Cumartesi Fikret Kuşkan: "Bence bu set 'cillop-gate'di"

Fikret Kuşkan: "Bence bu set 'cillop-gate'di"

27.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Sete gelirken kafasında o günkü sahneyi çoktan çekip bitirmiştir"

Fikret Kuşkan: Bence bu set cillop-gatedi






Mustafa'nın villasındayız. Gayet zevkli döşenmiş bir salon, rahat ve şık koltuklar, kenarda bir yemek masası, salondan çıkınca sağda modern bir mutfak, solda üst kata, yatak odalarına çıkan ahşap bir merdiven, yemyeşil bir bahçe...
Mustafa bir reklam şirketinin sahibi, zeki, genç bir adam. Karısı ve çocuğuyla bu evde, mutlu bir hayat sürüyor. Sonra bir gün karısı, arabasında hiç kimsenin tanımadığı bir erkekle birlikte trafik kazası geçiriyor. Kadın ölüyor, erkek yaralı olarak kurtuluyor. Derken olaylar gelişiyor...
Yönetmen Çağan Irmak'ın ikinci sinema filmi "Mustafa Hakkında Her Şey" insanların içindeki deliliğin nerede, ne zaman, nasıl ortaya çıkabileceğini gösteren, dışarıdan "normal" görünen insanların aslında ne kadar "normal" olduklarını sorgulayan bir film. Fikret Kuşkan, Nejat İşler ve Başak Köklükaya'nın rol aldığı film için Çağan Irmak "Oyuncuları fiziksel olarak çok zorladığım bir filmdi" diyor. "Onlar gık demediler ama ben bazen kendimden nefret ettim. Yine de çok zevkliydi. Psikopatça bir zevk bu!"


Çağan Irmak: "Asmalı Konak"ın yönetmeni olarak tanınmak beni rahatsız etti açıkçası. Bence çok başarılı bir işti o. Yine de adımın başına sürekli "Asmalı Konak"ın eklenmesi hoş değil. Bu film onu kıracak ve "Asmalı Konak"ı unutturacak.


Evet. Şile'de Fikret ve Nejat'ın sahnelerinde çok zevkli ama çok zorlu şeyler yaşadık. Fiziksel olarak oyuncuları çok zorladığım bir film oldu bu. Nejat yarım saat çıplak ayakla ormanda koşmak zorunda kaldı. Ayakları kesildi, yaralandı. Dayak yedi. Ben bazen kendimden nefret ettim. Ama Nejat hiç gıkını çıkarmadı. Oyuncular zor şeyleri yapmaktan tuhaf bir zevk alıyorlar.


Nejat İşler: Çağan'ın söylediği doğru: Zor rolleri severiz biz. Benim için bu film Şile'de başladı ve orada bitti mesela. Şile'deki sekanslar çok iyiydi. Ama gerçekten çok zordu. Bir hafta boyunca günde toplam 10 saat ellerim kelepçeli ve sandalyeye bağlıydım. Kızmaya gelince... Sadece Çağan'a değil, ben herkese çok kızdım aslında. Herkes bana çok kötü davrandı. Beni çok ezdiler. Bir daha bu ekiple çalışmayacağım. (Gülüyorlar)
Ç.I.: Biz hepimiz Mustafa'yız ya, o yüzden! Fikret, biliyorsun, ona eziyet eden Mustafa rolünde. Ben de o karakteri yazan kişiyim. Nejat bizi Mustafa ile aynı kategoriye koyup "Hepiniz birer Mustafa'sınız aslında" diye takılıyor bize.


Ç.I.: Zorlanmak değil de, benim en korktuğum sahne kaza sahnesiydi. Ben Başak'a (Köklükaya) TIR'a birkaç metre kala durmasını söyledim. Gerisini efektle halledecektik. Bir baktım Başak gidiyor. "Ölecekler" diye düşündüm ve "Stop" diye bağırdım. Başak TIR'ın dibinde durdu. Neyse ki görüntü yönetmeni kesmemiş çekimi. Yoksa ben o panikle sahneyi yarıda bırakmış olacaktım.


Ç.I.: Bütün filmlerde "Biz çok iyi anlaştık" derler, biliyorum; fakat bu filmde herkes hakikaten çok iyi anlaştı. Çok uyumlu çalıştık.


N.İ.: Senaryoyu çok beğendim. Oyuncu için imkanlı bir senaryoydu. Zor bir roldü ama zor olması da çok cazipti. Fikret'le ve Başak'la oynayacak olmak da bir avantajdı.

Fikret Kuşkan yeni uyanmış, hâlâ uykusu var, üstelik başı ağrıyor, karnı da aç... Ve... Görüşmeye geç kaldı. "Henüz Başak Köklükaya da gelmedi" dedim; filmde canlandırdığı Mustafa'nın evinin bahçesinde, çimenler üzerinde ters takla attı. Gerçekten! Takla attı! "Demek bir tek ben geç kalmadım" diye... Bu arada Başak Köklükaya geç kalmakla kalmadı, dizi çekimleri uzadığı için görüşmeye hiç gelemedi.


F.K.: Yorucu ama çok iyi, zor ama zevkli...


Ç.I.: Galiba şöyle: Tepkileri belli olmayan bir karakteri canlandırmak da çekmek de çok zevkli. Psikopat bir zevk bu.
F.K.: Düşünün, ben çekimden sonra Mustafa'nın bende yarattığı o gerginliği üstümden atmak için avaz avaz bağırıyordum. Öyle zor, yorucu ama bir o kadar da zevkliydi.


Ç.I.: Daha sete ilk geldiği gün "Mustafa geldi" dedim. Fikret de beni yanıltmadı. Hatta Fikret'le Şerif ablanın oyunculuğu bana bazı sahneleri attırdı. Bu ne demek? Senaryoda her sahnede izleyiciye geçmesi gereken bir his vardır. Onların anne-oğul olarak oyunculukları öyle başarılıydı ki verilmek istenen o duyguyu, başka bir sahneye gerek kalmadan veriyorlardı.


F.K.: Ben her sette farklı bir şey öğrenirim. Işık, kamera terimleri... Bu sette yeni duyduğum şeylerden biri de "cillop gate"di. "Filmin en mükemmel çıkmış hali" demek. Görüntü yönetmeni asistanı filmi çıkarıyor, "cillop-gate" diyor mesela. Ne güzel bir terim, di mi? Bence de bu set cillop gate'di.

Fikret Kuşkan: Çağan Irmak zeki ve özel biri. Sete, ne istediğini bilerek geliyor. Bu film şu ana kadar yaptığım çalışmalar içinde en sessiz sakin olanıydı.
Nejat İşler: Beraber yaratmaya elverişli biri. Çok rahat bir şey önerebiliyor, tartışabiliyor, beraber geliştirebiliyorsun. Çağan'la çalışmak zevkliydi.
Şerif Sezer: "Asmalı Konak"ta da beraberdik. Çağan bende alışkanlık yarattı. Bu filmi bitirip hemen yeni projeler yapması lazım. Çünkü biz artık aile gibi olduk. Mesela Fassbinder'in tüm filmlerinde Hannah Schygulla oynar. Bizim ilişkimiz de öyle.
Selahattin Sancar: Çağan'la kimyamız uyuştu. Bu yüzden onunla çalışmak çok zevkli. Bir de kolay çalışılır onunla. Sete geldiğinde kafasında o sahneyi çekmiş, her şeyi bitirmiş olur.