikteydi... Uzun tuvaletler "out", mini abiyeler "in" Tasarımcı değişikliği ile yepyeni bir tarz geliştiren Lacoste, nefis bir tişört koleksiyonu çıkardı. Akmerkez Lacoste mağazasına girince içiniz açılacak. Yazlık ayakkabılar da jean ve koton pantolonlarla çok hoş duruyor. haftanın arzulananı Bu sezon etekler hayli kısaldı. Önümüzdeki birkaç sezonda da kısalmaya devam edecek, biliyoruz. Bu mini eteklerin en hoş formu yine çok moda olan pili ve volanlarla birleşmiş formatı. Kıyafete tatlı bir masumiyet katan bu fırfır modası, özellikle şifon ve satenlerde nefis duruyor. Alexander McQueen imzalı bir elbise taşıyan Laetitia Casta ve kendini yine Austin Powers modasına kaptırmış olan Kyristen Ritter de abiyeyle masumiyeti birleştirmişler... Fırfırlı minilerin masumiyeti Koton pike tişörtlerin yanı sıra tenis elbiseleri de rengarenk. Kırmızı penye elbise ise Guess'in bir modeli. haftanın yenisi