10.09.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
Pelin Çini / Fotoğraf: ERCAN ARSLAN
Onu, “Mutluluk” filminde töre nedeniyle amcasının kızını öldürmekle görevlendirilen Cemal, ardından da “Vicdan” filminde iki kadın arasında kalan Mahmut olarak izledik. İki karakter de fazlasıyla maço, sert ve tutucuydu. Ama ikisi de bir noktada içlerinde hissettikleri
aşka teslim oluyorlardı.
Murat Han, biri ona Altın Portakal getiren bu iki karakter hakkında “Aslında ikisi de aynı adam. Onlar, toplumun geneline yayılmış olan ataerkil zihniyetin beden bulmuş halleri. Birbirine benzer rolleri canlandırdım
diye de gocunmuyorum. Çünkü bu işte tip önemli. Benim fiziksel yapım ‘sert adam’ rolüne çok uygun” diyor.
Han ile Kilyos’ta buluşuyoruz. Burası pazartesi başlayacak “Sensiz Olmaz” dizisinin seti. Murat Han epey heyecanlı çünkü partneri “Vicdan”daki rol arkadaşı Nurgül Yeşilçay ve o ikilinin arasındaki uyuma çok inanıyor. “Kimi sahnelerde ben oynarken
dahi izleyicinin ne kadar etkilenebileceğini fark ediyorum. Nurgül ile elektiriğimiz tutuyor” diyor. Han bu dizide de sert ve maço birini canlandırıyor ve bu defa eski karısının kendine yeni bir hayat kurmasını engellemeye çalışıyor.
* Dizide Nurgül Yeşilçay ile birlikte oynuyorsunuz. İkinizi daha önce “Vicdan” filminde izlemiştik...
Nurgül kafamda soru işaretleri oluşmasını engelledi. O işine saygı duyan disiplinli bir oyuncu. Elektiriğimiz tutuyor. “Vicdan”da insanların bizi bu kadar uyumlu bulmasının nedeni de buydu. Aynı etkiyi dizide de yakalayacağımızı düşünüyorum. Duygusal sahneleri ikimiz de yoğun yaşıyoruz. Bu durum seyirciye de yansıyacaktır.
“Burslu olmasam Bilkent’in önünden geçemezdim”
* Siz genelde sert ve maço karakterleri canlandırıyorsunuz.
Sert adamı, mafya, terorist ya da ajanları canlandırıyorum çünkü tipim böyle. Dünyada “typecasting” diye bir şey var. Oyuncunun kemik yapısı, yüz hatları, boyu, posu canlandıracağı rol skalasını belirler. Al Pacino da genellikle birbirine benzeyen rolleri oynuyor ama her defasında karakterler arasındaki farkı hissettirmeyi başarıyor. Bu da onu Al Pacino yapıyor.
* Bilkent Üniversitesi’nde oyunculuk okuduktan sonra Amerika’ya gitmişsiniz. Röportajlarınızda “Amerikan hayali peşinde değildim” diyorsunuz...
Bilkent’i burslu kazandım. Zaten burs olmasa okulun kapısından geçemezdim, maddi anlamda zor olurdu. Okuldan sonra da Amerika’ya gitmeye karar verdim çünkü kendimdeki ve eğitim sistemimizdeki eksiklikleri gördüm. Bizim Devlet Tiyatroları’nda Hamlet’i izleyin, Hamlet bakkal Osman amca gibi bağırır. Shakespeare kimdir? Hangi dönemde nasıl bir ortamda
yazmıştır bu oyunu? Bunlar derinlemesine incelemeden, ezberden oynanır. Bunu fark ettim ve ulusal bir oyuncu olmak için dokuz yıl Amerika’da kaldım.
* Geri dönmeyi başından beri planlıyordunuz yani.
Planlı biri değilim. “Beş yıl sonra şunu yapıyor olacağım” falan diyemem. Geri dönmem tesadüf oldu: Tatil için geldiğim dönemde “Mutluluk” teklifi geldi. “Oynar giderim” dedim ama ardından annem kansere yakalandı. Masrafları karşılamak için çalışmalıydım. Böylece diziler başladı. Yoksa Amerika’da da fena bir hayatım yoktu. Akşamları barmenlik yapıyordum, gündüzleri oyunculuk atölyelerine gidiyordum. Mutluydum. Hiçbir zaman “Star olayım, ünlü olayım” gibi bir takıntım olmadı.
“Gece hayatı bana saçma geliyor”
* “İstanbul’da insanlar ünlü görmeye alışık ama Ankara ya da İzmir’e gittiğimde ilgi büyük. Gelip konuşmak, fotoğraf çektirmek istiyorlar. Çok mutlu oluyorum.”
* “Bu camiadan çok arkadaşım
yok. Dışarı çıkmayı pek sevmem, gece hayatı bana saçma geliyor. Zaten ne sigara içerim ne de içki. Maksimum bir kadeh.”
* “Amerika’da da oyunculuk yapmaya devam ediyorum.
Michael Madsen’ın oynadığı ‘Trophy’ adındaki filmde de bir rolüm vardı. Ekimde vizyona girecek.”
“Ortaokulda kızlar beni beğenmeyince üzülürdüm”
* Siz beğenilen de bir erkeksiniz. Kadın hayranlarınız bol. İnternet forumlarında özellikle atletik vücudunuzla ilgili yazılar var. Bir spor hocanız var mı? Özel bir program mı uyguluyorsunuz?
Ortaokulda çok cılızdım. Kızlar beğenmiyor diye üzülürdüm. Spora başladım. Atletizm ve basketbol ile ilgilendim. Sonra da bırakmadım. Üniversite döneminde de sabahları erkenden kalkar koşardım. Spor yaparken kendimi zorlamayı seviyorum. Vücudum da bu yüzden böyle. Yoksa hocam falan yok. Amerika’da oyuncular vücutlarına iyi bakarlar. Burada ise bana “Atlet mi olacaksın?” diyebiliyorlar. Saçma ama zaten söyleyenler genelde Asmalımescit’te rakı-balık yapan oyuncular oluyor.
* Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz? Aynanın karşısında ne kadar vakit geçirirsiniz?
Kendimi çirkin bulmuyorum. “İnsanlar beğeniyorsa demek ki çekiciyim” diyorum. Ama ayna karşısında saatler harcamam. Bakımlıyımdır. Saçlarım ve cildim için kremlerim vardır.
* Moda ile aranız nasıl?
Bana yakıştığını inandığım şeyleri giyiyorum. Marka takıntım yoktur. Sorarsanız sayamam yani. Temiz,şık ve rahat olayım yeter.