Cumartesi "Bu festival sinemamızın dışa açılmasını sağlıyor"

"Bu festival sinemamızın dışa açılmasını sağlıyor"

16.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Uluslararası İstanbul Film Festivalinde Türk sinemasına ödüller veren vakfın başındaki Bülent Eczacıbaşı "Sanatçıları böylece motive ediyoruz" diyor

Bu festival sinemamızın dışa açılmasını sağlıyor

25 Nisana kadar devam edecek olan bu önemli festivalin ödülleri de çok önemli. Yılın En İyi Türk Filmi ve Yılın En İyi Yönetmeni ödülleri Türk sinemacılarını yakından ilgilendiriyor. Bu ödülleri veren vakıf Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı. Bu vakfın başında da oğul Bülent Eczacıbaşı var.Bülent Eczacıbaşı, Türkiyenin en önemli işadamlarından biri. Ayrıca röportajlarında da belirttiği gibi izleyici olarak da kalsa sanatla yakından ilgili. İlgilendiği sanat dallarından biri de sinema. Biz de 23. Uluslararası İstanbul Film Festivali devam ederken kendisiyle festivalden, filmlerden, sinemadan, sevdiği oyunculardan, yönetmenlerden konuşmak istedik. Ama ne mümkün! O kadar yoğun ki, o randevudan bu randevuya koşarken, sağlık bakanı ile görüşüp fotoğraf çekimine katıldı. 10 dakikalık bir fotoğraf çekiminden sonra ise yanımızdan yine koşarak ayrıldı. Biz de soruları kendisine e-posta yoluyla gönderdik. Cevaplarını yazılı olarak aldık. İstanbulda film festivali günleri devam ediyor. Yerli-yabancı toplam 203 filmin gösterildiği ve "Evde ailece DVD seyrediyoruz" İnsanların büyük çoğunluğu gibi, günümüzde çok önemli bir sanat dalı haline gelen sinemayı seviyorum. Ancak sinemaya gitmeye yeterince vakit ayırabildiğimi söyleyemem. Buna karşılık, evde ailece DVD seyretmek en çok sevdiğimiz şeylerden biri. Sinema salonunun yerini tutmasa da bunu sık sık yapmaya çalışıyoruz. Sinemayla kişisel olarak ilginiz nasıl? İyi bir izleyici misiniz? Ne sıklıkla sinemaya gidersiniz? Zaman bulduğum ölçüde izliyorum ve sinemamızın bir bütün olarak gösterdiği gelişmeye hayranlık duyuyorum. Siz takip edebiliyor musunuz son Türk filmlerini? Çekilen film sayısında öyle belirgin bir artış olup olmadığını bilemiyorum. Ancak gerek çekim, gerek gösterim koşullarında müthiş bir ilerleme olduğunu ben de izliyorum. Son yıllarda televizyonda yaygın bir tanınırlığa ulaşmış, kitlelerin sevgi ve beğenisini kazanmış oyuncu ve yönetmenlerin sinemada da başarılı işler ortaya koyduğunu görüyoruz. Sinemaya gösterilen ilginin kaynağında büyük ölçüde bu yatıyor sanırım. Türk sinemasının son yıllarda, özellikle son aylardaki patlaması konusunda neler düşünüyorsunuz? 1985 yılından beri ödül verdiğimiz filmlere ve yönetmenlere bakacak olursak bu filmler sayısız uluslararası yarışmaya katılarak Türkiyeyi temsil ettiler, kültürel kimliğimizi, sanatsal yaratıcılığımızı tanıttılar, Türkiyenin sesini duyurdular ve ödüller kazandılar. Geçen yıl "Uzak" adlı filmi ile hem En İyi Film hem de En İyi Yönetmen ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan yurtdışı festivallerde bir rekora gidiyor. Yavuz Özkan, Yeşim Ustaoğlu, Zeki Demirkubuz, Ömer Kavur, Nuri Bilge Ceylan gibi yönetmenler bir-iki yıl aralıklarla ödülleri tekrar tekrar kazandılar. Sanırım bu ödüller sanatçıları motive ederek yeni başarılara ortam hazırlıyor. Bence, ödüllerin en önemli yönü yaratıcılarına sinema dünyasının takdirlerini iletmesi, güç ve moral vermesi. Eczacıbaşı Vakfı yaklaşık 20 yıldır festival çerçevesinde Yılın En İyi Türk Filmi ve Yılın En İyi Türk Yönetmeni ödüllerini veriyor. Bunlar şu anda Türkiyede bir yarışmada filme ve yönetmene verilen en büyük para ödülleri. Bu ödüllerin Türk sinemasına geri dönüşü, katkısı hakkında neler diyebilirsiniz? Bence festivalin bir bütün olarak en önemli özelliklerinden biri, ticari başarı şansı olmayan, izleyiciden daha fazla çaba bekleyen ya da hiçbir zaman vizyona girme ihtimali olmayan "uzak ülkelerin" filmlerini sinema meraklıları ile buluşturması. Festivalin bir başka önemli özelliği sinema dünyamızın dışa açılmasında üstlendiği rol. Her yıl festivale katılan yüzlerce yabancı konuk, sinema yazarları, eleştirmenler, oyuncular, yönetmenler ve uluslararası dağıtım şirketlerinin temsilcileri Türk sinemacılarla tanışıyor. Festival ile ilgili düşüncelerinizi anlatır mısınız? Festivali düzenleyen İstanbul Kültür Sanat Vakfını 1973 yılında Dr. Nejat F. Eczacıbaşı kurdu. Uluslararası İstanbul Film Festivali ise ilk kez 1982de Uluslararası İstanbul Festivali kapsamında, altı filmlik bir Film Haftası olarak gerçekleşti. Bu etkinlik 1983te Uluslararası İstanbul Sinema Günleri adıyla bütün festival süresine yayıldı. İzleyicilerden gördüğü ilgi üzerine, film gösterileri, 1984ten başlayarak, İstanbul Festivalinden ayrı bir döneme, nisan ayına kaydırıldı.1985te biri uluslararası, diğeri ulusal olmak üzere iki yarışmalı bölüm yer aldı. Uluslararası Yarışma bölümünde En İyi Filmin yönetmenine Altın Lale ödülü verildi. Ulusal Yarışma bölümünde ise o yılın en iyi yapıtına Eczacıbaşı Vakfı Yılın En İyi Türk Filmi ödülünü verilmeye başlandı.1989da Uluslararası Film Yapımcıları Dernekleri Federasyonu (FIAPF) tarafından "özel konulu, yarışmalı festival" olarak tanındı, ismini Uluslararası İstanbul Film Festivali olarak değiştirdi. Geride kalan 22 yıl boyunca festivale 75 değişik ülkeden toplam 2 bin 900 film katıldı ve bunları 2 milyon 400 bin seyirci izledi. Bu yıl festivalde 203 film gösteriliyor. 22 yıl boyunca 2 bin 900 film