14.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bilim adamı Celal Şengör'ün mektubu
Sevgili Oya,
Sana şimdi loş bir ışıkta Mozart'ın "Requiem"ini dinlediğimi söylemek için bu kısa notu yazıyorum -muhteşem, adeta tanrısal bir müzik diye düşünesi geliyor insanın. Uyandırdığı hisler... Hayranlık, tapınma, yalnızlık ve sonsuz bir sükun ve rehavet iştiyakı, hatta belki de bir aidiyet arzusu... Bunlar beynimin içinde dönüp duruyor ve göğsümü sıkıştırıyor. İster istemez pek çok nedenden ötürü seni düşünüyorum. Çünkü hayranlık, tapınma ve aidiyet hisleri sana olan aşkımı hatırlatıyor; yalnızlığım sana olan iştiyakı kamçılıyor ve sonsuz sükun ve rehavet arzum, içinde rahatı bulabileceğimi bildiğim yegane koynu bana hatırlatıyor.
Bu akşam Mozart bilinmeyen mezarından sanki tanrısal müziğinin tertemiz notalarıyla bana senin kusursuzluğunu sunmak için kalktı.
O, yüce dahi, Salieri'nin dediği gibi, Tanrı'nın sedası, sadece bana nağmeleriyle seni hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda senin yokluğunda seslerin ve nağmelerin o narin ve hassas terkibiyle bir heykeltıraş gibi senin hayalini gözlerimin önünde yaratarak beni teselli ediyor.
9 Ekim 1985
Celal Şengör'ün notu: Bu mektupları okudukça beni en çok mutlu eden şey, Oya'ya bugün mektup yazsam, herhalde gene aynı hislerle yazarım düşüncesidir.
Oya Şengör'ün mektubu
Her ışık kaynağı, etrafını aydınlatırken kendini bitirir. Seninle evliliğimizin 19. yılında etrafını aydınlatırken kendini zenginleştiren bir ışık kaynağının da olabileceğini öğrendim!
Oya