23.09.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN - senem.aydin.milliyet.com.tr
Rol aldığı her dizi uzun soluklu ve başarılı oldu. Oyunculukta kendini kanıtlayan Pelin Karahan şimdi de yemek programında hünerlerini sergiliyor. Hafta içi her gün Show TV’de yayınlanan “Pelin Karahan’la Nefis Tarifler” programıyla ekrana geliyor.
İki çocuk annesi Karahan oyunculuğu bırakmadı, sadece altı aylık oğlu Can Eyüp’e vakit ayırabilmek için program sunmayı tercih etti. “Dizi temposu ağır gelirdi. Bir sene ekrandan uzak kalmayı da istemedim. Yemek tutkum olduğu için bu projeyi seçtim” diyor. Oyuncuyla yeni projesini, aile hayatını ve hayallerini konuştuk.
- Şu sıra yoğun bir temponun içindesiniz. “Pelin Karahan’la Nefis Tarifler” nasıl gidiyor?
Gayet keyifli gidiyor, yeni bir heyecan tabii ki. Hem yemek yapıyoruz hem sohbet ediyoruz. Mutluyum.
- Program için nasıl ikna ettiler sizi?
Menajerim arayıp, “Böyle bir program var, seni düşünüyorlar” dedi. Yemeklere ilgim olduğu için “Neden olmasın?” diye konuştuk. İkinci görüşmemizde anlaştık. Başta ‘Oyunculuk yaparken nasıl olur?’ diye düşündüm ama bir anda karar verip, projede olmak istedim.
“Taşıyabileceğim her karaktere varım”
- Diziyle de ekrana dönebilirdiniz. Neden bu programı seçtiniz?
Çocuklar küçükken dizi temposu ağır gelirdi. Biraz aileci olduğum için beni zorlardı. Bir sene ekrandan uzak kalmayı da istemedim. İzleyiciyle iletişimi seviyorum. Yemek tutkum olduğum için, projenin içinde olmak istedim.
- Mutfakla aranız hep iyi miydi?
Uzun zamandır iyi. Çok ağır yemekler yapamam ama program sayesinde onları da öğreneceğim. Elim yemeğe yatkın.
- En büyük hayaliniz pastane açmak. Nasıl bir mekan hayal ediyorsunuz?
Onun için erken olduğunu hissediyorum. İleride yapabilirim. Çok büyük bir mekan düşünmüyorum. İki masalı, butik, sevimli bir yer olur.
- Başka bir hayaliniz var mı?
Çok güzel bir sinema projesinde rol almak istiyorum.
- Oyunculuğa dönmek için nasıl bir proje var aklınızda?
Onun için bir zaman koymadım kendime ama bu yıl bir dizide konuk oyuncu olarak yer alabilirim. Zaten oyunculuğu bırakmadım, bu bir sene içinde yemek programı sunuyorum.
- Dram da yaptınız, gençlik işi de. Sıradaki proje nasıl olsun?
Yine dönem ya da günümüz işi olabilir. Komedi ya da şöyle bir rol olsun gibi bir çizgim yok. Taşıyabileceğim her türlü karaktere varım.
- Zorlu bir hayatınız olmuş. O yıllarda bugünleri hayal etmiş miydiniz?
Zor geçti tabii. Anne-kız birlikte büyüdük. Maddi zorluklarımız oldu. Her şeyi kendi başımıza yapmak zorunda kaldık. Büyük hedeflerim, hayallerim yoktu. Biraz hayatı akışına bıraktım. ‘Ne yapsam?’ diye düşünmeye gerek kalmadan hayat bana bir fırsat sunuyor, ben de onu değerlendiriyorum aslında.
- Hırslı değil misiniz?
Azimliyim ama hırslı değilim. Hırs biraz insanı yıpratan bir şey. Azim sadece daha çalışkan olmamı sağlıyor. Çok şükür şanslı da bir insanım. Evlilikte doğru insan karşıma çıktı. Güzel işlerde, güzel projelerde yer aldım.
- Hayatı akışına bıraktım diyorsunuz ama kontrollü bir tarafınız da var. Bu durum sizi yormuyor mu?
Alıştım artık. Kontrollü olayım diye yaşamıyorum, karakterim öyle. Uçuk kaçık şeyler yapmam. İçimden gelmiyor zaten.
“Annelik pratik olmayı öğretti”
- Can Eyüp altı aylık oldu. Çekimler ve annelik arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Saatleri ona göre ayarlıyoruz. Zaten evde anneannesi var. Ben de sabah muhakkak onunla oynayıp, öyle çekimlere gidiyorum. Program bitince de hemen eve geçiyorum. Yatmadan önce yine zaman geçiriyoruz. Bir de Can Eyüp, kolay bir çocuk, bizi çok zorlamıyor.
- Ali Demir kardeşini kıskanıyor mu?
Öyle bir şey olmadı. Aksine “Canım kardeşim”, “Miniğimiz ne yapıyor?” diye seviyor. Hamilelik döneminde, “Sana kardeş geliyor. Senin canın, arkadaşın ve kardeşin olacak” dediğimiz için kolay adapte oldu, kıskanmadı.
- Doğum kilolarınızı nasıl verdiniz?
Beş ayda 28 kilo almıştım. 34-35 kilo verdim. İkinci çocukta kilo vermek daha zor. Ekranda olduğumuz için açıkçası veremeyeceğim diye çok korkmuştum ama dördüncü aydan itibaren hızla vermeye başladım.
- Annelik neler öğretti?
Daha hızlı ve pratik olmayı öğretti. Hislerim daha güçlü. Bir de daha vicdanlı oluyorsunuz. Saçma sapan şeylere üzülmememiz gerektiğini gördüm. “Onlar sağlıklı olsun” gerisi olur diyorum.
“Hep bir tempo içindeyiz”