Cumartesi “Film biterken eve dönüp ağladım”

“Film biterken eve dönüp ağladım”

28.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Tolga Örnek’in yeni filmi “Senin Hikayen”de başrolleri paylaşan Nevra Serezli, Selma Ergeç ve Timuçin Esen yaptıkları filmden, çalışma sürecinden ve yönetmenlerinden sevgiyle söz ediyor. Serezli: “Bazen iş bitti diye rahatlarsın ya, ben bu film biterken eve dönüp ağladım”

“Film biterken eve dönüp ağladım”

Şöyle bir film düşünün, izlerken içinizi ısıtsın, durup durup gülümsetsin hatta arada kahkaha attırsın... Zaman zaman da gözlerinizi doldursun, boğazınızı düğümlesin ama öyle hüngür hüngür ağlatmasın, tadında bıraksın. Tolga Örnek’in yönettiği “Senin Hikayen” böyle bir film. Asu Maro, dün gösterime giren filmin başrollerinde olan Nevra Serezli, Selma Ergeç ve Timuçin Esen ile buluştu.

Tolga Örnek’i takip ediyor muydunuz birlikte çalışmadan önce?

Nevra Serezli: Tabii, ilk filminden beri takip ediyorum. Çok beğendiğim, genç bir rejisör. Düzgün bir çocuk, Amerika’da okumuş... Ben de Amerikan ekolü olduğum için bir yakınlık hissediyordum. Annesine babasına çok saygılı, tam temiz aile çocuğu. Bir gün telefon etti Bodrum’dayken “Böyle böyle bir senaryom var, okur musunuz?” diye. Gönderdi, okudum, iki dakikada bitirdim gibi bir şey. Hemen telefon ettim, dedim ki “Varım, başka bir şey konuşmamıza gerek yok”. Tam bir sene sonra, ağustos ayında çekimlere başladık. Tolga’yla çalışmak çok rahat, çok programlı. Çok da güzel ayarlamıştı, mesela Timuçin’le ana-oğul sahnelerini sonlara doğru bırakmıştı. Bir de bazı zorlayıcı sahnelerim vardı, onları da sona bıraktı ki biraz daha rahatlayayım.

Haberin Devamı

Kanserle ilgili olanlar mı?

Nevra S.: Evet, onlar çok zor sahnelerdi, bir de ben yeni yaşamıştım bu olayı. Ama bunu açıklıkla söyleyebilirim, kendi yaşadığımdan soyutladım kendimi. Çünkü o zaman çok fazla duygusal olabilirdi, çok fazla salya sümük olabilirdi. Biraz kendini tutmuş, içinde acıyı taşıyan oyun çıkarmak istedim. Onu düşündüğüm anda çok etkilenebilirim diye, tamamiyle farklı bir hikaye anlatıyorum havasında oynadım. Tolga da o sahneleri sona alınca ben artık iyice filme alışmıştım, ekibe alışmıştım. Yeni bir ekibe girdiğin zaman, 45 senelik oyuncu da olsan stres yaratır insanda.

Bu film sizin baba olduğunuz döneme de denk geldi.

Timuçin Esen: Sonrasında baba oldum. Öyle bir rastlantı oldu.

Haberin Devamı

Dengeli bir anne-oğul ilişkisi var filmde. Hastalıklı bir düşkünlük durumu yok...

Nevra S.: Evet, gelinle arası çok iyi, çok düzgün, çok kaliteli.

Kızın kayınvalidesine anne dememesi ama aralarında çok yakın bir ilişki olması çok hoşuma gitti benim mesela...

Selma Ergeç: Evet anne kelimesini kullanmıyor, “Meral Teyze” diyor ama birçok kaynanasına “Anne” diyen kişiden daha yakın ve sevgi dolu bir ilişkileri var.
Nevra S.: Doğumdan sonra o çocuğun isminin seçimini babaanneye bıraktığı sahne mesela beni kopartan bir sahnedir. Nevra olarak duygulandım o sahnede. Döndü ve o kadar da güzel baktı ki bana Selma, onu oyun dışı oynadım. Onun o çok doğal bana dönüp bakması, “Siz koyun adını” demesi, tüylerim diken diken oldu. Gönderme yapmıyorum hiçbir tarafa ama çok önemli bir duygu gelininin sana böyle bir şey söylemesi...

“Oyunculuk akıl işidir, aklı çalışan herkes bu işi yapabilir”

Timuçin Bey, Selma Hanım’ı da sizi de komedide izlememiştik daha önce...

Timuçin E.: Yok, böyle bir rolde oynamamışımdır da, yaptığım işlerin içinde komedi unsurlarının olduğu oldu, bölüm bölüm dizilerde falan. Bu da tam olarak komedi değil aslında, bırakılsa gidecek durumları vardı, hatta bazen sette “Abi şurayı tam komedi yapsak” gibi konuşmalarımız oldu Tolga’yla. “Bir dahaki sefere yüzde 100 komedi yapalım” gibi.

Haberin Devamı

Var mı öyle bir niyet?

Timuçin A.: Valla bilmiyorum, öyle bir konuştuk.
Selma E.: Potansiyel var ama.

Ne güzel ki çıkmış ortaya...

Timuçin E.: Evet bizim ülkemizde öyle bir stereotipe sokmaya çalışıyorlar insanı. Gelen teklifler genelde birbirinin aynı oluyor, öbür türlü düşünemiyorlar oyuncuyu nedense. Bir köylü oynuyorsun, “Şehirli olmaz senden” diyorlar. Şimdi abartarak söylüyorum belki ama “Komedi oynayabilir misin? Dram oynayabilir misin?” Öyle bir şey değil tabii oyunculuk.
Nevra S.: Ya oyuncu her şeyi oynar, sadece bizim ülkemizde var bu dram komedi oyuncusu diye ayrım. Oyunculuk akıl işidir. Aklı çalışan herkes bu işi yapabilir, her türlüsünü.

Bu filmde oynamak isteme sebeplerinizden söz eder misiniz?

Timuçin E.: Senaryoyu çok hayata dair buldum. Pozitif bir film bu, benim çok yapmadığım bir şey. Hayatımda da böyle pozitif şeylerin eksikliğini hissediyorum belki, bana öyle eleştiriler de gelebilir. O açıdan iyi bir enerji oldu benim için.
Nevra S.: Bizde şey vardır, selama başın dik çıkabilmek... Bundan başımız dik selam veririz, utanarak sıkılarak çıkmayız. Beğenen olur, beğenmeyen olur, iş yapar, yapmaz onu bilmem.

Haberin Devamı

“Çocuklarla vakit geçirmeyi, muhabbet etmeyi seviyorum”

Sette çocuklarla çok iyi anlaştı diye haberler okuduk sizinle ilgili... Amerika döneminizde çocuk bakmıştınız değil mi?

Timuçin E.: Evet. Biri ilkokuldaydı, biri de üç yaşındaydı. Onun dışında doğum günlerinde animasyon, palyaçoluk yapma durumum da vardı.

O zaman çocuklarla diyalog kurma pratiğiniz var...

Timuçin E.: Seviyorum ben çocuklarla vakit geçirmeyi, muhabbet etmeyi, direkt iletişim kurmayı.

Sizin nasıldı oğlunuzun çeşitli yaşlarını oynayan çocuklarla aranız?

Selma E.: Timuçin bana göre çok daha iyiydi tabii. Onun performansına yaklaşmam mümkün değil, beni o kadar şaşırttı ki. Ciddi bir yeteneği var, çocukları eğlendirmek konusunda.

Doğum sahnesi zor muydu?

Nevra S.: Saat olarak zorlanıldı, çok detaylı ve de küçük bir yerde olduğu için. Selma çok yoruldu tabii. Ben çok eğlendim.
Selma E.: Valla sizin içeri girdiğiniz sahnede ben de çok eğlendim. Özellikle Timuçin’in reaksiyonuna, tamamen doğaçlama bir reaksiyon verdi.
Nevra S.: Selma hiç doğurmamış biri olarak o sahnede bence çok başarılıydı. Sadece birtakım şeyler okudu, seyretti, anlatılanlarla oynadı. Yaşamadığın bir şeyi oynamak zor.
Timuçin E.: Ama bir de senin cerrahi geçmişin var. Neydi o sinirin adı, nervus?
Selma E.: Nervus vagus.

Haberin Devamı

Nedir o?

Selma E.: Nervus vagus büyük bir sinir. Ben nefes alıp, tutup bir de ıkınma simülasyonu yapınca, oraya çok fazla baskı uygulanınca benim tansiyonum gidiyormuş. Ben de bunu çekimde öğrendim. Bayılıyormuşum meğer ben öyle olunca.
Timuçin E.: Kendinden geçti, biz gördük, gözleri kaydı. Tak diye bayılma olmadı ama bir gitti geldi.

Timuçin Esen: “Yeni albümün şarkıları hazır”

Sizin bir şarkınız var filmde, yeni mi yaptınız onu?

Bir sonraki albümün şarkılarından bir tanesi o. “Bir Yalnızlık İşareti” adı, Metin Altıok’un şiiri. O da plansız bir şeydi, gitar çalıp şarkı söylediğim müzik altı bir sekans var, ben de gitarı getirdim, “Bir şey çal” dedi Tolga, benim de o an aklıma o geldi. Onu çaldım, Tolga da “Bunu kullanalım” dedi.

Albümü ne zaman çıkarmayı düşünüyorsunuz?

Hemen olsa keşke ama vakit durumları yüzünden bilmiyorum
ne zaman olacağını. Şarkılar hazır, belki önce single çıkarırım, yaz falan olabilir. Daha farklı bir sound olacak, sakin bir albüm olacak.

Hep kendi şarkılarınız mı olacak?

Benim şarkılarım ama bir-iki tanesi dışında hepsi şiir olacak. Çok sevdiğim, bestelediğim şiirler.

Bir daha dizi yapmayıp sadece müzikle ilgileneceğinizi düşündü insanlar bir ara...

Öyle bir şey düşünmedim, öyle iddialarım hiçbir zaman olmaz. Ama azaltmak gibi bir düşüncem vardı, öyle gelişti olaylar. Şimdi bir dizi başladı, bakalım sonra ne olacak.

Müzik oyunculuktan da önce yaptığınız bir şey, yanılıyor muyum?

Aslında öyle. Sonra aralar girdi, eğitim şu bu derken... Devam etti tabii bir taraftan kendi çapında ama bunlar tamamen kendiliğinden gelişen durumlar.

“Sanki kendi aramızda film çekiyor gibiydik”

Kariyerinizde için nasıl bir yeri var bu filmin?

Nevra S.: On sene sonra, başarısız olmuş bir filmin ardından bana bir sinema filmi teklifi gelip bu yaşta oynayabilmek benim için çok önemli bir şey. Çünkü belli bir yaştan sonra çok fazla teklif almıyorsunuz, Amerika’da değiliz. Ve genelde çok ufak rol olur, burada çok önemli rollerden biri. Bir oyuncu için bundan daha güzel bir şey olamaz.
Selma E.: Benim de en çok keyif aldığım setlerden biriydi. Sanki çalışmıyoruz, kendi aramızda film çekiyoruz, bir hikayemiz var, çok da iyi anlaşan bir grup arkadaşız, “Hadi çekelim” demişiz hissi vardı. Yazın ortasındaydı, herkes tatildeyken biz bu filmi çektik ama ona rağmen bizim eğlencemiz de bu oldu, tatil gibi de geldi. Çok güzel yemekler yaptık birlikte, yemekler yedik, eğlendik.

“Muhteşem Yüzyıl”ı özlüyor musunuz?

Selma E.: Özlüyorum tabii Ama ayrılmanın doğru bir karar olduğunu düşünüyorum hâlâ karakter açısından. O karakter çok güzel işlendi, evrildi, çok güzel değişimler yaşadı ve tadında bırakmak istedik hepimiz. O yüzden o kararı sorgulamıyorum ama özlüyorum. n

Asu Maro’nun röportajının tamamını Milliyet Sanat dergisinin ocak sayısında okuyabilirsiniz.