Güm! Öldü bunlar. Eki kim çıkaracak?

"150 yıl birlikte olduk diye beni tanıdığını mı sanıyorsun?" Cümbür cemaat doluştuk arabaya. Tam Kasımpaşa sapağında, saçmalayacağım ya ben illa, "Otomatik di mi bu?" dedim. "Ayy zorlanmıyor musunuz hiç?" dedim. "İnsanın ayağı debriyaj, eli vites kolu aramıyor mu?" dedim. Keşke demeseydim. Artık araba bana mı alındı, çok mu kırıldı, ne olduysa oldu, feci bozuldu; yavaşlayıverdi. Arkadan güm diye bir ses geldi. Sonra bir güm daha. Güm güm! Büyük Şef hariç ekipçe boynumuz hasarlı şimdi, iyi mi? İyi! Büyük Şeften rica ettik: "Siz de Taksime gidiyorsunuz. Aaa bakınız şu tesadüfe, biz de. Bizi de götürün." "Ya ölseydik" dedi biri. "Nasıl ne yapacağız? Öldüler artık, ONLARA hiçbir şey yapamayız.""Onu demiyorum. Eki nasıl dolduracağız, onu soruyorum."Bu esnada bir şeylerin ters gittiğini anlayan ve tüm tersliklerin illa ki benimle ilgili olduğunu düşünen En Küçük Şef meseleye iştirak ederdi: "Öldü mü? Yazısını yazmış mıydı bari? Kaç kere şu yazıyı pazartesiden ver dedim, dinlemiyor ki!" Büyük Şef, Küçük Şefi arar "Ben bunları öldürdüm" derdi. Küçük şef "büyük tiyatro sanatçısı dublaj yapıyor" ayarındaki karizmatik sesinde en ufak bir titreme olmadan "Aaa vah vah, hepsini birden mi?" diye sorardı. Sonra aniden panikler -ooh kahretsin!- "Olmaz ki, ne yapacağız biz şimdi!" diye feryat ederdi. Ölen ölür, kalan haber yapar Vay efendim niye daha renkli giyinmemişiz diye söylenirdi. "Ama bunlar gülmüyor. Çok donuk oldu bu sayfa. BUNLARI kapak yapmamız şart mı? Yaşarkenki fotoğraflarını kullansak olmaz mı?" diye sorardı.Büyük Şef "Olur mu canım? Konuyu anlatmaz ki canlı halleri. Hem ne yapalım canlı hallerini? Canlı olsalardı kapak mı olacaklardı sanki. İyi bunlar iyi... Bak şu gayet canlı görünüyor" deyip kestirip atardı.Böyle yani... Sonra mı? Yerimize başkalarını alırlardı. Ve bir daha Büyük Şef asla hepsinin aynı arabaya binmesine izin vermezdi. Niye? Çünkü! İkisi gitse, biri kalsın; ölen ölsün, sağ kalan eki çıkarsın. Neyse işte sonuçta, konusuzluktan herhalde, bizim trajik ölümümüzle ilgili bir kapak yapmaya karar verirlerdi. Ayla bizim ölü ölü duruşumuzu beğenmeyip "Ah şunun ayağı bunun kafasının üzerinde olmasa, nasıl güzel olacakmış bu fotoğraf" diye sızlanırdı. Madonnaya sanal ceza... "Material girl" Madonna, sanal alemin "sanal adamlarıyla" başa çıkabileceğini mi sanmıştı? Hah! Yeni şarkılarının internette dolaşmasına feci kızan Madonna nete sahte mp3ler salıyor. Bunları indirenler şarkı yerine Madonnanın "Ne yaptığını sanıyorsun sen!" diyen sesini dinliyorlar. Bu sefer de bir hacker kızıyor. Madonna.comu hackleyip, şarkıları ana sayfaya koyuyor. Ve "This is what the fuck im doing / İşte BUNU yapıyorum" diye yazıyor. Madonnanın sitesi 15 saat boyunca çökük kalıyor. Çalkala kızım çalkala Ki bu danslar üzerinde durulası koreografilere sahipler. "Foolish Casanova"da sağ elini sağ dizine, sol elini sol dizine vurup bir de öne eğilip poposunu kıvırması vardı ya... Erkek miyim neyim, bu ne biçim tarif? Bunu geçelim! Diyeceğim şu: Can Tanrıyarın katkılarıyla Petekin albümü çıktı. Ve artık evde ilgi çekmek için manasız kavgalar çıkarmama lüzum kalmadı. Bu albümü dinleterek sevgilime işkence ediyorum: "Ama bir kez gül / Eve gönder kırmızı gül / Aşkı unuttu gönül / İşte asıl budur zul." O da ezberledi şarkıları, cevap veriyor: "Her gün çorba, pilav / Papaz bile eder isyan / Türküz, doğruyuz, işi biliriz / Sonunda hep eve döneriz."Ben Petek Dinçöz-Can Tanrıyar fanatiğiyim. Eğlence sektöründe daimi olmaları en büyük dileğim: "Çalsana oğlum çalsana / Çalkala kızım çalkala." Petek Dinçöz şu aleme düşmüş en şahane insan. Şarkı sözleri, sinir kıyamet şarkı terennüm etmesi, "Ben denyoyum" demeçleri, acayip dansları ile... "Komik olma kuzen Larry" Hani Larry ve Balki vardı. "Muhteşem İkili". Bu dizi çok komikti. 80lerde gezdim de onları hatırladım, size de sevabına hatırlatayım dedim. Bir de şunlar var: Adam yatmış, karısı kotra. Adam bitmiş, karısı pire. Adam kurmuş, karısı döviz. Hah hah haaa... Komik olma kuzen Tuba! Neyi paylaşamıyorlar? En son cumhurbaşkanı, komutanlar ve muhalefet lideri Meclisin 23 Nisan resepsiyonunu boykot etti ya. Niye? Başörtüsü krizi mi? Münevver Arınç mıydı yani dertleri? Hadi canım... Başka bir şey. Paylaşamadıkları başka bir şey var. Tayyip Erdoğan "Siyasetteki tek arzum başkanlık ya da yarı başkanlık modelidir" mi demişti? Belediyelere geniş yetkiler tanınması da gündemde. Bürokrasideki atamalar var sonra... Güç savaşı bu! "Size karşı biz hep birlikteyiz" gösterisi. "İktidardasın diye şişinme, senden büyük BİZ varız" demek gibi.Tüm bunların "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"in simgesi olan bir güne rastlaması ise ancak filmlerde rastlanır türden trajikomik bir tesadüf olsa gerek. tubakyol@yahoo.com Bir dil var. Sezdiğimiz belki ama bilmediğimiz bir dil. Görünüşte Türkçe konuşuyorlar ama cümlelerine derin manalar gizliyorlar. Böylece gözümüzün içine bakarak, kafamızın üstünden birbirlerine mesajlar gönderiyorlar.