19.07.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bütün dünyada, İskoçlar ve Yahudiler aşırı tutumlu, çok elisıkı olarak tanınırlar. Bu yüzden, tüm cimri öyküleri onların üzerine anlatılır. Bizde Yahudi fıkraları, İskoç fıkralarına göre daha yaygındır. Ama ben, bugüne kadar toplamış olduğum İskoç fıkralarından en sevdiklerimi sizlere aktarmak istiyorum.
***
İskoçyalının biri Paris'e gitmiş. Gezerken bir lokantanın önünde kocaman bir mönü görmüş. Üzerinde, "Günün yemekleri" yazıyormuş.
İskoçyalı lokantadan içeri girip garsona sormuş:
- Özür dilerim, listede olmayan yemekler dünden kalma mı?
***
İskoçyalının biri sinema gişesine gidip bilet fiyatlarını sormuş. Belki en az iki kere... Gişedeki adam,
- Efendim birinci yirmi milyon lira, ikinci on milyon lira, dedikten sonra biraz da alaycı bir şekilde sözlerini sürdürmüş:
- Program broşürümüz de bir milyon lira. Hangisinden vereyim.
İskoçyalı,
- Çok teşekkür ederim. Ben programda oturmayı tercih ederim, demiş.
***
İskoçya'nın bir köyünde bir genç evdeki babasına bağırmış:
- Babacığım, bizim bostana komşunun ineği girmiş. Ne yapayım?
Baba,
- Ne aptalca bir soru bu oğlum. Tabii ki önce sütünü sağ, sonra da salıver.
***
Bir gün kentin en zengin adamlarından birisi ölmüş. Cenaze töreninde İskoçyalının biri kendini parçalarcasına ağlıyormuş. Arkadaşlarından biri yanına sokulup,
- Jim niçin ağlıyorsun? Bu adam senin akraban filan değildi ki, deyince adam,
- İşte onun için ağlıyorum ya, demiş.
***
İskoçyalı üç kardeş babalarının Londra'da ağır hasta olduğunu öğrenince içlerinden birinin onun yanına gitmesine karar verirler. Sonra da abilerine, kendilerine on sözcüğü geçmeyen ucuz bir telgraf çekmesini söylerler ve ağabeylerinden şöyle bir telgraf gelir:
"Londra'ya geldim. Babamız öldü. Cenaze salıya. Arsenal 2, Sunderland 1."
***
İskoçyalının biri eve gelir ve karısına şöyle söyler:
- Biliyor musun Ethel, bugün üstümde bir hafiflik hissediyorum. Sakın tansiyonum düşmüş olmasın?..
Kadın şöyle yanıt verir:
- Üzülme kocacığım. Hasta değilsin. Yalnızca düğmen düşmüş.
***
İskoçyalı bir baba iş gezisine çıktığında oğluna bir mektup gönderir:
"Oğlum Max, gözlüğünü eskitmemeye çok dikkat et. Hiçbir şeye bakmadığın zaman lütfen onları çıkartmayı unutma!"
***
Seyahate giden bir İskoçyalı otele gider. Arabasını, üzerinde "Garaj parasızdır" yazan garaja bırakır. Koşarak yanına gelen otel görevlisi,
- Efendim, valizleri odanıza çıkarayım mı, der.
İskoçyalı,
- Gerek yok, otomobilde yatacağım, yanıtını verir.
***
İskoçyalının biri, yeni aldığı evini komşularına gezdiriyormuş.
- Burası yatak odası, burası yemek odası, dedikten sonra, koridordan çıkıştaki son odayı göstererek,
- Burası da müzik odası, demiş.
Konuklar,
- İyi ama burada ne bir kasetçalar, ne de bir müzik aleti var, deyince ev sahibi,
- Haklısınız ama, komşunun müziksetinin sesi en iyi bu odadan duyuluyor, der.
***
Günümüzde çocuklar arasında pek ilginç bulunmasa da, umarım içinden sevdiğiniz birkaç fıkra çıkar...