Cumartesi Çay içene Prada çanta hediye

Çay içene Prada çanta hediye

10.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yoksa siz hâlâ alışveriş merkezine gidip alışveriş mi yapıyorsunuz? Bir masa bulup oturun. Yakındır, alışveriş merkezindeki restoranlarda seyyar satıcılar masa masa dolaşıp gömlek, ceket, LCD falan pazarlayacak...

Çay içene Prada çanta hediye

tubakyol@yahoo.com "Kocaman kapılarını açmış müşteri bekleyen bu dev binaları dolduracak kadar çok muyuz hakikaten? Buralarda satılanları alacak kadar paralı mıyız? Ya değilsek? Ya tüm o alışveriş merkezlerinin içindekileri satın alacak kadar çok para yoksa dünyada?Kısacası en derin endişem şudur: Ya bir gün yeterince alışveriş yapamazsak?İşte o gün ne olacak?" İşte o gün yemek yiyeceğiz.Ve işte bugün de yaptığımız budur: Yemek yemek. Kanyon'un açıldığı günlerde hem dünyada hem Türkiye'de ha bire alışveriş merkezi açılmasıyla ilgili "derin endişemi" yazmışım: Hâlâ alışveriş merkezlerine alışveriş yapmak için giden üç-beş kişi vardır muhakkak. Fakat çoğunluğun maksadı, içine bile girmeden mağazaların vitrinlerine şöyle bir göz attıktan sonra ilk boş yere çökmek. İstinye Park'ta kahvaltı, Kanyon'da öğle yemeği, şimdilerde akşamları da City's ... Olmadı, her birinde bir kahve.Neymiş; alışveriş merkezi gezdik...Nitekim onca mağaza, o mağazalarda onca marka yatadursun, alışveriş merkezlerinde asıl rekabet yemek bölümlerinde yaşanıyormuş.Yıllar evvel, o zamanki akılla, alışveriş yapıp yorulduktan sonra biraz nefeslenmek, bu esnada üç-beş lokma bir şey yemek, bir kahve içmek için falan tasarlanan, ana tema değil de ana temayı destekleyici yan unsur olan Akmerkez'in food court'u mesela, bu alanda rekabette çok gerilerde kaldığını fark edip yenilenme kararı almış. İsabet.* * *Alışveriş yaparken, uzadı mı butiklerde falan çay-kahve ikram ederler ya, şimdi büyük mağazalarda da hani değil çay-kahve, sofra donatıyorlar; yeter ki isteyin, köpüklü banyo bile hazırlıyorlar icabında...Birkaç 10 yıl daha geçsin, bu esnada birkaç 10 bin alışveriş merkezi daha açılsın; alışveriş merkezlerinde alışverişin yan unsur, yeme-içmenin ana tema olduğu günleri de göreceğiz."Güzel günler göreceğiz çocuklar!"Ben zira "derin endişe"lerden "gelecek güzel günler ümidine" zıpladım bile. "Çay içene Prada çanta hediye" kampanyalarını bekliyorum. Atıştırıveriş merkezleri Nişantaşı'nda açılan yeni alışveriş merkezi City's, birçokları için hayal kırıklığı olmuş. "Pasaj" deniyor. Hakikaten de pasaj. E ne güzel işte, nihayet benim gibi alışveriş özürlülerinin içinde kaybolmadan dolanabileceği bir alışveriş merkezi var.Fakat benim gibilerde de ner'de, kalkıp mütemadiyen City's'e gidecek kadar manik bünye? Manik depresif köşe Nasıl isterdim suşi seveyim. Tam bana göre, pratik karın doyurma şeysi. Sevmiyorum. Yıllar önce denedim. Olmadı.Topyekun Uzakdoğu mutfağına mesafeliyim. Uzakdoğu mutfağına çok kısa bir mesafede, çok uzun zaman geçirdim. Bir ara bir Çin lokantasının üst katında çalıştım. Aslında beş kat yukarıdaydık ama o koku... Çok kokardı. Herkes öyle bayılıyor ki bu yemeklere, şunu da ekleyeyim: Belki de güzel kokardı... Ama ağır kokardı. Ya da belki de kokan yemek değildi; çöptü, atıktı...Ay ne bileyim işte, fazla kokardı! City's'te nerede oturdum peki?Suinn suşi barda.Japon mutfağı... Çin mutfağı ile Japon mutfağı arasında "muazzam" farklar vardır mutlaka. Benimki her gördüğü çekik gözlüyü Koreli sanmak gibi bir şey. Kore de nereden çıktı şimdi? Neyse, ben zaten suşi yemem, diğer soslara da bulaşmayayım...Suşi bağımlısı olduğunu, haftada en az iki kez yemezse ellerinin titremeye başladığını iddia eden bir arkadaş, Suinn'in suşilerine daldı. Bayıldı...Ben avizeleri beğendim. Bir de kül tablalarını... Şıktı. Çin işi, Japon işi; koku hafızamda aynı ikisi