04.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
"E" diyorum, "ne halt ediyorsun onunla?""Ama onu çok beğeniyorum" diyor."Nesini beğeniyorsun ki?"Muhabbet böyle sürüm sürüm sürüyor. Arkadaşım sonunda bu adamdan bebek yapmayı deneyeceğini, çünkü adamın iyi bir baba olacağını düşündüğünü, bebek olursa evlenebileceklerini söylüyor. Ben diyeceğimi diyorum tabii ama ne fayda...Kız arkadaşım İstanbul'da yaşıyor. Sevgilisi çokeşli bey de Ankara'da. Arkadaşım onu görmek için Ankara'ya gidiyormuş. Ama son gidişinde çokeşlinin akşam programı varmış. Telefon gelmiş. Arkadaşımın yanından telefonu açıp karşıdaki kişiye "canım cicim"diye hitap etmeler... "Peki sen ne yaptın?" diye soruyorum. "Kim o?" demiş. Adam da "Ama tatlım, sen İstanbul'dasın, biraz beni de düşün! Bu gelip geçici bir şey" diye açıklayıvermiş. Akşam da diğer kızla görüşecek, canım cicim olanla. Arkadaşım "Ben de geleceğim" demiş. "Tamam, ama lütfen durumu açık etme" gibi bir ön şartla kabul etmiş. Velhasıl akşam arkadaşım, çokeşli adam ve öteki sevgilisi bir araya gelmiş. Ve adam kızı arkadaşıma "kız arkadaşım", arkadaşımı da kıza "İstanbul'dan çok eski bir arkadaşım" diye tanıştırmış.Ne gıcık hikaye! Çoktandır görmediğim bir kız arkadaşıma rastladım. Konu çarçabuk o sıradaki sevgilisine geldi... Sevgilisi evliymiş. Ama boşanıyormuş. Ama bu evli adamın bir sevgilisi daha varmış arkadaşımdan başka... Ama, ama... Nay nay nom... Bağlamamın teli hikayesi yani. Daha deşsen matematik sarpa saracak... Bir sevgili, iki sevgili, üç sevgili... Bunun yolu hareme kadar gider. Aslına bakarsanız bir erkeğin kaç tane sevgilisi olabileceği ondan çok, birlikte olduğu kadına bağlıdır. O kadın ne kadar gevşek yürekliyse ya da ne kadar başka hesapları varsa, o kadar çok sayıda kadınla beraber olabilir her erkek. Bir kadının bir erkeği bir sürü kadınla paylaşmasının başka bir sebebi daha var tabii; "kaybetme korkusu"... O bahsettiğim kız arkadaşıma neden adamı terk etmediğini sorduğumda, "Ama umrunda olmaz ki, gider o zaman" dedi. Ona "Giderse zaten ondan sana sevgili olmayacağı çıkar ortaya, yoksa bunu görmemek için mi terk etmiyorsun?" diye sordum. "Önce onu biraz daha etkilemem lazım, sonra yaparım belki" diyor. İş işten geçtikten sonra yani...Anlayacağınız "kaybetme korkusu" yüzünden adama "razı" olurken, aslında tam da bu nedenle onu kaybediyor. O erkeğin sevgililerinden sadece biri olmak demek bu. İnsan tavrını koymazsa herkesten ne farkı olur? İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: Ana fikir yok. Canınız nasıl isterse öyle yapın. Ne de olsa sizin canınız. Bu da bir tavır ama...İyi oyunlar herkese... Bugünkü yazımın ana fikri şu: Kadın: Arkadaşımın sevgilisinin başka sevgilileri de varmış! Erkek: Normal... 1 soru 1 cevap Birden fazla sevgiliniz olmasını istiyorsanız bu durum son derece normalmiş gibi davranın yeter. Kadınlar çabuk uyum sağlar. Üstelik aldatılacağı korkusunu da ortadan kaldırmış olursunuz. Erkek köşesi! İbrahim Tatlıses dinliyorum ha bire! "Ah aşkım, tamam aşkım, ben sana kıyar mıyım!" Bana lise yıllarımı hatırlatıyor. Nostalji yani. Şarkının müziği harika. İbrahim Tatlıses'in sesi zaten müzik. Ama sözler... En sevdiğim yer "Ah, taş mıyım duvar mıyım, ben sana kıyar mıyım". Acımasız burası. "Bak sen beni nasıl etkiledin ama aman ha!" diyor aslında. Sevgiliniz yanlış yaparsa koyun müzik aletine, çalın. Farkında olmadan kendini düzeltir. Siz de ödül niyetine öpersiniz. İbrahim Tatlıses'i yani... Öptüm sizi Paris Hilton hakkında herhangi bir haber okumaktan, seyretmekten hiç hoşlanmıyorum. Bilmem kiminle nişanlanmasını, Mustafa Sandal'ın onu ziyaretini, samimiymiş gibi fotoğraf çektirmesini de, Gülse Birsel'in "Selin" karakterini ondan esinlenmesini de bir gıdım olsun anlamıyorum, tabii reyting dışında. Mustafa Sandal tam reklam filminden sonra "Bir Daha Bakmak Lazım"lar listesine girmişken gene batırdı kendini. Gülse Birsel de kendine yazık etmesin! Güzelim diziye, varis olmaktan başka bir haltı var mı belirsiz birini karıştırmanın alemi var mı? Hepsi gereksiz... Paris Hilton hepten gereksiz! İsteyen, üşenmeyen oylasın... Haftanın "gereksizi"! ÇEKİNMEYİN, SORUN! DAHA İYİSİNİ BİLENİNİZ VARSA DA ANLATSIN! Sevgili İlhan hanım, yazılarınızın sürekli takipçisiyim. Ben evlenmek isteyen ama kimseye güvenemeyen biriyim. Sürekli endişe içinde olduğumdan da kimsenin benimle ilgili sarf ettiği sevgi sözcüklerine ve vaatlere inanamıyorum. Elbette bunun yaşadıklarımla da alakası var. Bana "Sen harikasın, mükemmelsin, seninle olmak istiyorum" diyenlerden fazlasıyla darbe aldığımdan, bundan sonra bu sözleri kim söylerse söylesin güvenemiyorum. Ama bu daha ne kadar devam edecek böyle bilemiyorum. Şu anda bana evlenme teklif eden biri var. Tarzlarımız farklı olsa da bu insan bana değer verdiğini ve evlenmek istediğini söylüyor. Onun beni gerçekten sevdiğine nasıl inanabilirim, yani ne yapmalıyım da ikna olabileyim, bana bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Ayrıca, içimi kemiren bir başka şey de şu; evlendikten sonra bu insandan soğur muyum? Ya başkasına aşık olursam diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. Bunlar normal midir? "Kimseye güvenemeyen biriyim!" * * * Önemli olan onun sizinle evlenmek istemesi değil, sizin onunla evlenmek isteyip istemediğiniz. Hem ona neden güveneceksiniz ki, siz kendinize güvenin. Karşınızdaki kişi yalan söylüyor bile olsa siz "istediğiniz" için onunla birlikte olmuş olacaksınız böylece. Evlenmek istiyor, değer verdiğini söylüyor... Bunlar sözlerden anlaşılacak şeyler değil. Siz zaten bir erkek hakkınızda ne hissediyor bilirsiniz ama görmek istemezsiniz. Önce bir durup korkunuzun sizden mi yoksa karşınızdaki kişiden mi kaynaklandığını düşünün. O zaman cevaba çok kolay ulaşırsınız. İnsan evlendikten sonra canı isterse başkasına aşık olur, istemezse olmaz. Soğuma meselesi de aynı; hayat sizin, öyle çabucak gözden çıkarmak istiyorsanız çıkarırsınız ya da beraberce güzel bir ilişkiniz olur... Seçim meselesi...