Cumartesi “Düğün Anadolu için vazgeçilmez”

“Düğün Anadolu için vazgeçilmez”

10.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Deaf Dance Academy’nin “Düğün” gösterisi yakında sahnede... İşitme engellilerin de yer aldığı projenin sanat yönetmeni Salim Sınar, “İstanbul’un sosyete ailelerinin de Anadolu insanının da düğünleri neredeyse aynı. Düğün bizim için vazgeçilmez” diyor

“Düğün Anadolu için vazgeçilmez”

Yaklaşık 60 kişilik bir ekip aylardır yeni bir dans gösterisine hazırlanıyor: “Düğün”. Projenin sanat yönetmeni ve yapımcısı Sultans of The Dance’in eğitmenlerinden ve Shamans Dans Tiyatrosu’nun kurucularından Salim Sınar. Sınar tüm bunlara ek olarak uzun bir süredir işitme engellilerle perküsyon çalışmalarına da imza atıyor. Üstelik “Düğün”de de işitme engelli perküsyoncular yer alacak.

Haberin Devamı

Deaf Dance Academy’nin kurucusu olan Sınar gösteriyi “Düğün bizim coğrafyamızın vazgeçilmezi. İstanbul’un en ünlü, sosyetik ailelerinin düğününde de halay çekiliyor, Anadolu’nun en ücra köşelerindeki düğünlerde de... Ritüeller de çok benzer. Neredeyse aynı. Nereli olursanız olun mutlaka kına gecesi yapıyorsunuz. Tüm bu gelenekler bizden... Bunu göstermek istedik” sözleriyle anlatıyor.

“Ankara’nın Bağları bu düğünde yok”

Sınar, “Düğün”ün hazırlıkları hakkında konuşurken, “Dansla bir hikaye anlatmak zor iştir” diyor. Bunun bir nedeni de Anadolu’nun çokkültürlü olması. “Hangi yörelerden ilham aldınız?” diye sorduğumda “Anadolu’nun tüm kültürlerine vurgu yapmak tek bir gösteriyle mümkün değil” yanıtını alıyorum. Sınar devam ediyor:
“Biz de daha çok kültüre dokunmak isterdik ama o zaman gösterimiz iki perde, 90 dakika sürmez, üç perde, üç saat sürerdi.”

Haberin Devamı

Tam bu sırada söze projenin müzik direktörü Burçin Vural giriyor. Bir-iki parça dışında gösterinin tüm müziklerini yazdığını anlatan Vural, “Yazdığım her bestede Anadolu’nun tüm kültürlerinin bir parçası oluyor aslında. Bunun nedeni yaşadığımız coğrafyanın güzelliği... Çok az insanın bildiği o kadar güzel hikayeler var ki. İster istemez her kültürden bir parça taşıyor yarattığınız eserler” diye konuşuyor.

Düğün sezonu boyunca bir düğünden diğerine koşmuş biri olarak sormadan edemedim: “Sizin düğününüzde de ‘Damat Halayı’, ‘Ankara’nın Bağları’ var mı?” İlk önce bir kahkaha atıyor Vural, sonra içimi rahatlatan cevabı veriyor: “Hayır. Her düğünde olduğu için biz kendi düğünümüzde kullanmadık onları. Gerçi ‘Damat Halayı’ şakasını biz de kendi aramızda yapıyoruz.”

“Bu tutku genlerle ilgili demek ki”

“Düğün” projesinin bir diğer sürprizi de henüz dokuz yaşındayken “Anadolu Ateşi” gösterisiyle sahneye çıkan Barış Cem Songur’un varlığı... Salim Sınar’la uzun zamandır çalışan Songur şimdilerde Burçin Vural’ın yardımcılığı göreviyle “Düğün”e katkıda bulunuyor. Fakat görevi sadece bununla sınırlı değilmiş. “Sahnede de olacağım. Birkaç sürprizimiz var” diyor. Halk oyunlarından kopamamasını da “Genlerle ilgili demek ki bu tutku... Benim annem de babam da halk oyunları eğitimi almış, bu alanda çalışmış insanlar. Annem bana altı aylık hamileyken bile dans edermiş” diye anlatıyor.

Haberin Devamı

Deaf Dance Academy’nin “Düğün” gösterisinin prömiyeri 22 Ekim’de, Beşiktaş Belediyesi’nin desteğiyle Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Ekip bu prömiyerin ardından da Amerika’ya geçecek. Salim Sınar, Miami’de iki gösteri sahneleyeceklerini anlattı. Ardından da Avrupa ve Ortadoğu’da gösterinin birkaç kez daha sahnelenmesi bekleniyor.

“Oryantal Hollanda’da çok popüler bir dans”

Hazırlanan gösteride 27 dansçı görev alacak. Fakat birinin daha özel bir görevi bulunuyor. Hollandalı Kes Defne Boonstra’nın bir oryantal dans solosu var. Türk bir baba ile Hollandalı bir annenin kızı olan Boonstra, Amsterdam’da oryantal dans eğitmenliği yapıyor. “Oryantal çok popüler bir dans Hollanda’da. Herkes büyük ilgi gösteriyor” diyen Boonstra, “Düğün” ekibine katıldığı icin mutlu olduğunu anlatıyor: “Gösteride solo dansım var. Koreografide yaratıcı olmaya çalıştım. ‘Düğün’ün bir parçası olmak gurur verici.”

“Duymuyoruz ama hislerimiz güçlü”

Projede yer alan işitme engelli gençler Eda Tavacı, Gizem Eke ve Mustafa Aslan müzikle ilişkilerini anlattı. Tavacı yaklaşık dokuz yıldır büyük bir tutkuyla bale yaptığını söyledi önce. “Bu grupta hem ritim hem dans üzerine çalışıyoruz. Benim için çok heyecan verici. Zorlanmadan rahatlıkla yapabiliyorum” diyor. Gizem Eke ise “İlk önce müziği anlamak için davul çalmaya başladım. Çaldığım müziğin her parçasını hissedebildim” diye anlatıyor. Aslan ise “Eğer tek kolunuz varsa sahip olduğunuz bu kol çok daha kuvvetli çalışır. İki kolun yapabildiklerini tek başına yapar. Bizim durumumuz buna benziyor. Duymuyor olabiliriz ama hislerimiz güçlü” diyor.