Cumartesi Dizi tasarlayan iç mimar

Dizi tasarlayan iç mimar

28.12.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dizi tasarlayan iç mimar

Dizi tasarlayan iç mimar





Bir dizinin "Hadi başlıyoruz, ‘ekşın’ödan önceki o pek ciddiye alınmayan senaryo faslının, başka bir deyişle "çatıyı kurmanın" önemini çoğumuz bilmeyiz. Aslında bu iş adeta bir mimar titizliği ile yapılır. Temeller atılır, iskeleti oluşturulur. Yoksa Allah muhafaza önümüzdeki günlerde göreceğiniz gibi diziler birer birer çöker, yani yayından kaldırılır. Bu konuda "iş"i garantiye alanlardan biri de; "Süper Baba", "İkinci Bahar" ve şimdilerde Kanal D’de yayınlanan "Biz Size Aşık Olduk" dizilerinin yazarlarından Nilgün Öneş. Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimarlık Bölümü’nü bitirdiği için şanslı ve doğaldır ki bu "dizi iskeleti kurma"da çok başarılı. Bu konuda "Biz yazım grubu olarak depreme dayanıklı ev yapıyoruz, sallanıp yıkılmaması gereken bir inşaat gibi" diyor.

Madem sonunda yazacaktın, neden onca yıl "çizdin"? (Hemen belirtmeliyim, şu anda karşımda, makyajsız yüzü ve bana inat incecik vücuduyla oturan ve yıllar sonra bir araya gelebildiğimiz bu genç kadın 25 yıl önce benim okul ve ev arkadaşımdı. Bu senli-benli durumumuz oradan geliyor.)
Çocukken şiir ve hikaye yazardım zaten ama arkadaşlarımın dikkatini bunlarla çekemeyince resim yapmaya başladım.

Seni son bıraktığımda okulda sandalye çiziyordun. Sonra neler oldu?
Okul bitince iç mimar olarak çalışmaya başladım. (Bu arada "Ben seni bir ara evlendirmiştim" diye hatırlattım. "Sakın bir daha deneme" dedi. Kızı Ceren’le çok mutluymuş.) Bir yıl dayanabildim. Sonra tesadüfen gittiğim Güzel Sanatlar Reklam Ajansı’ndan teklif aldım ve yaklaşık 20 yıl orada çalıştım. Bir ara Soyut dergisinde kadın sayfası çizdim, "Bugünün Kadını" diye bir şey çiziyordum mesela. Çocuk hikayeleri resimledim, Dalin filan... (Bu mütevazı "filan"a aldırmayın siz, çizdiği yüzlerce desen hâlâ ortalarda dolaşıyor.)

Gelelim yazma işine!
Man Ajans’ta olduğum dönemler, Muharrem Buhara ile yazar-çizer bir ekip oluşturup projeler üretiyorduk. O dönem Muharrem "Süper Baba" ekibindeydi. Beni önermiş, kabul edildim ve öyle başladı. Daha sonra "İkinci Bahar" proje aşamasında bize geldi. Ekiple birlikte iki yıla yakın üzerinde çalıştık. Antep seyahatleri, yemek tarifleri aldık. Üniversitelerde toplantılara katıldık, müthiş bir birikimle döndük.

"Biz Size Aşık Olduk"un oyuncu kadrosuna nasıl karar verildi? Mesela Beyaz’ı kim önerdi?
Beyaz benim fikrimdi. Daha önce, Memet Ali Alabora ve İlker İnanoğlu da dahil ünlü ünsüz birçok oyuncu düşünüldü. Beyaz en uygunu bence. Çünkü oynadığı karakter baba parası yiyen, çapkın filan biri ama bunları yaparken bile çok sevimli. Meltem Cumbul’a gelince, hep düzgün işler yapmış bir oyuncu olarak istek biraz da ondan geldi. Bizimle çalışmak için bekliyordu. Onun yerine daha önce Sanem Çelik düşünülmüştü. Ahmet Gülhan’ı, Yavuz Turgul önerdi ve tek adaydı; alkışlar arasında sevinçle kabul ettik.

Bir karakteri hiç yoktan nasıl oluşturuyorsun?
Konu belli olduktan sonra bir tip canlandırıyorsun. Şöyle yaşasın, şöyle giyinsin, şu tür müzik dinlesin gibi detayları oluşturmaya başlıyorsun, sonra zaten suya atılan taşın halkaları gibi gittikçe büyüyor, etten kemikten bir karakter olup çıkıyor.

Bazı dizilerdeki tüm karakterlerin -kamyoncu, kolejde okuyan kız, holding patronu, öğretmen vs.- hep aynı cümle yapısı ve aynı tonlamayla konuşması, diyaloglar aynı insan tarafından yazıldığı için midir?
Bunu tek başına başarmak zor tabii. Biz üç kişilik bir ekip olarak yazıyoruz. CNBC-e’deki "24" adlı diziyi 10 kişilik bir grup yazıyor mesela. Sürekli birbirini eleştirerek yazmak en doğrusu. Böylece karakterler birbirinden ayrışıyor. Tek başınaysan, araya süreler koyarak yazdıklarını defalarca okuman gerekir.

Sen şehir kızısın. Birkaç turistik gezide, taşın üzerinde bazlama yemeyle "Anadolu kadını karakteri" nasıl yazılır mesela?
Benim şansım, babamın memuriyeti dolayısı ile çocukluğumun çeşitli kasabalarda geçmesi. İzlenen filmler, okunan kitaplar da var tabii işin içinde. En önemlisi, yazım öncesi araştırma ve çalışmalar...

Seymen ağa, Kadir ağa ve "Taşfırın ağa"yı nasıl buluyorsun, kıyaslar mısın?
Feodal düzeni anlatan dizilerden sıkıldığımı biliyorum. Seymen’i ukala, biraz acımasız buluyorum. Kadir ağa son yıllarda hep aynı tipi tekrar ederek oynamaya başladı. Halbuki gençliğinde oynadığı roller ne kadar hoştu. Taşfırın da bence sevgisiz biri, karısı buna niçin katlanıyor diye düşünüyorum. İnsan karısının saçını hiç mi okşamaz? Sevgi ifadesi görmek istiyorum, o karakteri bozmadan tabii.